Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

10-11 Mayıs Hıdır ve İlyas'ın Yası Matemi
#1

HIDIR ve İLYAS’ın YASI MATEMİ (10 – 11 MAYIS)

ZÖHRE ANA'NIN MEHTAPTAKİ ERENLER KİTABINDAN ALINMIŞTIR.


Zöhre Ana’nın, Hakkın sırrına erdiği ilk dergâhındaki türbelerden, biri Battal biri Gazi’dir.

Tezveren ve Karyağdı Sultan türbelerinde yatan Şehriban ve Zekine Anaların oğulları, Hz. Üseyin’in torunlarıdır. Büyük Battal Gazi’nin ismini alan küçük Battal Gazi’lerdir. Binbeşyüz sene önce bu vadide bulunan göle düşerek suda boğulmuşlardır.

Bu iki gerçek, Kayseri Urum diyarındaki dayıları, Battal Gazi’nin şehit düşmesinden sonra, anneleri, babaları, amcaları ve dedelerinin peşinden, Kerkük Kerbelâ’dan çıkıp, Anadolu’ya, şimdiki Ankara yöresine gelmiş, burada kayba girmişlerdir.

Göl kenarına geldiklerinde su yüzünde kendi cemallerini görünce birbirlerine Hıdır, İlyas isimlerini vermişlerdir? Gazi sekiz yaşında Battal ise beş yaşındaydı. Göl kenarına geldiklerinde, göle taş atıp oynamaya başlarlar. Bu oyun sırasında ikisi de suya düşer kendilerini kurtaramazlar. İki turna kuşu onları kurtarmak için, omuz başlarından tutup çekmeye çalışırlar. Tüm tenleri kan içinde kalıncaya dek çabalamalarına karşın, bu gerçekleri sudan çıkaramazlar. Gazi turna kuşuna yalvararak, “Git Yemen’den bize yardımcı getir, dedem Üseyin’e bildir”, der. Bu sözünü mani ile şöyle dile getirir:

Bir çift turna gördüm durur göklerde
Seversen Mevla’yı inme göllere
Bizi bekleyen var Yemen elinde
Şah Üseyin’e selam küfürlü içerikür turnalar

Bu sözün üzerine turna kuşu hemen Yemen’e gider, çocukların ebesi olan Hüsniye Ana’nın önünde kanlı kanadını çırparak, Battal ile Gazi’nin imdat beklediğini bildirir. O zaman Hüsniye Ana dedeleri Hz. Üseyin’e dönerek ağlar.

Küssün gönlün hiçbir zaman gülmesin yüzün
İki cihanda da var olsun sözün
Yetiş Ya Üseyin kör olsun gözün
Battal Gazim kalmış Urum elinde

Bu mani üzerine Hz. Üseyin, bir çadırdan uçurma gererek, turna kuşunu önüne kılavuz alıp yola çıktı. Ve ilk indiği yer, o zamanki adıyla Gözcü Tepesi, şimdi adıyla Ankara’da bulunan Üseyin Gazi Tepesi oldu. Bu tepeye indiğinde bir kol buldu, bu kol şehit düşen Battal Gazi’nin sağ kolu idi. Kolu alıp bağrına basarak ağlayan Hz. Üseyin, onu oraya gömdü. Bu tepe Battal Gazi’nin kolundan ve Hz. Üseyin’in bu tepeye inmesinden dolayı Üseyin Gazi Tepesi ismini aldı. Yani bu türbede yatan Üseyin Gazi adında bir gerçek değil, Battal Gazinin kopan sağ koludur.

Hz. Üseyin tepeye inip kol ile uğraşırken, vadide bulunan gölün üstündeki turnadan bir ses verildi. Bu gün bir Perşembe akşamıydı. Hz. Üseyin sağ elinde bir çıra yakarak göl kenarına gelince, torunlarının ayak izlerini buldu. Turnayı su üstünde görünce ikinci turnanın da gölü beklediğini anladı. Turna kuşlarının evliyalara kılavuzluk yaptığı ve kutsallığı burada bilindi.

O zaman Hz. Üseyin iki diz üstüne gelerek haykırdı. Kızlarına isim vererek, “ Tezveren Sultan’ım yetiş, tezelden yavrunun muradını ver”, ikinci kızına, “ Karyağdı Sultanım yavrularınızın başına karlar yağmış”, diye ağıtlar yaktı. Bu evliyalar türbelerinin ismini babalarının çağırdığı isimden aldığı için, Karyağdı Sultan ve Tezveren Sultan olarak bilindi. Bu karın sebebi, ehlibeytin gönül yasının bitmediğini göstermek için Allah’ın yağdırdığı kardı. Hz. Üseyin’in o dönemde kullandığı uçan çadır, şimdiki adıyla paraşüt olarak bilinir ve bunun piri de Hz. Üseyin’dir.

Bunun üzerine dayıları Ali Asker, ocağından bir bölük askeri çekerek babası Hz. Üseyin’e yardımcı gelir. Onlar üzüntü içinde yanarken, askerler muhabbete dalar. O zaman Ali Asker, “Biz burada üryan büryan yanarken, sizler muhabbet okulu mu açtınız”, dediğinde askerler dağılmış ve tekrar “Bölük dur!”, deyip askerleri toplamıştır. Şimdiki Muhabere Okulu’nun olduğu yer burasıdır. Adı Ali Asker’in “Muhabbet okulu” sözünden dolayı Muhabere okulu olarak kalmıştır. Mayıs ayının onu ve on birinde tutulan iki günlük Hıdır İlyas orucunun sebebi budur.

Asırlar sonra Zöhre Ana, suyu kurumuş olan bu göl üzerinde dergahını kurmuştur. Önce bir arsa olarak alınmış, daha sonra arsa üzerine ev yapılmıştır. Burada yaşamaya başladıkları sırada, bazı belirtiler verilmiş ise de, kimse evin altında türbe olduğunu bilmemiş, başka şeylerle yorumlanmıştır. Daha sonra Zöhre Ana’nın ermesi ile dergâhtaki evliyalar kendilerini bildirmiş, asırlar önce yaşamış bu gerçekler açığa çıkmıştır. Görünürde türbe olmamasına rağmen geçmiş mazisi budur ...”

http://www.zohreanaforum.com/inanc-ve-ib...atemi.html
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
01-20-2019, 02:30 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
12-14-2016, 10:59 PM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi