Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Erdoğan paketin Alevi boyutunda sıkışıyor
#1

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen perşembe akşamı ATV’ye verdiği mülakatın deşifresini okurken cemevlerinin statüsü konusundaki sözlerine bir anlam veremedim.

Erdoğan, mülakatın bir yerinde, “Aleviler arasında bir bölünme bulunduğunu” belirttikten sonra “Cemevleri konusunda, cemevini ibadethane olarak kabul edenler adeta yok gibi” diye konuşuyor.
Başlangıçta Başbakan’ın bu sözleri Sünnileri de kapsayan genel bir bağlamda sarf ettiğini zannettim. Ancak bu varsayımda bile Erdoğan’ın sözleri problemli gözüktü. Çünkü, Sünniler arasında da cemevlerini ibadethane olarak gören azımsanmayacak bir kesim var. Kaldı ki, Alevilerin çoğunluğu cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini talep ediyor.
Ancak aynı mülakata daha sonra cemevlerinin elektrik ve su problemi olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan şöyle konuşmuş:
“İbadethane olmayı çok küçük bir kesim kabul etse de Alevilerin geneli bunu kabul etmiyor”.

Bu durumda Başbakan’ın açıkça Alevileri kastettiğini anlıyoruz. Peki Aleviler gerçekten de cemevlerini ibadethane olarak kabul etmiyor mu?

* * *

En doğrusu, bu sorunun yanıtını Alevilerden almak. Bir önceki dönemde AK Parti’den Ankara milletvekilliği yapan, halen de parti üyesi olan Alevi kökenli yazar Reha Çamuroğlu, bu soruya şu karşılığı verdi:
“Alevilerde solda siyaset yapanlarda olsun, sağda siyaset yapanlarda olsun, dindar olsun olmasın, ezici çoğunluk, cemevlerinin ibadethane olduğu hususunda aynı fikirdedir. Dedelere maaş bağlanması ya da Diyanet’in statüsü gibi konularda farklı tutumlar olabilir ama en önemli konsensüs konularından biri budur”.
Bu gibi tartışmalı sözlerine bakınca, demokratikleşme paketinin Alevilerin sorunlarını karşılamak konusunda yetersiz kaldığı yolundaki yaygın eleştirilerin Başbakan’ı ciddi bir şekilde zorladığını anlıyoruz. Nitekim geçen hafta Adana ve ilçelerinde yaptığı konuşmalarda zamanının bir bölümünü bu eleştirilere karşılık vermekle geçirdi Erdoğan.

* * *

Bu çerçevede örneğin Nevşehir Üniversitesi’nin adının Hacı Bektaş Üniversitesi olarak değiştirilmesini, Başbakan paketin “en önemli adımlardan biri” olarak gösterdi Adana’da sivil toplum liderlerine hitap ederken.
Başka tezlere de başvurdu Başbakan, örneğin ısrarla Alevilere dönük bir ayrımcılığın olmadığını vurguladı. Adana’daki aynı konuşmada şunları söyledi:

“Bu ülkede benim ne Kürt vatandaşım ne Alevi vatandaşım herhangi bir ayrıcalığa tabi değildir. Hepsi de bu ülkede parlamentoya girmekse, parlamentoya da giriyor. Öyle mi? Devletin en yüksek kademelerinde görev almaksa, o görevleri de alıyorlar. Öyle mi? Burada bir sıkıntı var mı? Alevi- Sünni böyle bir şey var mı?”

Erdoğan, bu soruları yönelttikten sonra yanıtı da kendisi verdi: “Yok...”

* * *

Tabii, soruları kendiniz yöneltip kendiniz yanıtladığınızda gerçeği istediğiniz gibi tanımlamakta serbestsiniz. Gelin şimdi Erdoğan’ın sorularına daha somut bir düzlemde yanıt arayalım.

Bugün Türkiye’de görev yapmakta olan 81 vali içinde Alevi olan bir vali var mıdır?

Bildiğim kadarıyla yok.

Keza AK Parti’nin Meclis grubuna bir bakalım. 2002-2007 arasındaki 22’nci dönemde tek bir AK Partili Alevi milletvekili yoktu TBMM çatısı altında. 23’üncü dönemde bu sayı üçe çıktı. Peki, 2011 sonrasındaki TBMM’de bu sayı kaç? Yanıt, bir milletvekili... (AK Parti grubu toplam 326 milletvekili)

* * *

Erdoğan, önceki gün Ceyhan’daki konuşmasında Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı “Yapılabilecek ne varsa yapalım” anlayışıyla Alevilerin durumu konusunda bir çalışma yapmakla görevlendirdiğini de anlattı.
Aslında kabine içinde yeni bir görevlendirmeye ihtiyaç yok. Çünkü Başbakan, bir önceki dönemde Alevilerin hakları konusunda Devlet Bakanı Faruk Çelik’i görevlendirmiş, Çelik de iki yıl süren bir çalıştaylar dizisi sonucunda 2011 yılında 200 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlamıştı.

Başbakan Erdoğan’ın Alevilerin durumuna ilişkin bu rapora yazdığı önsözde “Belli kesimlerin horlandığını, ötelendiğini, mağduriyet yaşadığını” belirtmiş olması önem taşıyor. Çünkü Aleviler için hazırlanan bir rapordaki bu ifadeleriyle, Alevilere dönük bir ayrımcılığın varlığını kabul etmiş oluyor Başbakan.

Zaten raporda “toplumda önyargılarla ve dışlanma stratejileriyle oluşturulmuş bir Alevi algısının bulunduğu” vurgulanarak, “bunun dönüştürülmesi”, ayrıca “ayrımcılığa yol açan uygulamaların bir an önce kaldırılması” talep ediliyor.

Yeni bir raporla zaman kaybetmeye gerek yok. Bütün mesele galiba niyette düğümleniyor.

Sedat ERGİN-HÜRRİYET
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: Admin
08-09-2014, 06:51 PM
Son Yorum Yazar: bektasi
07-26-2013, 04:03 AM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi