Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Alevi bektaşi inancinda tahtaci süreği
#1

"Tahtacı diye bizi hakir görmeyin,
Arifiz, kâmiliz, erenlerdeniz;
Bizi tanımadan karar vermeyin
Erenler yolunu sürenlerdeniz..."
Hasan Akburak

''Tahtacılar” olarak anılan Türkmen topluluğu da Alevi Bektaşi süreğinde, süreği yaşama tarzları ritüelleri bakımından katı bir inanc sergilemeleri ve bu yaşamı biçimini büyük ölçüde değiştirmeden yüzyıllardır sürdürmeleri bakımından önem ve özellik taşımaktadırlar.
Tahtacılar, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan Alevilerdir. Anadolu Alevi mozaiğinin en renkli öğelerinden olan Tahtacılar, genellikle orman işiyle uğraştıkları için bu ismi almışlar. Osmanlı kayıtlarına 16. yüzyılda "Cemaat Tahtacıyan" olarak geçmişlerdir. Bazı bilgilere göre Tahtacılar 11. yüzyılda Anadolu’ya göçen "Ağaçeri"’lerin soyundan gelen bir topluluk. Günümüzde Tahtacılar çoğunlukla göçebelikten yerleşik düzene geçmiş durumdalar.
Tahtacılar tarih boyunca hep doğayla iç içe yaşamışlardır. Doğayı sevmek, onunla birlik olmak, onu yaşamın kaynağı olarak görmektir.Tahtacılar doğal bitkilerden elde ettikleri ilaçlarla kendi dertlerinin dermanını kendileri bulmuşlardır.
Alevi,Bektaşi Kızılbaş süreğinde; Tahtacılar özgün yaşamları ve otantik semahları ile tanınırlar. Alevi ocak sistemi içinde Tahtacı süreği Yanyatır oçağı ile Hacı Emirli ocağına bağlıdırlar.
Bu iki ocaktan biri olan Yanyatır Ocağıdır. Yanyatır Ocağı’nın merkezi İzmir, Narlıdere’dir. İkinci ocak ise Aydın, Reşadiye merkezli Hacı Emirli Ocağı’dır.
Yanyatır Ocağı “ Yanın yatır” şeklinde de tanımlanmıştır. Yanyatır ocağı Mürşitleri olarak Dur Hasan Dede’yi kabul ederler. Dur Hasan Dede’nin türbesi, Adana, Ceyhan ilçesi, Durhasandede köyünde bulunmaktadır.
Hacı Emirli ocaklıları da mürşitleri olarak olarak Gaziantep, İslahiye İlçesi, Çerçili Köyü’nde türbesi oalan İbrahim-i Sâni’yi gösterirler

YANYATIR OCAĞI:
Tahtacıların Yanyatır Ocağı'nın piri sayılan Durhasan Dede söylenceye göre, Bağdat'tan gelmiş. Babasının adının Feyzi olduğu bilinmektedir.Yanyatır Ocağı'nın piri Durhasan Dede, Horasan'a (Meşhed) giderek İmam Rıza'dan şecere almıştır.
Rivayete göre Durhasan Dede şimdiki köyüne yerleşmiş. Köylü sevmiş. Eski adı Evci imiş köyün. Durhasan Dede'ye; "Başımızın üstünde yerin var Hasan Çelebi!" demişler. Misis çevresinde insanları iyiliğe çağırmış, Misis'te ölmüş. Vasiyeti gereği Evci Köyü'ne (Durhasan Dede'ye) getirip gömmüşler. Gömülecek yeri şaşırmış, cenazeyi getirenler. Bu arada bir ses, "durr" diye bağırmış. Bunun üzerine köyün adı Durhasan Dede olmuş.
Kapı sundurması altındaki eşikte görülen Kazayağı, Yanyatır Tahtacılarının damgasıdır diye yazıyor.Köye devlet eliyle bir cami yapılmıştır.
Muharrem Orucu genellikle kadınlar tarafından tutuluyor.Cem olmadığı için semah yaşamıyor. Köyde de ozan geleneği bitmiştir.

HACI EMİRLİ OCAĞI:
Anadolu Aleviliği içerisinde yer alan Tahtacıların dedelerinin bağlı olduğu iki ocaktan birisi, İbrahim-i Sânî Baba hazretlerine aittir. İbrahim-i Sânî, İbrahim Baba veya Bölükbaşı diye halk arasında anılıyor. Ona "Bölükbaşı" denmesi, asker olmasından kaynaklanıyor. Islahiye'nin 3 km. batısında Çerçili Köyü'nde Ziyaret mevkiinde İbrahim-i Sânî'nin türbesi bulunuyor.
Köy halkı arasında, Hacı Bektaş Veli'nin babası, bu İbrahim-i Sânî'dir diyorlar. Kabaklar Köyü'nün eski mezarlığının adı da Hacı Bektaşdır
Köy,13. asırda kurulmuştur.

TAHTACI İNANC SÜREĞİ
Aşina-Peşine- özverme-Çiğildaş
Musahiplik, Aşina, Peşine ve Çiğildaşlık gibi dört kapı anlamın sürek sadece yalnız Yanyatır Ocağı'na bağlı olan Tahtacı Türkmenlerde vardır. Diğer ocak olan Hacı emirli Ocağı'na bağlı sürekte ise musahiplikten sonrası yoktur.
Tahtacı geleneğinde her canın bir yol kardeşi (ahretliği) olur. Ömür boyu sürecek olan bu ahretliğe “musahiplik” denir. Evli ve erişkinliğe erişmiş kişi ailesinin de rızasını almak koşuluyla yine erişkinliğe yetişmiş birisin yol kardeşi ”Musahip” seçerler.
Peşine (Kesin ve itirazsız kabul anlamında)
Musahip olmaya karar veren iki aile eşleri çocukları dahil olmak üzere birbirini iyi tanıyacak ki, birbirlerinin yaşama şekline alışkanlıklarına mutlak suretle aşina olmak ve iyilikte ve kötülükte hiçbir yorum yapmaksızın birbirlerinin peşinden gidecekler, birlikte iş yapacaklar, birlikte ağlayıp birlikte güleceklerdir. İşte böylesine yolu peşinen kabul etme anlamında bu süreğin ikinci kapısına “Peşine” denmiştir.
Çiğildaş
Tahtacı süreğinde çoğalmayı ifade eder. Musahip olan ailelilerden doğacak çocukların çoğalmak suretiyle bu yeni iki ailenin daha büyük aile olmasına vesile olması için bir anlamada dua etmek Çiğiltaşı gibi obaya dağılın büyüyün kalabalıklaşın, büyük ve kalabalık bir aile olun manasına gelir.
Yanyatırlar bunu Buyruk hükümlerine göre yürüttükleri gibi diğer üç kapıyı kurumlaştırmışlardır. Dördüncü kapı dört kapı yalnız “Çiğildaşlık” Yanyatır Ocağı'na bağlı Tahtacılarda devam eden bir sürektir.
Özverme
Özverme, Aşina olmak isteyen ailelerin, bağımsız kalmaları için, yapılan törene denir. Musahiplikte yeterince kaldıktan sonra, ikinci kapıya geçmek isteyen aileler biraraya gelirler. Belli bir törenden geçtikten sonra, birbirlerine Aşina olabilmeleri için, izin verirler. Bu bir nevi ayrılmadır. Ama, özdeki kardeşlik ve diğer akrabalarına olan yakınlık sürer. Bir kimse, dört kapının tamamını bile geçse, gene de musahibinden kopmaz. Dolayısıyla dört kapıda buluşan canlar, büyük bir halka oluştururlar. Bu halka o kadar büyür ki, bir aile dört kapıdaki tüm canların kendileri ve yakın akrabalarıyla bütünleşir. Bu bütünleşme sonunda, yüzlerce, binlerce kişi aynı duyguya sahip katarlar oluştururlar. Özverme işlemi, musahip töreni içinde yapılır.
Bağımsız olarak özverme olmaz. özverecek kimseler, musahiplikteki gibi hazırlık yaparlar, ortak kurban keserler.
Nihayetinde Cem erkanı toplanır, delil (Çırağ) uyandırılır cem meydanına eşikten niyaz ederek geçilip, davet üzerine Posta niyaza varılır. Yere Şah-ı Merdan döşeği serilir. İki musahip eşleri ile birlikte erkâna otururlar. Her birine ayrı ayrı Pençe vurulur gülbah’ları (duaları)verilir ve yerlerine dönerler
Cem erkânı bundan sonra musahip olacaklar için devam eder 12 hizmet tamamlanır. Yenen lokmalar ile cem sona erer.
Çiğildaşlık
Yanyatır Ocağı'na bağlı Tahtacılarda devam eden bir sürektir. Kendinde razı olunana anlamına gelir. Olmuş ermiş mertebesinde değerlendirilir. Üç kapıdan gecen Musahip kardeşlerin son olarak geldikleri kapı dördüncü kapı olan Çiğildaşlıktır. Musahiplik, ermişlik olmuşluk kavramı en güzel anlamın Çiğildaş'ta bulmuştur.İki aile muhasiplik yapmış ve dördünce kapıya geldiklerinde biribirlerini artık kardeşlik mertebesiyle ödüllendirmiş ise onların arasında senlik benlik kalmıştır. Malları, borçları ortak, çocukları kardeş bir eşi diğerinin bacısıdır. Bu birliktelikteki ayrılık ancak ve ancak ölümle sonlanabilir
Çiğildaşlık, manada ve yolda kadar olgunluğa ulaşmıştır ki, "ölmeden ölmüş", "tüm dünya nimetlerinden arınmış", "Tanrı ile bütünleşmiş" kişidir.
Çiğildaş olabilenlerin yaşamında, kötülük yoktur , mutlak iyilik ve güzellik vardır, maddi dünyadan mana dünyasına açılan kapıdan içeri girmişlerdir. Eğrilik kalmamış salt, doğruluk vardır perde kalkmıştır artık onlar için.
Onlar artık ulu kişiler kervanına katılmışlardır.hakla bir olma yolunda son kapıya ulaşmışlardır..
Çiğildaşlık töreni, bu mertebeye ulaşan çiftlerin, dolu ve elma bölüştürülerek taliplere sadece ilan edilmesi ile biter. Cemdeki en saygın yer hemen onlarındır.
Tahtacı toplumunda yüzyıllardır katı olarak sürdürülen bir gelenekte Alevi erkeğin Alevi bir kızla evlenmesidir. Bu suretle tahtacı toplumu içine tahtacı, alevi olmayanlar sokulmayacak toplum ve inanc bu şekilde korunacaktır.
Toplum içinde daha önce yaşanmış olaylar göz önüne alınarak bu tür evliliklerin nihayetinde boşanmayla sonuçlanacağından dolayı Sünni inançını taşıyanlar ile evlenme yasaklanmıştır. Bu ölçütler içinde kadın ve erkek eş seçiminde söz sahibidir. Ancak son zamanlarda Sünni bir kızla Alevi erkeğin evlenmesi konusunda hoşgörülü bir yaklaşım varlığı bilinmektedir
Ancak aileler yinede evlenecek çocuklarını bu hususta yinede uyarmaktan geri kalmazlar.
Tahtacı süreğinde Alevi olmak için iki yol vardır:
Biri Alevi soyundan gelmektir
Biride Alevi erkeğin Sünni bir kızla evlenip, musahip olunması şeklinde görülür
Kadının Sünni bir erkekle evlenmesi, erkeği Alevi olarak kabul ettirmez.
Mürşidin taliple; musahip çocuklarının da birbiri ile kardeş sayılmaları nedeniyle birbiriyle evlenmesi yasaktır.
Tahtacı süreğinde evlilik önemli bir kurumdur. Yolun başı, yola giriş şartı, erkâna girişin ilk deneyimi sayılmaktadır. Evlilikle birlikte, evliliğe bağlı kurumlar işlemeye başlamaktadır. Bekâr kişi musahip olamaz. Gerçeğe uzanan kapılar musahip olanlar içindir.
Tahtacı süreğinde Musahip olmayan kişi ceme giremez.

SEMAH
Mengi:
Mengilerin sözleri ise Karacoğlan gibi ozanlara aittir. Genelde aşk, dostluk, güzelleme gibi konuları işler, dini bir içeriği yoktur. Bu nedenledir ki; mengi düğünde, eğlencede şaplak çalınarak, ritm saz kullanılarak gülerek, halka açık her ortamda oynanır.
Tahtacı gençleri semah dönmeyi öğrenmek için önce, semahın figürlerine ayak alıştırmak amacıyla mengiyle öğrenir ve oynarlar. Mengiler tek bölümlüdürler.
Mengi ile semahın ritmi ve müziği birbirine çok benzediği için çoğu zaman birbirine karıştırılır.Tahtacı süreğinde eğlence amaçlı mengi oynamak ile; ibadet amaçlı semah dönmeyi, Tahtacılar çok dikkatli ve özenli bir şekilde ayırt ederler
Tahtacı süreğinde Semah;,
Genelde kadın erkek ve çift kişi ile dönüldüğü gibi töreninde semah, yalnız kadınlar tarafından iki kişi tarafından da dönülür
Tahtacı Süreğinde Dört çeşit semah vardır:
1. İki kişi ve yalnız kadınların dönülen semahlar.
2. İki kişi, kadın erkek tarafından dönülen semah
3. Dört kişi, iki kadın iki erkek tarafından dönülen semah (buna turnalar semahı da denir).
4. Çok kişi (40 kişiye kadar) tarafından dönülen semah vardır. Bu semaha Kırklar semahı da denir.
Semahta söylenen nefeslere bir örnek:

Yalı kenarında yayılan kazlar,
Kafasın kaldırmış silasın gözler.
Peynir ekmek yediğimiz kızlar,
Gelin helallaşalım ben gider oldum.

Bahar aylarında varayım derdim,
Varamadım gül yüzlümü küstürdüm.
Haki payına yüz süreyim derdim,
Süremedim gül yüzlümü küstürdüm.
(Nevruze Ünsal)

Gelenek
Başbağlama
Tahtacı geleneğinde özel önem arz eden Baş bağlama, gelinlere düğünü yapılan genc kızlar için uygulanan bir törendir. Bazı yörelerde gerdeğin ikinci günü, bazı yörelerde ise gelinin hamile kalıp genç kızlıktan ayrılıp kadınlığa adımını attığının ifade bulduğu bir gelenektir.
Bu tören yörenin dedesinin eşi, Anabacı tarafından yürütülür. Şayet Anabacı yoksa, kocası sağ, ilk çocuğu ölmemiş, sözü dinlenir, gün görmüş geçirmiş (Ehil bir kadın da ) yönetebilir. Bu nitelikleri sahip olmayan kadın baş bağlama töreni yönetemez. Törene salt evli kadınlar katılırlar. Kendine özgü bir erkan içinde çeşitli giysi, örtü başlık çiçeklerin geline törensel olarak takılması ve geleneksel yemeklerin pişirilmesi ve yenmesi son bulur.
Tahtacıların yaşattıkları özgün değerler arasında Orucu uğundurma, Dolu üçleme, Cebrail kesme, Güvent dağıtma, Çocuk tuzlama, Çocuk kırklama, Buçuk kınası, Diş buğdayı (hediği), Duşak kesme, Baş bağlama, Baş yülüme, El öpme, Ocak kazma, Okuntu dağıtma, Bayrak dikme, Bayrak indirme, Selemet kurbanı, Don değiştirme(ölüm), Yas yeri, üç-yedi-kırk ve yıl hayırları, Tabut düzme, Ağıt yakma, Ülüş dağıtma, Asbab dökme, Derme Devşirme, Aydaş pişirme, Görümlük, Mengi, Katmer Adağı, Lokma Adağı, Hayırlı, Yaz Kurbanı, Adak Kurbanı, İmam Hüseyin Kurbanı, Birlik Kurbanı, Yatır ve Ululara adanan kurbanlar, Aralık Davarı (pay kurbanı),Dede nikahı, Niyaz, Salı çayı, Cuma çayı, Cuma akşamı, Bayram akşamı, Kocaoğlan,Makta töresi vb. gibi daha bir çok deyim, terim ve pratikleri yaşatılmaktadır.
Simge;
Kaz ayağı
Değişik oymak ve oba mensubudurlar. Kazayağı bazı Tahtacı grupların giysi ve mezar taşlarında bir sembol olarak yaşatılmaktadır. Kazayağı (Huyir ayak-çalı horozu ayağı) bir entonim yani halk grubu olarak Başkurtlar, Karakalpaklar, Nogaylar, Özbekler ve Gagauzlar arasında da bilinmektedir.
Kazayaklı topluluklar Başkırt tarihinin Kıpçak dönemi ile ilintilidir.

Derleyen
Zafer KÖKVER
22.01.2016 Fethiye

Kaynaklar.
*Dr. Ayten Kaplan tahtacılarda evlilik kurumu ve törenler. *http://egetahtacidernekleri.com/index.php/…/62-yanyat-r-ocag
*http://egetahtacidernekleri.com/
* Nilgün Çıblak İçel Tahtacı Kültürü’nde Terim, Kavram ve Adlar Üzerine Bir Deneme
*Ali Aksüt “Önce Türkmen Sonra Tahtacı”
*Ali Selçuk “Tahtacılar” Yeditepe Yayınevi
*Yusuf Ziya Yörükan "Anadolu'da Aleviler ve Tahtacılar" Ötüken yayınları

http://www.zohreanaforum.com/alevilik-be...uregi.html
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
08-27-2016, 01:46 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
07-29-2015, 02:01 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
07-06-2015, 11:56 PM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi