Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Atatürk’ün Alev Çiçekleri
#1

Romantik komedilerin yakışıklı prensi, sosyal içerikli filmlerin sıradan insanı, direnişçi kahramanı, ezilmişlerin sesi, her rolün üstesinden başarıyla gelen Türk Sineması'nın gelmiş geçmiş en yakışıklı oyuncusu Tarık Akan'ın belgesel filmler çektiğini biliyor muydunuz?
1990 yılından beri 10'un üzerinde belgesel film çekti ödüllü aktör, kurucusu ve başkan yardımcısı olduğu Nazım Hikmet Vakfı için. Vakfın kirası ödensin, masrafları karşılansın diye çekiyordu daha çok müzelerde satılan bu filmleri. Filmlerinin kameramanı Colin Mounier, senaristi Rana Güngörmüş, yönetmeni de kendisi. Tarihi eser kaçakçılığından tutun da, köy enstitülerine kadar pek çok konuyu işledi belgesellerinde. Anneye adanmış şehir "Afrodisias" onlardan biri.
"Afrodisias'ın ne olup olmadığını Türk halkı bilmez.
Bana göre Efes'ten çok daha önemli bir yerdir. Denizli yöresindedir. 1989'da o bölgede askerliğimi yaparken kazılara tanık olmuştum, o günden sonra da kafamı oraya takmıştım." diye anlatmıştı bir röportajında Afrodisias'ı. Ardından "Anadolu'da Romalıların Ayak İzleri" ni çekti. Sonra da "Atatürk'ün Alev Çiçekleri"ni...

ÖNCÜ KADINLAR

Atatürk'ün 1930'larda eğitim görmeleri için Avrupa'ya gönderdiği ve döndükten sonra her biri alanında birçok ilke imza atan genç kızların hikayesini anlatıyor bu belgesel. Aralarında ilk kadın tarih profesörlerinden Afet İnan, olimpiyatlara katılan ilk kadın sporcu ve arkeolog Halet Çambel, bir başka arkeolog Jale İnan, dünyaca ünlü Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ, 20. Yüzyılın en önemli sopranolarından Leyla Gencer, ilk kadın pilot Sabiha Gökçen ve ilk kadın milletvekillerinin de bulunduğu 12 kadını anlatıyor.
Cumhuriyetin ilk eğitimli, meslek sahibi bir kadın kuşağı onlar. Öncüler. Alanlarında ilkler.
Babaları Kurtuluş Savaşı'na katılmış bu genç kızları Avrupa'ya gönderen Atatürk'ün, "Sizleri kıvılcım olarak gönderiyorum alev olarak döneceksiniz" sözü Tarık Akan'a ilham kaynağı olmuş.
En çok bu belgeselde zorlanmış;
"Çünkü yaşayan çok az kişi var. Yakınlarına ulaşmak çok zor oluyor" diye anlatmıştı o günlerde çekin öncesi yaşadıklarını. Zaten belgesel için sadece Muazzez İlmiye Çığ ve Halet Çambel ile yüz yüze görüşebilmişler. 12 Ocak 2014'te hayatını kaybeden Halet Çambel ile de vefatından 15 gün önce çekim yapılmış.

SIĞINAKTA ÖĞRENİM

İlk kadın hakimlerden Adalet Yılmaz'ın hikayesini de şöyle anlatmıştı yine bir röportajında:
"Adalet Hanım çok özel bir isim. Hakim olabilmek için gittiği Almanya'da çok zor günler geçiriyor. 1935- 1936'da Hitler yavaş yavaş yükselirken savaşa doğru yaklaşan Almanya'da büyük bir mücadele vererek üniversiteyi bitiriyor. 1939- 1940'larda çoğu kişi savaş nedeniyle Almanya'dan kaçarken Adalet Hanım ve kalan diğer öğrenciler sığınaklarda yaşayarak eğitimlerine devam ediyorlar." Aynı söyleşide hepsinin hikayesinin çok etkileyici olduğunu dile getiren yönetmen Tarık Akan, "Yurtdışında karşılaştıkları zorlukları anlatıyorlar.
Savaş yaklaşırken ve Hitler yükselirken Türk kızlarının orada sağladığı başarı Atatürk sayesindedir.
Her şeyi yapan Atatürk'tür.
Biz sadece kızlarını anlatıyoruz" demişti.
Yaşasaydı kim bilir daha ne güzel ve önemli konuları bizlere ve genç kuşaklara aktaracaktı.
Olmadı. Erken gitti benim kuşağım kadınlarının hayalini süsleyen en beğenilen aktörü. En güzel bakan, en içten gülen, en uzun boylu delikanlısı. Güle güle yakışıklı...


Seda Kaya
yeniasir.com

Atatürk haberleri
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi