Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Evet, Aleviler abdest almaz
#1

Hünkâr Hace [Hacı değil] Bektaş Veli der ki; “Her ne arar isen kendinde ara, Kudüs’te Mekke’de Hac’da değildir.” Alevinin yaşamında temel ilke insan olmaktır. Bu yüzden asimilasyona yenilen, yoldan dönen ve size benzeyen ‘Alevileri’ saymazsak geri kalanı şu düstura inanır;

Alevinin Kıblesi insandır…

Abdest almaz, Namaz kılmaz,

Camiye, Hacca gitmez,

Ramazan orucu tutmaz, Allah’ı kandırmaya kalkmazlar.

ALEVİLİK AYRI BİR DİN MİDİR?

Bunun takdiri bana düşmez; ben Aleviliğin temel düsturlarını not etmeye çalıştım. Herkes amelinin hayrını görsün, kim kendini nasıl hissediyor inanıyor, manevi huzur buluyorsa en doğrusu öyle inanmaktır. Günahı da sevabı da Onu bağlar; beni de hiç ilgilendirmez. Yeter ki, Tayip Erdoğan, Ebusuud, Yavuz, İdris Bitlisi ve benzerlerinin yaptığı gibi kimse kimsenin yaşamına-inancına musallat olmasın, baskı yapmasın hâşâ Allah’ın yerine geçip “şöyle inanacaksın, yoksa asarım, keserim!” demesin…

Dediğim gibi Aleviler hem yaşamlarında hem de inançlarında yukarıda yazılı değerleri esas alır haramla ibadet etmez. Tanrı buyruğu bile olsa cana kıymazlar… Biz buyuz; bunu herkes bir tarafına not etsin! Kabul eden eder etmeyenin cehennemin dibine kadar yolu var: direneceğiz, değişmeyeceğiz… Hiç kimse Alevinin yerine geçip Alevilik tarifi yapmasın, gevezelik etmesin…

Ya demokrasinin en temel değeri olan çoğulculuk kavramını özümseyip birbirimizi olduğu gibi kabul edeceğiz ya da bu kamplaşma giderek daha da boyutlanacak… Mesele şu; kim söylüyor olursa olsun, farklı inanmayı küfür sayan, ona düşmanlık güden bir dinin mensubu olmayacağız; Mervan’a boyun eğmeyeceğiz!

ALİ İSMAİL KORKMAZ’I ÖLDÜREN DİN ANLAYIŞINI REDDETMEYE DEVAM EDECEĞİZ!

Tanıkları dinliyoruz; Hataylı öğrenci Ali İsmail Korkmaz “vurmayın artık öldüm!” diyerek avaz avaz bağırıyor ama “Müslümanlar” Ali İsmail’e vurmaya devam ediyor ve sonunda öldürüyorlar… İşte söylediğim bu: eğer Müslümanlık buysa ben Müslüman değilim!

Ne olacak şimdi;

İstemiyoruz diye Muaviye, Yezid ya da Yavuz gibi kesecek misiniz? Toplu katliam mı yapacaksınız? Pir Sultanlar gibi asacak mısınız; yoksa Sivas’ta olduğu gibi yakacak mısınız? Daha ayrıntılı yanıt vereceğim ama önce şu ayırımı yapmak isterim: kim nasıl inanıyorsa inansın; Hakk için inananlara sonuna kadar saygı duyarım. Bana saygı duymayan, olduğum gibi kabul etmeyen hiç kimseye de saygı duymam. Dolaysıyla bu yazının muhatapları, sözlerimi hak eden din simsarlarınadır.

Dinleyin din simsarları: Alevinin haram ettiği parayla ibadet eden, bu ibadeti Tanrının kabul edeceğini sanan, çoluk-çocuğunu bu parayla doyuran, sonra da “abdest almaz, kestiği yenmez” diyerek Alevi’yi aşağıladığını sanan ahmaklar:

“Din öğretmenleri”, ulema; cumhuriyet, Atatürk ve insanlık düşmanları; devletin imkânlarını kullanarak çocuklarımıza manevi işkence yapan, ders notlarını kıran, fişleme yapan statükonun devamı için yetiştirilen- görevlendirilen, aklı-fikri uçkurunda gezen sapıklar, kadına türban taktırıp kendileri beş karı peşinde sürten, 12-13 yaşındaki kız çocuklarına musallat olan, alan-satan ahlaksızlar! Osmanlının sapık ilişki merkezleri olan medrese özlemcileri… Bu yazılanlara da itibar etmeyeceğinize şüphem yok ama önce yazının konusu olan gazete haberine bakalım, sonra da anlayacağınız dilden devam edelim.

“Eğitim- Sen Adana Şube Başkanlığının yaptığı yazılı açıklamada; Merkez Seyhan ilçesindeki bir ilkokulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni S.M.D.'nin Alevi ve Kürt öğrencileri aşağıladığı ifade edilerek, şu iddialara yer verildi:“(…) 'Aleviler, Kürtler abdest almaz, namaz kılmaz' dediğini, cinsel konular anlattığını, (…) web siteleri önerdiğini, çocuklarının bunlardan etkilendiğini, (…) psikolojilerinin bozulduğunu’ ifade etmişlerdir." (dha)

CÜRETE BAKAR MISINIZ; SANKİ OKUL DEĞİL MEDRESE, YA DA KURAN KURSU…

Abdest aldın da ne oldu ahlaksız? “Bir kez gönül yıktı isen/bu kıldığın namaz değil/72 millet dahi /elin yüzün yumaz değil…” diyen Anadolu ulusu Yunus’u bilir misin? Yunus’u, Mevlana’yı bilmediğin için Abdest, namaz insan olmana yetmemiş. Ülkemi cehaletten, yoksulluktan ABD’nin sömürgesi, Batı’nın çöplüğü, çöpçüsü olmaktan kurtarmamış. Baş görüyor musun, oyunu-iradeni bir file iaşeye satacak kadar sefil ve muhtaçsın… Sadece sen değil bütün İslam âlemi aynı durumda… Biri diğerinin kuyusunu kazıyor, öteki diğerinin boğazına sarılıyor. Senin gibi ahlaksız ve onursuzların yetiştiği okullara, sana öğretmenlik sorumluluğu veren adamlara bin kere lanet olsun!

Sana söylüyorum:

“Abdest al, namaz kıl, oruç tut, nerelisin, Alevi misin, Kürt müsün” diyemezsin. Çocukların aidiyetini sorgulayamazsın… Eşkıya mısın, yoksa öğretmen mi? Önce ne olduğuna karar ver, sonra karar kıldığın işi yap. Hem mezhep militanlığı hem öğretmenlik olmaz! Sen onursuzsun tamam da hiç değilse öğretmenliğin onurunu koru!

Beyinsizsin! Ülkemizi ve birliğimizi zerre kadar önemsemiyorsun. Varsa yoksa mezhebin ve kahrolası çıkarın! Vatandaşlık duygularımızı o kadar derinden örseliyor, o kadar itiyor-ötekileştiriyorsun ki, tamiri-tedavisi yüzyıllar alıyor. Tutuyor her şeyden daha aziz tutmamız gereken ilim yuvalarını mezhep mekteplerine çeviriyor, kin tohumları ekiyor, çocukları daha o yaşlarda bölmeye çalışıyorsun. Bunca fitneden sonra Alevi ve Sünni gençlerin gerçekten-içtenlikli biçimde arkadaş olmaları, birbirine güven duymaları mümkün mü?

***

GELELİM ABDEST MEVZUUNA: ALEVİ ERKÂNINDA ABDEST DEĞİL YIKANMAK, ŞEKİL DEĞİL ÖZ VARDIR.

Öz yoksa söylevinle işlevin çelişiyorsa cehenneme kadar yolun var! Alevi öz’e inanır. Bu yüzden ceme gidecek talibin gönül hazırlığı, ruh ve beden temizliği günler öncesinden başlar. Cem olunacak gün mutlaka yıkanılır. Gönül, ruh, vücut ve mekân temizliğinden sonra Tanrının huzuruna varmaya hazır duruma gelinir. Kolu-komşu dolaşılır, küsler barıştırılır, alacağı-vereceği olanlar helalleşir. Görümden geçenler yani ceme girmeyi hak edenler en temiz kıyafetlerini giyerler. Çoluk-çocuk, kadın-erkek hep birlikte cem olur, yakarır, af diler, muhabbet eder, semah dönerler… Bilenler huşu ile konuşur, bilmeyenler dinler, irşat olurlar. Bağırmak, söz kesmek, yüksek sesle konuşmak, dikte etmek olmaz. Edep içinde olmak kaydıyla 7’den 70’e herkesin söz hakkı vardır.

Ancak cemevi, “yolgeçen hanı” değildir. Öyle her aklına esen ceme giremez. Ciddiyeti, ahlakı, kendine özgü değerleri vardır. Hırsız, namussuz, ırz düşkünü, haram yiyen, sizin gibi dedikodu yapan-nefret üreten, üzerinde kul hakkı bulunan, cem ehlinin rızasını alamayan, ağlattığını güldürmeyen, döktüğünü doldurmayan ceme giremez, canlarla cem olamaz. Rıza Şehrine gelip niyazını, duasını alıp yerine oturan herkes candır, canandır, bacı-kardeştir. Onbinlerce yıla dayanan kuralları, edebi- adabı vardır. Şamanın, Zerdüştün, Budanın Mavera-ün Nehir denilen coğrafyada yaşayan, başta Türkler olmak üzere bölge halklarının ve Ehl-i Beyt’in kültünü sinesinde taşıyan koskoca bir altlıktan beslenir.

HÜDAİ DER Kİ; ASLINA ERMEKMİŞ HÜNER/BEŞ VAKİTLE AVUNMAYIZ

Bu yüzden iddia ediyorum: cem ehlinin kov-gıybet yaptığı, diğer inançlara saldırdığı, buğuz ettiği, cem ibadetinden çıkıp insan yaktığı, insana kıydığı görülmemiştir. Biz buyuz böyle inanmaya devam edeceğiz… İnancımızı yaşamak, yaşatmak için hangi bedel isteniyorsa onu da vereceğiz. En esaslı problem alanı şu; bizi değiştirmeye, sizin gibi inanmaya, size benzemeye zorluyor; hatta zorunlu tutuyorsunuz.

Devletin gücünü kullanıyor; “ya bizim gibi ol, ya da yok ol” diyorsunuz!

Mz. Hüseyn’e dönüp; “Yezid’e biat etmezsen su yok” diyen Yezid’in askerlerine benziyor, aşımıza, ekmeğimize, işimize, eğitimimize, terfiimize göz koyuyorsunuz! “Asimilasyonu reddedersen ekmek yok” diyorsunuz. Kamu kurumu” dediğiniz Diyanet’e meşru olmayan bütçe ayırıyor, ne kadar itiraz edersek edelim kulak vermiyor Sünniliği imtiyazlı inanç durumuna getiriyorsunuz. Yaradanın ve yaradılanın ahını alıyor, iflah olmuyorsunuz.

Biz de dönüp; “yıkılacaksın Mervan” diyoruz! Yıkılacaksın ve Mervan gibi lanetle anılacaksın…

Değişmeyen tek şey değişimdir. Dolaysıyla ikna edilerek, iyi örnek olunarak insan elbette değişir. Esasen biz Türk ve Türkmenler kötü, bedbin ve hoyrat olandan kaçmış hep iyi olana evrilerek bugüne ulaşmışız. Ama siz, sizin olanı dayatmayı seçiyor; eza-cefa ediyor olmadı yakıyorsunuz! Evlerimizi işaretliyor, korku salıyor, “Allahın evi” dediğiniz camiden çıkıp acımasızca katlediyorsunuz!

Bu akıl almaz dayatmalarınıza, eşitsizliğe, hukuk tanımazlığınıza muhatap olan Alevi gençleri; “biz böyle bir dine inanamayız, insana kıyamayız, haramla ibadet edemeyiz, eğer İslam bu ise Alevilik İslam’ın içinde olmaz” diyorlar… Ve bu sav Alevi gençler içinde maya tutuyor…

Siz; “namaz kıl, abdest al, Ramazan orucu tut, davul çal, sahura kalk-ışıkları yak, hacca git, zorla din dersi al” dedikçe, size özgü olanı yasa ve devlet zoruyla dayattıkça biz İslam’dan ve sizden uzaklaşıyoruz. Artık şu gerçeği kafanıza sokun; zorla güzellik de olmuyor, inanç da…

Şimdi yeniden düşünelim ve meseleye demokratik düzlemden bakarak anlamaya çalışalım; ‘sorunun’ sorumlusu kim; Aleviler mi?

Murtaza Demir

Odatv.com

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi