Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Hazreti Mevlânâ . ( NAAT-I ALİ )
#1

Mevlananın (Celal Abbas)Divanı Kebir kitabında
Hz Ali hakkındaki sözleri

. ~ NAAT-I ALİ ~ .(naat övgü demek)


O açıklayıcı imam, o tanrı velisi safa ehlinin vücut güneşidir.
Yerde, gökte, makânda, zaman da Hakla duran o imamın zatı,
iç ve dış temizliğiyle Vasıflamak vaciptir.
Çünkü küfürden,ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir...
Onun konağı birlik âlemidir.
Dünyevi ve beşeri sıfatlardan dışarıdır. o, insanın hakikati ve canı gibiydi. Her şey fanidir, fakat
can yaşar, ölmez. Onun hareketi kendinden diri olan ezeli
varlıktandır. Beka çevresinde döner dolaşır, yaratıkları yaratanın
zatı gibi o bakidir. Hakkın yüksek sıfatları Ali'nin vasfıdır.
Hakkın sıfatları zaten ayrı değildir. O, Tanrının yapışmış olmuştur.
Hani duyduğun lâhûtun o gizli hazinesi yokmu; işte
odur.
Çünkü o, haktan hakla görünmüştür. O hazinenin nakdi,
tükenmez ilimdi. İşte o ilimden maksût, yüce Ali'dir. Hakkın
hikmetini ondan başka kimse bilemez. Zira o hakimdir, her-
şeyin bilginidir.
İbtidasız evvel o idi, sonsuz ahirde odur. Peygamberlere
yardım eden o idi, velilerin gören gözü de hakikatten odur.
Yüzünün nurlu pırıltısı, kendi ziyasından bir güneş yarattı. O,
hak iledir; hak ondan görünür. Hakka ki, o hak ile ebedidir.
Âdem'in toprağı onun nurundan idi. O sebeple meleklerin tacı
oldu; Allah'ın isimlerini ondan belirledi.
O temiz ve yüce
imamın ilmi sayesinde, Âdem herşeyi anladı. O nur tek olan
yaradanın nuru olduğu içindir ki, melekût onun huzurunda secde
ettiler. Evet, muhakkak ki, Âdem, o imamın nuru ile bütün ilahi
isimleri bildi...
Şit, kendinde Ali'nin nurunu gördü ve yüksek alemi öğrendi.
Nuh, kendinde yüksek menzile ulaştırıncaya kadar, istediğini hep
ondan buldu. Gene ondandır ki kurtuluşa eren Nuh, dehir de
gayret tufanını buldu da beladan kurtulmuş oldu.
Halil Peygamber,
dostlukla onu andı da, ateş ona al lale oldu Nemrud'un ateşi, o
Allah'ın dostuna hep gül, nesrin, lale oldu. Gene o idi ki, keyfiyle
kendi koyununu İsmail'e kurban etti.
Yûsuf, kuyuda onu andı da
o saltanat mülkünü süsleyen tahtı buldu. Yakup onun önünde
bir çok inledi de Yûsuf'un kokusunu alıp gözleri açıldı.
İmran'ın
oğlu Mûsa, onun nurunu gördü de uzun geceler hayran kaldı.
Kırk gece kendinden geçti; kavuşma ve görüşme zevkine daldı.
Sonra dediki: Yarabbi! Bana bu lütuftan bir âlâmet ver
Hak ona işte sana Yed-i Beyza (Nurlu el) 'i verdim; dedi.
Gene Ali'nin vergisidir ki, Meryem'e arkadaş oldu da İsa
vücuda geldi...
O şeriatte ilim şehrinin kapısıdır. Hakikatte ise iki cihanın
beyidir. İki cihanın sultanı Muhammet, hakka yakınlık gece-
sinde, Allah'a kavuşmanın harem yerinde onun sırrını gördü.
Ali'nin nutkunu, Ali'den dinledi. Ali ile birleşilen o yerde
Ali'den baskası bulunmaz.
Allah yolunda gidenler isteyicidirler; Ali istenilendir. Söyleyenler
söylerler, susarlar. O susmaz söyler. Ebedi ilim,
onun göğsünde parlayıp görüldü. Vahyolunanlarin sırlarını,
o hakikat olarak bildi ve bildirdi. Ümmetine haykırdı:
- Allah yolunda Ali, sizin kılavuzunuzdur.
Allah'a içi doğru olanlar yüzlerini ona çevirmişlerdir. Zira o
Şahtır, dogru yolu gösterendir, efendidir...
O bütün peygamberlerin sırrında idi. Cenabı Mustafa:
- Benimle açıkça beraber bulundu dedi.
Dinde evvel, ahir o idi. Allah ile içli dışlı idi...
İşte bunları söyledim ki, bu yüksek mananın nüktesini öğrensin de
yüksek velayete ersin. Sence apaçık bilinsinki,
hakkiyle yüce olan odur.
Ey efendi! Benimle boşuna kavga etme bu böyledir. Hakikat
budur ki, hepimiz zerreyiz, güneş odur. Biz hepimiz damlayız,
deniz odur.
Cihan var oldukça Ali var olur
Cihan var olurken de Ali vardı.
Cihanın temeli suret buluncaya kadar var olan Ali idi. Yer
resmedilinceye, zaman husule gelinceye kadar var olan Ali
'idi. Veli, vasiy olan? Şah Ali, cömertliğin, keremin, bağışın
Sultanı Ali idi.
Ali'den ötürü melekler Ademe secde ettiler. Adem bir kıble gibi
idi, secde olunan Ali idi., Adem de, Şit de, Eyyub da, İdris de,
Yusuf da, Yunus da, Hud da, Musa da, İsa da, İlyas da, Salih
peygamber de, Davud da Ali idi.
Nefsin tamamından ötürü cihan sofrasıüzerinde elini bulastırmayan
Kahraman aslan Ali idi. Kur'an'ın yer yer, ayetlerinde
Tanrı'nın ismetini vasf ile övdüğü Kur'an sırlarının kaşifi Ali idi.Kapısının toprağı kadir ve kıymette Arşın semasından daha
ileri geçen, o durmadan hakka secde eden arif Ali idi. İslamın
yolunda iş düzelmedikçe, durup dinlenmeyen o şerefli, vakarlı
Şah Ali idi. Hayber kalesinin kapısını bir hamlede koparıp
açan o kalalar fatihi Ali idi.
Afaka her bakışımda gördümki, yakın yüzünden her varlıkta var
olan Ali idi. Bu küfür olmaz, küfrolan bu söz degildir.
Cihan var oldukça Ali var olur,
cihan var olurken de Ali vardı.
Tebriz'in Şems-ül Hakkı cihanın gizli ve açık sırlarından her ne
gösterdinse hepside Ali idi . ...!!!...
Hazreti Mevlânâ . ( NAAT-I ALİ )
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
06-09-2019, 11:15 PM
Son Yorum Yazar: çerağ
05-06-2017, 06:15 PM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi