Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İbadet nedir? İnsan neden ibadet eder, ibadet etmekle insan neyi amaçlıyor?
#1

İnsanoğlu istediği kadar kendisini maddi hesaplar ile
avutsun. Bir noktadan sonra bu maddi hesapların
yetmediği ortaya çıkar. Kişi istediği kadar ve istediği
tonda madde ile kendisini donatsın. Bu donatma bir
süre sonra tıkanır. Bu tıkanma kaçınılmazdır. Fakat
bazı insanlar bu tıkanmanın olmayacağını ve maddenin
her şeye kadir olduğu inancındalar. Böylesiyanlıştır. Madde her derde deva değildir.

Hiç bir zaman da olmamıştır ve hiç bir zaman da olmayacaktır. Elbette
ki, madde önemlidir. Maddenin yaşamsallığı
tartışılmaz. Madde olmadan maneviyat olmaz. Ancak
madde her şey değildir. Madde ve maneviyat birbirini
tamamlayan unsurlardır. Tıpkı oksijen ve hidrojen gibi.
Oksijen ve hidrojenin birleşiminde su meydana
gelmekte. Bunlar tek başına asla suyu teşekkül
ettiremezler. Oksijen ve hidrojen, su örneğinde olduğu
gibi birbirini tamamlayan unsurlardır. Aynı referans
madde ve maneviyat için de geçerlidir. Maddesiz bir
yaşam imkânsızdır. Yine kısıtlı maddi olanaklarla
yaşam oldukça zordur. Fakat maneviyatta önemlidir.
Madde ve maneviyat bir araya gelince insan “tam
insan” olur.

İbadet bu tam insan olma yolunda önemli bir araçtır.
Bazıları ön yargılarından veya art niyetlerinden dolayı
bu “araçtır” kavramını tersyüz anlayabilirler. Ancak
doğru ve objektif bir şekilde parçaya değilde bütüne
bakıldığında görülecektir ki; ibadet bir araçtır. Neyin
aracı?

Tam insan olmanın aracı. Sözlük anlamıyla ibadet; “Tanrı‟ya karşı kulluk
görevlerini yerine getirme” olarak tanımlanıyor. Fakat bizce ibadet kavramının muhtevası çok daha geniş ve derindir. Her şeyden önce Allah‟ın bizlerin ibadetine bir inanç ihtiyacı yok. Bizlerin ibadete ihtiyacı var.

İbadet eden insan iç huzuru, munisliği, paylaşmayı yakalamış;
yüzeyselliği, yapmacıklığı aşmış kişidir. İbadet, insanı
kendisiyle, çevresiyle, doğayla barışık hâle getirir.
İbadetin gerçek anlamı ve amacı budur. Fakat biliyoruz
ki; bazı kimseler ibadeti yüzeysel olarak algılıyor ve
kendi iktidar, makam, mevki, hırsı için bir araç olarak
uyguluyor. Görünürde çok ibadet eden böylesi insanlar,
bu özde değil sözde ibadetleri ile diğer insanlar
üzerinde egemenlik kurmaktalar. Bizler tarih boyunca
ve günümüzde bu tür anlayışları red ve mahkûm
etmişiz. Böylesi kimseler en kutsal kavramları dahi
kendi egoları için kirletmekteler. Bizlerin ibadet
anlayışıyla bu tür insanların ibadet anlayışları ve
uygulamaları birbirine zıttır.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız ibadet anlayışımızı
ve ibadeti pratikleştirmemizi biraz daha açarsak şöyle
bir formasyonla özetleyebiliriz:

 İbadet, insanın tam insan olması yolunda,
kendisiyle ve çevresiyle barışık bir şekilde yaşaması
yolunda bir araçtır.
 İbadet, insanın yaratıcı Allah ile ilişki içinde olmasıdır.

İbadet eden insan iç huzurunu bulur.
 İbadet, insanın günlük hayat karmaşasında
bilerek veya bilmeyerek yaptığı davranışların
sorgulandığı bir içsel platformdur.

 İbadet, insanın geçmişte yaptığıyla
hesaplaşması ve gelecekte yapacaklarını
hesaplamasıdır.

 İbadetin biçimi yoktur. Her ne kadar bazıları
ibadeti bir takım biçimsel rituellerle sınırlasa da, özde
ibadetin biçimi yoktur.

 İbadet için zamanın ve mekânın önemi yoktur.
İnsan istediği yerde, istediği zaman, istediği şekilde,
istediği dille ibadetini yapabilir. Bu noktada Kuran‟ı
Kerim‟in Ali İmran suresinin 191. ayeti oldukça yol
göstericidir. Bu ayet şöyledir: “Onlar, ayakta iken,
otururken, yan yatarken Allah‟ı zikrederler ve göklerin
ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler”

Kaynak;http://www.alevitentum.de/
Bul
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi