Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Cemevlerine statü çözüm mü?
#1

AK Parti'nin Alevi meselesini çözmeye yönelik adımları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı dönemine kadar uzanır. Kökleri Osmanlı dönemine dayanan Alevi meselesini AK Parti, cumhuri rejimle taşınan ayrımcılıkları minimize etmeye çalışarak daha önce bu amaçla yedi çalıştay gerçekleştirdi. Aynı zamanda AK Parti'nin iktidar olduğu son on yılda cemevlerinin sayısında neredeyse beş kat artış olması ve devlet adına Dersim'den özür dilenmesi gibi tarihi kararlar, meselenin çözümü noktasında motivasyonu güçlendirdi. Yine de süreçte yaşanan bazı yol kazaları ve gerginlikler geliştirilen rabıtanın askıya alınmasına yol açtı.

Önümüzdeki üç ay içerisinde cemevlerine hukuki statü vereceği yönündeki çalışmalar meselenin çözümü noktasında önemli bir eşik oluşturacakken, süreçte atılacak adımların başarısı hiç şüphesiz sosyolojik ve tarihi dinamiklerin de iyi okunmasıyla mümkün olacak.


TARİHLE YÜZLEŞMEK
Osmanlı döneminde devlet ve Alevi toplumu arasındaki ilişkinin yeterince iyi olduğunu söylemek zor. Cumhuri rejim yaklaşık beş yüzyıl sistemin merkezinde yer bulamayan Aleviler için önemli bir fırsat oldu. Kemalist ideolojinin seküler boyutu, cumhuriyetin sunduğu laik reform ve 'özgürlük'lerden memnun olan Aleviler, cumhuriyete kurtuluş; Atatürk'e ise kurtarıcı rolü atfetti. Cumhuri rejimin yaratmaya çalıştığı modern/seküler Sünni-Türk kimliği Alevilerin sisteme entegrasyonunu kolaylaştırdı.


Erken cumhuriyet döneminde İslami tonda çıkan her hareket Aleviler nezdinde tarihsel bakiyeden kaynaklı olarak bir tehdit unsuru oldu. Zira 1925'te güçlü bir İslami vurguyla çıkan Şeyh Said isyanına, bölgedeki Alevi aşiretlerin şiddetle karşı çıkması mezkûr tehdit algısıyla ilişkiliydi. Alevi Kürtlerin devlete karşı isyanlarına da Sünni Kürtlerin neredeyse hiç destek vermediğini kaydetmek gerekir.

Dersim'in büyük bölümünün katıldığı 1937-38 isyanı söz konusu kapsamda bilinen bir örnektir.
Çok partili yaşamla birlikte Demokrat Parti kucaklayıcı bir üslup geliştirse de bu politikada kalıcı olamayınca Aleviler partiden uzaklaştı. 1960 darbesiyle birlikte politik saha kutuplaştıkça Aleviler sol hareketleri tercih etti. Alevi Türklerin önemli kısmı CHP'ye desteğini sürdürürken, Alevi Kürtler sol hareketlerin öncü kadrolarında boy göstermeye başladı.

Devletin Alevilerin kentlileşen yeni toplumsal sosyolojisini doğru okuyamaması ise gerginliklerin önünün kesilmesini zorlaştırdı.
Devlet ile Aleviler arasındaki gerilim 1980 darbesinin ardından farklı bir boyuta evirildi. Aleviler kentlerde dernekler kurarak örgütlendi. Kuruluşu bu döneme denk gelen PKK özellikle Alevi Kürtler arasında sempati topladı. Osmanlı'dan sonra cumhuriyet döneminde Kemalizme kurtarıcı rol atfeden Alevilerin bir kısmı PKK'ya yönelerek Kürt hareketinin siyasi kanadında görünür olmaya başladı.

Alevilerin PKK'ya yakınlaşmasında örgütün sol bir politik angajman sunması etkili olurken, tıpkı Kemalizm gibi, seküler bir vizyon içermesi de çekim merkezi olmasına yol açtı. Bu durum Alevilerin hem Sünni toplumla hem de devletle arasındaki fay hattını derinleştirdi.
Devlet 1990'larda Alevi meselesi konusunda yeni bir strateji izleyerek, Aleviliği varoluşsal olarak tanımak yerine İslam'ın bir fraksiyonu olarak görme eğilimine yöneldi. Kentlileşen Alevilik, geçmişe refere edilen korkulardan ötürü sola ilgi gösterdikçe devletin tutumu sertleşti. Bu durum karşısında Alevi kimliği yeni bir forma yönelerek adeta bir ideoloji haline geldi. Yeni toplumsal sosyoloji çatışmalı bir zeminin de oluşmasını tetikledi. Yeni sosyolojinin sonucunda Kürt Alevilerin bir kısmı PKK'ya destek verirken, Türk Alevilerin bir kısmı da DHKP-C'ye yakınlaştı.


2013 yazında Gezi olaylarında hayatını kaybedenlerin ve eylemlerin ön saflarında yer alanların Alevi olduğu iddiası, Alevi toplumun devlete yaklaşımında belirleyici bir eşik oldu. Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan Gezi'nin bir Alevi kalkışması olduğu yönündeki algı, Alevi meselesinin sosyolojik altyapısının anlaşılmasını engelliyor ve hükümetin çözüm odaklı çabalarını zora sokuyor.


ÇÖZÜMÜN YOLU NE?
Türkiye, kimlik ve ideoloji açısından farklı katman ve fraksiyonlardan bir araya gelen heterojen yoğunluğu yüksek bir ülke.

Bu yüzden farklılıkların yönetimine dair gerçek bir siyaset arayışına girerek, hassas dinamiklerin çözümüne yönelik eylemsellik geliştirilmelidir. Kürt ve Alevi meselesinin çözümü için kamusal alanı çoğulculaştırmak, grup kimliklerinin yaşadığı travmaları ve kopuşları anlamak ve topluma anlatan bir paradigma üretmek şart. AK Parti de, kuruluş amaçları ve hedefleri niteliğiyle kendini öteki hisseden grupların toplumsal ve siyasal haklarını teminat altına alabilecek bir vizyona sahip.

Bu bağlamda Alevi toplumunun tarihten kaynaklanan travmalarını tedavi edici ve kucaklayıcı bir üslup geliştirilmeli ve bunun toplumsal zeminde de karşılık bulması için çalışmalar yapılmalıdır.
Kürt meselesinin çözümünde en gergin döneme girilen süreçte Alevi açılımına tekrar başlanması, demokrasi açısından önemli bir kilometre taşı olabilir. Cemevleri statüsünün Alevilerin beklentilerinin dikkate alınarak geliştirilmesi sürecin selameti açısından önem teşkil ediyor.

Bu nedenle Adalet Bakanlığı›nın Alevilerin sorunlarını çözmek ve taleplerini almak için çalışma grubu oluşturması, bu bağlamda önemli bir noktaya temas edecek. Ayrıca hem AK Parti'nin son on beş yılda hayata geçirdiği sessiz devrimlerini ve demokratikleşme tecrübelerini hatırlatıcı niteliği; hem de çözüm pratiklerine yoğunlaşması açısından önemli bir adım. Hiç şüphesiz Türkiye'nin hem içeride hem de bölgesel ve küresel denklemde daha güçlü bir ülke olmasında Kürt ve Alevi meselesi anahtar birer rol oynuyor.

Mehmet Alaca
Yeni Şafak

alevi haber
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
05-27-2018, 01:51 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
01-28-2016, 06:21 PM
Son Yorum Yazar: çerağ
11-28-2015, 03:04 PM
Son Yorum Yazar: çerağ
06-18-2015, 09:57 PM
Son Yorum Yazar: Admin
09-21-2013, 01:40 AM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi