Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Sizi affedemiyorum sayın Başbakan-Murtaza DEMİR
#1

Sizi affedemiyorum sayın Başbakan-Murtaza DEMİR

Sn. Başbakan,

AKP iktidarları sürecinde belki 10. kez,"cemevlerine statü meselesini gündeme aldığınızı" söylediniz ve Alevileri bir beklenti içine soktunuz. Gerçekten birçok Alevi yurttaş sizin, cemevine diğer ibadethaneler ölçeğinde, örneğin camiye benzer eşit hak tanıyacağınızı, daha hakça bir deyimle yüzyıllardır gasp ettiğiniz haklarını iade edeceğinizi düşünerek beklediler, bekliyorlar.

Oysa beklentileri karşılamayacaksınız; sizi yakından takip eden hangi adımı ne için attığınızı, altından hangi “Çapanoğlu’nun” çıkacağını bilen biri olarak bundan adım gibi eminim. Emin olduğum bir başka şey; bugüne değin zihniyet dünyanızda Hak için, insan için, gerçek demokrasi ve gerçek adalet için bir gayret, bir çaba görülmediğidir.

Daha yazının başında neden olumsuz tavır takındığımı birazdan örneklerle açıklayacağım ama ondan önce size bir taahhütte bulunmak istiyorum; eğer bir kere bile olsa yanılırsam basın önünde "size haksızlık yaptığımı" söyleyerek özür dileyeceğim. Sözünden dönen namerttir. Tekrar ediyorum, amacınız hakkımızın iadesi değil, demokrasi ve laikliği biraz daha tırpanlamak ve hâlihazır haklarımızı elimizden almaktır.

O halde konuyu neden gündemde tutuyorsunuz?

Bana göre üç temel nedeniniz var:

1. nedeniniz asimilasyondur… Camiyi adres gösterip, cemevini vurmaktır. İnancımızın ve itikadımızın size battığını biliyoruz! Sizin, “yolsuzluk yapana hırsız demenin günah olduğunu” vazeden din anlayışınız karşısında “illallah” diyen, rahatsız olan çok sayıda insanın cemevlerine gelip Alevi olmak istediğini, bu durumun sizi rahatsız ettiğini de biliyoruz. Bu yüzden kafa kesen, insan yakan güruha sempati gösterenlere benzememizi, onlar gibi itikat ve ibadet etmemizi istiyor, dayatıyor, gerekçe oluşturuyorsunuz.

Amacınız şu; biz, cemevimiz için ibadethane dışındaki tanımlamalarınızı protestolarla karşılayıp, reddedeceğiz, siz de kamuoyuna dönüp; "bak görüyor musunuz; haklarını verdik ama istemediler, bunlar Alevi değil terörist" diyerek yeni bir sorun başlığı açacaksınız. Kışkırtacak, kamplaştıracak, Muaviye siyasetini güncelleyecek, iktidarımızın devamı adına gerilim yaratacak, kullanacaksınız...

2. nedeniniz, “hakkımızı veriyormuş” gibi davranıp, geleneksel inanç bütünlüğümüze nifak sokacaksınız. "İktidarın önerisini kabul edenler, etmeyenler" bağlamında kategorize edip böleceksiniz... Ceplerine harçlık koyup Hac’a, Avrupa’ya gönderdiğiniz “dedeler” gibi yeni Hınzır Paşalar bulup, maaş ve benzeri çıkar sağlayarak içimizden insan ve oy devşireceksiniz.

3. nedeniniz, Avrupa kamuoyuna şirin görüneceksiniz. Gelen baskılar, iktidarınıza yönelen insan hakkı ihlali raporları ve suçlamaları karşısında; "bakın biz eşitlikçiyiz- demokratız, inanç özgürlüğünden yanayız" diyerek, Avrupa kamuoyunu aldatma denemelerine devam edeceksiniz.

Sn. Başbakan,
Biz, asimile olmak, aynileşemek istemiyoruz. Bu yüzden IŞİD serası haline gelen din anlayışından uzak duruyoruz. İstiyoruz ki, içimizden IŞİD cellâdı çıkmasın! İnsan yakan olmasın! Çocuklarımız şiddete ve savaşa yönelmesin, inancımızı ve itikadımızı öğrenebilsin, onlar da çocuklarına öğretebilsinler. Öğretimiz bozulmasın, dejenere olmasın.

Ama izin vermiyorsunuz; gerekçe üzerine gerekçe üretiyor, gerçeği gizliyorsunuz!
Bin bir cefayla iç hukuku tüketip AİHM’e küfürlü içerikürerek; “Alevi çocuklarının Zorunlu Din dersinden muaf tutulması, ‘seçmeli olması’ gerektiği” yönünde aldığımız kararı, keza “Alevinin ibadethanesi cemevidir” kararı, “okullarda verilen Alevi müfredatının yine Alevi akademisyenlerce hazırlanması, yeterli ağırlıkta olması ve okutulması gerektiği” kararlarını uygulamıyorsunuz…

Gölge etmeyin, mahkeme kararlarını uygulayın yeter…

Alevi dedesi Şeyh Ede Balı’nın (1) Otman Gazi’ye; “ey oğul” diye başlayan nasihatini anımsıyor musunuz? 14 yıllık devri iktidarınızda ağzınızda pelesenk olan Ede Balı dedenin nasihatine uygun bir pratiğinize hiç şahit olmadım. Bu nedenle size asla inanmıyorum, asla... Kolumuzu kanadımızı kesmeden, elimizi iade etmeyeceğinizi biliyorum.

Sn. Başbakan,
Aleviler; Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşır. İnançlarının temelinde insan sevgisi vardır. Her dine, mezhebe, saygı duyar, hoşgörüyle bakarlar. Dil, din, ırk, renk farkı gözetmezler. Eline, beline, diline sahip olma ilkeleri mutlaktır. Eşitlikçidir; katılımcı ve paylaşımcıdır. Aleviliğin aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgidir.

“En-el Hakk” kavramına inanır, Tanrıyı insan özünde görürler. Dini, biçim ve şekil olarak değil, inanç olarak algılarlar. Cem, Kırklar’dan alınan ilhamla yürütülür. Dolaysıyla Alevilik, kendisine özgü ibadet şekilleri olan çok özel bir Yol’dur. Tüm bu ilkelerin tamamı ise 4 kapı, kırk makamda vücut bulur.

Hal böyleyken Alevilerin insana, inanca, özgürlüğe ve insan hakkı kavramlarına yüklediği anlam ile sizin yüklediğiniz anlam 180 derece farklıdır. Sizin özgürlük anlayışınızda, sizden başkası yer bulamazken, Alevinin sinesinde 72 millete yer vardır…

Siz, Selefi-Sünni/İslam> IŞİD eksenli bir “özgürlük” (nasıl olacaksa) tasavvur ederken, Aleviler; içinde laikliğin de güçlü bir biçimde yer aldığı evrensel ölçekte uygulanan bir demokrasi ve özgürlük tasavvur ederler… Buna karşın siz, cumhuriyetin en temel kazanımı olan “yurttaşlık anlayışı yerine mezhepdaşlık inşa edeceğim” diyerek, bütün bölgeyi kan tulumuna çevirdiniz!

Zihniyetinizin 600 yıldan buyana yönettiği güzel ülkemde Aleviler hariç, sizden farklı inanan hiç kimse kalmadı. Korkunç ama gerçek; şimdi de Alevilere yöneldiniz! “Ya bizim gibi olun ya da terk edin” politikasını dayattığınız tarihten ve yaşanmışlıklarımızla sabit.

Sn. Başbakan,
Günümüzün en büyük küresel sorununun mezhepçilik olduğunu bildiğinizden eminim. Oysa diğer İslam ülkelerini yöneten despot egemenler gibi siz de mezhepçilik yapıyorsunuz. Hem de en koyu ve en ilkel olanından! Bölgemiz mezhepçilik liginde son yılların değişmeyen şampiyonu sizsiniz! İlkel ve mezhepçi politik oyunlara bile bile "lades" demenizin nedeni, "masalara ve kasalara sürekli hâkim olmak” güdüsü müdür?

Yüzlerce aklı başında insan yazdı konuştu ama bir kez de ben söylemek isterim; bu gidişiniz hayra alamet değil! Batağa yani dönülmez noktaya doğru her gün biraz daha savruluyorsunuz. Öyle bir batak ki, ABD, o batağa girmekten korkup, sizi “vekil” olarak tayin ve teşvik ediyor. Yapmayın, insanlara kıymayın, çoluk-çocuğumuzun Arap çöllerinde telef olmasına neden olmayın, başkanlık sevdası uğruna ülkenin geleceğini riske atan adama uymayın...

Sn. Başbakan,
Suriye-Irak politikanızı izledikçe, cumhurbaşkanının ve sizin “Alevilik-Sünnilik” üzerine yaklaşımlarınızı düşündükçe uykularım kaçıyor!

Doğru mudur bilmem; Cemevine ibadethane statüsü yerine “irfan merkezi, kültür merkezi” gibi isimler vereceğiniz yazılıp çiziliyor. Normal insan aklı şöyle diyor; “ya bu devlet benim ibadet ettiğim mekânın ne olduğuna dair kararı neden bana bırakmaz da, kendisi tanımlamaya kalkar; inancımı, itikadımı, ibadethanemi tartışmaya açar?”
İnanç mevzuunun kişinin Tanrı ile insan arasındaki özel alan olduğunu, ikinci-üçüncü şahısları ilgilendirmeyeceğini, Allah ile kul arasında aracı-komisyoncu, kalpazan, simsar, acente, tellal, avukat olamayacağını, kişinin günahından sadece kendisinin sorumlu olduğunu bilmez mi?

Tüm Avrupa ülkelerinde Aleviler cemevlerinde ibadet ediyorlar ve hükümetler camiye, kiliseye tanıdığı bütün hakları cemevine de tanıyor. İsteyen çocuklarımız artık okullarda özgün Alevilik dersleri alıyorlar. Çeşitli Avrupa eyaletlerinin yanında Avusturya Devleti tüm ülkede, Sünniliğin yanı sıra bir mezhep olarak Aleviliği de tanıdı.(2)

“Onlar bize düşman, ülkemizi karıştırmak istiyorlar” dediğinizi duyar gibiyim. Onlar, türbanı yasaklayan kararlara da karşı çıkmışlardı ve siz o günlerde bu halkları alkışlıyordunuz. Şimdi bu tutum, çifte standart, takiyye veya ikiyüzlülük değil de nedir? Diğer yandan neden bütün İslam ahalisi Arabistan, Katar gibi zengin İslam ülkelerinde değil de demokratik standartları yüksek olan Avrupa’da yaşamak istiyor, ölümü dahi göze alarak oralara kaçıyor? Camili ülkeleri değil de camisiz Hıristiyan ülkelerini tercih ediyor?

Ha; neden?

Sn. Başbakan,
Gerçekten bizim ibadet ettiğimiz, “ibadethane” dediğimizi mekâna siz hangi hakla farklı bir sıfat uydurmaya, dayatmaya kalkıyorsunuz? Evet, hangi hakla, hangi meşruiyetle? Siz deli misiniz; aklınızı mı kaybettiniz?

Size karşı çıkmamın esas nedeni bu; zihniyetinizden demokratik bir hak neşet olmayacağını biliyorum. Bu yüzden inanın; "keşke devlet Alevi meselesinden uzak dursa, köyümüze cami yapmasa, imam atamasa, “zorla” din öğretmese, “cemevi değil çümbüşevi” demese, kamu hizmetleri söz konusu olunca ‘önce camiyi” dayatmasa, dedeye maaş bağlamaya kalkmasa" diyerek sabah akşam dua ediyorum.

Çünkü inancımı ecdadımdan devraldığım haliyle sürmek, tüyü bitmedik yetim hakkı olan devlet parasını ve siyaseti inancıma karıştırmak istemiyorum. Laikliğin ABC’sinin, devleti inançtan uzak tutmak olduğunu biliyorum… Tarih ve gerçekler şahidimdir ki, devletin ve dolaysıyla siyasetin müdahil olduğu bütün inançlar inanç olmaktan çıkıp araçsallaşıyor ve giderek Şark kurnazı politikacının elinde bir iç savaş potansiyeline dönüşüyor... Önce laiklik, sonra demokrasi, en sonra da insanlık yok oluyor.

O nedenle bu Alevi-Sünni muhabbetini bırakalım artık. Eğer insan gibi bir yaşam istiyorsak hepimiz için gerekli olan en temel "statü" cami ya da cemevi değil, demokrasidir. Demem o ki, camiye-cemevine statü veya ayrıcalık vereceğinize, bir demet demokrasi veriniz... "Zaten veriyoruz, demokratik kanalları açtık" demeyin, insanları enayi yerine koymayın, aldatmaya kalkmayın! Söylemek zorundayım, siz demokrasinin önünü açmadınız, bütün demokratik kazanımlarımızı tarumar ettiniz; kastettiniz, yok ettiniz!

Hiç yoktan, durup dururken, sanki siz demokrat da Esad despotmuş gibi, sanki siz halkınıza eşit davranıyorsunuz da Esad ayrımcılık yapıyormuş gibi, sanki bizim ülkemizde terör sorunu yokmuş, silahlı muhalif gruplara karşı savaş verilmiyormuş onbinlerce insan ölmüyormuş gibi tuttunuz binbir gerekçe uydurarak komşu Suriye’ye savaş açtınız…

Derdiniz ne; neden?
“Çünkü Esed alevidir!”
Bunu Esad’ı kayırdığımdan değil, zihniyetinizi deşifre eden bir söylem olduğu için anımsatıyorum. Bunu söyleyen de “Kılıçdaroğlu Alevidir, oy vermeyin” mealinde konuşmalar yapan da AKP’nin eski (ve halen) lideridir.

Sn. Başbakan,
Yukarıdaki çekince ve gerekçelerim nedeniyle size inanabilmem, hakça icraat yapacağınıza kanaat getirmem mümkün değil. Çünkü mesele salt AKP dönemindeki hayal kırıklığımız, hak mağduriyetimiz, öteki ilan edilip oğlumuzu-kızımızı, amcamızı-dayımızı işsiz aşsız bırakmanız değil, daha ötesi var… IŞİD’le ortaklaşmanızı, “yak lan yak” diyerek dans eden canlı insan yakma seansının sorumlularını baş tacı etmenizi affetmiyorum, affedemiyorum…

(1) Ezberimizin aksine doğrusu; Osman değil Udman’dır. Edebali değil, Ede Balı’dır…

(2)Avusturya'da okutulan Alevilik dersi kitabı;

Murtaza Demir
Odatv.com

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi