çerağ
02-18-2017, 03:36 PM
Bu gün matem günü geldi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Senin derdin bağrım deldi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Şehit düştü Şah-ıMerdan,
Ah Hasan’ım, vah Hüseyn’im
Kerbela’nın önü yazı
Yüreğimden çıkmaz sızı
Yezitler mi kırdı sizi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Bizimle gelenler gelsin
Serini meydana koysun
Hüseyinle şehid olsun
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbela’nın yazıları
Şehit düştü gazileri
Fatma ana kuzuları
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbela’nın önü düzdür
Geceler bana gündüzdür
Hüseyn’im Kerbela’da yalnızdır
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Hür şehid atından düştü
Kâfirler başına üştü
Müminlere matem düştü
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İşte geldi bahar yazlar
Yazı yazlar güzü güzler
Fatma ana yolların gözler
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbelâ’nın önü çağlı
Benim ciğerciğim dağlı
Hazreti Ali’nin oğlu
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Atan Ali anan Fatma
Dert üstüne dertler katma
Didarından mahrum etme
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Fatma ana zülfün çözer
Ağlayı ağlayı gezer
Müminlerin bağrın ezer
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Gazel oldu bahçe bağlar
Dumanlıdır yüce dağlar
Can Hatayi yanar ağlar
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Hasanım ağu içti leb-i sükker ah çeker
Hüseyin attan düştü kime şikâr, ah çeker
Nerde kalmış acaba bak zülfikar ah çeker
Ali’nin on bir oğlu yerde yatar, ah çeker
Fatma ananın ciğeri sızlar sızlar, ah çeker
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela'ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Cümle kureyş ensarı düştü ah-u figana
Ali yezid boyadı çifte kuzun, al kana
Ey server-i enbiya sen bunu de süphana
O gün ola göreydim yezid düşe divana
Sırattan seyredeydim geçer iken o yana
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela'ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Medine dağlarında susamla sümbül ağlar
Dağlar inim iniler sular sarhoş, sel ağlar
Cümle kuşlar figanda bak dertli bülbül ağlar
Viranede baykuşlar hû çeker, yıl yıl ağlar
Kerbela’ya kulak ver sahra ağlar, çöl ağlar
Lanet olsun yezid'e şah-u geda kul ağlar
Ey mürteza gel yetiş binekte düldül ağlar
Hasanım ağu içmiş gözyaşları sel ağlar
Kerbela imdat ister gözetirler, yol ağlar
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela’ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Eylen Yolcum Eylen Bir Su Vereyim
Zeynel Can-Cemal Akkiraz
Eylen yolcum eylen bir su vereyim
Susuz çöller aşmadın mı yaralı
Hüseyin cemali vardır yüzünde
Beni mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Bende ayrı düştüm sevdiklerimden
Ok yedim zamane yezitlerinden
Dileğim var Kerbela’nın çölünden
Beni mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Sensin Zeynel canım Kâbe dediğim
Sana gelen oklar sinemi deldi
Bak bende susuzum o günden beri
Beni Mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Kerbela çölünü, kapladı duman
Bu zulmü yapanda olur mu iman?
İçimi bir hüzün kaplıyor aman
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela çölünde esiyor rüzgâr
Fırat Nehri’nin de soğuk suyu var
Her zaman içimi sıkıntı kaplar
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela denince durmaz gözyaşım
Bir ağrı geliyor, çatlıyor başım
Üzüntüden ölüyorum kardeşim
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela da görüyorum atları
Zeynep elin kesmiş, zincir katları
Yediğimden almıyorum tatları
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela görünür bana her, Kan’da
Hüseyin adını duyduğum anda
Orada olmayı istiyor, can’da
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’nın matemini tutmaya
Onlar gibi o kumlara yatmaya
Kalbim başlar heyecanla atmaya
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da kefen olan hasırı
Hep kendimde arıyorum kusuru
Duyduğum sözlerin, olur tesiri
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’ nın çok mu olur ayazı?
Önceden mi yazılmıştır bu yazı?
Kendime de haram ettim, beyazı
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela da gece olur karanlık
Dalgınlığa gelse bile, bir anlık
Yapmıyorum kimse ile yarenlik
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da yanan çadırlar gördüm
Anlamak içinde, Zeynep’e sordum
Ne olur sormayın artıyor derdim
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da yollar geçit vermiyor
Zulüm yapan muradına ermiyor
Acaba gözyaşım niye durmuyor?
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’nın destanını yazanlar
Hüseyin’in mezarını kazanlar
Derdimizi ancak, ağamız anlar
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Ali Fatma’nın nazlı çiçeği
Yolundu gülzardan güller ağladı
Dedesi Muhammed’in gözbebeği
Şah Hüseyin’im diyen diller ağladı
Ölüm döşeğinde çağırıp yanına
Muaviye dedi Yezid oğluna:
“Hasan’ı ben yedim, Hüseyin sana”
Duyan, işiten kullar ağladı.
O Yezid ki Şam’a halife oldu
Medine valisine buyruk saldı
Şah Hüseyin’ı biata zorladı
Bu zulmü gören gözler ağladı.
Göç edip bir sure Mekke’de kaldı
Ali ailesi, kedere daldı
Küfeliler “gel” diye haber saldı
Ona mektup yazan eller ağladı.
Duydu ki Amr ibn ül-As geliyor
Bilenmiş bir kılıç, ölüm geliyor
Şah Hüseyin orayı terk ediyor
Arkasından Mekkeliler ağladı.
Akrabalar çocuklar ve kadınlar,
Yanlarında elli dört savaşçı var,
Küfe’ye doğru çekmişler katar,
Eğlendiği konaklar yollar ağladı.
Küfe yolunun tam ortasındaydı,
Müslim’in katlinin haberin aldı,
Üzüldü sızlandı, yoldan kalmadı.
Ayağı altında çöller ağladı
Hür bin askerle peşinde idi
Dört bin Kerbela’da onu bekledi
Fırat’a ulaşması engellendi
Bağrı yanan kız gelinler ağladı
Dönek Küfeliler utanmadılar
Yezid’in ordusunda yer aldılar
Sözde Ali Şiası müslümandılar
Ali’yi candan sevenler ağladı
Celal Abbas o ne yiğit eridi
Aldı kırbaları suya yürüdü
Kestiler kolların’ yine durmadı
Kırbadan dökülen sular ağladı
Savaşan güçler genelde eşittir
İnsanlık tarihi hiç görmemiştir
Beş bin zalim yetmiş mazlum ne iştir
Tarihteki tüm dengeler ağladı
İmam Al’ Asgar’ı havada tuttu
Ona İbn-i Sad’dan su talep etti
Zalim su yerine bir ok göndertti
Masumun boğaz’na, yaylar ağladı
Eli silah tutanlar şehit oldu
Hüseyin tek, asker içine daldı
Mübarek bedeni çok yara aldı
Düştü toprağa yerler ağladı
Şimr lâin geldi oturdu göğsüne
Kesti kafasını aldı eline
Onlar nasıl İslamız der kendine
Peygamberini sevenler ağladı
Derviş Baba lanet ehl-i Yezid’e
Bizim tevellamız ol Ehl-i Beyt’e
Tam yetmiş üç şehit, o susuz çölde
Aşura gününde tarih ağladı
Hakk için kendini kurban eyleyen
Şahı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin
Muhammed Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler bağının gülşeni bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmâm Hüseyin
Ceddi Muhammed'dir atası Ali
Anası Fâtıma cihan evveli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmâm Hüseyin
Batının sultanı müminler şahı
Gaib âleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'im diye ederler ahı
Matem ile zarı İmâm Hüseyin
Pir Sultan'ım eydur tutar damanın
Dostunun dostuyuz biz hanedanın
Dü çeşmi değilmi şah-ı merdanın
Erenler hünkârı İmâm Hüseyin
Deli gönül çok açılıp şad olma
Kerbelada Şah Hüseyn’e baksana
Nefsine uğrayıp da kahkaha ile gülme
Ehlibeyt gamda, yasa baksana!
Yezit gast eyledi vermedi suyu
Orada tutuldu kasımın toyu
Sırrıya ağlıyor ne murat deyu
Fatma Ana’nın kınasına baksana
Ümmü Gülsüm Zeynel hep yasta âlem
Alimder Abbas’ın kaşları kalem
Takdir ezelinde böyleydi ilham
Fırat suyu kan akıyor baksana
Ümmü Gülsüm Zeynep çekerler tesuf
Kerbela’da çölleri İmama nasip
Siması Peygamber cemali Yusuf
Ali Ekberin leylasına baksana
Çok cefaya malik Zeynebi salip
Musayı Kazım ola onlara hasip
Hür şehitler Kerbelan’ın kurbanı
Haymagahın yanmasına baksana
ESARİ coş eyle bu dünya cefa
Bunca kahra vallah sürmedi sefa
Ağalar ağası ağnicef şaha
Has bağda Sakineye baksana
Evvel baştan Muhammed'e salavât.
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Ecel gelmiş pervaneler dönmeye,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Hasan’la Hüseyin, Ali'nin oğlu,
Şehidler yoluna giderler doğru.
İmam Zeynel, İmam Hüseyn oğlu,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Muhammed Bâkır’ın aldık keremin,
Cafer-i Sâdık'ın sürelim demin
Mûsâ Kâzım alsın gönlümüzün gamın,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
İmam-ı Rızâ'dan ola inâyet,
Takî’den Naki’den ere hidâyet.
Hasan-ül Askeri Şah-ı Velayet,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
ŞAH HATAYİ’m der beri gel aman,
Müminin kalbinden çıkmasın iman.
Âhiri zamanda Mehdi-i Zaman
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Türbesinin üstün nakş eylemişler
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Seni dört köşeye baş eylemişler
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Çağlar sular gibi akasım gelmez
Şehrine girince çıkasım gelmez
Yezit’in yüzüne bakasım gelmez
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Senin âşıkların yanar yakılır
On iki imam katarına katılır
Bunda Yezidilere la'net okunur
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Senin dervişlerin sema'lar döner
Kadir geceleri şema’lar yanar
Katarımız imam Cafer’e uyar
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
İmamı Hüseyin’in kolları bağlı
Muhip âşıkların ciğeri dağlı
Hazret -i Ali'nin en küçük oğlu
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Şah Hatayi'm eder erenler nerde
Çalısız kayasız bir sahra yerde
Kerbela çölünde kandilde nurda
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Aşığın başına gelmez hal olmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Erenler basmamış yerlere yüzü
İletüp çamura çiğnetme bizi
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Ãşık olan âşık dârdan ayrılmaz
Takî Nakî seven âşık yorulmaz
Tâlip bunalmazsa pîri çağırmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Bu hal ile biz onlara katıldık
Kemlik ettik dışarıya atıldık
Bir münkirin tuzağına tutulduk
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Pir Sultan’ım daim düşmektir işi
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın serçeşme başı
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Gündüz hayalimde gece düşümde
Ah senin dertlerin İmam Hüseyin
On iki ayların hem sabahında
Dilimde ivirdim İmam Hüseyin
Hatice, Fatıma divanda bile
Şehriban geliyor saç yola yola
Ağladıkça çeşmim yaşını sile
Mah yüzüne dökmüş İmam Hüseyin
Yarın iller mahşer derilinceğiz
Sorgu sual orda soruluncağız
Kanlı mektubumuz verilinceğiz
Hesabın görüyor İmam Hüseyin
Asası elinde sancak uğrunda
Gâhî mizan gâhî sırat yolunda
Muhammed'in sancağının önünde
Mazlum mazlum gezer İmam Hüseyin
Şah Hatayi'm ne hoş gördün yerini
Kimse bilmez evliyanın sırrını
Maviye soyunu mülcem oğlunu
Sürün şu dergâhtan İmam Hüseyin
İmamların yası yaşı çağlatan
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Kerbela çölünde kanı çağlatan
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
İptida meydanı hür şehit aştı
Gökte melekler kanla yaş saçtı
Yetmiş üç pehlivan hep şehit düştü
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Kana boyanmıştır nesl-i peygamber
Nerede zülfikar ordadır haydar
Ölünce hazreti fadime'yle kamber
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Şehit düştü imamların serdarı
Arşa çıktı ehlibeytin avazı
Takdirde yazılmış yazılan yazı
Ah senin dertleri ya İmam Hüseyin
Sefili sadık'ım gönlümün zarı var
Kerbelada ehlibeytin nuru var
Her dem kan ağlasam bende yeri var
Ah senin dertlerin pir İmam Hüseyin
Çöl yazıda ekilmiş bir kara duman
Dumanın içinde İmam görünür
Abbas at üstünde vermiyor aman
Yezidin askeri yaman görünür
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
Kerbela Çölünde şamalar yanar
Abbas at üstünde çark gibi döner
Ak libas altında yarası kanar
Ok saplanmış ciğerciği delinir
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
Abbas’ın giydiği keten gömlektir
Gömleği soyulmuş kolları yoktur
Bir değil beş değil yarası çoktur
Abbas'ı vuranlar elbet sürünür
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
MUHARREM ORUCU
Birini tutan Hakk’ın yeter
İkisini tutan günahın atar
Üçünü tutanlar cennette yatar
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Dördünü tutana veli dediler
Beşini tutana ulu dediler
Altısını tutana dolu dediler
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Yedisin tutan havada uçar
Sekizin tutan hülleler biçer
Dokuzun tutan cennetin açar
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Pir Sultan Abdal’ım onunda zahmet
On birini tutana indi rahmet
On iki tutana nasiptir cennet
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Yükletin barhanem develer ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Yoldaş olup gitmen yad iller ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Şu illerin çektiği perde
Beni sen düşürdün onulmaz derde
Karar alıp duramıyom bir yerde
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Benim ne davam var şu iller ile
Benim davam hak ehli kullar ile
Kerbela'ya giden Abdallar ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Kutlu günler doğup doğup aşmadan
Ceset farıyıp da akıl şaşmadan
Dağları kar alıp kırcı düşmeden
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Pir Sultan Abdal'ım bir hava ile
Arşa çıkardılar bin dava ile
Kanber'in güttüğü boz deve ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Aldı beni İmamların firkati.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Matem aylarında artar firakım.
Ah-u nalân etmek benim merakım.
Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Zarım işitenler kaldılar ta'na,
Dediler teselli gerektir sana.
Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Cihan benim olsa şâd olup gülmem,
Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem.
Çilekeş dervişim sefayı bilmem.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Firdevs bahçesinin kırmızı gülü,
Ben âşığım, oldum O'nun bülbülü,
Görünür gözüme Kerbelâ çölü,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Gönül murgu seyrangâha çıktıkça,
Kerbelâ'dan şehitlere baktıkça,
Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu,
Aşkına düşenler verir varını.
Ali oğlu, Muhammed'in torunu,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Fedâyi Dervişim derdi veremdir.
Cihanda kâm ehli olanlar kimdir?
Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Mâh-ı Muharrem'de mümin olanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yasın çekip bahr-ı ummana dalanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Âşığ-ı şeydâlar figana başlar.
Zâr eder iniler dağlarla taşlar.
Deryada balıklar, havada kuşlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yedi iklim, kevn-i mekân dört köşe,
Cümle âlem taaccuptur bu işe.
Deryalar mevc vurup gelir hurûşa,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Fedâyî'nin başı Hünkâra bağlı,
Kerbelâ nârından ciğeri dağlı.
Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
İmam Hüseyin
Gündüz hayalimde gece düşümde
Her derdime derman İmam Hüseyin
Yılın on'ki ayın seherlerinde
Her dertlere derman İmam Hüseyin
Dividim var kalem tutmaz elimde
Hakk'ın kelamın okurum dilimde
Muhammed'in sancağının altında
Mazlum mazlum duran İmam Hüseyin
Aşk kitabın huda bana gönderdi
Gökten cebrail de yere indirdi
Yezitleri cehenneme gönderdi
İblis çıkmaz ordan İmam Hüseyin
Hatice rehberi divanda bir yar
Fatma ana ağlar hem saçın yolar
Hak bir terazidir mizanın kurar
Şehit donu giyen İmam Hüseyin
Pir Sultan ne güzel bulmuş yerini
Ben pirime kurban verdim serimi
Muaviye oğlu mülcem soyunu
Sürelim dergâhtan İmam Hüseyin
Türbesin üstünü nakşeylediler
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Seni dört köşeye baş eylediler
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Muhammet Ali’nin çeşm-i çırağı
Erenler bağının bir gülü bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Akan sular gibi akasım gelmez
Şehrine girersem çıkasım gelmez
Cahilin yüzüne bakasım gelmez
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Senin âşıkların yanar yakılır
On' ki İmam katarına katılır
Bunda münkirlere lanet okulur
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Pir Sultan'ım eydür erenler nerde
Çalısız kayasız bir sahra yerde
Kerbela çölünde kandilde nurda
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Yine tamam oldu senenin başı
Yine tamam oldu senenin başı
Aktıkça akıyor gözümün yaşı
Mümin olanlara veriyor cüşu
Münkir yezit kıymetini bilmedi
İnşallah yezid'in nesli kırılır
Mümin olan hak cemine derilir
Bir orucun bin bir hacca yazılır
Oruç tutan ebed mahrum olmadı
Peygamberin vasisini kodular
Adına da mervan adın dediler
On İki İmamı bir bir yediler
Mazlumların ahı yerde kalmadı
Hasan'la Hüseyin Ali’nin oğlu
Yezid'in elinden ciğeri dağlı
Mümin olan şah'a ikrarla bağlı
İkrarı bend olan yoldan dönmedi
Ne dilersen hak'tan dile dileği
Muhammed Ali’nin yanar çerağı
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı
Pire ikrar veren geri dönmedi
Matem aylarında aşır orucu
Matem aylarında aşır orucu
Onu tutanlar sevap kazanır
Kerbela’da yatar İmam Hüseyin
Onu görenlerin benzi bozulur
Birini tutanlar ileri gider
İkisini tutana Hak yardım eder
Üçünü tutanlar cennete gider
Divan-ı dergâhta sevap yazılır
Dördünü tutana beri dediler
Beşini tutana dolu dediler
Altısını tutana Ali dediler
Divan-ı dergâhta Ali yazılır
Yedisini tutan havadan uçar
Sekizini tutan hülleler biçer
Dokuzunu tutan cenneti açar
Divan-ı dergâhta cömert yazılır
Şah Hatayi’m eydür onuna zahmet
On biri tutana okunur rahmet
On ikiyi tutana okunur ayet
Yüz bin kurbandan ileri yazılır
Eveli vaktinde aşır ayları
Evveli vaktinde aşır ayları
Cümle mümin kullar rehber yazılır
Bir oruç yüz bin kurbandan ileri
Hakkın katında sevap yazılır
Aşırı tutan mümin tutmayan yezit
Sil onun adını kalbinden kazıt
Fark edip aşırı tutarsa bir yezit
Müminler içinde mümin yazılır
Aşırı tutmayana verdiler ferman
Onun bir derdine bulunmaz derman
Yaptırsa yüz köprü, kesse bin kurban
Aşırı tutmayınca fasik yazılır
Aşırı tutanlar Güruhu Naci
Gökte melek yerde insan duacı
On ikiyi tutanlar müslüm bacı
küfürlü içerikürürler onu cennet makamına
Eydür Şah Hatayi’m Hakkın nutkuna
Rahmet olsun on ikiyi tutana
küfürlü içerikürürler onu cennet makamına
Müminler içinde huri yazılır
Dedesi oğlunu verdi hocaya
Dedesi oğlunu verdi hocaya
İsmini beyan eyledi heceye
Günde yedi baş keserdi geceye
Dedesinden imdat uman Hüseyin
Hüseyin'in pazarlığı hak ile
Divanına duramdım yük ile
Kâfirleri kırdırırdı ok ile
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Nurdan yapılıdır anın çardağı
Seherde salınır gövel ördeği
Kâfirler kaldırdı içti bardağı
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Sabahın seherinde kişneşir atlar
Yezitler içer de der afiyetler
İsmail de der ki ürüşür itler
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Nurdan yapılıdır onun odası
Dal boyuna hayran kaldı dedesi
Yemen'den geliyor onun gıdası
Gıdası kesilmez İmam Hüseyin
Kul Himmet Üstadım kollarım bağlı
Yezitler elinden ciğerim dağlı
Muhammed'in torunu Ali'nin oğlu
Davası kıyamete kalan Hüseyin...
Oturmuş Erenler yasını çeker
İmam Hüseyin’in yasıdır deyû
Durmayıp akıyor şehitler kanı
İmam Hüseyin’in kanıdır deyû
Lânet olsun ol Yezid’in canına
Kıydı Yezid İmam’ların kanına
Kesti başını küfürlü içerikürdüler Mervana
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
Hakk onarsın ol keşişin işini
Keşiş görmüş idi onun düşünü
Yedi bin altına aldı başını
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
O güzel pirinden olmadı ferman
Ali’nin duası dertlere derman
Yedi oğlunu da eyledi kurban
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
Pir Sultan Abdal’ım ettiler cefâ
Umarım Yezid’ler sürmesin sefâ
Traş olmadı Muhammed Mustafa
İmam Hüseyin’in yasıdır deyû
Gidi yezit elimize düştünüz
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
İki ellerin bileğinden kestiniz
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Al cübbe giyip cura dediniz
Ali evladına garaz ettiniz
Kellesini top yerine attınız
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Yerli yerince eylediniz canına
Kast ettiniz imamlar sultanına
Yüzü kara varın Hak divanına
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Geyikler meleşti erler sağmadı
Rahmet bağlandı o yıllar yağmadı
İnsi, cinsi, melaike ağladı
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Damarlar yarıldı kanlar çağladı
Gökte melek, yerde insan ağladı
Ay, gün kara giydi, kara bağladı
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Dedesi Muhammet yanına geldi
Torununun elin eline aldı
Arş'ta Fatma Ana saçını yoldu
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Pir Sultan Abdal'ım bu böyle olsun
Kanlı gömleğim Fatma Ana alsın
Gidi kâfir davan mahşere kalsın
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Muhammed'in sancağı elinde
Tutar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Allah Allah deyip, Şah'in narasın
Atar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Oklar deymiş, bedenine serine
Kılınç deymiş bedenin her yerine
Kanlı yezitleri biri birine
Katar Kerbelâ'da îmam Hüseyin
Akar gözlerinden yaşlar sel gibi
Sürer Zülcenah'ı esen yel gibi
Her yıl Muharrem'de kızıl gül gibi
Biter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Vücudu belendi kızıl kanlara
Pir seçildi erenlere canlara
Şefaat etmek için inananlara
Yeter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Dağlar seda verir ahu zarıma
Özüm çektim ol pirimin darına
Çekdiği acılar her gün bağrıma
Batar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Hak emrine boyun büktüklerinden
Gözlerinden yaşlar döktüklerinden
Bütün nebilerin çektiklerinden
Beter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Ağlarım, ağlarım gözyaşım silip
Derdini paylaşsam o dostu bulup
Her gün gözlerimin önüne gelip
Tüter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Komşu yapdı, erenleri kırkları
Zaten bir birinden yokdur farkları
Boğazına düğümlenen hıçkırıkları
Yutar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Mekân kurdu Kerbelâ'nin çölünde
Göğüs gerdi bin bir türlü zulüme
Bülbül olup konmuş cennet gülüne
Öter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Kanlı Yezit sarmış dört bir yanını
Oluk oluk akıttılar kanını
Hak askına sevenlerle canını
Satar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
ALİ SEFA der ki, Şahım Şahına
Kurban olam yere dökülen kanına
Yetmiş üç masumu almış yanına
Yatar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
İMAMIN SİTEMDEN BEZDİĞİ GÜNDÜR
Matem ayı yas çekelim gaziler
Şahin alkanda yüzdüğü gündür
Yezit elinde giriftar oldular
İmamın sitemden bezdiği gündür
Soldurdular taze gül gibi canı
Ay ile gün kara giydiler donu
Cümle şehitlerin kırmızı kanı
Duru duru olup aktığı gündür
Bir ateş saldılar âlem yanmağa
Nuru rahman kefen oldu sarmağa
Abu zemzem suyu idi yunmağa
Üstaz Ali tabut düzüğü gündür
Gidi yezidler şad oldu donandı
Şehitler kırmızı kana boyandı
Arştan melaikeler yere indi
İmamların kabir kazdığı gündür
Pir Sultan Abdal'ım çekerim ahi
Düşünmediniz mi ulu dergâhı
Kerbela'da yatar imamlar Şahı
Fatma Ana yaslı gezdiği gündür
Kerbela çölünde kızıl dumanla
Alevler içine attılar beni
Söner sandım narım geçer zamanla
Aynı nara bin kez tuttular beni
Tuttular narımı arş-ı semaya
Sol yanım vurdular yağlı kamaya
İmamlar yetişin Gani Huda'ya
Beter yaralara kattılar beni
Kattılar yarama acı tuzları
Yüz yıl oldu daha geçmez izleri
Değişmedi şu âlemin yozları
Kurup mezatları sattılar beni
Sattılar kuruşa kendi özünü
Döndüler mal mülke kıble yüzünü
Kerbela çölüne karıp közünü
Ateşler içine ittiler beni
İttiler ittiler hepsi ittiler
Havlayıp ırlayıp çekip gittiler
Gayrı yeter Mevla'm cana yettiler
Lime lime edip yuttular beni
Yuttular da kursağına takıldım
Büyük lokma idim korkup bakıldım
Maraş'ta Sivas'ta canlı yakıldım
Her asırda kanla tattılar beni
Tattılar kanımı canı varımı
Dar ağaca çekip yüzdü derimi
Ser verdim de ama vermem sırrımı
Sonunda bir lal ettiler beni
Ettiler sonunda deli divane
Yanar ağlarım İmam Hüseyin'e
Böylesi bir zulüm sığmaz bir dine
Kızılbaş diyerek böldüler beni
Böldüler yolumu dosttan ıratıp
Verdiler dertleri derman aratıp
Kendine bir iblis özü yaratıp
Bilmem ki nereden buldular beni
Buldular susuz bir çölün yanında
Bin hile doluydu damar kanında
Kılıçlar çekilmiş durmaz kınında
Acımadan yere çaldılar beni
Çaldılar yerlere döküp kanımı
Hasan'ın Hüseynim nice varımı
Der lanet yezit aldı canımı
Dertliler içine saldılar beni
Muhammed'in Gözünden Yaş Akıyor
Bilmem ki nasıl anlatsam derdimi,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor;
İmam Hasan oturmuş kucağında;
Muhammed'in gözünden yaş akıyor
Öpmüş dudağından, ciğeri yanar;
Cebrail haber salmış, yürek kanar;
Fatıma Ana, sana nasıl doyar?
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin var, diğer yanında,
Onu da öpmüş, gül açmış boynunda,
Sar ikisini de, bırakma koynunda,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Muhammed Mustafa göçtü dünyadan,
Emanet bıraktı, Aba soyundan,
Dayanmaz Fatıma geçti canından,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Ali şehit düştü Yolunda,
Yarası kanar dost, Hakk'ın katında,
Melekler ağlar, Şah’ımın yanında,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Üç Masum can verdi, ona ağlarız,
Biz yezit değiliz, kızıl bağlarız,
Hasan acısına nasıl dayanırız,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin yasını çekmeden;
Hasan'ımın toprağı kurumadan;
Yezidin piçleri kana doymadan,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Kerbela'ya açıldı İmam'ın Yolu,
Yetmiş iki Can var. Muhammed Gülü,
Onlardır Cennet-ül Mevla'nın katı
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Fırat, Dicle tutulmuş suyu akmaz,
Ekber'im yara almış kanı durmaz,
Öyle bir yaradır ki sesi çıkmaz,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Zulcehal'dir donu Düldül misali,
Zülfikar elinde Ali temsili,
Keser cümle münafığın elini,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin'im düştü atından,
Dayanılmaz Carh-ı Felek zatından,
Sekine, ağlar kan gelir ciğerden,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Dermanı eyü dur mekân cennet’tir
İmam Hüseyin cümleye rahmettir
İmam Hüseyin rehber talip bizlerdir.
Muhammed'in gözünden yaş akıyor
Cebrail gösterdi kanlı toprağı
Peygamberim sordu, kanda Hüseyin.
Toprak alacaktı torun yaprağı
Veda edecekti, canda Hüseyin.
Küfe’li kandırdı rehber Akil’i
İkindin otuz bin vardı vekili
Akşamda üç yüze indi şekili
Yatsıda can verdi, handa Hüseyin.
Küfe’de şehitti babası Ali
Göründü gözüne canlı cemali
Yola koyuldular efradı Ali
Küfe’de sarıldı, anda Hüseyin.
Hüseyin istedi izin olmadı
Sapıkların aklı dardı almadı
Gitmesine engel olup salmadı
Kılıç salladı dört yanda Hüseyin.
Göl kıyısı suyu yasak ettiler
Canilikte zirve, mekân tuttular
Analar, bebekler sabır yuttular
Cesedi çiğnendi, kumda Hüseyin.
Hasan’da şehitti Irak Küfe’de
İnsanlar şaşırdı aynı ifade
Yaşıyoruz şimdi zevki sefada
Ruhun rahat olsun, canda Hüseyin.
Düşünsem o anı yürekte sızı
Kırdırıyorlar hep bizlere bizi
Dursunî duymasın yezitler sözü
Irak durulmadı, handa Hüseyin.
Yasla matem günü doğdu dolunur
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Derdimize derman orda bulunur
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ağla bu günlerde gözünü silme
Ab-ı revan olur zay olur sanma
Aç gözün gafletten, sen gafil olma
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Hüseyin'e türlü zahım verdiler
Taze iken gonca gülün derdiler
Ah edip melekler saçın yoldular
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Yaktılar ciğerim attılar nâra
Dünyada Ahrette yüzleri kara
Bir su vermediler gül yüzlü yara
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
On'ki imamları düşürdün kana
Çok figan eyledi Şehriban Ana
Yasu matem günü mümin olana
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ehl-i Beyt ismini kaldırak dedi
Dünyayı Ahreti saymadı adü
Siyah zülfün al kanlara beledi
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Hasan Hüseyin'de Tanrı'nın dostu
Lanet Yezit ona eyledi kastı
Mervan soyu Sübyan ellerin kesti
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ebulkasım düğmelerin çözmedi
Seyit Zeynep al valasın bozmadı
Fatma Ana ciğerciğin közledi
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
SEFİL ALİ'm onlar şehit hak içün
Canım kurban Hüseyin'i Pâk içün
Ruz-u mahşerde cömert saki içün
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Kerbela çölünde gelip duran
Toprağı koklayıp çadırın kuran
İnsanlık uğruna serini veren
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Yetmiş iki pare er şehit veren
Abbas'ın kolların kalemdir diyen
Ali Ekber'in şahadetini gören
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Şahzede Kasım'ı yanında bulan
Kolundaki pazubendi okuyan
Vasiyet üzere kızını veren
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
İnsanlık uğruna meydana gelen
Hak için serini, sertacın veren
Kerbela çölünde mekânın kuran
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Adil Ali böyle söyler gezersin
Hak uğruna kalem tutmuş yazarsın
Şah Hüseyin'in yüreğini ezersin
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Bu Kerb-u beladır
Sıcak bir çöl birkaç çadır
Çocuklar susuz ağlıyor
Analar ağıt yakıyor
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
İşte kıyamet kopacak
Ümmet imansız kalacak
İman etmiş yüreklerde
Şimdi bir tufan kopacak
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Şimdi Mecnun Leyla’sından
Şimdi pervane Şam’ından
Ve Zeynep can Nigar’ından
Veda edip ayrılacak
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Tarihte en hazin sahne
İşte Hüseyin’in vedası
Yara dolu yüreğinde
Zeynep’in dinmez yarası
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Ben gidiyorum meydana
Düşman ile çarpışmaya
Ceddimin dini uğruna
Öz kanımda bulanmağa
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Bacı ben şehit olunca
Çok dövünüp de ağlama
Sabrınız çok olsun bacı
Emanet kalın Allah’a
Elveda Zeynep elveda Zeynep
Zeynep bu susuz yavrular
Yavrusu ölmüş analar
Sana emanetim bacı
Yakınma çok sızlanma
Elveda Zeynep elveda Zeynep
Acılar anası Zeynep
Hazin baktı kardeşine
Ey peygamberler vârisi
Kalbimin son tesellisi
Kardeş Hüseyin kardeş Hüseyin
Gücüm yok kırıldı belim
Git de diyemiyor dilim
Kardeş gitme bir daha dön
Seni son kez göreyim
Kardeş Hüseyin kardeş Hüseyin
Küçücük kızı sakine
Koşarak geldi Hüseyin’e
Açtı minik kollarını
Sarıldı ayaklarına
Gitme baba gitme baba
Bütün çocuklarla baba
Söz veriyoruz biz sana
Biz artık su istemeyiz
Su deyip seni üzmeyiz
Gitme baba gitme baba
Hüseyin elvedâ ediyor
Gökte melekeler ağlıyor
Düşman Hüseyin’i bekliyor
Zeynep ölümden dönüyor
Eyvah Hüseyin eyvah Hüseyin
Zülcenâh’a bindi Hüseyin
Susuz yola düştü Hüseyin
Fırat uzaklarda bakar
Akar mahzun mahzun akar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Başına neler mi geldi?
Hüseyin’i kimler mi kesti?
Bunları bana sormayın
Nebî ağlar Zehra ağlar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Çadırlar nasıl yandı?
Başı kaç diyar dolandı?
Bunları bana sormayın
Kalem ağlar kâğıt ağlar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Kan kılıca galip oldu
Kılıçlar kanda boğuldu
Hak müstahakkını buldu
Bâtıl düştü zail oldu.
Yakında görecekler nasıl bir inkılâp ile Zalimler devrilecektir.
Hüseyin DOĞAN Garip Dede Türbesi Dedesi
Ah Hüseyin
Nereyi eylesem mekân
Her yanı toz ile duman
Bir canım var yoluna kurban.
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim.
Izdırabım gelmez dile
Mazlumlar hep çeker çile.
Paramparça yüreğimle
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim...
Seyid Hamza’nın dileği
Çarkı kırılsın feleğin.
Ehlibeytim Şah Hüseyin’im
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim
Hüseyinnnnnnnn
Bunca evliyalar erenler
Hüsnün kabesine yüzün sürerler
Kapında da kul olsun sahip duranlar
Gel dinim imanım İmam Hüseyin.
Hüseyinnnnnnnn
Deden Muhammed atan haydarı
Parmağıyla yıktı babu hayberi
Şehitler serveri gaziler piri
Gel dinim imanım İmam Hüseyin.
Hüseyinnnnnnnn
Genci abdal şefaatin muhtacı
Seni zikreyledi güruhu naci
Bunca evliyanın enbiyanın ser tacı
Gel dinim İmam Hüseyin.
Aşk ileee
Ey şehid-i Kerbela’ya ağlayan
Ağla, mâtemdir Muharrem'dir bugün
Âteş-i hasretle sine dağlayan
Ağla, mâtemdir Muharrem'dir bugün
İnle mâtemdir Muharrem'dir bugün
Sinede, serde gerek dağ, dağ ola
Kanlı yaşlar didede ırmağ ola
Ger dilersen menzilin uçmağ ola
Gece gündüz ey Muhammet ümmeti
Edelim cân-ı Yezid’e lâneti
İster isen irgüre hak rahmeti
Kimdir o şah-ı şehid-i Kerbelâ
Nûru çeşmi Murtezâ, Âl-i Abâ
Cedd-i pakidir Muhammet Mustafâ
Her seher sanma şafaklar şebnemi
Anda kan ağlar melekler ol demi
Âlemi tuttu Hüseyn’in mâtemi
Çâr yâr ile Muhammed ey saîd
Oldular tesmim-i zehirle şehît
Kıydılar rahmetmeyip bunca anîd
Ey “Sezâî” bilmiş ol Şâh-ı Hüseyn
Cümleye sevmektir anı farz-ı ayn
Hem muhabbette beraberdir Hasan
Kalktı sökün etti Kûfe şehrinden
Şehitler serveri ülker mekânı
Duramazdı ol yezidin kahrinden
Seferim var deyi gelirdi ünü
İmam Ehl-i Beyt’in yanına aldı
Kerimesi Zeynep Kûfe'de kaldı
Gözlerinden yaş yerine kan geldi
Ağlayu ağlayu hublar civanı
Ötüyor borular çalınır naylar
Al yeşil sancaklar gün gibi parlar
Gülbengi çekilen ulular pirler
Cümlesi de oldu yola revani
Kerbela'ya vardı otağın kurdu
Cenk erbabı olan başına derdi
Hayır, himmet edip nasihat verdi
Hiç kimseye baki değil bu fani
Şam şerifte otururdu ol Yezit
Bakardı askeri görürdü gayet
Çağırdı Şemr'ecek askeri künbet
Gamı gayreti le sayarsın nanı
Ol Yezit'in bir evladı var idi
Gayetten pehlivan isim Har idi
Her mânada imamları görürdü
Hiç kimseye irşad etmezdi onu
Oğlan babasına "baba baba" der
"Asker gönderdiğin o nasıl bir er?"
Babası der "Türabi'den kıl hazer"
Ara yerden kaldırayım men onu
Oğlan babasına der "baba körsün
Hemi körsün hemi gayet inkârsın
Yarın şefaati kimden umarsın
Dane düşünmezsin ulu divanı"
Babası oğlanı gayet kakıdı
Oğlan babasına lanet okudu
Oğlanın ervahı ezel pek idi
Erişti hidayet buldu imanı
Oğlan der "kime edeyim ol bana
Hak için bir kılıç çalayım sana
Ahrette şefaat o eder bana
O zaman oğlan dörderdi dümeni"
Sığındı Sübhan'a bindi bir ata
Çok ok uçurdular gelmedi hata
Kerbela çölünde irişti zata
Öptü secde etti tuttu damanı
İmam der oğlana "kanden gelirsin
Kâfirin ordusun nerde bilirsin
Sormak ayıp değil nerden gelirsin
Dost mu düşman mısın bileyim seni
Oğlan der ki "ben Yezid'in oğluyum
Lanet babama ki sana bağlıyım
Şahım ağıdımı sana ağlayım
Asla dostum etme bize gümanı"
Eğledi destini pâ bûs eyledi
Babasın ettiğin bir bir söyledi
İsmi Har idi değişti Hûr oldu
Gayetten sevdiler ol pehlivanı
Öyle derken ordan yürütü Şimir
Çekmiş askerini hep tabur tabur
Titredi o tenler kalmadı sabır
Oğlan der "ibtida menim meydanı"
Çıkmış meydanlara bir yiğit döner
Silahşorluk çoktu oğlanda hüner
Çağırdı Şemir'e "gel ileri gel
Sana göstereyim dindarı dini"
Şemir der ki "bunu sağ sağ tutmalı
Öldürmeli değil ceza etmeli
Bunu sağ babasına iletmeli
Gayetten çok olur şerre inamı"
Öyle derken Şemir yürüdü ordan
Biri beşi değil kamusu birden
Oğlan eytti dedi "ya Şahı Merdan"
Sanarsın bir kıyamet koptu tufanı
Oğlan bir cenk eder idi meydanda
Atı kendi beyaz idi alkanda
Susuzlukta takat kalmadı anda
Vire vire derler idi âmânı
Şah Ali Abbas bir pehlivan vardı
Aldı kırbasını suya daldırdı
Anladı kırbayı sulda deldirdi
Gördü üç beş kâfir koptu hemani
Kâfiri görünce dolaştı pâyı
İk'ellerin kesti ol Mervan soyu
Eğildi dişiyle tuttu kırbayı
Geldi buldu ordu-yu humayunu
Mümin kullar çağırışur su deyü
Yezid der "tabi ol, vereyim suyu
Mümine farz oldu muharrem ayı
Belli olur yahşi ile yamanı
Kâfirler şehit etti ibtida Hûr'ı
İmamlar getirdi yakıdı anı
Dediler Hüseyn'e "durmuyor kanı
Bağlayın bakalım astar nişanı"
Ol imamın kucağında Âl Asker
Dedi "kâfir şu masuma bir su ver"
Öyle derken kucağında urdular
Arttı Şehriban Ana'nın efganı
Kâfirler şehit etti Âl Askeri
Gökte ağlaştı hem melekleri
Bize ruhsat vermez perverdigârı
İmam kahirlendi ağladı günü
Hakk'ın emri ile gelirdi vahib
Gösterdi kevseri içmedi muhib
Emir bize Hak'tan böyle beheyt it
Kamu belli olur mahşer günleri
Ebülkasım İmam Hüseyin kaldı
Kabım emmisinin yanına geldi
Yetmiş üç pehlivan hep şehid oldu
Ne yaman kast etti kâfir Mervani
Yeşil hat çekilmiş yazılmış yazı
İbtida Hüseyn'in Kasım'a sözü
Kurbanlık içinmiş ol emlik kuzu
Kurbanım önünde vereyim seri
Kasım emmisinin yanına geldi
Emmisi söyledi sükûta vardı
Kasım ayak ayak geriye durdu
Çıkardı kolundan söktü pazbandı
Kasım emmisinin yanına geldi
Çıkardı nâmeyi eline sundu
Biraderi yazmış okuyup bildi
Vasiyet tutmak gerçek nişanı
Bu Hakk'ın emridir böyle göresin
Zeyneb'i Ebül kasım'a veresin
Bu emanetlerimi böyle göresin
Eğer biraderim seversen beni
Kerimesin hem Kûfe'den getürdü
Getürdü de Ebulkasım'a verdi
Ber murad olmadan bir cenge girdi
Savaş arasında oldu düğünü
El eli görmedi etek eteği
Serilince kaldı anın yatağı
Ahrette cem olarak ballar peteği
Ahrette kavuştura yaradan Gani
Gelmiş meydan ister adu vü bi-din
Askerin var mıdır gönder Hüseyin
Aradan keseceğim Ali'nin soyun
Ben Allah'tan arar idim bu günü
Bâtıl olub kendi üzün saklama
Yüz sürüb de kilimini yoklama
Evliyanın geverini saklama
Müşterisin buldun ise ver imdi
Şah Hatai âhı arttı talibin
Neyleyim bundan fırsat galibin
Dil evliyanındır kulak talibin
Rakibler duymasın süregör imdi
Göze nem, Gönle elem.
Geçti bir yıl, yine bir mah-ı Muharrem geldi
Göze nem, gönle elem her yana matem geldi.
Medet Ya, Sahib-el imdat.
Medet Ya, Evlad-ı Hayder.
Aktı masum kanı Kerbela yazısına,
Çekildi okla kılıç peygamber kuzusuna,
Hangi vicdan dayanır bu yürek sızısına,
Esen seher yelleri sanki matem havası,
Yürekleri sızlatır kuzuların yarası.
Ümmü Gülsüm oturmuş şehitlerin başına,
Ali Ekber girmemişti henüz üç beş yaşına,
Zalim oklar, saplanmış anın hilal kaşına,
Esen seher yelleri sanki matem havası,
Yürekleri sızlatır, kuzuların yarası.
Ali Askar kuzusu, uyku girmez gözüne
Uymuş asi insanlar, bir yezidin sözüne
Bunlar nasıl bakacak Muhammed’in yüzüne?
Böylemidir hörmet etmek Hazreti Peygambere?
Hem ciğer pare-i Fatıma,Nur-u çeşmi Haydere?
Hangi kanunda vardır katl-i evlad-ı resul?
Hangi mezhepte görülmüştür bu usul?
Hangi vicdan eder bu hali kabul?
Böylemidir hörmet etmek Hazreti Peygambere?
Hem ciğer pare-i Zehra, nur-u çeşm-i Haydere?
Medet ya, Mazlum Hüseyin.
Susuz kavme yaptığından utanmaz,
Yeter saffet yeter, yara derindir kapanmaz.
Hüseyn-i Kerbelaya ağlayan gözler usanmaz.
Esen seher yelleri sanki matem havası.
Yürekleri sızlatır kuzuların yarası.
Medet Ya! Evlad-ı Hayder.
On Muharrem günü yandı yüreğim
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Canımı uğruna ben de vereyim
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Şafaklar atınca şahım uyandı
Öğlenin vaktinde kana boyandı
Bütün yaralara nasıl dayandı
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Günlerini sordu Cuma dediler
Vakitleri sordu öğlen dediler
Kıbleye çevirin olmaz dediler
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Kıpleye çevrildi namaza durdu
Ömer Zilcevşen enseden vurdu
Bütün ehlibeytin canına gıydı
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Bir tas su isdedi su vermediler
Susuzken kesecez seni dediler
Kellesini mızraklara asdılar
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Çalgılar vuruldu şenlik yaptılar
Kellesini alıp toplar yaptılar
Zeynep Ümmügülsün saçlar yoldular
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Süleyman Köktaş’ın kalemi bitti
Hüseyn’in kellesi Şam’a da gitti
Lanet Yezit şahın yüzüne baktı
Kerbela şahını nerde göreyim
Çalgılar vurdular, şenlik yaptılar,
Kellesini alıp toplar yaptılar,
Zeynebim ve Gülsüm saçlar yoldular,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Müslüm çocukları ne oldu bilesin,
Yüreklerini taş alıp da dövesin,
Hüseyin aşkına canım, ah, vah diyesin,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Al Fırat denildi, saçlar yolundu,
Ciğerleri pare pare bölündü,
Burda yezitlere lanet okundu,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Övelim özümüzü, ihlâs edelim,
Hüseyin aşkına ah vah diyelim,
Ey erenler şu dünyayı ne’delim,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Kuzular çığrışır bir su isterler,
Yezitler karşıdan su gösterirler,
Al şu gözünü şehit ettiler,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Eydür Şah Hatayi’m dilim söylesin,
Muhammed Mustafa himmet eylesin,
Mümin canlar candan ağlasın,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Kerbelâ da ehlibeyte kast eden
İnsan değildir, Müslüman da olamaz
Emanete alçakça ihanet eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Müslüman olan eder mi zulüm
Kundaktaki bebeğe revamı ölüm
Çölde susuz bırakan riyakâr zalim
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Dünya saltanatına gözünü diken
Fitnenin fesadın tohumun eken
Ebu süfyanın soyuna çeken
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Hazreti Muhammed’e garez edenler
Fatima-tı Zehra’ya acı verenler
Hamza pehlivanın ciğerini yiyenler
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Kadınların bile çadırına saldıran
Zeynel Abidin’i hasta yatağında kaldıran
Hür şehidi parçalara ayıran
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şah Hüseyin’e yalvarıp da getiren
Küfe halkıdır sonunda ihanet eden
Yetmiş iki şehidin kanına giren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Ali Ekber’e mızraklarla saldıran
Hazreti Abbas’ın kollarını kırdıran
Kardeş kavgasına sebebiyet veren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Anadan üryan kadınları gezdiren
Şam diyarında canlarından bezdiren
İnsanlık tarihine kapkara leke süren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Hazreti Zeyneb’e Feryat ettiren
Mazlumlara göz yasları döktüren
Aliyel Murtezaya kötülük eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şimir zülcevsendir şeytanı lâin
Ehlibeyt zulmeden en alçak hain
Yezit alçağıdır en adi zalim
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şehitlerin basını mızraklarda gezdiren
Mübarek bedenlerini atlar ile ezdiren
İslam dinine büyük kötülük eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Ozan Güner Kerbela’da yaslıyım
Mazlumun yanında zalimlere karşıyım
Kim derse ki ben mervanın soyuyum
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Güner Kaymak/ Amsterdam 13.02.2005
Kerbela'yı yalın ayak yürüdüm
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Su içmedim yudum yudum kurudum
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Ben düşmüşüm erenlerin derdine
Canım kurban Kerbela'nın merdine
Gözlerimle su getirdim yurduna
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Ferman Baba yalvarıyor Allah'a
Giden canlar geri gelmez bir daha
Ben bilirim suçun yoktu vallaha
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Biz ezelden ikrar verdik inandık
Yetmiş idi ahdu peyman Kerbela
Şah Hüseynin kanı ile boyandık
Toprağındır derde derman Kerbela
Ebu cehil Muhammede düşmandı
Muaviyeden çeken şahi merdandı
Hür şehitte Hüseynime kurbandı
Toprağında döküldü kan Kerbela
La ilahe illallah, Haktır Muhammeden resullallah
Ali Mürşid güzel şah, Şah eyvallah eyvallah
Yetmiş bin kişi söz verdi döndüler
Döndü mervanı himara kandılar
Ok attılar sanmayın utandılar
Kavmi mervan kavmi süfyan Kerbela
Şam eline haberciler saldılar
Yüzbin asker mevcuduna aldılar
Ehli beytin üzerine geldiler
Göğe çıktı zaru figan Kerbela
La ilahe illallah, Haktır Muhammede resullallah
Ali Mürşid güzel şah, Şah eyvallah eyvallah
Hazreti Hüseyin atından indi
Mübarek elini toprağa sürdü
Toprak şehitlerin kanıyla yundu
Oldu şehitlere Kerbela
Hazreti Hüseyin'im dedi Ali Ekber
Bak etrafa bana getir bir haber
Leyla anamızda gözyaşı döker
Davut Sulari'den beyan Kerbela
Dilim Damağım Kurudu - Mersiye –
Dilim damağım kurudu
Yandım Allah bir yudum su
Bedenim tenim çürüdü
Öldüm n’olur bir yudum su
Kerbela’da Şah Hüseyin
Ali Ekber’in Sakine’nin
Murtaza’nın Fatıma’nın
Aşkına oy bir yudum su
Yezid kast eyledi bize
Ehlibeyt neslimize
Dağlar taşlar indi düze
İniliyor bir yudum su
Kestiler Fırat suyunu
Muaviye’nin bir oyunu
Harmela’nın ahı oku
Değmeden ver bir yudum su
On iki İmam’ın demine
Kırkların güzel cemine
Yetmişlerin meclisine
Gireceğim bir yudum su
Kûfe’yi boğdu uğultu
Bu figanı cihan duydu
Metini narına yandı
Yandım nolur bir yudum su
Durdum divanına ellerim bağlı
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Şu aşkın elinden ciğerim dağlı
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Bunca dertlilerin dermanı sensin
Müminlerin kanadısın kolusun
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli'sin
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Dertlidir yüreğim derdim binden çok
Nice biat vardır yetmiş üçü hak
Ali’nin oğlusun bunda güman yok
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Macera'yı Kerbela'nın bir günü
Mülkümüz şu dünya fanidir fani
Ulaş Hızır ulaş bugün car günü
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
DEMANİ der Kur'an Hak Kur'an-ullah
Sevenin gönlünden gitmiyor billâh
Cümlenin muradın ver Allah Allah
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Matem ayı Muharremin onunda
Dertli dertli öten kuşlar merhaba
Kılıç kan içinde ağlar kınında
Kerbela’da kesik başlar merhaba
Hür şehittir insanlığın kurbanı
Sağ kolunda durmaz akıyor kanı
İmam Hüseyin ister nişanı
Hak Muhammed Ali Üçler Merhaba
Ehl-i Beyt bir su deyi sızılar
Anada süt arar emlik kuzular
Altı aylık askar noldu gaziler
Penci Ali-aba beşler merhaba
Celal Abbas kendini Fırat’a attı
Zalimler görünce hep hûcüm etti
Kolları kesildi kırbayı tuttu
Alkana boyanan dişler merhaba
Saçın yoldu Ali Ekber Leylası
Yakıldı Kasımın kandan kınası
Sırrıya ağlar şehit anası
Muradın almayan eşler merhaba
Altı Ali oğlu atmış altı can
Yetmiş üçün biri Hamza pehlivan
Yürüdü Hüseyin açıldı meydan
Zeynep’in gözünde yaşlar merhaba
Yetmiş üçtür Kerbela’nın kurbanı
Zeynel kan ağladı gezdi cihanı
Murtaza Şirin’in canı cananı
Kesik başlar kalem kaşlar merhaba
http://www.zohreanaforum.com/deyis-ve-ne...zlari.html
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Senin derdin bağrım deldi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Şehit düştü Şah-ıMerdan,
Ah Hasan’ım, vah Hüseyn’im
Kerbela’nın önü yazı
Yüreğimden çıkmaz sızı
Yezitler mi kırdı sizi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Bizimle gelenler gelsin
Serini meydana koysun
Hüseyinle şehid olsun
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbela’nın yazıları
Şehit düştü gazileri
Fatma ana kuzuları
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbela’nın önü düzdür
Geceler bana gündüzdür
Hüseyn’im Kerbela’da yalnızdır
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Hür şehid atından düştü
Kâfirler başına üştü
Müminlere matem düştü
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İşte geldi bahar yazlar
Yazı yazlar güzü güzler
Fatma ana yolların gözler
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Kerbelâ’nın önü çağlı
Benim ciğerciğim dağlı
Hazreti Ali’nin oğlu
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Atan Ali anan Fatma
Dert üstüne dertler katma
Didarından mahrum etme
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Fatma ana zülfün çözer
Ağlayı ağlayı gezer
Müminlerin bağrın ezer
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Gazel oldu bahçe bağlar
Dumanlıdır yüce dağlar
Can Hatayi yanar ağlar
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Hasanım ağu içti leb-i sükker ah çeker
Hüseyin attan düştü kime şikâr, ah çeker
Nerde kalmış acaba bak zülfikar ah çeker
Ali’nin on bir oğlu yerde yatar, ah çeker
Fatma ananın ciğeri sızlar sızlar, ah çeker
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela'ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Cümle kureyş ensarı düştü ah-u figana
Ali yezid boyadı çifte kuzun, al kana
Ey server-i enbiya sen bunu de süphana
O gün ola göreydim yezid düşe divana
Sırattan seyredeydim geçer iken o yana
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela'ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Medine dağlarında susamla sümbül ağlar
Dağlar inim iniler sular sarhoş, sel ağlar
Cümle kuşlar figanda bak dertli bülbül ağlar
Viranede baykuşlar hû çeker, yıl yıl ağlar
Kerbela’ya kulak ver sahra ağlar, çöl ağlar
Lanet olsun yezid'e şah-u geda kul ağlar
Ey mürteza gel yetiş binekte düldül ağlar
Hasanım ağu içmiş gözyaşları sel ağlar
Kerbela imdat ister gözetirler, yol ağlar
Hüseyin attan düştü sahra-i Kerbela’ya
Cibril kurban haber ver sultan-i enbiyaya
Yektir Ali, tektir Ali, şahtır Ali
Ali, Ali, cansın Ali Ali, Ali, yar Ali
Eylen Yolcum Eylen Bir Su Vereyim
Zeynel Can-Cemal Akkiraz
Eylen yolcum eylen bir su vereyim
Susuz çöller aşmadın mı yaralı
Hüseyin cemali vardır yüzünde
Beni mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Bende ayrı düştüm sevdiklerimden
Ok yedim zamane yezitlerinden
Dileğim var Kerbela’nın çölünden
Beni mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Sensin Zeynel canım Kâbe dediğim
Sana gelen oklar sinemi deldi
Bak bende susuzum o günden beri
Beni Mahrum etme Dost ellerinden
Şah yollarından
Kerbela çölünü, kapladı duman
Bu zulmü yapanda olur mu iman?
İçimi bir hüzün kaplıyor aman
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela çölünde esiyor rüzgâr
Fırat Nehri’nin de soğuk suyu var
Her zaman içimi sıkıntı kaplar
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela denince durmaz gözyaşım
Bir ağrı geliyor, çatlıyor başım
Üzüntüden ölüyorum kardeşim
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela da görüyorum atları
Zeynep elin kesmiş, zincir katları
Yediğimden almıyorum tatları
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela görünür bana her, Kan’da
Hüseyin adını duyduğum anda
Orada olmayı istiyor, can’da
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’nın matemini tutmaya
Onlar gibi o kumlara yatmaya
Kalbim başlar heyecanla atmaya
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da kefen olan hasırı
Hep kendimde arıyorum kusuru
Duyduğum sözlerin, olur tesiri
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’ nın çok mu olur ayazı?
Önceden mi yazılmıştır bu yazı?
Kendime de haram ettim, beyazı
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela da gece olur karanlık
Dalgınlığa gelse bile, bir anlık
Yapmıyorum kimse ile yarenlik
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da yanan çadırlar gördüm
Anlamak içinde, Zeynep’e sordum
Ne olur sormayın artıyor derdim
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’da yollar geçit vermiyor
Zulüm yapan muradına ermiyor
Acaba gözyaşım niye durmuyor?
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Kerbela’nın destanını yazanlar
Hüseyin’in mezarını kazanlar
Derdimizi ancak, ağamız anlar
Muharrem Ayı’na girdiğim zaman
Ali Fatma’nın nazlı çiçeği
Yolundu gülzardan güller ağladı
Dedesi Muhammed’in gözbebeği
Şah Hüseyin’im diyen diller ağladı
Ölüm döşeğinde çağırıp yanına
Muaviye dedi Yezid oğluna:
“Hasan’ı ben yedim, Hüseyin sana”
Duyan, işiten kullar ağladı.
O Yezid ki Şam’a halife oldu
Medine valisine buyruk saldı
Şah Hüseyin’ı biata zorladı
Bu zulmü gören gözler ağladı.
Göç edip bir sure Mekke’de kaldı
Ali ailesi, kedere daldı
Küfeliler “gel” diye haber saldı
Ona mektup yazan eller ağladı.
Duydu ki Amr ibn ül-As geliyor
Bilenmiş bir kılıç, ölüm geliyor
Şah Hüseyin orayı terk ediyor
Arkasından Mekkeliler ağladı.
Akrabalar çocuklar ve kadınlar,
Yanlarında elli dört savaşçı var,
Küfe’ye doğru çekmişler katar,
Eğlendiği konaklar yollar ağladı.
Küfe yolunun tam ortasındaydı,
Müslim’in katlinin haberin aldı,
Üzüldü sızlandı, yoldan kalmadı.
Ayağı altında çöller ağladı
Hür bin askerle peşinde idi
Dört bin Kerbela’da onu bekledi
Fırat’a ulaşması engellendi
Bağrı yanan kız gelinler ağladı
Dönek Küfeliler utanmadılar
Yezid’in ordusunda yer aldılar
Sözde Ali Şiası müslümandılar
Ali’yi candan sevenler ağladı
Celal Abbas o ne yiğit eridi
Aldı kırbaları suya yürüdü
Kestiler kolların’ yine durmadı
Kırbadan dökülen sular ağladı
Savaşan güçler genelde eşittir
İnsanlık tarihi hiç görmemiştir
Beş bin zalim yetmiş mazlum ne iştir
Tarihteki tüm dengeler ağladı
İmam Al’ Asgar’ı havada tuttu
Ona İbn-i Sad’dan su talep etti
Zalim su yerine bir ok göndertti
Masumun boğaz’na, yaylar ağladı
Eli silah tutanlar şehit oldu
Hüseyin tek, asker içine daldı
Mübarek bedeni çok yara aldı
Düştü toprağa yerler ağladı
Şimr lâin geldi oturdu göğsüne
Kesti kafasını aldı eline
Onlar nasıl İslamız der kendine
Peygamberini sevenler ağladı
Derviş Baba lanet ehl-i Yezid’e
Bizim tevellamız ol Ehl-i Beyt’e
Tam yetmiş üç şehit, o susuz çölde
Aşura gününde tarih ağladı
Hakk için kendini kurban eyleyen
Şahı Merdan oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin
Muhammed Ali'nin çeşmi çerağı
Erenler bağının gülşeni bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmâm Hüseyin
Ceddi Muhammed'dir atası Ali
Anası Fâtıma cihan evveli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmâm Hüseyin
Batının sultanı müminler şahı
Gaib âleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn'im diye ederler ahı
Matem ile zarı İmâm Hüseyin
Pir Sultan'ım eydur tutar damanın
Dostunun dostuyuz biz hanedanın
Dü çeşmi değilmi şah-ı merdanın
Erenler hünkârı İmâm Hüseyin
Deli gönül çok açılıp şad olma
Kerbelada Şah Hüseyn’e baksana
Nefsine uğrayıp da kahkaha ile gülme
Ehlibeyt gamda, yasa baksana!
Yezit gast eyledi vermedi suyu
Orada tutuldu kasımın toyu
Sırrıya ağlıyor ne murat deyu
Fatma Ana’nın kınasına baksana
Ümmü Gülsüm Zeynel hep yasta âlem
Alimder Abbas’ın kaşları kalem
Takdir ezelinde böyleydi ilham
Fırat suyu kan akıyor baksana
Ümmü Gülsüm Zeynep çekerler tesuf
Kerbela’da çölleri İmama nasip
Siması Peygamber cemali Yusuf
Ali Ekberin leylasına baksana
Çok cefaya malik Zeynebi salip
Musayı Kazım ola onlara hasip
Hür şehitler Kerbelan’ın kurbanı
Haymagahın yanmasına baksana
ESARİ coş eyle bu dünya cefa
Bunca kahra vallah sürmedi sefa
Ağalar ağası ağnicef şaha
Has bağda Sakineye baksana
Evvel baştan Muhammed'e salavât.
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Ecel gelmiş pervaneler dönmeye,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Hasan’la Hüseyin, Ali'nin oğlu,
Şehidler yoluna giderler doğru.
İmam Zeynel, İmam Hüseyn oğlu,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Muhammed Bâkır’ın aldık keremin,
Cafer-i Sâdık'ın sürelim demin
Mûsâ Kâzım alsın gönlümüzün gamın,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
İmam-ı Rızâ'dan ola inâyet,
Takî’den Naki’den ere hidâyet.
Hasan-ül Askeri Şah-ı Velayet,
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
ŞAH HATAYİ’m der beri gel aman,
Müminin kalbinden çıkmasın iman.
Âhiri zamanda Mehdi-i Zaman
Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.
Türbesinin üstün nakş eylemişler
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Seni dört köşeye baş eylemişler
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Çağlar sular gibi akasım gelmez
Şehrine girince çıkasım gelmez
Yezit’in yüzüne bakasım gelmez
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Senin âşıkların yanar yakılır
On iki imam katarına katılır
Bunda Yezidilere la'net okunur
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Senin dervişlerin sema'lar döner
Kadir geceleri şema’lar yanar
Katarımız imam Cafer’e uyar
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
İmamı Hüseyin’in kolları bağlı
Muhip âşıkların ciğeri dağlı
Hazret -i Ali'nin en küçük oğlu
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Şah Hatayi'm eder erenler nerde
Çalısız kayasız bir sahra yerde
Kerbela çölünde kandilde nurda
Gel dinim imanım imamı Hüseyin
Aşığın başına gelmez hal olmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Erenler basmamış yerlere yüzü
İletüp çamura çiğnetme bizi
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Ãşık olan âşık dârdan ayrılmaz
Takî Nakî seven âşık yorulmaz
Tâlip bunalmazsa pîri çağırmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Bu hal ile biz onlara katıldık
Kemlik ettik dışarıya atıldık
Bir münkirin tuzağına tutulduk
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Pir Sultan’ım daim düşmektir işi
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın serçeşme başı
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Gündüz hayalimde gece düşümde
Ah senin dertlerin İmam Hüseyin
On iki ayların hem sabahında
Dilimde ivirdim İmam Hüseyin
Hatice, Fatıma divanda bile
Şehriban geliyor saç yola yola
Ağladıkça çeşmim yaşını sile
Mah yüzüne dökmüş İmam Hüseyin
Yarın iller mahşer derilinceğiz
Sorgu sual orda soruluncağız
Kanlı mektubumuz verilinceğiz
Hesabın görüyor İmam Hüseyin
Asası elinde sancak uğrunda
Gâhî mizan gâhî sırat yolunda
Muhammed'in sancağının önünde
Mazlum mazlum gezer İmam Hüseyin
Şah Hatayi'm ne hoş gördün yerini
Kimse bilmez evliyanın sırrını
Maviye soyunu mülcem oğlunu
Sürün şu dergâhtan İmam Hüseyin
İmamların yası yaşı çağlatan
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Kerbela çölünde kanı çağlatan
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
İptida meydanı hür şehit aştı
Gökte melekler kanla yaş saçtı
Yetmiş üç pehlivan hep şehit düştü
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Kana boyanmıştır nesl-i peygamber
Nerede zülfikar ordadır haydar
Ölünce hazreti fadime'yle kamber
Ah senin dertlerin ya İmam Hüseyin
Şehit düştü imamların serdarı
Arşa çıktı ehlibeytin avazı
Takdirde yazılmış yazılan yazı
Ah senin dertleri ya İmam Hüseyin
Sefili sadık'ım gönlümün zarı var
Kerbelada ehlibeytin nuru var
Her dem kan ağlasam bende yeri var
Ah senin dertlerin pir İmam Hüseyin
Çöl yazıda ekilmiş bir kara duman
Dumanın içinde İmam görünür
Abbas at üstünde vermiyor aman
Yezidin askeri yaman görünür
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
Kerbela Çölünde şamalar yanar
Abbas at üstünde çark gibi döner
Ak libas altında yarası kanar
Ok saplanmış ciğerciği delinir
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
Abbas’ın giydiği keten gömlektir
Gömleği soyulmuş kolları yoktur
Bir değil beş değil yarası çoktur
Abbas'ı vuranlar elbet sürünür
Hal böyle böyle var Pire söyle
Pirim Mecnun olmuş, ben olam Leyla
Pir de benim gibi yanar mı böyle
MUHARREM ORUCU
Birini tutan Hakk’ın yeter
İkisini tutan günahın atar
Üçünü tutanlar cennette yatar
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Dördünü tutana veli dediler
Beşini tutana ulu dediler
Altısını tutana dolu dediler
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Yedisin tutan havada uçar
Sekizin tutan hülleler biçer
Dokuzun tutan cennetin açar
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Pir Sultan Abdal’ım onunda zahmet
On birini tutana indi rahmet
On iki tutana nasiptir cennet
Engür olmuş Hakk ceminde ezilir.
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Yükletin barhanem develer ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Yoldaş olup gitmen yad iller ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Şu illerin çektiği perde
Beni sen düşürdün onulmaz derde
Karar alıp duramıyom bir yerde
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Benim ne davam var şu iller ile
Benim davam hak ehli kullar ile
Kerbela'ya giden Abdallar ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Kutlu günler doğup doğup aşmadan
Ceset farıyıp da akıl şaşmadan
Dağları kar alıp kırcı düşmeden
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Pir Sultan Abdal'ım bir hava ile
Arşa çıkardılar bin dava ile
Kanber'in güttüğü boz deve ile
Beni İmam Hüseyin'e gönderin
Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Aldı beni İmamların firkati.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Matem aylarında artar firakım.
Ah-u nalân etmek benim merakım.
Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Zarım işitenler kaldılar ta'na,
Dediler teselli gerektir sana.
Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Cihan benim olsa şâd olup gülmem,
Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem.
Çilekeş dervişim sefayı bilmem.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Firdevs bahçesinin kırmızı gülü,
Ben âşığım, oldum O'nun bülbülü,
Görünür gözüme Kerbelâ çölü,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Gönül murgu seyrangâha çıktıkça,
Kerbelâ'dan şehitlere baktıkça,
Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu,
Aşkına düşenler verir varını.
Ali oğlu, Muhammed'in torunu,
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Fedâyi Dervişim derdi veremdir.
Cihanda kâm ehli olanlar kimdir?
Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır.
Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.
Mâh-ı Muharrem'de mümin olanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yasın çekip bahr-ı ummana dalanlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Âşığ-ı şeydâlar figana başlar.
Zâr eder iniler dağlarla taşlar.
Deryada balıklar, havada kuşlar,
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Yedi iklim, kevn-i mekân dört köşe,
Cümle âlem taaccuptur bu işe.
Deryalar mevc vurup gelir hurûşa,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
Fedâyî'nin başı Hünkâra bağlı,
Kerbelâ nârından ciğeri dağlı.
Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu,
Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.
İmam Hüseyin
Gündüz hayalimde gece düşümde
Her derdime derman İmam Hüseyin
Yılın on'ki ayın seherlerinde
Her dertlere derman İmam Hüseyin
Dividim var kalem tutmaz elimde
Hakk'ın kelamın okurum dilimde
Muhammed'in sancağının altında
Mazlum mazlum duran İmam Hüseyin
Aşk kitabın huda bana gönderdi
Gökten cebrail de yere indirdi
Yezitleri cehenneme gönderdi
İblis çıkmaz ordan İmam Hüseyin
Hatice rehberi divanda bir yar
Fatma ana ağlar hem saçın yolar
Hak bir terazidir mizanın kurar
Şehit donu giyen İmam Hüseyin
Pir Sultan ne güzel bulmuş yerini
Ben pirime kurban verdim serimi
Muaviye oğlu mülcem soyunu
Sürelim dergâhtan İmam Hüseyin
Türbesin üstünü nakşeylediler
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Seni dört köşeye baş eylediler
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Muhammet Ali’nin çeşm-i çırağı
Erenler bağının bir gülü bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Akan sular gibi akasım gelmez
Şehrine girersem çıkasım gelmez
Cahilin yüzüne bakasım gelmez
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Senin âşıkların yanar yakılır
On' ki İmam katarına katılır
Bunda münkirlere lanet okulur
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Pir Sultan'ım eydür erenler nerde
Çalısız kayasız bir sahra yerde
Kerbela çölünde kandilde nurda
Gel dinim imanım İmam Hüseyin
Yetiş carımıza İmam Hüseyin
Yine tamam oldu senenin başı
Yine tamam oldu senenin başı
Aktıkça akıyor gözümün yaşı
Mümin olanlara veriyor cüşu
Münkir yezit kıymetini bilmedi
İnşallah yezid'in nesli kırılır
Mümin olan hak cemine derilir
Bir orucun bin bir hacca yazılır
Oruç tutan ebed mahrum olmadı
Peygamberin vasisini kodular
Adına da mervan adın dediler
On İki İmamı bir bir yediler
Mazlumların ahı yerde kalmadı
Hasan'la Hüseyin Ali’nin oğlu
Yezid'in elinden ciğeri dağlı
Mümin olan şah'a ikrarla bağlı
İkrarı bend olan yoldan dönmedi
Ne dilersen hak'tan dile dileği
Muhammed Ali’nin yanar çerağı
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı
Pire ikrar veren geri dönmedi
Matem aylarında aşır orucu
Matem aylarında aşır orucu
Onu tutanlar sevap kazanır
Kerbela’da yatar İmam Hüseyin
Onu görenlerin benzi bozulur
Birini tutanlar ileri gider
İkisini tutana Hak yardım eder
Üçünü tutanlar cennete gider
Divan-ı dergâhta sevap yazılır
Dördünü tutana beri dediler
Beşini tutana dolu dediler
Altısını tutana Ali dediler
Divan-ı dergâhta Ali yazılır
Yedisini tutan havadan uçar
Sekizini tutan hülleler biçer
Dokuzunu tutan cenneti açar
Divan-ı dergâhta cömert yazılır
Şah Hatayi’m eydür onuna zahmet
On biri tutana okunur rahmet
On ikiyi tutana okunur ayet
Yüz bin kurbandan ileri yazılır
Eveli vaktinde aşır ayları
Evveli vaktinde aşır ayları
Cümle mümin kullar rehber yazılır
Bir oruç yüz bin kurbandan ileri
Hakkın katında sevap yazılır
Aşırı tutan mümin tutmayan yezit
Sil onun adını kalbinden kazıt
Fark edip aşırı tutarsa bir yezit
Müminler içinde mümin yazılır
Aşırı tutmayana verdiler ferman
Onun bir derdine bulunmaz derman
Yaptırsa yüz köprü, kesse bin kurban
Aşırı tutmayınca fasik yazılır
Aşırı tutanlar Güruhu Naci
Gökte melek yerde insan duacı
On ikiyi tutanlar müslüm bacı
küfürlü içerikürürler onu cennet makamına
Eydür Şah Hatayi’m Hakkın nutkuna
Rahmet olsun on ikiyi tutana
küfürlü içerikürürler onu cennet makamına
Müminler içinde huri yazılır
Dedesi oğlunu verdi hocaya
Dedesi oğlunu verdi hocaya
İsmini beyan eyledi heceye
Günde yedi baş keserdi geceye
Dedesinden imdat uman Hüseyin
Hüseyin'in pazarlığı hak ile
Divanına duramdım yük ile
Kâfirleri kırdırırdı ok ile
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Nurdan yapılıdır anın çardağı
Seherde salınır gövel ördeği
Kâfirler kaldırdı içti bardağı
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Sabahın seherinde kişneşir atlar
Yezitler içer de der afiyetler
İsmail de der ki ürüşür itler
Kanı ılgıt ılgıt akan Hüseyin
Nurdan yapılıdır onun odası
Dal boyuna hayran kaldı dedesi
Yemen'den geliyor onun gıdası
Gıdası kesilmez İmam Hüseyin
Kul Himmet Üstadım kollarım bağlı
Yezitler elinden ciğerim dağlı
Muhammed'in torunu Ali'nin oğlu
Davası kıyamete kalan Hüseyin...
Oturmuş Erenler yasını çeker
İmam Hüseyin’in yasıdır deyû
Durmayıp akıyor şehitler kanı
İmam Hüseyin’in kanıdır deyû
Lânet olsun ol Yezid’in canına
Kıydı Yezid İmam’ların kanına
Kesti başını küfürlü içerikürdüler Mervana
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
Hakk onarsın ol keşişin işini
Keşiş görmüş idi onun düşünü
Yedi bin altına aldı başını
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
O güzel pirinden olmadı ferman
Ali’nin duası dertlere derman
Yedi oğlunu da eyledi kurban
İmam Hüseyin’in başıdır deyû
Pir Sultan Abdal’ım ettiler cefâ
Umarım Yezid’ler sürmesin sefâ
Traş olmadı Muhammed Mustafa
İmam Hüseyin’in yasıdır deyû
Gidi yezit elimize düştünüz
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
İki ellerin bileğinden kestiniz
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Al cübbe giyip cura dediniz
Ali evladına garaz ettiniz
Kellesini top yerine attınız
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Yerli yerince eylediniz canına
Kast ettiniz imamlar sultanına
Yüzü kara varın Hak divanına
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Geyikler meleşti erler sağmadı
Rahmet bağlandı o yıllar yağmadı
İnsi, cinsi, melaike ağladı
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Damarlar yarıldı kanlar çağladı
Gökte melek, yerde insan ağladı
Ay, gün kara giydi, kara bağladı
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Dedesi Muhammet yanına geldi
Torununun elin eline aldı
Arş'ta Fatma Ana saçını yoldu
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Pir Sultan Abdal'ım bu böyle olsun
Kanlı gömleğim Fatma Ana alsın
Gidi kâfir davan mahşere kalsın
İmam Hüseyin'in kanı nic’oldu?
Muhammed'in sancağı elinde
Tutar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Allah Allah deyip, Şah'in narasın
Atar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Oklar deymiş, bedenine serine
Kılınç deymiş bedenin her yerine
Kanlı yezitleri biri birine
Katar Kerbelâ'da îmam Hüseyin
Akar gözlerinden yaşlar sel gibi
Sürer Zülcenah'ı esen yel gibi
Her yıl Muharrem'de kızıl gül gibi
Biter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Vücudu belendi kızıl kanlara
Pir seçildi erenlere canlara
Şefaat etmek için inananlara
Yeter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Dağlar seda verir ahu zarıma
Özüm çektim ol pirimin darına
Çekdiği acılar her gün bağrıma
Batar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Hak emrine boyun büktüklerinden
Gözlerinden yaşlar döktüklerinden
Bütün nebilerin çektiklerinden
Beter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Ağlarım, ağlarım gözyaşım silip
Derdini paylaşsam o dostu bulup
Her gün gözlerimin önüne gelip
Tüter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Komşu yapdı, erenleri kırkları
Zaten bir birinden yokdur farkları
Boğazına düğümlenen hıçkırıkları
Yutar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Mekân kurdu Kerbelâ'nin çölünde
Göğüs gerdi bin bir türlü zulüme
Bülbül olup konmuş cennet gülüne
Öter Kerbelâ'da İmam Hüseyin
Kanlı Yezit sarmış dört bir yanını
Oluk oluk akıttılar kanını
Hak askına sevenlerle canını
Satar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
ALİ SEFA der ki, Şahım Şahına
Kurban olam yere dökülen kanına
Yetmiş üç masumu almış yanına
Yatar Kerbelâ'da İmam Hüseyin
İMAMIN SİTEMDEN BEZDİĞİ GÜNDÜR
Matem ayı yas çekelim gaziler
Şahin alkanda yüzdüğü gündür
Yezit elinde giriftar oldular
İmamın sitemden bezdiği gündür
Soldurdular taze gül gibi canı
Ay ile gün kara giydiler donu
Cümle şehitlerin kırmızı kanı
Duru duru olup aktığı gündür
Bir ateş saldılar âlem yanmağa
Nuru rahman kefen oldu sarmağa
Abu zemzem suyu idi yunmağa
Üstaz Ali tabut düzüğü gündür
Gidi yezidler şad oldu donandı
Şehitler kırmızı kana boyandı
Arştan melaikeler yere indi
İmamların kabir kazdığı gündür
Pir Sultan Abdal'ım çekerim ahi
Düşünmediniz mi ulu dergâhı
Kerbela'da yatar imamlar Şahı
Fatma Ana yaslı gezdiği gündür
Kerbela çölünde kızıl dumanla
Alevler içine attılar beni
Söner sandım narım geçer zamanla
Aynı nara bin kez tuttular beni
Tuttular narımı arş-ı semaya
Sol yanım vurdular yağlı kamaya
İmamlar yetişin Gani Huda'ya
Beter yaralara kattılar beni
Kattılar yarama acı tuzları
Yüz yıl oldu daha geçmez izleri
Değişmedi şu âlemin yozları
Kurup mezatları sattılar beni
Sattılar kuruşa kendi özünü
Döndüler mal mülke kıble yüzünü
Kerbela çölüne karıp közünü
Ateşler içine ittiler beni
İttiler ittiler hepsi ittiler
Havlayıp ırlayıp çekip gittiler
Gayrı yeter Mevla'm cana yettiler
Lime lime edip yuttular beni
Yuttular da kursağına takıldım
Büyük lokma idim korkup bakıldım
Maraş'ta Sivas'ta canlı yakıldım
Her asırda kanla tattılar beni
Tattılar kanımı canı varımı
Dar ağaca çekip yüzdü derimi
Ser verdim de ama vermem sırrımı
Sonunda bir lal ettiler beni
Ettiler sonunda deli divane
Yanar ağlarım İmam Hüseyin'e
Böylesi bir zulüm sığmaz bir dine
Kızılbaş diyerek böldüler beni
Böldüler yolumu dosttan ıratıp
Verdiler dertleri derman aratıp
Kendine bir iblis özü yaratıp
Bilmem ki nereden buldular beni
Buldular susuz bir çölün yanında
Bin hile doluydu damar kanında
Kılıçlar çekilmiş durmaz kınında
Acımadan yere çaldılar beni
Çaldılar yerlere döküp kanımı
Hasan'ın Hüseynim nice varımı
Der lanet yezit aldı canımı
Dertliler içine saldılar beni
Muhammed'in Gözünden Yaş Akıyor
Bilmem ki nasıl anlatsam derdimi,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor;
İmam Hasan oturmuş kucağında;
Muhammed'in gözünden yaş akıyor
Öpmüş dudağından, ciğeri yanar;
Cebrail haber salmış, yürek kanar;
Fatıma Ana, sana nasıl doyar?
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin var, diğer yanında,
Onu da öpmüş, gül açmış boynunda,
Sar ikisini de, bırakma koynunda,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Muhammed Mustafa göçtü dünyadan,
Emanet bıraktı, Aba soyundan,
Dayanmaz Fatıma geçti canından,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Ali şehit düştü Yolunda,
Yarası kanar dost, Hakk'ın katında,
Melekler ağlar, Şah’ımın yanında,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Üç Masum can verdi, ona ağlarız,
Biz yezit değiliz, kızıl bağlarız,
Hasan acısına nasıl dayanırız,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin yasını çekmeden;
Hasan'ımın toprağı kurumadan;
Yezidin piçleri kana doymadan,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Kerbela'ya açıldı İmam'ın Yolu,
Yetmiş iki Can var. Muhammed Gülü,
Onlardır Cennet-ül Mevla'nın katı
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Fırat, Dicle tutulmuş suyu akmaz,
Ekber'im yara almış kanı durmaz,
Öyle bir yaradır ki sesi çıkmaz,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Zulcehal'dir donu Düldül misali,
Zülfikar elinde Ali temsili,
Keser cümle münafığın elini,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
İmam Hüseyin'im düştü atından,
Dayanılmaz Carh-ı Felek zatından,
Sekine, ağlar kan gelir ciğerden,
Muhammed'in gözünden yaş akıyor,
Dermanı eyü dur mekân cennet’tir
İmam Hüseyin cümleye rahmettir
İmam Hüseyin rehber talip bizlerdir.
Muhammed'in gözünden yaş akıyor
Cebrail gösterdi kanlı toprağı
Peygamberim sordu, kanda Hüseyin.
Toprak alacaktı torun yaprağı
Veda edecekti, canda Hüseyin.
Küfe’li kandırdı rehber Akil’i
İkindin otuz bin vardı vekili
Akşamda üç yüze indi şekili
Yatsıda can verdi, handa Hüseyin.
Küfe’de şehitti babası Ali
Göründü gözüne canlı cemali
Yola koyuldular efradı Ali
Küfe’de sarıldı, anda Hüseyin.
Hüseyin istedi izin olmadı
Sapıkların aklı dardı almadı
Gitmesine engel olup salmadı
Kılıç salladı dört yanda Hüseyin.
Göl kıyısı suyu yasak ettiler
Canilikte zirve, mekân tuttular
Analar, bebekler sabır yuttular
Cesedi çiğnendi, kumda Hüseyin.
Hasan’da şehitti Irak Küfe’de
İnsanlar şaşırdı aynı ifade
Yaşıyoruz şimdi zevki sefada
Ruhun rahat olsun, canda Hüseyin.
Düşünsem o anı yürekte sızı
Kırdırıyorlar hep bizlere bizi
Dursunî duymasın yezitler sözü
Irak durulmadı, handa Hüseyin.
Yasla matem günü doğdu dolunur
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Derdimize derman orda bulunur
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ağla bu günlerde gözünü silme
Ab-ı revan olur zay olur sanma
Aç gözün gafletten, sen gafil olma
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Hüseyin'e türlü zahım verdiler
Taze iken gonca gülün derdiler
Ah edip melekler saçın yoldular
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Yaktılar ciğerim attılar nâra
Dünyada Ahrette yüzleri kara
Bir su vermediler gül yüzlü yara
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
On'ki imamları düşürdün kana
Çok figan eyledi Şehriban Ana
Yasu matem günü mümin olana
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ehl-i Beyt ismini kaldırak dedi
Dünyayı Ahreti saymadı adü
Siyah zülfün al kanlara beledi
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Hasan Hüseyin'de Tanrı'nın dostu
Lanet Yezit ona eyledi kastı
Mervan soyu Sübyan ellerin kesti
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Ebulkasım düğmelerin çözmedi
Seyit Zeynep al valasın bozmadı
Fatma Ana ciğerciğin közledi
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
SEFİL ALİ'm onlar şehit hak içün
Canım kurban Hüseyin'i Pâk içün
Ruz-u mahşerde cömert saki içün
Ağla gözlerim İmam Hüseyin aşkına
Kerbela çölünde gelip duran
Toprağı koklayıp çadırın kuran
İnsanlık uğruna serini veren
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Yetmiş iki pare er şehit veren
Abbas'ın kolların kalemdir diyen
Ali Ekber'in şahadetini gören
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Şahzede Kasım'ı yanında bulan
Kolundaki pazubendi okuyan
Vasiyet üzere kızını veren
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
İnsanlık uğruna meydana gelen
Hak için serini, sertacın veren
Kerbela çölünde mekânın kuran
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Adil Ali böyle söyler gezersin
Hak uğruna kalem tutmuş yazarsın
Şah Hüseyin'in yüreğini ezersin
Ehl-i Beyt'in nuru İmam Hüseyin
Bu Kerb-u beladır
Sıcak bir çöl birkaç çadır
Çocuklar susuz ağlıyor
Analar ağıt yakıyor
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
İşte kıyamet kopacak
Ümmet imansız kalacak
İman etmiş yüreklerde
Şimdi bir tufan kopacak
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Şimdi Mecnun Leyla’sından
Şimdi pervane Şam’ından
Ve Zeynep can Nigar’ından
Veda edip ayrılacak
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Tarihte en hazin sahne
İşte Hüseyin’in vedası
Yara dolu yüreğinde
Zeynep’in dinmez yarası
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Ben gidiyorum meydana
Düşman ile çarpışmaya
Ceddimin dini uğruna
Öz kanımda bulanmağa
Mevla Hüseyin Mevla Hüseyin
Bacı ben şehit olunca
Çok dövünüp de ağlama
Sabrınız çok olsun bacı
Emanet kalın Allah’a
Elveda Zeynep elveda Zeynep
Zeynep bu susuz yavrular
Yavrusu ölmüş analar
Sana emanetim bacı
Yakınma çok sızlanma
Elveda Zeynep elveda Zeynep
Acılar anası Zeynep
Hazin baktı kardeşine
Ey peygamberler vârisi
Kalbimin son tesellisi
Kardeş Hüseyin kardeş Hüseyin
Gücüm yok kırıldı belim
Git de diyemiyor dilim
Kardeş gitme bir daha dön
Seni son kez göreyim
Kardeş Hüseyin kardeş Hüseyin
Küçücük kızı sakine
Koşarak geldi Hüseyin’e
Açtı minik kollarını
Sarıldı ayaklarına
Gitme baba gitme baba
Bütün çocuklarla baba
Söz veriyoruz biz sana
Biz artık su istemeyiz
Su deyip seni üzmeyiz
Gitme baba gitme baba
Hüseyin elvedâ ediyor
Gökte melekeler ağlıyor
Düşman Hüseyin’i bekliyor
Zeynep ölümden dönüyor
Eyvah Hüseyin eyvah Hüseyin
Zülcenâh’a bindi Hüseyin
Susuz yola düştü Hüseyin
Fırat uzaklarda bakar
Akar mahzun mahzun akar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Başına neler mi geldi?
Hüseyin’i kimler mi kesti?
Bunları bana sormayın
Nebî ağlar Zehra ağlar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Çadırlar nasıl yandı?
Başı kaç diyar dolandı?
Bunları bana sormayın
Kalem ağlar kâğıt ağlar
Eyvâh Hüseyin eyvâh Hüseyin
Kan kılıca galip oldu
Kılıçlar kanda boğuldu
Hak müstahakkını buldu
Bâtıl düştü zail oldu.
Yakında görecekler nasıl bir inkılâp ile Zalimler devrilecektir.
Hüseyin DOĞAN Garip Dede Türbesi Dedesi
Ah Hüseyin
Nereyi eylesem mekân
Her yanı toz ile duman
Bir canım var yoluna kurban.
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim.
Izdırabım gelmez dile
Mazlumlar hep çeker çile.
Paramparça yüreğimle
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim...
Seyid Hamza’nın dileği
Çarkı kırılsın feleğin.
Ehlibeytim Şah Hüseyin’im
Bak sana geldim can sana geldim.
Su getirdim gözlerimle
Yaran saram ellerimle.
Şah Hüseyin’im Kerbela’m ben
Bak sana geldim can sana geldim
Hüseyinnnnnnnn
Bunca evliyalar erenler
Hüsnün kabesine yüzün sürerler
Kapında da kul olsun sahip duranlar
Gel dinim imanım İmam Hüseyin.
Hüseyinnnnnnnn
Deden Muhammed atan haydarı
Parmağıyla yıktı babu hayberi
Şehitler serveri gaziler piri
Gel dinim imanım İmam Hüseyin.
Hüseyinnnnnnnn
Genci abdal şefaatin muhtacı
Seni zikreyledi güruhu naci
Bunca evliyanın enbiyanın ser tacı
Gel dinim İmam Hüseyin.
Aşk ileee
Ey şehid-i Kerbela’ya ağlayan
Ağla, mâtemdir Muharrem'dir bugün
Âteş-i hasretle sine dağlayan
Ağla, mâtemdir Muharrem'dir bugün
İnle mâtemdir Muharrem'dir bugün
Sinede, serde gerek dağ, dağ ola
Kanlı yaşlar didede ırmağ ola
Ger dilersen menzilin uçmağ ola
Gece gündüz ey Muhammet ümmeti
Edelim cân-ı Yezid’e lâneti
İster isen irgüre hak rahmeti
Kimdir o şah-ı şehid-i Kerbelâ
Nûru çeşmi Murtezâ, Âl-i Abâ
Cedd-i pakidir Muhammet Mustafâ
Her seher sanma şafaklar şebnemi
Anda kan ağlar melekler ol demi
Âlemi tuttu Hüseyn’in mâtemi
Çâr yâr ile Muhammed ey saîd
Oldular tesmim-i zehirle şehît
Kıydılar rahmetmeyip bunca anîd
Ey “Sezâî” bilmiş ol Şâh-ı Hüseyn
Cümleye sevmektir anı farz-ı ayn
Hem muhabbette beraberdir Hasan
Kalktı sökün etti Kûfe şehrinden
Şehitler serveri ülker mekânı
Duramazdı ol yezidin kahrinden
Seferim var deyi gelirdi ünü
İmam Ehl-i Beyt’in yanına aldı
Kerimesi Zeynep Kûfe'de kaldı
Gözlerinden yaş yerine kan geldi
Ağlayu ağlayu hublar civanı
Ötüyor borular çalınır naylar
Al yeşil sancaklar gün gibi parlar
Gülbengi çekilen ulular pirler
Cümlesi de oldu yola revani
Kerbela'ya vardı otağın kurdu
Cenk erbabı olan başına derdi
Hayır, himmet edip nasihat verdi
Hiç kimseye baki değil bu fani
Şam şerifte otururdu ol Yezit
Bakardı askeri görürdü gayet
Çağırdı Şemr'ecek askeri künbet
Gamı gayreti le sayarsın nanı
Ol Yezit'in bir evladı var idi
Gayetten pehlivan isim Har idi
Her mânada imamları görürdü
Hiç kimseye irşad etmezdi onu
Oğlan babasına "baba baba" der
"Asker gönderdiğin o nasıl bir er?"
Babası der "Türabi'den kıl hazer"
Ara yerden kaldırayım men onu
Oğlan babasına der "baba körsün
Hemi körsün hemi gayet inkârsın
Yarın şefaati kimden umarsın
Dane düşünmezsin ulu divanı"
Babası oğlanı gayet kakıdı
Oğlan babasına lanet okudu
Oğlanın ervahı ezel pek idi
Erişti hidayet buldu imanı
Oğlan der "kime edeyim ol bana
Hak için bir kılıç çalayım sana
Ahrette şefaat o eder bana
O zaman oğlan dörderdi dümeni"
Sığındı Sübhan'a bindi bir ata
Çok ok uçurdular gelmedi hata
Kerbela çölünde irişti zata
Öptü secde etti tuttu damanı
İmam der oğlana "kanden gelirsin
Kâfirin ordusun nerde bilirsin
Sormak ayıp değil nerden gelirsin
Dost mu düşman mısın bileyim seni
Oğlan der ki "ben Yezid'in oğluyum
Lanet babama ki sana bağlıyım
Şahım ağıdımı sana ağlayım
Asla dostum etme bize gümanı"
Eğledi destini pâ bûs eyledi
Babasın ettiğin bir bir söyledi
İsmi Har idi değişti Hûr oldu
Gayetten sevdiler ol pehlivanı
Öyle derken ordan yürütü Şimir
Çekmiş askerini hep tabur tabur
Titredi o tenler kalmadı sabır
Oğlan der "ibtida menim meydanı"
Çıkmış meydanlara bir yiğit döner
Silahşorluk çoktu oğlanda hüner
Çağırdı Şemir'e "gel ileri gel
Sana göstereyim dindarı dini"
Şemir der ki "bunu sağ sağ tutmalı
Öldürmeli değil ceza etmeli
Bunu sağ babasına iletmeli
Gayetten çok olur şerre inamı"
Öyle derken Şemir yürüdü ordan
Biri beşi değil kamusu birden
Oğlan eytti dedi "ya Şahı Merdan"
Sanarsın bir kıyamet koptu tufanı
Oğlan bir cenk eder idi meydanda
Atı kendi beyaz idi alkanda
Susuzlukta takat kalmadı anda
Vire vire derler idi âmânı
Şah Ali Abbas bir pehlivan vardı
Aldı kırbasını suya daldırdı
Anladı kırbayı sulda deldirdi
Gördü üç beş kâfir koptu hemani
Kâfiri görünce dolaştı pâyı
İk'ellerin kesti ol Mervan soyu
Eğildi dişiyle tuttu kırbayı
Geldi buldu ordu-yu humayunu
Mümin kullar çağırışur su deyü
Yezid der "tabi ol, vereyim suyu
Mümine farz oldu muharrem ayı
Belli olur yahşi ile yamanı
Kâfirler şehit etti ibtida Hûr'ı
İmamlar getirdi yakıdı anı
Dediler Hüseyn'e "durmuyor kanı
Bağlayın bakalım astar nişanı"
Ol imamın kucağında Âl Asker
Dedi "kâfir şu masuma bir su ver"
Öyle derken kucağında urdular
Arttı Şehriban Ana'nın efganı
Kâfirler şehit etti Âl Askeri
Gökte ağlaştı hem melekleri
Bize ruhsat vermez perverdigârı
İmam kahirlendi ağladı günü
Hakk'ın emri ile gelirdi vahib
Gösterdi kevseri içmedi muhib
Emir bize Hak'tan böyle beheyt it
Kamu belli olur mahşer günleri
Ebülkasım İmam Hüseyin kaldı
Kabım emmisinin yanına geldi
Yetmiş üç pehlivan hep şehid oldu
Ne yaman kast etti kâfir Mervani
Yeşil hat çekilmiş yazılmış yazı
İbtida Hüseyn'in Kasım'a sözü
Kurbanlık içinmiş ol emlik kuzu
Kurbanım önünde vereyim seri
Kasım emmisinin yanına geldi
Emmisi söyledi sükûta vardı
Kasım ayak ayak geriye durdu
Çıkardı kolundan söktü pazbandı
Kasım emmisinin yanına geldi
Çıkardı nâmeyi eline sundu
Biraderi yazmış okuyup bildi
Vasiyet tutmak gerçek nişanı
Bu Hakk'ın emridir böyle göresin
Zeyneb'i Ebül kasım'a veresin
Bu emanetlerimi böyle göresin
Eğer biraderim seversen beni
Kerimesin hem Kûfe'den getürdü
Getürdü de Ebulkasım'a verdi
Ber murad olmadan bir cenge girdi
Savaş arasında oldu düğünü
El eli görmedi etek eteği
Serilince kaldı anın yatağı
Ahrette cem olarak ballar peteği
Ahrette kavuştura yaradan Gani
Gelmiş meydan ister adu vü bi-din
Askerin var mıdır gönder Hüseyin
Aradan keseceğim Ali'nin soyun
Ben Allah'tan arar idim bu günü
Bâtıl olub kendi üzün saklama
Yüz sürüb de kilimini yoklama
Evliyanın geverini saklama
Müşterisin buldun ise ver imdi
Şah Hatai âhı arttı talibin
Neyleyim bundan fırsat galibin
Dil evliyanındır kulak talibin
Rakibler duymasın süregör imdi
Göze nem, Gönle elem.
Geçti bir yıl, yine bir mah-ı Muharrem geldi
Göze nem, gönle elem her yana matem geldi.
Medet Ya, Sahib-el imdat.
Medet Ya, Evlad-ı Hayder.
Aktı masum kanı Kerbela yazısına,
Çekildi okla kılıç peygamber kuzusuna,
Hangi vicdan dayanır bu yürek sızısına,
Esen seher yelleri sanki matem havası,
Yürekleri sızlatır kuzuların yarası.
Ümmü Gülsüm oturmuş şehitlerin başına,
Ali Ekber girmemişti henüz üç beş yaşına,
Zalim oklar, saplanmış anın hilal kaşına,
Esen seher yelleri sanki matem havası,
Yürekleri sızlatır, kuzuların yarası.
Ali Askar kuzusu, uyku girmez gözüne
Uymuş asi insanlar, bir yezidin sözüne
Bunlar nasıl bakacak Muhammed’in yüzüne?
Böylemidir hörmet etmek Hazreti Peygambere?
Hem ciğer pare-i Fatıma,Nur-u çeşmi Haydere?
Hangi kanunda vardır katl-i evlad-ı resul?
Hangi mezhepte görülmüştür bu usul?
Hangi vicdan eder bu hali kabul?
Böylemidir hörmet etmek Hazreti Peygambere?
Hem ciğer pare-i Zehra, nur-u çeşm-i Haydere?
Medet ya, Mazlum Hüseyin.
Susuz kavme yaptığından utanmaz,
Yeter saffet yeter, yara derindir kapanmaz.
Hüseyn-i Kerbelaya ağlayan gözler usanmaz.
Esen seher yelleri sanki matem havası.
Yürekleri sızlatır kuzuların yarası.
Medet Ya! Evlad-ı Hayder.
On Muharrem günü yandı yüreğim
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Canımı uğruna ben de vereyim
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Şafaklar atınca şahım uyandı
Öğlenin vaktinde kana boyandı
Bütün yaralara nasıl dayandı
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Günlerini sordu Cuma dediler
Vakitleri sordu öğlen dediler
Kıbleye çevirin olmaz dediler
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Kıpleye çevrildi namaza durdu
Ömer Zilcevşen enseden vurdu
Bütün ehlibeytin canına gıydı
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Bir tas su isdedi su vermediler
Susuzken kesecez seni dediler
Kellesini mızraklara asdılar
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Çalgılar vuruldu şenlik yaptılar
Kellesini alıp toplar yaptılar
Zeynep Ümmügülsün saçlar yoldular
Şah Hüseyin nerde nasıl göreyim
Süleyman Köktaş’ın kalemi bitti
Hüseyn’in kellesi Şam’a da gitti
Lanet Yezit şahın yüzüne baktı
Kerbela şahını nerde göreyim
Çalgılar vurdular, şenlik yaptılar,
Kellesini alıp toplar yaptılar,
Zeynebim ve Gülsüm saçlar yoldular,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Müslüm çocukları ne oldu bilesin,
Yüreklerini taş alıp da dövesin,
Hüseyin aşkına canım, ah, vah diyesin,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Al Fırat denildi, saçlar yolundu,
Ciğerleri pare pare bölündü,
Burda yezitlere lanet okundu,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Övelim özümüzü, ihlâs edelim,
Hüseyin aşkına ah vah diyelim,
Ey erenler şu dünyayı ne’delim,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Kuzular çığrışır bir su isterler,
Yezitler karşıdan su gösterirler,
Al şu gözünü şehit ettiler,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Eydür Şah Hatayi’m dilim söylesin,
Muhammed Mustafa himmet eylesin,
Mümin canlar candan ağlasın,
İmam Hüseyin’in yasın tutalım.
Kerbelâ da ehlibeyte kast eden
İnsan değildir, Müslüman da olamaz
Emanete alçakça ihanet eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Müslüman olan eder mi zulüm
Kundaktaki bebeğe revamı ölüm
Çölde susuz bırakan riyakâr zalim
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Dünya saltanatına gözünü diken
Fitnenin fesadın tohumun eken
Ebu süfyanın soyuna çeken
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Hazreti Muhammed’e garez edenler
Fatima-tı Zehra’ya acı verenler
Hamza pehlivanın ciğerini yiyenler
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Kadınların bile çadırına saldıran
Zeynel Abidin’i hasta yatağında kaldıran
Hür şehidi parçalara ayıran
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şah Hüseyin’e yalvarıp da getiren
Küfe halkıdır sonunda ihanet eden
Yetmiş iki şehidin kanına giren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Ali Ekber’e mızraklarla saldıran
Hazreti Abbas’ın kollarını kırdıran
Kardeş kavgasına sebebiyet veren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Anadan üryan kadınları gezdiren
Şam diyarında canlarından bezdiren
İnsanlık tarihine kapkara leke süren
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Hazreti Zeyneb’e Feryat ettiren
Mazlumlara göz yasları döktüren
Aliyel Murtezaya kötülük eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şimir zülcevsendir şeytanı lâin
Ehlibeyt zulmeden en alçak hain
Yezit alçağıdır en adi zalim
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Şehitlerin basını mızraklarda gezdiren
Mübarek bedenlerini atlar ile ezdiren
İslam dinine büyük kötülük eden
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Ozan Güner Kerbela’da yaslıyım
Mazlumun yanında zalimlere karşıyım
Kim derse ki ben mervanın soyuyum
İnsan değildir Müslüman da olamaz
Güner Kaymak/ Amsterdam 13.02.2005
Kerbela'yı yalın ayak yürüdüm
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Su içmedim yudum yudum kurudum
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Ben düşmüşüm erenlerin derdine
Canım kurban Kerbela'nın merdine
Gözlerimle su getirdim yurduna
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Ferman Baba yalvarıyor Allah'a
Giden canlar geri gelmez bir daha
Ben bilirim suçun yoktu vallaha
Sana geldim can Hüseyin merhaba
Biz ezelden ikrar verdik inandık
Yetmiş idi ahdu peyman Kerbela
Şah Hüseynin kanı ile boyandık
Toprağındır derde derman Kerbela
Ebu cehil Muhammede düşmandı
Muaviyeden çeken şahi merdandı
Hür şehitte Hüseynime kurbandı
Toprağında döküldü kan Kerbela
La ilahe illallah, Haktır Muhammeden resullallah
Ali Mürşid güzel şah, Şah eyvallah eyvallah
Yetmiş bin kişi söz verdi döndüler
Döndü mervanı himara kandılar
Ok attılar sanmayın utandılar
Kavmi mervan kavmi süfyan Kerbela
Şam eline haberciler saldılar
Yüzbin asker mevcuduna aldılar
Ehli beytin üzerine geldiler
Göğe çıktı zaru figan Kerbela
La ilahe illallah, Haktır Muhammede resullallah
Ali Mürşid güzel şah, Şah eyvallah eyvallah
Hazreti Hüseyin atından indi
Mübarek elini toprağa sürdü
Toprak şehitlerin kanıyla yundu
Oldu şehitlere Kerbela
Hazreti Hüseyin'im dedi Ali Ekber
Bak etrafa bana getir bir haber
Leyla anamızda gözyaşı döker
Davut Sulari'den beyan Kerbela
Dilim Damağım Kurudu - Mersiye –
Dilim damağım kurudu
Yandım Allah bir yudum su
Bedenim tenim çürüdü
Öldüm n’olur bir yudum su
Kerbela’da Şah Hüseyin
Ali Ekber’in Sakine’nin
Murtaza’nın Fatıma’nın
Aşkına oy bir yudum su
Yezid kast eyledi bize
Ehlibeyt neslimize
Dağlar taşlar indi düze
İniliyor bir yudum su
Kestiler Fırat suyunu
Muaviye’nin bir oyunu
Harmela’nın ahı oku
Değmeden ver bir yudum su
On iki İmam’ın demine
Kırkların güzel cemine
Yetmişlerin meclisine
Gireceğim bir yudum su
Kûfe’yi boğdu uğultu
Bu figanı cihan duydu
Metini narına yandı
Yandım nolur bir yudum su
Durdum divanına ellerim bağlı
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Şu aşkın elinden ciğerim dağlı
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Bunca dertlilerin dermanı sensin
Müminlerin kanadısın kolusun
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli'sin
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Dertlidir yüreğim derdim binden çok
Nice biat vardır yetmiş üçü hak
Ali’nin oğlusun bunda güman yok
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Macera'yı Kerbela'nın bir günü
Mülkümüz şu dünya fanidir fani
Ulaş Hızır ulaş bugün car günü
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
DEMANİ der Kur'an Hak Kur'an-ullah
Sevenin gönlünden gitmiyor billâh
Cümlenin muradın ver Allah Allah
Yetiş imdadıma İMAM HÜSEYİN
Matem ayı Muharremin onunda
Dertli dertli öten kuşlar merhaba
Kılıç kan içinde ağlar kınında
Kerbela’da kesik başlar merhaba
Hür şehittir insanlığın kurbanı
Sağ kolunda durmaz akıyor kanı
İmam Hüseyin ister nişanı
Hak Muhammed Ali Üçler Merhaba
Ehl-i Beyt bir su deyi sızılar
Anada süt arar emlik kuzular
Altı aylık askar noldu gaziler
Penci Ali-aba beşler merhaba
Celal Abbas kendini Fırat’a attı
Zalimler görünce hep hûcüm etti
Kolları kesildi kırbayı tuttu
Alkana boyanan dişler merhaba
Saçın yoldu Ali Ekber Leylası
Yakıldı Kasımın kandan kınası
Sırrıya ağlar şehit anası
Muradın almayan eşler merhaba
Altı Ali oğlu atmış altı can
Yetmiş üçün biri Hamza pehlivan
Yürüdü Hüseyin açıldı meydan
Zeynep’in gözünde yaşlar merhaba
Yetmiş üçtür Kerbela’nın kurbanı
Zeynel kan ağladı gezdi cihanı
Murtaza Şirin’in canı cananı
Kesik başlar kalem kaşlar merhaba
http://www.zohreanaforum.com/deyis-ve-ne...zlari.html