Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Kırklar İnancı Kökeni ( Peygamber'in Miracı)
#1

Alevi-Bektaşi'nin Miraç İnancı Kırklar İncıyla dile getirilir.. şii'lerin Miraç anlayışı ise.. Kırkları kabul etmez, Sünni Miraç anlayışını benimser

Şimdi bu konuyla ilgili Bilgi sunalım..

Degerli canlar...

Bu gün Miraç konusu üzerinde durmak istiyorum.. öncelikle Miraç'ın bilimsel anlamda ne anlama geldiği üzeinde durulacak..Miraç kelimesi ARAPÇADA BİLİMSEL ANLAMDA ELE ALINACAK, sonrasında sünni anlayıştaki miracı kendi içerisindeki çelişmelerini, aktaracağım. Sonraki mesajımda ise Alevi-bektaşi teolojisinde. Miraç ve peygamber'in Mihracındaki Kırklar anlayışını sizinle paylaşacağım..


MİRAÇ: Sözcüğü arapçadır. yükseğe çıkmak, yükselerek yol almak anlamına gelen "URUÇ" sözcüğünden türetilmiştir...

Kur'an-ı Kerim'de bu sözcük astronomik zamanla ölçülemeyecek biçimde manevi yükselme/ruhsal bir yükseliş anlamına gelmektedir.. başka bir değişle bu yükseliş metafizik bir yükseliştir. nitekim MEARİC SURESİ'NİN 4. Ayetinde.. şöyle denilmektedir..

" Melekler ve ruh O'na (Tanrı) ölçüsü elli bin yıl olan bir günde uruç ederler."

"Uruç" sözcüğünden hareketle anlamlandırılan Miraç sözü, yüksek derece/ Yüksek mertebe anlamına gelmektedir... Aynı zamanda bu sözcük, manevi yükseliş için kullanılan her çeşit araç-gereç ve yol anlamına da gelmektedir.

Miraç konusuyla ilgili ele alınması gereken bir başka sözcükte "İSRA" sözcüğüdür... bu sözcük arapça'da "gece yürüyüşü" anlamına gelmektedir...

İsra Suresi 1. Ayet:

"...Geceleyin kendisine ayetlerimizden bir bölümünü gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini kutlu kıldığımız Mescid-i Aksa'ya küfürlü içeriküren (tanrı) eksik niteliklerden uzaktır. O, gerçekten işitendir, görendir."

Bu ayet, Mirac'ın gece olduğuna kanıttır. Mirac olayıyla ilgili bir diğer sözcükte "burak" sözcüğüdür. Bu sözcük arapçadaki.. "berk" yani şimşek sözcüğünden türetilmiştir. Burada hıza dikkat çekilmek istenmiştir... Miraç'ın metafizik bir olay olmasıyla örtüşen bu sözcük.. sözcüğün herhangi bir varlık değil.. simgesel bir anlama sahip olduğuna kanıttır...

Sünni (hanifi) İnanışta... peygamber, Mekke devrinin sonlarına doğru bir gece tanrı tarafından, mekke'den Kudüs'te bulunan Mescid'i Aksaya'ya isra7gece yürüşü yoluyla küfürlü içerikürülür, oradan da sidre'l- Münteha ve Cennetül Me'va'ya yükseltilir. Bu noktaya kadar kendine refekat eden Cebrail refakati bırakır ve peygamber, "refref" adı veilen bir vasıta ile Tanrı katına kadar getirilir...

Hz. Peygamber, mekke'den Kudüs'e olan yürüyüşünü Burak ile yapar, Kudüs'e gelmeden yolda Hz. Musa ile karşılaşır orada 2 rekat namaz kılarlar, mescid-i Aksa'da ise O'nu bütün peygamberler karşılarlar, Hz. peygamber bütün peygamberlerle 2 rekat namaz kılar ve hutbe okur.

Yine başka bir rivayete görede, Hz. İsa'nın doğduğu Betlaham'a uğrar, orada da 2 rekat namaz kılar,ve bugünkü Kubbe-tü's Sahra'nın bulunduğu yerden Muallak taşının üzerinden. peygamber gögün katmanlarına çıkar.. sırasıyla yedi arş geçer..bütün peygamberlerle görüşür. (kaynak: Buhari, Müslim, Nesai ve Kütüb-ü Sitte)

SÜNNİ/Şİİ ANLAYIŞINDA MİRAÇ VE ÇELİŞKİLERİ

1- Sünni islam anlayışında ilk olarak mirac'ın kaç kez olduğu konusunda tartışma vardır... Birçok sünni itikatte.. Biri mekke'de diğeri Medine'de olmak üzere en az iki kez Hz. peygamber'in Miraca çıktığından tutunda, ikisi Mekke'de, 118'i Medine'de toplam 120 kez Miraç yaşandığına ilişkin hadisler bile vardır.

2- Sünni/şii itikatler içinde.. ikinci büyük çelişki ve tartışma ise..Miraç'ın mahiyeti ile ilgilidir. Kimisi Hz. Peygamber'in Ruhen Miraca çıktığını savunurken.. Kimiside hem bedenen hem Ruhen çıktığını savunur...

3- Sünni hadis kaynaklarının bir kısmı hem benen hem ruhen Miracın olduğunu savunurken.. bir kısmıda buna muhalefet eder, miracın rüya olduğunu savunur,miracın Ruhen olduğunu savunanlar peygamber'in eşi aişeyi kaynak gösterirler.. Ayşe'ye göre Peygamber hep yanındadır, bedeni hiç yataktan ayrılmamıştır.dolayısıyla Miraç bedensel değil ruhsaldır...

4- Kur'anda peygamber'in diğer peygamberlerle görüştüğü ve allah ile namaz pazarlığı yaptığı iddiaları ise.. saçmalığın doruğudur.. Buna göre Peygamber musanın akıl vermesiyle Allah'a ricada bulunuyor.. böylelikle Kullarının 50 vakit namazla zorlanacağını anlamayan Allah Hz. Musanın sözüyle gerçeğe erip namazı 5 vakte indiryor.. böyle bir saçma miraca inancına sahip olan sünni inançın çelişkileri birden fazladır.

Daha kendi aralarında ve şiilerle bile miraç konusunda hem fikir olamıyan sünni ve şii islam ekolleri hatta miracın sayısında bile birbirine giren bu islam ekolleri, her ne hikmetse. alevi-bektaşi miraç teolojisine ve Kırklar inancına taarruz ve saldırıda hem fikir içerisindedir.

Saygı ve sevgilerimle

Yazın oluşturulurken yararlanılan kaynaklar:


1. İbn’i Hişam (M. ?-834) Siret-i ibn-i Hişam, c.2, sa.48-62, K.Y.
2. Taberi (M.839-923), Tarih-i Taberi, c.2, sa.360-365, E.O.Y.
3. İbnü’l-Esir (M.1160-1234), El-Kamil, c.2, sa.52-57, B.Y.
4. İslam ansiklopedisi, Leyden tabı ma.Mirac ve İsra, M.E.B.Y.
5. Şamil İslam Ansiklopedisi, mad. Mirac, Ş.Y.
Ayrıca Sahih-i Buhari (M.810-869), hadis No: 227, D.İ.B.Y.
6-Mustafa cemil kılıç. "Hangi sünnilik?, s. 54-75

Alevi İnancında Mirac & ilk Semah'mız Miraç'ta Dönüldü


Hünkar Hacı Bektaş Veli;

“ Semah, ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Haşa ki, semahımz oyun değildir. Tanrısal bir sırdır. Mecazi değildir.” ...

Semahın kaynağı tıpkı Cem gibi Kırklar Meclisidir. Aleviler ilk semahın Kırklar Meclisinde dönüldüğüne inanır.

Hz. Muhammed, Miraç dönüşü (621 yılı) Kırklar Meclisine uğrar. Selman Farisi, Hz. Muhammed’ e bir üzüm tanesi getirir ve

“ Ey yoksulların hizmetçisi ! Bu üzüm tanesini bize paylaştır.” Der. Cebrail bir çanak getirir ve Hz. Muhammed, onun içinde üzüm tanesini ezip şerbet yapar.

Bu şerbet orada bulunan Kırk ulu kişiden birinindudağına değdiğinde tümü kendinden geçer, Tanrısal bir aşkla esrir. Hep birden ayağa kalkıp

“ Ya Allah “ diyerek Semah dönmeye başlarlar.

Semah çıplak ayakla dönülür. Bununla doğallık anlatılmak istenir.

Mürşit, Pir, Rehber ve Zakir’in bulunduğu tarafa (Post Makamına) sırt dönülmeden Semah dönülür.

Bununla Marifet ehline sırt çevrilmediği anlatılmak istenir. Semahlar yörelere ve konularına göre çeşitlilik arz eder. Bu çeşitlik ve zenginlik, hem de sürek farklılığı olarak algılar....




Alıntı:
Dede-baba´isimli üyeden Alıntı
Kainat nasıl var Oldu.. ve Adem Nasıl Yaratıldı...


Ey insan!... Ey aşık!... Ey bilge kişi!...

***Gel!! Ey anlam denizine dalan kişi... söylenenleri anlaki... özüne eresin...O Yüceler Yücesinin Ululuğunu büyüklüğünü kavrayabilesin.. ve dahi neden ve nasıl bu dünyaya geldiğinin sır-ül sırrına nail olasın...

***Evvela bütün hata ve kusurlarımdan Yüceler Yücesine... Rahman ve Rahim Olana sığınırırm... Elbet bilirim her kuş papağan olamaz... Baykuş bülbül gibi şakıyamaz... Elimden geldiğince .. dilim döndüğünce size anlatayım... 18 bin Alemin ve dahi bilinen her şeyin nasıl var olduğunu...

Esirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla...

Ya Allah!.. Ya Muhammed!.. Ya Ali!...

***Tanrı'nın gizlerine istekli olan kişi işit!... Herşeyi olduğu gibi öğren!...Bilki O Ulular Ulusunun.. Yüceler Yücesinin.. Sırrının.. Yüceliğinin sonu yoktur.. Kimse O'nu hakkıyla bilemez... Niteliklerine vakıf olamaz... O'nun nitelikleri bilinen hiçbir şeye benzemez...Varlığının temelini bindebir kişi bilemez.... Yedi kat yer.. Yedi kat gökler...Arş-ı Ala... ve dahi 18 bin âlem O'na bağlıdır... O'nun buyruğundadır...

***"Yartılmış olanların kavrayışı, gerçeklikle ilişkili değildir; gerçeklik de, yaratılmış olanlarla ilişkili değildir. Düşünceler, kişiye özgüdür; yaratılmışların bu öznellikleri gerçeklerle ilişkili değildir. Gerçeğin algılanması bu denli güçtür, ama Gerçekliğin gerçekliğinin algılanması bundan kat kat güçtür. Üstelik Tanrı, Gerçekliğin ötesindedir ve Gerçeklik, Tanrıyı kapsamaz...

İsmi Şah Bism-i Şah Allah Allah, hayırlar fet ola, şerler def ola Hak-Muhammed-Ali yol göstericimiz ola, Gerçeğin demine hû diyelim...

".... Yedi kat Yerler... Yedi kat gökler... Bilinen.. görünen ve görünmeyen alemler yok iken....Zaman ve mekanın yokluğunda... ve bilinenlerin.. bilineceklerin.. hiç bilinmiyeceklerin... mutlak hiçliğinin evvelinde...Öncesiz olan Yanlızca Yaratan vardı...O'ki... Nûr üsütüne Nûr olandır... Göklerin ve yerin Nûr'udur... O Nûr ki.... Misal olarak Kandil içindeki bir billûra... ve O billûr kiii... Açığa çıktığında doğudan batıya her yerden görülen ışıyan temsilen bir yıldıza benzer...

Kainat nasıl var oldu...

Ve Nûr üstüne Nûr olan

"... Yüceler yücesi Allah bilinmek diledi...Kendi Nûr'dan özünden yaratmak istedi...."

Sadece "OL" dedi Yaradan.... ve "Kün"... diyince var oldu Alem... Önce..

"... Bir ışık çıktı, Görünmez'in Nur'undan...ve hiçlik var olmaya... Görünen ve bilenen Alem bir ışık'tan meydana gelmeye başladı.. ve sonsuzluğa... doğru genişlemeye.. büyümeye devam etti... ve bu yaratma her an... Her yerde gören gözler işiten kulaklar için var olmaya devam edecektir.... Mutlak sonun olacağı.... ve Nûr'un geri döneceği O gün gelene kadar..."

"... Ve yaradılan herşey.. Yaradanın Yüceliğine uluğuna bir kez tanıklık ettiler... O'nun aşkıyla Yedi kat yerler... Yedi kat semahat... Ve Arş-ı Ala semaha girdi... Dönmeye başladı....Herşey kendi etrafında ve birbirinin etrafında.... Bu öyle bir semahki...... En küçükten ve görünmeyenden en büyüğüne ve dahi.... Dünya.. Ay.. Güneş.. ve Yıldızlar.. dönmeye Yaradanı tesbihe başladı..."

Ey zahid... Ey Bu yola talip olan... Hakk-Muhammed-Ali yoluna giren canlar...

Bilinki.. Bu sözler efsane değildir.. Gören gözler.. Duyan kulaklar ve üzerlerinden sır perdesi açılmış Veliullahlar için .. nice deliller sunuldu... sırlar verildi... "

Allah Eyvallah

Alevi-Bektaşi Teolojisinde Mirac ve Eleştiriler-1-


Alevi-bektaşi teolojisinde, Hz. Muhammed'in Miracı Ruhsal bir yolculuk olarak kabul edilir. yani sünni ve şii Mirac anlayışında olduğu gibi, Peygamber'in bedeniyle Mirac anlayışı olmayıp, bedensellik söz konusu değildir...

Bu İnanç ve Tezin en önemli, Alevi-bektaşi kaynakları dışındada dayanakları vardır.. örneğin, peygamber'in eşi Aişe'ye göre "... Mirac olayının olduğu gece Peygamber, yatağından hiç ayrılmamıştır...."

Yine Mirac'ın bedebsel değil, Ruhsal bir yükseliş olduğu noktasında kanıt, Kur'an-ı Kerim'in, İsra süresinin 60. ayeti'dir.

"...Hani sana: " Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır.." Sana gösterdiğimiz o RÜYAYI/GÖRÜNTÜLERİ... yanlızca insanları sınamak için gönderdik. Biz onları uyarıyoruz, ama bu onlara büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamıyor.. İSRA SURESİ AYET 60"

Ayette gecen, "rüya" sözcügü, birçok sünni ve şii Kur'an tefsirinde, Peygamber'in Miracında gösterilenler olarak ifade edilmektedir. Görüleceği üzere, Bu ayettende anlaşılacağı üzere, peygamber'in Mirac'ı ruhsal bir yükseliş olup, kutsal bir Rüya'dır..

Metafizik bir olay olması sebebiyle, Miraç, Kur'an da ayrıntılı olarak işlenmemiştir.

Sadece Mirac ile ilgili, bir kaç ayetten yola çıkarak, yorumlamalar yapılabilmektedir... Gerek sünni kaynakları ve gerekse şii kaynakları rivayet ve hadislere dayanarak sonradan uydurulan bir Mirac'a mizansel eder. Bu anlamda hadis ve rivayetlein ne kadar doğru olduğu tartışmalıdır... Bu bağlamda, 3 islam ekolü yani şiilik sünnilik ve alevi-bektaşilik, farklı Mirac anlatınlarına sahiptir.

Kuşkusuz her ekol kendi içinde değerlendirilmelidir.. Biz Alevi inancına göre, Miracı Degerli canlara anlatalım..

Mirac'ta neler yaşandığı ile ilgili ayet Kur'an'ın Necm Suresi 1-18. ayetlerinde anlatılır..

"... Andolsun aktığında o yıldıza ki, arkadaşınız ne sapıtmış ne de azmıştır. O, kendi kuruntusundan konuşmuyor. O'nun söyledikleri, kendine vahyedilenden başka bir şey değildir. Onları O'na güçleri pek şiddetli olan öğretmiştir. O, güzellik ve güç sahibidir. Tanrı huzurunda dosdoğru durmuştur. O sırada O, en yüksek ufuktaydı. Sonra yaklaştı ve O'na doğru sarktı. yakınlığı iki yay aralığı kadar veya daha azdı. Sonra Tanrı kuluna vahyettiğini vahyetti. Gördüğünü kalbi yalanlamadı. Durum bu iken gördüğü şey konusunda O'nunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki, O, O'nu bir de inişinde gördü. Hem de Sidretü'l- münteha'nın yanında. Me'va Cenneti o Sidre'nin Yanındadadır. O sırada Sidre'yi bürüyen bürümüştü. Göz ne şaştı ne de Haddi aştı. Andolsun O, o anda Rabbi'nin ayetlerinden bir bölümünü gördü.."

Sidretü'l- Münteha: yaratılanlar, aleminin son noktası

Cennetü'ül- Me'va: Melekler, şehitler ve Müddeki yani Tanrı'nın veli kullarının ruhların bulunduğu yer (El-Keyf Suresi- Hızır peygamber kıssası..vb)


Alevi-bektaşi Teolojisinde, Hz. Muhammed, Tanrı kelamını tebliğle görevli bir Nebi/Resul olmasının yanında, Kırklar Meclisi tarafından seçilmiş bir "MÜRŞİT"tir. Yine Bu meclisçe Hz. Ali de "REHBER"ve tanrı elçisi/ Peygamberin vekili olarak seçilir... Alevi teolojisinde Mihraç'da beş vakit namaz ve zikir değil, secde ve semah buyruğu verilmiştir... Bunun icra şeklide cem adı verilen ibadet biçimidir.

Alevi-Bektaşi İnancındaki Mirac ve genel Özellikleri

1- Hem Mirac hem Kırklar meclisi metafizik bir olaydır. Bu bağlamda gerek Mirac ve gerekse Kırklar meclisi, zahiri alemde değil, batıni alemde gerçekleşmiştir.

2- Kırklar meclisi ve kırklar cemi2nin yapıldığı yer/dergah fizik alemde yani dünyanın her hangi bir köşesinde değildir. Manevi, metafizik bir alemdedir.

3- Mirac, Hz. Muhammed'in Allah'ın esinlemesiyle gördüğü kutsal ve kutlu bir rüyadır. Mirac, coğrafi bir yolculuk olmayıp, bedenen değil, Ruhen yapılan bir yükselmedir.

Alevi-bektai Mirac anlayışına yöneltilen sünni ve şii eleştirleri ve cevapları

a) Kırklar Meclisi'nin toplandığı dergah nerdedir? Neden Kur'anda ve hadis kitaplarında, Kırklar Meclisinden bahsedilmemektedir?

b) Kırklar Meclisi Üyelerinin, Hz. Peygamber'e " peygamberliğini git ümmetine yap, Bizim aramıza peygamber sığmaz.." diye nasıl hitap edebilir? Burda peygamberi küçümseme yokmudur?

c) Hz. Ali ve Salman-ı Farisi gibi Peygamber'in ashabından olan bu kişilerin bulunduğu bu mecliste peygambere nasıl böyle seslenilebilir? Onlarda zaten Peygamber'in Ümmeti değil mi?

d) Hz. Muhammed, Kırklar Meclisi üyelerine; "Size kimler derler?" diye nasıl sorar? Peygamber oradaki insanları nasıl tanımaz? onlar zaten Hz. Muhammed'in ümmetinden olan kişiler değil mi?

ALEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR

SORU: Kırklar Meclisi'nin toplandığı dergah nerdedir? Neden Kur'anda ve hadis kitaplarında, Kırklar Meclisinden bahsedilmemektedir?

Öncelikle Mirac, metafizik bir olay olup, insanların idrak seviyeleri dışındadır, Kur'an miracı çeşitli imgelerle anlatır... bir kapalılık ve gizlilik vardır. Ancak Mirac'ın nasıl yapıldığı üzerinde durulur, ama içeriğinden bahsedilmez...

Bu bağlamda sünni şii ve alevi islam ekolleri kendi kaynaklarına ve hadis aktarım ve rivayetlerine göre Miraç anlayışlarını oluşturmuşlardır.. Bu hadis ve rivayetlerin ise ne kadar güvenilir olduğu ve gerçeği yansıttığı şüphelidir... bu nedenle her islam ekolü kendi içinde değerlendirilmelidir... (Örneğin sünnilerdeki 5 vakir namaz'ı konu alan Mirac anlatışı daha önce çelişkileriyle verildi..)

Bu bağlamda, alevi-islam anlayışında, kırklar meclisi ve cemi inancı, Kur'an ayetlerinin simgesel ifadelerinin mistik ve sezgisel yorumlarına dayanır. Alevi-bektaşi ayini cemlerindeki MİRAÇLAMA değişleri bu mistik ve sezgisel yorumların ürünüdür. kırklar dergahı Cennet-ül Me'va' da bulunur. ve burda gördüklerini mizansel eder.

Saygı ve Sevgilerimle (Devamı var)

ALEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR

b) Kırklar Meclisi Üyelerinin, Hz. Peygamber'e " peygamberliğini git ümmetine yap, Bizim aramıza peygamber sığmaz.." diye nasıl hitap edebilir? Burda peygamberi küçümseme yokmudur?

c) Hz. Ali ve Salman-ı Farisi gibi Peygamber'in ashabından olan bu kişilerin bulunduğu bu mecliste peygambere nasıl böyle seslenilebilir? Onlarda zaten Peygamber'in Ümmeti değil mi?

Öncelikle, Hz. Muhammed Kırklar Meclisinde, "MÜRŞİT" Makamındadır. Mürşit makamındaki bir kişi nasıl küçümsenmiş olabilir?

Burada Hz. Muhammed'e yönelik ilahi bir sınav ve eğitim vardır. Bu sınavı yapan Allah'tır. Kırklar Meclisi bu sınavda bir vesiledir. Hz. Muhammed peygamber de olsa bir " kul" yani insandır. Alçak gönüllü olmalıdır. Öfkelenmemelidir.. Nitekim peygamber'in verdiği cevap, ve içeri kabul edilişi sınavı geçtiğini gösterir... ( Hatırlanacağı gibi El- keyf Suresinde Hz. Musa'da Hz. Hızır ile sınanmıştı...)

Unutmayalım ki.. Kur'an da Fussilet Suresi 6. ayette, Peygamber'inde bir insan olduğu, kendisine vahiy gelmesinden başka diğer insanlardan bir farkının olmadığı vurgulanmaktadır.

Yine, Hz. Muhammed'in tebliğ görevini yerine getirirken, zaman zaman öfkelendiği anlar. ve Allah tarafından, uyarıldığı anlarda olmuştur.. Örneğin, Abese Suresi ilk On ayet bunu anlatır.

"...Yanına kör bir adam geldi diye, yüzünü ekşittin ve öteye döndün, Sen nerden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek, Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak, Kendisini her türlü gereksinimin üstünde gören kişiye gelince,... Ki sen ona yöneliyorsun; Sana ne onun arınmasından! O, koşarak sana gelen var ya; O'dur içine ürperdi düşen. Oysa sen onunla ilgilenmiyorsun!".. Abese Suresi1-10"
(Devam edecek)

LEVİ-BEKTAŞİ ANLAYIŞINDA MİRAC ANLAYIŞINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER VE CEVAPLAR


d) Hz. Muhammed, Kırklar Meclisi üyelerine; "Size kimler derler?" diye nasıl sorar? Peygamber oradaki insanları nasıl tanımaz? onlar zaten Hz. Muhammed'in ümmetinden olan kişiler değil mi?

Alevi-bektaşi teolojisinde, Kırklar Meclisi, Kırk ulu kişiden oluşur. Bu ulu kırk kişi arasında, Hz. Muhammed'in döneminde yaşayan, O'nun sahabelerinden olanlar olduğu gibi, Çok daha sonra dünyaya gelip insanlığı aydınlatan gaib erenlerinin (evvel-ahir erenleri) ruhaniyetleride bulunur. Sözgeli mi Hünkar Hacı Bektaş-ı veli, Gözcü Karacaahmet Sultan ve ismini, ünvanını bilmediğimiz nice gaib erenleri..

Unutmayalım ki Kırklar meclisi, Hz. Muhammed'in gördüğü kutlu bir rüyadır. Peygamber kendisine gösterilen Allah'ın Ayetlerinden gösterilenlere vakıf olmuştur. Burada peygambere kendi ashabı ve ashabından olmayan, yani kendisinden yüzyıllarca sonra dünyaya gelecek olan erenleride görmüştür.. Tıbkı kendisinden yüzlerce yıl önce gelen cümle peygamberleri gördüğü gibi..

Peygamber'in "SİZE KİMLER DERLER?" sorusunu bu çerçevede anlamak gerekir. Ayrıca Peygamber'in sorusu tek tek bireylere değil, Kırklar Ceminin tümünedir..

Hz. Muhammed'in Mirac'ta Hz. Ali'yi arslan olarak görmesi, Allah'ın Peygambere Hz. Ali'nin sesiyle seslenmesi ve Hz. Muhammed'e Hz. Ali suretinde görünmesi/tecelli etmesi gibi metafizik olaylara dair işaret Necm Suressi ayet 18. de bulunmaktadır.. Ayete sunalım..

".. Andolsun O, o anda Rabbinin ayetlerinden bir bölümünü gördü.."

Ayet, Tanrı'nın varlığına işarettir. ayet sözcüğü Arapça'da belge kanıt, delil anlamlarına gelir. Hz. Muhammed'in, Hz. Ali'yi önce arslan olarak görmesi, sonra, Tanrı'nın ona Hz. Ali'nin seiyle seslenmesi, ve Hz. Ali suretinde görünmesi ve peygamber'in Kırklar Meclisine girmesi Allah'ın ayetlerindendir.

Alevi-bektaşiler, Necm Suresi 18. ayetten yola çıkarak, Tanrı'nın evrendeki en muhteşem, ayeti'nin Hz. Ali olduğuna inanır.. Hz. Ali doğrudan doğruya, Yüce Allah'ın mübarek tecellisidir. sesi Allah'ın sesidir. Yüzü vechullahtır..

Allah Eyvallah

Yararlanılan kaynak: Mustafa cemil kılıç , HANGİ SÜNNİLİK?

Alevi- bektaşi İnancındaki birçok değişte Mirac konusu işlenmiştir.


Miraçlama

Geldi Cebrail çağırdı, kalk Muhammet Mustafa
Hak seni Mirac’a okudu, davete kadir Hüda
Evvel emanetin budur ki piri rehber tutasın
Kadimi erkana yatıp tarik-i müstakime
Muhammet sükuta vardı, yoktur senden bir aziz

Şimdi senden el tutayım Hak buyurdu Vedduha
Muhammet belin bağladı anda dahi Cebrail
İki gönül bir ettiler yürüdüler dergaha
Vardı dergah kapusuna gördü bir arslan yatar
Arslan anda hamle kıldı baş koptu bir tufane

Buyurdu sırrı kainat “Korkmasın Habib’im” dedi
“Hatemin ağzına ver arslan ister nişane”
Hatemin ağzına verdi, arslan anda oldu sakin
Muhammed’e yol verildi arslan gitti nihana
Vardı Hakk’ı tavaf etti evvel bunu söyledi

Ne şiddetli şir’in varmış hayli cevretti bana
Gördü bir biçare derviş, hemen yutmak diledi
Emmim oğlu olayıdı dayanaydı ol şir’e
O benim sırrı devletim, sana tabidir Habib’in
Eğiliben secde kıldı eşiği kıblegaha

Doksan bin kelam danıştı iki gönül dostuna
Tevhidi armağan kıldı yer yüzünde insana
Kuduretten bir hon geldi Muhammet destini sundu
Südü elma baldan aldı, nuş etti Habibullah’a
Ayak üzerine kalktı ümmetini diledi

Cümlesine rahmet olsun dedi anda Kibriya
Eğiliben secde kıldı hoş kal sultanım dedi
Mübarek cemalin gördü, uğradı müşkil hâle
Ayrılıp geri dönerken yol uğrattı Kırklar’a
Vardı kırklar makamına oturup oldu sakin
Muhammed secdeye koydu yüzün

Hakk’a teslim etti özün
Cebrail getirdi üzüm, Hasan ile Hüseyin’e
Selman anda hazır idi şeydullah’ın diledi
Bir üzüm tanesi koydu Selman’ın keşküllahına
Kuduretten bir el geldi, ezdi şerbet eyledi

Hatemin ol elde gördü anda Fahri Embiya
Ol şerbetten biri içti cümlesi oldu hayran
Mümin Müslüm, üryan büryan hep girdiler semaha
Muhammet de bile kalktı Kırklar ile semaha
Dediler Allah Allah çaldılar desti kafa

Muhammet cuşa geldi, tacı başından düştü
Şemreyi kırk pare böldü, Kırklar bağladı beline
Muhabbetler kadim oldu yol erkan yerin buldu
Muhammed’i gönderdiler hatırlar oldu sefa
Muhammet evine vardı, Ali geldi tavaf kıldı

Hatemin önüne koydu dedi saddak Mürteza
Evveli sen, ahırı sen; zahiri sen, batını sen
Cümlesi de sana bağlı dedi Şah-ı Evliya
Şah Hatayı’m vakıf oldum, ben bu sırrı söyledim
Hak sözünü inandıramadım, özü çürük ervaha

Saygı ve sevgilerimle

İsra Suresi Ayet-1 Alevi-batıni Yorum


İsmişah! Bismişah Allah Allah...

Hakk, Dost, Zahir, Batın, Hazır, Gaib. Sırr-ül Sır Erenlerinin Gülcemallerine aşk...

Ber-Cemal-i Muhammed, Kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali ra Bülende salavat...

Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed-in ve ala Ali Muhammed...

Hayırlar Fetola... Şerler def ola.. Hakk-Muhammed-Ali yardımcımız, yol göstericimiz... rehberimiz ola...

"...Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya küfürlü içeriküren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir..." İSRA SURESİ Ayet-1

Degerli Canlar...


Yukardaki Ayet-i kerime... Peygamber'imiz, Hz. Muhammed'in Mirac'ını konu edinir..

Ayette geçen, " Mescid-i Haram" ve "Mescid-i Aksa" neresidir bugün bu konu üzre bilgi vermek istedim..


Mescid-i Aksa


Uzaklardaki Mescit, İbadet edilen yer,"En Uzaktaki Mescit" olarak Türkçe'ye çevrilebilir.."Beyt-i Makdis" veya "Beyt-i Mukaddes" adıda verilir...

İslam tarihinde iki "Mescid-i Aksa" 'dan söz edilir..

Birincisi, Yapımına Hz. Davud (King David) Peygamber tarafından başlatıldı ve oğlu Hz. Süleyman (King Solomon) Peygamber tarafından tamamlandı...


ikincisi ise, halife Ömer döneminde yapılan küçük bir mescit olarak ortaya çıktı, Emeviler döneminde büyütülerek genişletildi. ve nihayet 705 yılında ise tamamlandı...


Isra Suresi ( bir başka isimle Beni İsrail Suresi ) ilk ayetinde ki meale göre Hz. Muhammed (SAV.) surede adı geçen simgesel gece yolculuğunu ( Burak adındaki kanatlı at olarak tasvir edilen binek ile gittiği kabul edilir - Mesci-i Haram ile Mescid-i Aksa arasında yapmıştır...

Şimdi Dikkat Buyrunuz:

1- Mescid-i Aksa’nın ilk yapımına, Halife Ömer ( halifelik dönemi 634 – 644 ) tarafında küçük bir mescid olarak yapılmaya başlandığı ve 705 yılında tamamlandığı ise ayrı bir tarihi gerçektir....


2-Kura’nı Kerim ise 610 – 632 yılları arasında 23 yılda nazil olmuştur.
Isra Suresi’nin 621 yılında nazil olması kuvvetle muhtemeldir...


3- O halde Isra Suresi nazil olurken, Mescid-i Aksa daha mevcut değildir.
Olmayan bir mescide yapılan ( simgesel yolculuk da olsa ) pek mantıklı olmasa gerek..

Sonuç Olarak Kur'an da bahsi geçen "Mescid-i Aksa" yani uzaklardaki, en uzaktaki Mescid'in su anki sünni inanışındaki mescit ile Alakası yoktur....

Hz. Muhammed'in getirildiği "mescid-i Aksa" dünya üzerindeki fiziksel bir mekan olmayıp, Fizik ötesi Alevi Teolojideki "KIRKLAR MAKAMIDIR.."

Saygı ve sevgilerimle


kaynak:

1- Kuran-ı Kerim, Isra Suresi, I. Ayet Meali.

2-http://tr.wikipedia.org/wiki/Mescid-i_Nebev%C3%AE

3-http://tr.wikipedia.org/wiki/Mescid-i_Aksa

4- Murat ŞAHİN," İsra suresi ve akla gelen sorular",http://www.habercem.com/Isra-suresi-...lar_75397.html
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi