Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Alevi olmak hayata yenik başlamak mı?
#1

Bir köyün yolu gidilemeyecek kadar bozuksa, o köyün [b]Alevi köyü olma ihtimali çok yüksek... Tokat Taşlı Çiftlik Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı Ali Polat, gündelik hayatta Alevilerin uğradığı ayrımcılığı anlatırken, “Hayata 1-0 yenik başlıyoruz” [/b] diye konuştu.

Bugüne kadar Alevi inancının uğradığı ayrımcılığa değindik. Son gün de, gündelik hayatın kendisi, altyapısı, eğitim, adalet konusundaki ayrımcılıklara değinmek istiyorum. Ayrıca, memlekette gezerken sözün sürekli dolaşıp geldiği Ermenileri de burada anarak bitirmeden olmazdı. 12 ilde, İzmir’den, Anadolu’ya Antakya’ya kadar görüştüğüm 100’den fazla kişiye muhabbetlerini benden esirgemedikleri için tekrar teşekkür ederim...

‘Eşit hizmet bekliyoruz’
Bir köyün yolu neredeyse gidilemeyecek kadar bozuksa, o köyün Alevi köyü olma ihtimali çok yüksek. Tecrübeyle sabit. Tokat Taşlı Çiftlik Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Şube Başkanı Ali Polat yolla beraber, su, eğitim gibi diğer temel sıkıntılarını bir çırpıda özetliyor:

Alevilerin oturdukları İspirlioğlu Çiftliği’nde asfalt, parke, taş, altyapı bulunmuyor. Kanalizasyonlar köyün hemen dışına aktığından köydeki insanların sağlığı ciddi tehdit altında. Köy mezarlığı içler acısı. Köyün diğer bileşenlerinden Sünnilerin yaşadığı Taşlıçiftlik ve Çinlioğlu Çiftliği’nde yollar, kaldırım ve asfalt altyapısı yapılmış. Onlara da yapılsın elbette, ama biz de eşit şekilde devlet hizmetinden yararlanmak istiyoruz. Su ayrı sıkıntı. Köyün girişine koydukları saatten okudular köy içerisindeki patlak ve kaçakları üstlenmediler. Yılardır içtiğimiz suyun iki misli su parası ödüyoruz. Postalarımız ve evraklarımız hiçbir şekilde bize ulaştırılmıyor. Her sene birinci sınıf öğrencileri Taşlıçiftlik ilköğretim ilkokuluna e- okul tarafından kaydediliyor. Taşlıçiftlik köyümüze üç km uzakta. Hemen yakınımızda bir km mesafede Çetin Bilmek İlkokulu’na kayıt etmek için bir sürü sıkıntı yaşanıyor. Öğrenciler kayıtlı olarak Taşlıçiftlik köyünde gözüktüğü için taşımada ve yemek de sorunlar yaşanıyor. Hayata bir sıfır yenik başlıyoruz.”

Dersim’de asimilasyon
Aşiret sisteminin ve Kürtçenin inancı da etkilediği Dersimliler cumhuriyet tarihinde Osmanlı döneminden daha ağır katliamlar yaşadıkları için cumhuriyet ve Atatürk algıları Anadolu ve Antakya’dan farklı. Antrolopog Dr. Dilşa Deniz cumhuriyetin asimilasyon politikalarının hâlâ devam ettiğine dikkati çekiyor. Deniz’e göre gençlerin Kürt hareketine katılmamaları için madde bağımlığı, kutsal mekanlarda alkol tüketimi, küçük sol örgütlere katılımlar teşvik ediliyor ve bazı devlete yakın dedelere güç verilerek hiyerarşi yaratılıyor. Bu da, hem toplumu hem de inancı olumsuz yönde etkiliyor.

‘Nusayri değil, Arap Alevisi’
Antakya ve İskenderun’da Alevilerle konuştuğumuzda konu açılmadan hemen değiniyorlar: “Biz Nusayri değil, Arap Alevisiyiz.” Osmanlı ve özellikle Suriye’deki çatışmalardan sonra kendilerine Nusayri diyerek ayrımcılığa uğramaktan oldukça rahatsızlar. Osmanlı döneminde kendilerine Kur’an satılmadığını, almak istediklerinde Ermeni veya Rum arkadaşlarına rica ettiklerini belirtirken cumhuriyetle yurttaşlığa geçmenin bir nebze rahatlatma sağladığına değiniyorlar.

Ancak, bu sefer de Arapça’nın yasak olmasından önemli bir anadil ve inanç sorunu yaşıyorlar. Şu anda en büyük sıkıntıları ise Suriye ile savaş ihtimali. Antakya’nın koruma kalkanı dışında olduğunu belirtirken yüzyıllardır sürdürdükleri bir arada yaşama dengesinin bozulacağından endişeliler.

Gazi’den Gezi’ye gençlik
Gazi olaylarında yaşamını yitiren Zeynep Poyraz’ın annesi Menekşe Poyraz çok net: “Sivas Madımak olmasaydı Zeynep Gazi’de olmazdı, ölmezdi.”
Gezi’ye katılan Alevi gençleri çok net: “Gazi olmasaydı Gezi’ye destek vermezdik.”

Açık şiddetin hedefi haline gelmenin ardından adaletin yerine gelmemesi, şehirleşmeyle sol siyasete yakın duran Alevi gençlerin reflekslerini de belirliyor. Bazı çevreler, bu gençleri ‘ortada neden yokken şiddete başvuranlar’ olarak ötekileştirmeye çalışsa da gençlerin itirazı gündelik hayatlarını, geleceklerini etkileyen adaletsizliklere. İzmir Güzeltepe, İstanbul Gazi, Malatya, Antakya’da gençlerle konuşurken özellikle Alevi oldukları için yaşadıkları ötekileştirmeden de bahsediyorlar. Alevi olduğundan iş bulamama, iş bulsa da Ramazan’da baskı görme, eğitim kurumlarında dışlanma, üniversite ve bürokrasi kadrolarında işe alınamama, askerlik sırasında gördükleri ayrımcılık başlıca sıraladıklarından.

‘Sapık bilgi’ tabirine itiraz var
AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararınca zorunlu din derslerinin kalkması beklenirken seçmeli yeni din derslerinin eklenmesi Sünni İslam inancı çerçevesinde din eğitim almak istemeyenleri mağdur etmiş durumda. Malatya Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Songül Canpolat Alevi
öğrencilerin sıkıntılarını aktarıyor:

Aleviliği, Din Kültürü dersine koyduktan sonra çocuklarımıza daha çok hakarete başlandı. Örneğin, bir okulda öğretmen Alevi bir çocuğa ‘Aleviliği araştırıp gel’ diyor. Öğrenci bize sordu. Biz de bilgi ve fotoğraf verdik. Öğrenci anlattığında, öğretmen ‘nereden öğrendin bu sapık bilgileri?’ diyor.

Öğrenci bize şikayette bulundu. Müdürle görüştük ve dersin öğretmenine soruşturma açtırana kadar mücadelemizi sürdürdük.”

Demlenen acıya özür talebi
Demlenmiş acıların sahipleri: 1978’de Maraş’ta dönemin CHP milletvekili Hüseyin Doğan, 1980 Çorum katliamını yaşayan, yakınlarını kaybeden Sadık Eral, Nurettin Aksoy, Nesim Paçacı, Sadık Yılmaz, Mehmet Ünal ve Kemal Çekici, 1993 Madımak’ı yaşayan, yakınlarını kaybeden Murtaza Demir, Rıza Aydoğmuş, Hidayet Yıldırım, Şenal Sarıhan, Mehmet Özer, 1995’te Gazi’de kızlarını kaybeden Menekşe-Cemal Poyraz ve buluşamadıklarım... Yıllardır içlerinde sakladıkları ve adaletin yerine gelmemesiyle demlenen acıların sahiplerinin talepleri net: Adaletin hukuksal ve sosyal alanda yerine gelmesi, özür dilenmesi ve ayrımcılığın durması. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Başkanı Murtaza Demir ile Banaz’da buluştuğumuzda sadece Madımak katliamını değil, Yavuz Sultan Selim döneminde yaşananları, Pir Sultan Abdal’ın öldürülüşünü de dinledim. Kendisinin en çok ağırına giden şeylerden biri Sivaslı hemşerilerinden Madımak sonrasında hala özür gelmemiş olması:

“Beni insan olmaktan utandıran nedenlerden biri kendine ‘Sünni’yim’ diyen hiçbir Sivaslıdan ‘başsağlığı diliyorum’ sözünün çıkmaması. Burada Alevi-Sünni çelişkisinin derinleşmemesi ve ‘kanlı Sivas’ imajının pekişmemesi için sıradan Sivaslıya düşen sorumluluklar var. O sorumluluğun yerine getirilmesini o günden beri bekliyorum.”


Ve son söz Ermenilere...
Yaz boyunca Alevilerin yaşadıkları mahalleler, köyler ve mezralarda dolaşırken konular dönüp dolaşıp Ermeniler ile bir zamanlar nasıl bir arada yaşadıklarına geliveriyordu. Antakya çarşıda Ehliddar Kültür Merkezi’nde tiyatrocu Hasan Özgün ve Mahir Altınöz ile sohbet ederken Özgün annesinin ağlayarak söylediği bir ağıttan bahsetti. Ağıtın1941’deki Varlık Yasası’yla mı, yoksa 1915’ten mi sonra yazıldığı bilinmese de, giden Ermeni komşulara söylenmiş.

Son söz olarak ağıtların yerini türkülerin alması dileğiyle paylaşıyorum:
Yağmur yağmur üzerine yağıyordu
Ama gökyüzünde ne yağmur var ne bulut
Garip ağlamaya başladı
“Ben ne yapacağım, nerelere gideceğim?”
Kapısını açıp biri dedi ki
“Ey kardeşim gel gir içeri”
Hep birlikte girelim
Hepimiz bu yolda öleceğiz.
Niye taşarsın, gürül gürül akarsın ey Asi
Gökte ne yağmur var ne bulut.
Anladık ki gözlerimizden akan yaşlarla
Yaralarımızdan akan kanlarla taşar ve bizi de sürükleyip küfürlü içerikürürsün
Gidersin Asi

Milliyet

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
04-27-2016, 11:51 PM
Son Yorum Yazar: Admin
09-02-2013, 03:09 AM
Son Yorum Yazar: Admin
07-22-2013, 03:11 AM
Son Yorum Yazar: Admin
07-21-2013, 08:18 PM
Son Yorum Yazar: Admin
07-19-2013, 02:33 AM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi