Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Şerife Bacı'nın Hayatı
#1

1921 yılının Şubat ayı çok yaman ve zorlu geçiyordu. Birdenbire bastıran kar, yollan kapıyor, cepheye giden taşıt kolları, geceye kalmadan yakın hanlara sığınmak zorunda kalıyorlardı.İşte böyle fırtınalı, tipili bir gecede, cephane yüklü bir kağnı arabası, Kastamonu kışlasının ancak önüne kadar gelebilmişti. ama, görünümü insanı dehşete düşürüyordu. Bir kar tümseği içinde geviş getiren bir çift öküz
ve hemen arkasında yine kar örtüsü altında hayal meyal sezilen bir kadın.

Görenleri can evinden vuran bu tablo, genç bir Türk anasının idare ettiği ve cepheye mermi taşıyan bir kağnı ,idi. Ve genç kadın, kutsal yükünün başında donmuştu… Bu, her nasılsa kafileden geri kalmış genç bir Türk anasının destanıydı.Aziz Türk anası, cephane yüklü kağnısı ile, kar tipi demeden, ölüme meydan okuyarak kışla önüne kadar gelebilmiş ve şehre giremeden yol kenarında donmuştu.Arabadaki kıymetli yükü korumak için üstüne yorganını örten bu genç kadın, bir eliyle üvendire tutuyor diğer eliyle de yorganın üzerine yaslanmış hareketsiz ve sessiz duruyordu.İşte bu korkunç manzarayı ilk gören şahsın ilgililere haber vermesi üzerine Menzil Mıntıka Müfettişi derhal Devrekanili Cemil ve Beşiktaşlı Rıfat çavuşları olay yerine koşturmuştur.

AĞLAYAN YAVRU
Facia yerine gelen iki çavuştan Rıfat Çavuş öküzleri koşmuş, Cemil Çavuş da şehidin üzerindeki karları temizlemiş ve her ikisi de gözyaşları dökerek kadının kollarından ve ayaklarından tutup kaldırırlarken yorganın altından gelen bir çığlıkla irkilmişlerdir. Bu, şehit Türk anasının yorgan altında korunan yavrusu idi.Bu durum karşısında şehit ana, saygıyla bir yana konmuş ve yorgan hafifçe açılmıştır. Görülen tablo aynen şöyledir:Otlara sarılıp tep gülleleri araşma yerleştirilmiş çulların içinde kundaklı bir kız çocuğu uyanarak süt emmek için ağlamaya başlamıştır.Cephanesi ve yavrusu uğruna kendini feda eden bu kahraman ana ve yavrusunu arabaya yerleştiren çavuşlar, birlikte içleri kan ağlayarak gün doğarken yola çıktılar. Öküzler aç ve zayıftı, çekemediler, çavuşlar yardım ettiler. Bu kutsal ve aziz yükü acı içinde fakat gurur ve övünçle fırka dairesinin önüne kadar getirdiler. Kumandan ve maiyeti arabanın başıma geldiler.Bir dakika saygı duruşu yaptıran Kumandan Osman Bey, bu hazin tablo karşısında gözleri yaşararak, dudakları titreyerek ancak şu sözleri söyleyebildi:«Türk Kadını, dünyada misli bulunmayan kahraman bir anadır. Arkadaşlar… Milli Mücadeleyi kazanacağımızın en büyük delili, işte önümüzde yatan, biri ölü, biri diri, kutsal bu iki varlık ve benzerleridir.»Yavruya süt anası ve şehide belediyece kefen v.b. masrafları sağlanarak Kastamonu çevresini iyi bilen Cemil Çavuş, şehit ananın kimliğini tespit için görevlendirildi.Cemil Çavuş, şehidin alaca önlüğünden ve benli başörtüsünden köyünü tanıyarak Seydilerli köylülerine genç kadını göstermiştir. Onlar da tanımışlar, ağlaşmışlar ve bu şehit ana ile yavrusunu bağırlarına basarak köylerine küfürlü içerikürmüşlerdir.Şehit Türk anası, Kastamonu Vilayeti, Devrekani kazası, Şeydiler nahiyesinin Satı köyünden Şerife’dir. Şerife’nin kağnı arabasında ağlayan yavrusunun ismi de Sıdıka’dır.

ataturkilkeveinkilaplari.com
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi