Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Aynayı tuttum Gezime, Ali göründü gözüme
#1

Gezi eylemlerine katılanların yüzde 78’inin Alevi olduğunu belirten Emniyet’in araştırmasına atıfta bulunan öğretmenim, gecenin bir yarısında “belki gözünden kaçmıştır” diye mesaj atmış. Takdiri İlahidir belki; o saatlerde, TBB’nin yayınladığı “Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?” kitabını okuyordum.

Nesrin Turhan ve Özge Şener’in TBB için kaleme aldığı kitap, tam da Gezi eylemlerinin analizini yapıyordu. Kitap, hayatında neredeyse hiçbir eyleme katılmamış milyonlarca insanın Gezi Parkı’na akın etmelerini ve bulundukları şehirlerden bu eyleme destek vermelerini bir “hak arama mücadelesi” olarak adlandırıyor. Kitap, hükümetin meseleyi rakamların diline sıkıştırıp, “iki ağaç” diyerek küçümsemesi üzerine ortaya çıkan “mesele iki ağaç değil, sen hala anlamadın mı?” sözünün nasıl aforizmaya dönüştüğünü de belgeliyor. “Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?” kitabı, Gezi eylemlerini, öncesi ve sonrasıyla birlikte ele alıp, tarihselliğin ve toplumsallığın güncellikle ilişkisini kuruyor.

GÖRÜNENE DEĞİL, GÖSTERENE BAK!

Kitabı bıraktım; ilgili linke tıkladım. Tolga Şardan’ın köşesine taşıdığı Emniyet’in raporunda ilginç bilgiler var. 80 ilde gerçekleşen eylemlere 3 milyon 600 bin kişi, yani Başbakan’ın ağladığı Mursi eylemlerini kat be kat aşan bir kalabalık katılmış. Gözaltına alınanların sayısıysa 5 bin 500. Hesaplayın, katılanların yüzde 1’ini bile oluşturmadığını göreceksiniz.

Acaba nasıl hesaplamışlar; yüzde 78’inin Alevi olduğunu diye merak eder okumayı sürdürürseniz cevabını da öğrenmiş olursunuz. Meğer “gözaltına alınan 5 binden fazla şüpheliden oluşan bir ‘örneklem’ grubu üzerinde” çalışmışlar.

Sevsinler; bilimsel analizinizi!

“Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi”, onu biliyoruz ama Konya’dan Kayseri’ye, Yozgat’tan Adapazarı’na muhafazakarlıklarıyla tanınan bütün şehirlerin verdiği desteği bir Alevilik komplosuna bağlamak, ezber bozulmuş plakların Türkiye’nin yaratıcı zekasını anlamadığına işarettir. Eylemler sırasında olup biteni anlamakta zorlanan Hükümet, “kökü dışarıda” repliğine sığınmıştı. O zaman da dikkat çekmiştim; “ortada sorun yoksa dışarıdaki ‘kök’ün kıymeti yoktur.” Meğer zaten “kök” dışarıda değil; içerideymiş! Meğer Ahmed Arif’in, “Kökü Altındağ’da İncesu’dadır” dizesi ile Emniyet’in raporu örtüşüyormuş! Şardan’ın verdiği bilgiler üzerinden birkaç satır daha ilerlediğinizde, Gezi eylemlerine katılanların yüzde 50’sinin kadın olduğunu öğreniyorsunuz. Buradan gözaltına alınanların yarısının kadın olduğu sonucuna ulaşıyorsunuz ama hiç kuşkunuz olmasın Gezi eylemlerinin sürükleyicileri kadınlardı.

Onların inancını da saptadılar mı, bilmiyorum; ama yaralananların sayısı da gözaltına alınanlar kadarmış. Ama daha da ilginci, eyleme katılanların gelir oranlarında görülüyor. Hani hep denir ya, “bunlar entel dantel” diye; eldeki veriler, Maslow’un ihtiyaçlar teorisini alt üst etmiş. Rapora göre eylemlere katılanların “yüzde 39’u 0- 499 TL, yüzde 15’i 500-999 TL, yüzde 31’i 1000-1999 TL ve yüzde 20’si 2000 TL üzerinde gelire sahip”miş. Düşünsenize “kasap et derdinde, koyun can derdinde” değilmiş! Hep beraber “iki ağaç” için feryat etmişler.

İKİ AĞACIN ÖTESİNE BAKABİLMEK!

Eylemlere katılanların yüzde 78’inin Alevi olduğu iddiasına bir rivayet ile cevap verelim. Bozatlı Hızır, insanların mutlu ve uzun yaşaması için hazırladığı iksiri saksağana verir ve küfürlü içerikürüp insanların üstüne dökmesini ister. Saksağan ardıcın başına konunca iksiri kendi başına dökmek ister. Ardıç, bu haksızlık karşısında sallanarak, saksağanı engellemeye çalışır. Böylece iksirin bir kısmı da ardıca dökülür. Alevilerin saksağana mesafeli, ardıca saygılı davranması ve ardıcı ziyaretgah kabul etmeleri bundanmış. Dolayısıyla Emniyet’in raporu, Alevilerin, bunca problemleri arasında ağaçlara karşı da özel bir hassasiyetleri olduğunu; bu nedenle de eylemlere katıldıkları için gururlu olduklarını bir kez daha hatırlatmaya yarıyor. Pirsultan’ın “Ağaçtır Kabe eşiği /Cihanı tuttu ışığı /Hasanla Hüseyin’in beşiği /O da yine ağaçtandır” dizeleri de bunu yeterince kanıtlıyor. Ama asıl meselenin “iki ağacın ötesi”nde olduğunu zaten biliyoruz.

Mesela HES’e karşı duran Aksu Deresi’ni, İkizdere’yi, Artvin’i hatırlayın; Sinop, Mersin, Muğla’daki nükleer tesislerini gözünüzün önüne getirin. Hiçbir ön hazırlığı olmayan 4+4+4’e, sunucunun dekoltesine, vapurundan inen kadınların dikizlenmesine bakın; O zaman katılımcıların profilini görmüş olacaksınız. “Sen Emniyet’in raporundan haber ver” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Çok basit! Aleviliğe dair 500 yıllık dezenformasyondan medet umup, Hükümetin elini güçlendirmek çabasındalar. Baksanıza İzmir örneğinde olduğu gibi okullara gidip Alevi çocukların isimlerini istiyorlarmış. Sonra da ilk “karşılaşma”da gözaltına almaları kolaylaşıyor. Hepsi bu; siz “yüzde yüzü Aleviydi” demediklerine dua edin.

Başlığın aslı “aynayı tuttum yüzüme/Ali göründü gözüme” şeklindedir. Açın Nesrin Turhan ile Özge Şener’in kitabını, tutun aynayı yüzünüze; ağaca niçin sarıldığımızı göreceksiniz!

Milliyet Blog

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi