07-30-2013, 07:20 PM
Başbakan her fırsatta “ben de dört dörtlük Aleviyim” diye popülist mesajlar veriyorsa da Alevi tabanında bu söylemin hayli tepki aldığını söylemek gerek. Zira Aleviler “Erdoğan’ın söylediği ile yaptığının farklı olduğunu” çok iyi biliyor ve tepkilerini de bu noktada yoğunlaştırıyorlar.
Geçtiğimiz hafta sonu İcmal Dergisi tarafından düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı gençlik programı için Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde idik. Anadolu’nun değişik yerlerinden gelen binlerce gencin katıldığı programda nasıl yüksek bir vatan sevgisi ve Ehli Beyt aşkının hakim olduğunu bizzat gözlemledik.
Beş bin kişi, programın son günü Prof. Dr Haydar Baş’ın hedef ve gaye dolu, çözüm ve model içeren kucaklayıcı konuşmasını coşkuyla dinledi.
Bu coşkulu kitle Anadolu’da bir milli uyanış ve kükreyişin ayak seslerinin artık ne kadar güçlü hale geldiğini gösteriyordu.
Dönüş yolunda Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin türbesini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş ilçesine uğradık. Buradaki Alevi yurttaşlarımızın nasıl bağrı yanık ve öfkeli sitemle Erdoğan’ın “ben de dört dörtlük Alevi’yim” diye yaptığı başka söylediği başka söylemine tepkisine bizzat şahit oldum.
Bugüne kadar Alevileri dışlayan, hakir gören, etrafında “biz Yezid’in tarafındayız” diyen vekilleri barındıran üstüne üstlük 50 bin Alevinin ölüm fermanını veren Yavuz’un adını 3. köprüye veren başbakana hayli kızgınlar Hacı Bektaş halkı.
Yozgat’tan gelen bir vatandaş ilginç bir olay anlattı
“Sünni köyüne yol yapım çalışmaları yapıyorlardı. Ancak yolun Alevi köyünden geçmesi gerekiyordu. Alevi köyüne 500 metre kala yol yapımını durdurdular. Daha sonra yolu Alevi köyünün 500 metre dışından yaparak Sünni köyüne ulaştırdılar.”
Ankara, “yol yapımında bile böyle keskin bir mezhep ayrımında bulunuyorsa” nasıl dört dörtlük bir Alevi olabilirler ki?
Başbakan her fırsatta “ben 75 milyonun başbakanıyım” diyorsa bunu ispatlamak zorunda.
Çünkü başbakanın her tarafından “ben bana oy verenlerin başbakanıyım” nidaları yükseliyor.
Vatandaş da bunu çok iyi görüyor.
AKP eliyle Kürt devleti
Şu garabete bakın: Suriye PKK’sının başkanı Salih Müslim bir taraftan hemen sınır ötemize Kürt Devletinin bayrağını asıyor, eli silahlı PKK uzantıları adım adım devlet provası yapıyor bizimkiler de “angajman kurallarını işletiriz!” diye havaya konuşuyorlar.
Aynı Salih Müslim apar topar Türkiye’ye geliyor, hükümet yetkilileri ve MİT’le görüşüyor, aldığı yeni görev ve talimatları yerine getirmek için Suriye’ye döner dönmez açıklama yapıyor:
“Türkiye bize söz verdi. İnsani yardım için 3 sınır kapısını açık tutacaklar.”
Yahu adamalar bir Kürt devleti kurarak eğer bize düşmanlık yapıyorlarsa, bu el bebek gül bebek muhabbeti de ne oluyor?
Türk Dışişleri Bakanlığı “buyurun sınır kapılarımız size feda olsun” diyerek neden Suriye PKK’sına hizmet etmek için çırpınıyor.
Nedeni belli:
Suriye’de kurulacak Kürt Devleti, Türkiye’nin plan ve talimatları doğrultusunda ilerliyor. Hatta bunun “PKK ile imzalanan süreç adlı ihanet belgesinin” bir parçası olduğunu düşünüyorum.
AKP, bir zamanlar Esad rejiminin PKK adına kuş uçurtmadığı bölgede PKK’nın her türlü konuşlanması, yapılanması, devletini ilan etmesi bu amaçla gereken lojistik transferin sağlanması için sınır kapılarının açılmasına kadar her türlü desteği sağlıyor.
Takke düştü kel göründü misali.
Bu millet keli görecek kadar basireti bağlanmışsa ve hala “Beşiktaş’ta camide içki içildi” balonunun peşinde gidiyorsa her belaya revadır zaten.
kaynak:Muharrem Bayraktar/yenimesaj.com.tr
Geçtiğimiz hafta sonu İcmal Dergisi tarafından düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı gençlik programı için Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde idik. Anadolu’nun değişik yerlerinden gelen binlerce gencin katıldığı programda nasıl yüksek bir vatan sevgisi ve Ehli Beyt aşkının hakim olduğunu bizzat gözlemledik.
Beş bin kişi, programın son günü Prof. Dr Haydar Baş’ın hedef ve gaye dolu, çözüm ve model içeren kucaklayıcı konuşmasını coşkuyla dinledi.
Bu coşkulu kitle Anadolu’da bir milli uyanış ve kükreyişin ayak seslerinin artık ne kadar güçlü hale geldiğini gösteriyordu.
Dönüş yolunda Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin türbesini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş ilçesine uğradık. Buradaki Alevi yurttaşlarımızın nasıl bağrı yanık ve öfkeli sitemle Erdoğan’ın “ben de dört dörtlük Alevi’yim” diye yaptığı başka söylediği başka söylemine tepkisine bizzat şahit oldum.
Bugüne kadar Alevileri dışlayan, hakir gören, etrafında “biz Yezid’in tarafındayız” diyen vekilleri barındıran üstüne üstlük 50 bin Alevinin ölüm fermanını veren Yavuz’un adını 3. köprüye veren başbakana hayli kızgınlar Hacı Bektaş halkı.
Yozgat’tan gelen bir vatandaş ilginç bir olay anlattı
“Sünni köyüne yol yapım çalışmaları yapıyorlardı. Ancak yolun Alevi köyünden geçmesi gerekiyordu. Alevi köyüne 500 metre kala yol yapımını durdurdular. Daha sonra yolu Alevi köyünün 500 metre dışından yaparak Sünni köyüne ulaştırdılar.”
Ankara, “yol yapımında bile böyle keskin bir mezhep ayrımında bulunuyorsa” nasıl dört dörtlük bir Alevi olabilirler ki?
Başbakan her fırsatta “ben 75 milyonun başbakanıyım” diyorsa bunu ispatlamak zorunda.
Çünkü başbakanın her tarafından “ben bana oy verenlerin başbakanıyım” nidaları yükseliyor.
Vatandaş da bunu çok iyi görüyor.
AKP eliyle Kürt devleti
Şu garabete bakın: Suriye PKK’sının başkanı Salih Müslim bir taraftan hemen sınır ötemize Kürt Devletinin bayrağını asıyor, eli silahlı PKK uzantıları adım adım devlet provası yapıyor bizimkiler de “angajman kurallarını işletiriz!” diye havaya konuşuyorlar.
Aynı Salih Müslim apar topar Türkiye’ye geliyor, hükümet yetkilileri ve MİT’le görüşüyor, aldığı yeni görev ve talimatları yerine getirmek için Suriye’ye döner dönmez açıklama yapıyor:
“Türkiye bize söz verdi. İnsani yardım için 3 sınır kapısını açık tutacaklar.”
Yahu adamalar bir Kürt devleti kurarak eğer bize düşmanlık yapıyorlarsa, bu el bebek gül bebek muhabbeti de ne oluyor?
Türk Dışişleri Bakanlığı “buyurun sınır kapılarımız size feda olsun” diyerek neden Suriye PKK’sına hizmet etmek için çırpınıyor.
Nedeni belli:
Suriye’de kurulacak Kürt Devleti, Türkiye’nin plan ve talimatları doğrultusunda ilerliyor. Hatta bunun “PKK ile imzalanan süreç adlı ihanet belgesinin” bir parçası olduğunu düşünüyorum.
AKP, bir zamanlar Esad rejiminin PKK adına kuş uçurtmadığı bölgede PKK’nın her türlü konuşlanması, yapılanması, devletini ilan etmesi bu amaçla gereken lojistik transferin sağlanması için sınır kapılarının açılmasına kadar her türlü desteği sağlıyor.
Takke düştü kel göründü misali.
Bu millet keli görecek kadar basireti bağlanmışsa ve hala “Beşiktaş’ta camide içki içildi” balonunun peşinde gidiyorsa her belaya revadır zaten.
kaynak:Muharrem Bayraktar/yenimesaj.com.tr