10-08-2015, 12:16 AM
Tags: muharrem ayı, muharrem ayı 2015, muharrem ayı ne zaman, muharrem ayı 2015, muharrem orucu, muharrem orucu nedir, muharrem orucu ne zaman, muharrem orucu 2015
Muharrem Yası Matemi
Ehlibeyt'e gönül veren bir kişinin onun çektiği çileden de bihaber olması düşünülemez. Ehlibeyt'in atası Muhammed Ali de dahil olmak üzere gelen bütün evliyalar yaşadığı dönemde hep çile çekmiş ve akıl almaz işkencelere, hakaretlere, kötülüklere maruz kalmışlardır. Ehlibeyt'in içinde istisnasız bütün ermişler çile çektikleri halde Hz.Üseyin 'in yerinin farklı olduğu yine Ehlibeyt'in kendi dilinden, nefesinden anlaşılmaktadır . Hz.Üseyin, Hak divanının sahibi ve Allah yolunun şehididir. Onun Muhammet Ali yoluna can cömertliği yapması Hakkın emridir. Hz.Üseyin, Yezid'e biat etmemiş, dedesi Muhammet Mustafa'nın Hakikat Kur'anını bu soysuzlara vermemiş ve en sonunda bu uğurda serini vermiştir. Hz.Üseyin şehit edildikten sonra öncelikle Ehlibeyt ve tüm sevenleri karalar bağlamıştır. Yüzyıllardır O'nun için yası matem tutulur ve göz yaşı dökülür. Onun için ağıtlar, mersiyeler yakılır, söylenir.
Gelen her evliya nefesine Hz.Üseyin ile başlar, O'nun sesini duyurur ve onun çektiği çileleri bu dünyada yaşar. Pir Zöhre Ana'nın " Benim testim Kerbela suyudur" nefesi buna örnek olarak verilebilir. Çünkü Zöhre Ana'nın 30 yılı aşkın süredir verdiği mücadele Ehlibeyt, Hasan Üseyin mücadelesidir. Bu mücadele verilirken bir takım yetkililer de Mürşit Zöhre Ana'ya Nesimi'yi hatırlatmaktan geri durmamışlardır !
Kerbela'da öyle bir zulüm yaşanmıştır ki yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ yüreklerdeki acısı dinmemiştir ve dünya durdukça da dinmeyecektir. Dökülen kan, İmam Üseyin'in mübarek kanıdır, peygamber torununun kanıdır. Bu zulüm Hz.Üseyin' e yapılmakla beraber Muhammed Ali nesline yani Ehlibeytine de yapılmıştır.
Hz.Üseyin ile Yezid'in mücadelesi Hak ile Batıl'ın, iyi ile kötünün mücadelesidir. Lanet Muaviye'nin Ehlibeyt'in büyüklüğünü kabul etmemesi, Hz.Muhammet Mustafa'nın Kur'anını ele geçirmek istemesi ve Ehlibeyt'in çektiği İnsanlık sancağının çıkarlarına ters düşmesi nedeniyle başlattığı kirli bir oyundur. Tarihin sayfalarında yazıldığı gibi bu bir "iktidar" kavgası değildir. Bütün dünyayı değil bütün evreni yaratan Allah'tır. Allah yolunun sahibi olan Ehlibeyt'in dünya saltanatı peşinde olması düşünülebilir mi? İzan sahibi herkesi düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum.
Ehlibeyt; Hak sancağını çekmek, toplumu inanç, ibadet, sevgi ve insani bütün ulvi değerlerle yoğurmak için vardır. Taht, saltanat, benlik şeytanın işidir ki bunların hepsi Ehlibeyt düşmanlarının ortak özelliğidir.
Mürşit Zöhre Ana, tarihte anlatılan ve bir çok Alevinin de inanmadığı "Resmi İslam Tarihinin" bilinçli olarak tahrif edildiğini bildirmektedir. Her gelen Evliyanın bir görevi, misyonu vardır. Pir Zöhre Ana, din üzerine gelen bir Evliyadır. İnancımıza göre Mustafa Kemal Atatürk te bir Evliyadır ve O'nun görevi tükenmiş ve toprakları parçalanmış olan Osmanlı Devleti'nin yerine Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmaktır.
Resmi tarih öyle tahrif edilmiş, yüzyıllardır insanlar öyle kandırılmıştır ki her insanın doğum ve ölüm tarihleri belli ve sabit bir gün iken Hz.Üseyin için yası matem tutanlar her yıl farklı tarihlerde muharrem yası matemini tutar hale gelmişlerdir ! Muharrem yası matemi, en ufak bir alakası olmadığı halde Ramazanın peşine takılmış ve her sene on gün geri gelerek "davalaşan, bize de kısmet olsun" diye aylar cana gelerek konuşturulmuştu r !..
Muhammed-Ali'nin ailesini ve Ehlibeytini asıp kesenler bu mübarekler gayba girdikten sonra karşılarında doğruyu haykıracak ve karşı duracak kimse kalmadıktan sonra "İslam" adı altında zulüm devleti kurmuşlar ve medreseler kurarak bugün yaşanan "İslam'ın" temellerini kurmuşlardır. Peygamberimizin gaybından en az 200 yıl sonra ortaya çıkan sözüm ona din alimleri aradan geçen seneleri unutup peygamberin yanındaymış gibi "Hadis" , "Sünnet" adı altında Emevi,Abbasi geleneklerini, adetlerini peygamber sözü , davranışı diye yutturmuşlardır . Durum öyle hal almıştır ki bugün bu hadislere baktığınızda her mezhebin kendine has hadis kitapları vardır ve birinin A dediğine öteki B demektedir. Hakikatın yerini yalan almamış olsaydı zavallı kadınları göğüslerine kadar toprağa gömüp sonra taşlatan (recm) bir "İslam" olmazdı.
Esas konuya dönecek olursak bu ahir zamanda Alevi olsun Sünni olsun kimse Hz.İmam Üseyin'e yapılan o zulümlere , mübarek bedenine yapılan işkencelere sessiz kalamaz kalmamalıdır !!!
Aşağı yukarı 8 milyarlık dünya'da Hz.Üseyin için yası matem tutan tek inanç insanı Alevilerdir. Bu durumu nazarı dikkatinizden kaçırmamanızı istiyorum.
SORU: Ey Aleviler siz Muharrem Yası Matemini niçin tutuyorsunuz?
CEVAP: Hz.Üseyin'in susuz bırakılması, türlü işkencelere maruz kalması ve 12'inci günün sonunda mübarek başının gövdesinden ayrılması nedeniyle onun yasını tutuyoruz. 12 günün sebebi budur ve "oruç" değil yası matem dememizin sebebi de mübareğin çile çekmesidir.
SORU: Siz yası matemden sonra Kurban lokması yapıp ve Aşure pişiriyor musunuz ?
CEVAP: Evet. Yası matemimizi tutar akabinde "Ya İmam Üseyin sen mübarek başını Hak yoluna, Atalarının kurdukları Hak Muhammet Ali yoluna feda ettin, can cömertliği yaptın, biz boş mahlukatlar olarak senin gibi kendimizi, başımızı Hak yoluna feda edemiyoruz ama kestiğimiz bu Hak kurbanını yerimize kabul eyle. Bizleri bağışla." deriz ve Kurban kestikten sonra Hz.Üseyin'in can aşı olarak Aşure lokması pişirilir ve Ehlibeyt'in yasını çeken tüm eş ,dost ve akrabalar bu lokmaya davet edilir.
Yası Matem tutmadan, Ehlibeyt'in çektikleri çileler için gözyaşı dökmeden, eline diline beline sahip olmayarak düzensiz bir yaşam süren bir insanın Aşure yapması veya Kurban lokması kesmesi söz konusu değildir.
Pişirilen lokma Ehlibeyt'in olması ve Yası Matem lokması olması nedeniyle kimsenin ayağına küfürlü içerikürülmez herkes zahmet eder lokma pişirilen eve gider. Pişirilen lokma kapı kapı dağıtılmaz asla.
Peki lokmalar neden kapı kapı dağıtılmaz?
Çünkü , sizler bizler cenazelerimiz olduğunda onların ruhu için lokma yaparız ve dikkat edin cenazemiz için EVİMİZE GELEN tüm dostlarımıza, akrabalarımıza bu lokmadan ikram ederiz.
Sıradan mahlukatlar için böyle mantıklı bir uygulama yapan bizler neden Hz.Üseyin gibi Allah şehidi olan bir yüce Şahın lokmasını kapı kapı , sokak ortalarında düzensiz ortamlarda dağıtız.
Madem bu size mantıklı geliyor o zaman babanızın, annenizin cenazesinde lokmalarınızı Sıhhiye meydanında, Kadıköy meydanında dağıtın !..
Allah haklarından gelsin siyasi parti liderlerini, milletvekilleri ni geçiriyorlar Aşure kazanının başına güle oynaya sözüm ona Aşure dağıtıyorlar.
Hz.Üseyin baş verdi , onun acısını çektin 12 gün ,sevincini değil. Azıcık ta mı hayanız kalmadı , senin Yezid' ten ne farkın kaldı söyler misin?
Hz.Üseyin'i bilmeyene, tanımayana, onun için çile çekmeyene, Muaviye'ye hazret diyene Aşure vermek doğru mudur? Siz bu davranışınızla sevaba girdiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Ey Aleviler; Aşure haşa bir tatlı türü değildir. İmam Üseyin'in can aşıdır, can lokmasıdır. Hayal edemeyeceğiniz kadar da kutsaldır.
Düzenli düzenli abdest alınarak, Ehlibeyt aşkıyla , dilek murat şifa şefaat temennileri ile o lokma yenir ve Hakka bir daha kısmet olması için dua edilir. Güzelce lokmalar bittikten sonra ev halkına "Hak Muhammet Ali , 12 İmam , Ehlibeyt ve İmam Üseyin" lokmalarınızı kabul etsin denir ve Sofra duası okunur.
İşte bizim Ehlibeyt ocağında, Hz.Ali'nin nefesini döken, Ehlibeyt'in, Kırklar ceminin nuru Mürşit Zöhre Ana'dan öğrendiğimiz yası matem budur, İmam Üseyin saygısı budur !!!
Aşk ile...
http://www.zohreanaforum.com/tartismalar...atemi.html
Muharrem Yası Matemi
Ehlibeyt'e gönül veren bir kişinin onun çektiği çileden de bihaber olması düşünülemez. Ehlibeyt'in atası Muhammed Ali de dahil olmak üzere gelen bütün evliyalar yaşadığı dönemde hep çile çekmiş ve akıl almaz işkencelere, hakaretlere, kötülüklere maruz kalmışlardır. Ehlibeyt'in içinde istisnasız bütün ermişler çile çektikleri halde Hz.Üseyin 'in yerinin farklı olduğu yine Ehlibeyt'in kendi dilinden, nefesinden anlaşılmaktadır . Hz.Üseyin, Hak divanının sahibi ve Allah yolunun şehididir. Onun Muhammet Ali yoluna can cömertliği yapması Hakkın emridir. Hz.Üseyin, Yezid'e biat etmemiş, dedesi Muhammet Mustafa'nın Hakikat Kur'anını bu soysuzlara vermemiş ve en sonunda bu uğurda serini vermiştir. Hz.Üseyin şehit edildikten sonra öncelikle Ehlibeyt ve tüm sevenleri karalar bağlamıştır. Yüzyıllardır O'nun için yası matem tutulur ve göz yaşı dökülür. Onun için ağıtlar, mersiyeler yakılır, söylenir.
Gelen her evliya nefesine Hz.Üseyin ile başlar, O'nun sesini duyurur ve onun çektiği çileleri bu dünyada yaşar. Pir Zöhre Ana'nın " Benim testim Kerbela suyudur" nefesi buna örnek olarak verilebilir. Çünkü Zöhre Ana'nın 30 yılı aşkın süredir verdiği mücadele Ehlibeyt, Hasan Üseyin mücadelesidir. Bu mücadele verilirken bir takım yetkililer de Mürşit Zöhre Ana'ya Nesimi'yi hatırlatmaktan geri durmamışlardır !
Kerbela'da öyle bir zulüm yaşanmıştır ki yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ yüreklerdeki acısı dinmemiştir ve dünya durdukça da dinmeyecektir. Dökülen kan, İmam Üseyin'in mübarek kanıdır, peygamber torununun kanıdır. Bu zulüm Hz.Üseyin' e yapılmakla beraber Muhammed Ali nesline yani Ehlibeytine de yapılmıştır.
Hz.Üseyin ile Yezid'in mücadelesi Hak ile Batıl'ın, iyi ile kötünün mücadelesidir. Lanet Muaviye'nin Ehlibeyt'in büyüklüğünü kabul etmemesi, Hz.Muhammet Mustafa'nın Kur'anını ele geçirmek istemesi ve Ehlibeyt'in çektiği İnsanlık sancağının çıkarlarına ters düşmesi nedeniyle başlattığı kirli bir oyundur. Tarihin sayfalarında yazıldığı gibi bu bir "iktidar" kavgası değildir. Bütün dünyayı değil bütün evreni yaratan Allah'tır. Allah yolunun sahibi olan Ehlibeyt'in dünya saltanatı peşinde olması düşünülebilir mi? İzan sahibi herkesi düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum.
Ehlibeyt; Hak sancağını çekmek, toplumu inanç, ibadet, sevgi ve insani bütün ulvi değerlerle yoğurmak için vardır. Taht, saltanat, benlik şeytanın işidir ki bunların hepsi Ehlibeyt düşmanlarının ortak özelliğidir.
Mürşit Zöhre Ana, tarihte anlatılan ve bir çok Alevinin de inanmadığı "Resmi İslam Tarihinin" bilinçli olarak tahrif edildiğini bildirmektedir. Her gelen Evliyanın bir görevi, misyonu vardır. Pir Zöhre Ana, din üzerine gelen bir Evliyadır. İnancımıza göre Mustafa Kemal Atatürk te bir Evliyadır ve O'nun görevi tükenmiş ve toprakları parçalanmış olan Osmanlı Devleti'nin yerine Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmaktır.
Resmi tarih öyle tahrif edilmiş, yüzyıllardır insanlar öyle kandırılmıştır ki her insanın doğum ve ölüm tarihleri belli ve sabit bir gün iken Hz.Üseyin için yası matem tutanlar her yıl farklı tarihlerde muharrem yası matemini tutar hale gelmişlerdir ! Muharrem yası matemi, en ufak bir alakası olmadığı halde Ramazanın peşine takılmış ve her sene on gün geri gelerek "davalaşan, bize de kısmet olsun" diye aylar cana gelerek konuşturulmuştu r !..
Muhammed-Ali'nin ailesini ve Ehlibeytini asıp kesenler bu mübarekler gayba girdikten sonra karşılarında doğruyu haykıracak ve karşı duracak kimse kalmadıktan sonra "İslam" adı altında zulüm devleti kurmuşlar ve medreseler kurarak bugün yaşanan "İslam'ın" temellerini kurmuşlardır. Peygamberimizin gaybından en az 200 yıl sonra ortaya çıkan sözüm ona din alimleri aradan geçen seneleri unutup peygamberin yanındaymış gibi "Hadis" , "Sünnet" adı altında Emevi,Abbasi geleneklerini, adetlerini peygamber sözü , davranışı diye yutturmuşlardır . Durum öyle hal almıştır ki bugün bu hadislere baktığınızda her mezhebin kendine has hadis kitapları vardır ve birinin A dediğine öteki B demektedir. Hakikatın yerini yalan almamış olsaydı zavallı kadınları göğüslerine kadar toprağa gömüp sonra taşlatan (recm) bir "İslam" olmazdı.
Esas konuya dönecek olursak bu ahir zamanda Alevi olsun Sünni olsun kimse Hz.İmam Üseyin'e yapılan o zulümlere , mübarek bedenine yapılan işkencelere sessiz kalamaz kalmamalıdır !!!
Aşağı yukarı 8 milyarlık dünya'da Hz.Üseyin için yası matem tutan tek inanç insanı Alevilerdir. Bu durumu nazarı dikkatinizden kaçırmamanızı istiyorum.
SORU: Ey Aleviler siz Muharrem Yası Matemini niçin tutuyorsunuz?
CEVAP: Hz.Üseyin'in susuz bırakılması, türlü işkencelere maruz kalması ve 12'inci günün sonunda mübarek başının gövdesinden ayrılması nedeniyle onun yasını tutuyoruz. 12 günün sebebi budur ve "oruç" değil yası matem dememizin sebebi de mübareğin çile çekmesidir.
SORU: Siz yası matemden sonra Kurban lokması yapıp ve Aşure pişiriyor musunuz ?
CEVAP: Evet. Yası matemimizi tutar akabinde "Ya İmam Üseyin sen mübarek başını Hak yoluna, Atalarının kurdukları Hak Muhammet Ali yoluna feda ettin, can cömertliği yaptın, biz boş mahlukatlar olarak senin gibi kendimizi, başımızı Hak yoluna feda edemiyoruz ama kestiğimiz bu Hak kurbanını yerimize kabul eyle. Bizleri bağışla." deriz ve Kurban kestikten sonra Hz.Üseyin'in can aşı olarak Aşure lokması pişirilir ve Ehlibeyt'in yasını çeken tüm eş ,dost ve akrabalar bu lokmaya davet edilir.
Yası Matem tutmadan, Ehlibeyt'in çektikleri çileler için gözyaşı dökmeden, eline diline beline sahip olmayarak düzensiz bir yaşam süren bir insanın Aşure yapması veya Kurban lokması kesmesi söz konusu değildir.
Pişirilen lokma Ehlibeyt'in olması ve Yası Matem lokması olması nedeniyle kimsenin ayağına küfürlü içerikürülmez herkes zahmet eder lokma pişirilen eve gider. Pişirilen lokma kapı kapı dağıtılmaz asla.
Peki lokmalar neden kapı kapı dağıtılmaz?
Çünkü , sizler bizler cenazelerimiz olduğunda onların ruhu için lokma yaparız ve dikkat edin cenazemiz için EVİMİZE GELEN tüm dostlarımıza, akrabalarımıza bu lokmadan ikram ederiz.
Sıradan mahlukatlar için böyle mantıklı bir uygulama yapan bizler neden Hz.Üseyin gibi Allah şehidi olan bir yüce Şahın lokmasını kapı kapı , sokak ortalarında düzensiz ortamlarda dağıtız.
Madem bu size mantıklı geliyor o zaman babanızın, annenizin cenazesinde lokmalarınızı Sıhhiye meydanında, Kadıköy meydanında dağıtın !..
Allah haklarından gelsin siyasi parti liderlerini, milletvekilleri ni geçiriyorlar Aşure kazanının başına güle oynaya sözüm ona Aşure dağıtıyorlar.
Hz.Üseyin baş verdi , onun acısını çektin 12 gün ,sevincini değil. Azıcık ta mı hayanız kalmadı , senin Yezid' ten ne farkın kaldı söyler misin?
Hz.Üseyin'i bilmeyene, tanımayana, onun için çile çekmeyene, Muaviye'ye hazret diyene Aşure vermek doğru mudur? Siz bu davranışınızla sevaba girdiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Ey Aleviler; Aşure haşa bir tatlı türü değildir. İmam Üseyin'in can aşıdır, can lokmasıdır. Hayal edemeyeceğiniz kadar da kutsaldır.
Düzenli düzenli abdest alınarak, Ehlibeyt aşkıyla , dilek murat şifa şefaat temennileri ile o lokma yenir ve Hakka bir daha kısmet olması için dua edilir. Güzelce lokmalar bittikten sonra ev halkına "Hak Muhammet Ali , 12 İmam , Ehlibeyt ve İmam Üseyin" lokmalarınızı kabul etsin denir ve Sofra duası okunur.
İşte bizim Ehlibeyt ocağında, Hz.Ali'nin nefesini döken, Ehlibeyt'in, Kırklar ceminin nuru Mürşit Zöhre Ana'dan öğrendiğimiz yası matem budur, İmam Üseyin saygısı budur !!!
Aşk ile...
http://www.zohreanaforum.com/tartismalar...atemi.html