Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - Baskı Önizleme
+- Alevi Forum (
https://www.aleviforum.net)
+-- Forum: Alevi | Alevilik | Ana Forum (
https://www.aleviforum.net/Forum-alevi-alevilik-ana-forum.html)
+--- Forum: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler (
https://www.aleviforum.net/Forum-alevilik-ile-ilgili-yasanmis-menkibeler.html)
+--- Konu Başlığı: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler (
/Konu-alevilik-ile-ilgili-yasanmis-menkibeler.html)
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 07-17-2018
Ol sohbette, Hz. Muhammed bunlara pirlerini ve rehberlerini sordu. Kırklar, dediler ki:
Pirimiz Şah-ı Merdan Alidir şeksiz, şüphesiz. Ve rehberimiz Cebrail Aleyhisselâmdır.
Hemen ol sohbet olurken, Hz. Muhammed Hazreti Ali'nin geldiğini bildi. Andan yere indi. Tecellâ ve temenna edip Ali'ye yer gösterdi.
Cümle Sahabeler Ali'nin geldiğini bildi, karşılayıp, Ali'ye tecella ve temenna ettiler. Elindeki nişanı, mührü gördüler. Ol vakit dönüp ashaplar dediler ki:
Ya Resûlallah, hüda aşkına, bize Hakk Süphane ve Taalâ Hazretlerinin sizlere beyan eylediği ne ise beyan eyle ki bizler de işitelim" dediler.
Andan, Peygamber aleyhisselâm onlara buyurdu :
Ya Sahabeler, Hakkın sırrı hakikattır.
Hakikat nedir. Ya Resûlallah! dediler.
Ol vakit Muhammed eyitti :
Hakikat oldur ki, dil ile ikrar kalp ile tasdik vücut ile amel edip inanıp iman getirmek, dedi.
Andan, Sahabeler eyittiler :
Ya Resûlallah, sen buyur biz tutalım, dediler.
Ol vakitkim Peygamber eyitti:
Ya Sahabeler, gelin talip olun ki hakikat kapısında birer rehber tutun ki Hakkın sırlarına ağah olasınız dedi.
Andan, Sahabeler eyittiler :
Ya Muhammed, hakikat nedir, dediler.
Hazreti Muhammed eyitti :
Hakikat oldur ki evvel özünü yar eyle, andan ehlini yâr eyle o da olmazsa dilini yâr eyle o da olmazsa cesedini yâr eyle kendini bir Pire teslim eyle. Onun emrine iradet getir ki, hakikatı kabul eylemiş olasın, dedi.
Ol vakit Sahabeler dediler :
Ya Muhammed hakikatı bildir ki bizlere biat kılmağa iradet getirmeğe geldik dediler.
Hazreti Muhammed eyitti :
Ya Sahabeler, hakikat Şahı Merdan Ali Hakkında geldi, varın Ali'ye iradet getirin, diye buyurdu.
Kaynak=İmam Cafer-i Sadık buyruğu.
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 07-21-2018
İMAM HASAN'I MÜCTEBA'NIN SABRI ;
İmam Hasan, birgün ata binmiş, bir sokaktan geçerken, Muaviye'nin dostlarından birine rastladı.
Adam, onun İmam Hasan olduğunu anlayınca kötü sözler söylemeğe başladı.
O ise durup dinledikten sonra ona şöyle buyurdu;
"'Zannedersem sen garipsin ve buralı değilsin, düşmanlar tarafından tahrik olup, onların yalan ve iftiraları, seni bize karşı kinle doldurmuş. Eğer bir hacetin varsa halledelim, açsan doyuralım, elbiseye ihtiyacın varsa seni giyindirelim ve eğer kalacak yerin yoksa, seni kendi evime küfürlü içerikürerek ikramda bulunayım" dedi.
Kötü sözler söyleyen bu adam, İmam'ın bu davranışı karşısında utanarak pişman olmuş ve yaptığı işten o kadar rahatsız olmuştu ki ağlayarak özür diledi ve şöyle dedi;
"Düşmanlarınızın sözleri bana tesir etmişti ve bundan önce, sen ve baban, halkın içinde en çok düşman olduğum kişilerdiniz.
Şimdi sizde bu iyi ahlakı müşahede ettiğimden halkın içinde en çok sevdiğim, sizler olacaksınız.
Artık, sizin Resulullah'ın halifeliğine layık bir aile olduğunuzu anladım.
Ömrüm boyunca, sizleri sevecek ve sizin hakkınızı savunacağım" dedi..
"Bu kişi ölene kadar da verdiği söz üzere amel etti .."
alıntıdır..
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 07-21-2018
Hz. Fatıma,
‘- ya Ali’ Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. gidip yiyecek birşeyler alsana” der.
Hz. Ali’nin sadece altı dirhemi vardır.
Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali:
“Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah’ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?” diye sorar.
Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.
Evine geldiğinde eli boştur, ‘Cennet kadınlarının seyyidesi’,
“- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?” diye sorunca,
“- Ama ara düzelttim ya Fatma” der.
Hz Fatma’nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.
Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.
Daha sonra Hasan’la Hüseyin ağlamaya başlarlar, ‘açız’ diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar.
Elinde besili bir deve;
“- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım.”
“- Param yok” der Hz Ali.
“- Olsun” der adam.
“- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve.
Al sonra ödersin.”
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
“- Ya Ali” der, “ne güzel bir deve bu.
Ben bunu 300’e alayım ne olursun reddetme beni.”
Hz Ali: “- Ama ben bunu 150’ye aldım” der.
“- Olsun, ben çok beğendim bunu” ve deveyi satar.
Hz Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber’in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, “gel” der, “ya Ali şu deve hikâyesini anlat”.
Anlatınca da der ki:
“- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail’i ile sana deveyi sattı.
İsrafil’i ile de satın aldı.
Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali.”
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 08-14-2018
HACI BEKTAŞ VELİ’YE GİDİŞ
Akşehir’i mekan tutan ve çevresinde 300 kadar dervişi bulunan Seyit Mahmut Hayrani kendisinden sonra anadolu’ya gelerek Kırkşehir yakınlarındaki Suluca Karahöyük’e yerleşen Hacı Bektaş’ı Veli’yi dervişleri ile ziyarete gitmeye karar verir. Dervişleri Hayrani’ye: “biz bu dağlardan gidemeyiz.Dağın birinde çok heybetli bir aslan. Diğerinde ise yılanlar geçit vermez. biz dağların etrafını dolaşarak gidelim. Hayrani: “hayır dağlardan gideceğiz.” Hayrani ve dervişleri yola çıkarlar. Aslanlı dağa geldiklerinde aslan heybetle kükreyerek Hayrani’nin ayakları önüne uzanır. Hayrani aslanın sırtına biner. Diğer dağa geldiklerinde yılanlar etraflarını sarar. Hayrani 3 yılanı eline alır. Birini ayağına üzengi, birini aslanın ağzına dizgin, diğerini eline kırbaç eder ve Hacı Bektaş’a bu şekilde gider. Hayrani’nin ziyaretine geleceği Hacı Bektaş Veli’ye ayan olur ve yanındakilere “minderimi ata kayaya koyun, bugün bana bir er gelecek.” der, at kayanın üzerine oturur ve Seyit Mahmut Hayrani’yi bekler. Taşa emreder yürütür, Mahmut Hayrani aslandan iner, Hacı Bektaş’a secde eder. Benimki canlı seninki canlı der. Mahmut Hayrani derki: “senin gözlerindeki ışığa hayran oldum.” der ve Hayrani lakabını takar.
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 08-18-2018
Gencin biri bir kıza yüreğini kaptırmış. Gözleri sadece onu görmekte, dudakları sadece onu anmaktadır. Ama gelgelim ki bu kız valinin kızıymış. Genç dayanamamış en sonunda valinin yanına çıkmış, kızını istemiş. Vali gençle dalga geçmek için;
-Sana kızımı bir şartla veririm. Hz.Ali'nin başını bana getireceksin.
Ali ki Allah'ın kılıcı, Ali ki heybeti cihana değer, Ali ki güçlülerin güçlüsü, Ali ki halife!
Ama genç aşkını bastıramamış. Kılıcını kuşandığı gibi Hz.Ali'nin diyarına günlerce süren yolculuğundan sonra ,Hz.Ali'nin diyarına varmış. Yoldan geçen birisini durdurup "Hz. Aliyi nerden bulurum? " diye sormuş. Adam bir ağacı göstererek;
-İşte şu ağacın gölgesinde dinleniyor.
Genç, ağacın yamacına yaklaşmış ve belinden kılıcını çıkarmış, tam Hz.Ali'nin kellesini alacakmış ki kılıç elinden düşmüş ve Hz.Ali sesten dolayı uyanmış hemen kılıcı yerden almış ve sormuş;
-Delikanlı neden beni öldürmek istedin ?
Genç gayet sıcakkanlı bir şekilde ;
-Bir kıza sevdalandım, babasına gittim istedim. Babası ancak senin kelleni küfürlü içerikürürsem kızını verecekmiş
Hz Ali elindeki kılıcı gencin eline vermiş ;
- HADİ DAHA NE DURUYORSUN EĞER BAŞIM İKİ GÖNÜL ARASINA GİRMİŞSE, BU BAŞ BU GÖVDEYE HARAMDIR.
Aşkın önemine ve kutsallığına dair başka söze gerek var mı dostlar ?
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 09-05-2018
Hz Musa Aleyhisselâm’ın
Kavminden bir grup adam ona; " Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız." derler.
Hz. Musa "Nasıl olur… Allah’ın yemekten, içmekten ve mekan ile ne alakası olabilir” Bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum” diye onları azarlar.
Bir süre sonra Hz.Musa Sina dağına rabbine içini dökmeye çıktığında, Allah tarafından şöyle nida olunur.
- “Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?” Hz. Musa şaşırmıştır..
-“Ya Rabbi Nasıl olur.. Böyle daveti size gelip söylemekten bile haya ederim. Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir" deyince…
"Allah"
- “Söyle kullarıma, onların davetine yarın akşam geleceğim” buyurur.
Hz. Musa bunun üzerine gidip kavmini durumdan haberdar eder ve hazırlığa başlanır. Koyunlar, sığırlar kesilir Mümkün olduğu kadar mükellef bir yemek sofrası hazırlanır. Çünkü misafir her hangi biri değil, Kâinatın yaratıcısıdır. Hazırlıklar akşama doğru bittiğinde, uzaklardan geldiği belli olan yorgun argın, üstü-başı birbirine karışmış bir ihtiyar çıka gelir...
-“Ya Musa! Uzak yollardan geldim, acım, bana bir miktar yemek verin de karnımı doyurayım" der. Bunun üzerine Hz. Musa: “ Acele etme der… Biraz sonra Allah gelecek hele şu testiyi al biraz su getir. Senin de bir katkın bulunsun.”
İhtiyar hiç bir şey demeden testiyi alır ve gider. Bu arada gece yarısını geçmiş ne ihtiyar geri dönmüş , nede beklenen misafir görünür. Sabaha kadar bekleyip herkesin ümitleri kesilince, Hz. Musa mahcup olur.
Ertesi gün soluğu Sina’ya dağında alır.
- Ya Rabbi, mahcup oldum, ümmetim: “Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah sözünde durmadı” dediler.
- Geldim ya Musa, geldim…. Sana, açım dedim… Onca yoldan gelmeme rağmen, bir lokma ekmek bile vermedin ve beni suya gönderdin.. Beni ne sen, ne kavmin ağırladı.”
Bunun üzerine Hazreti Musa;
- Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Bu nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah;
İşte ben o kulumla beraber gelmiştim. Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş olacaktınız. Onu aç olarak geri göndermekle, beni geri göndermiş oldunuz…
"Çünkü ben yerde,nede gökteyim, Ben ancak, aciz bir kulumun gönlündeyim diye buyurdu..
Ya Gönül sende kapına geleni geri çevirme kimde ne var bilemezsin bazen en yakının olur nefesin kadar yakın,bazen sevmediğin biri olarak çıkar karşına,ama sen tebessüm etmekten geri durma hiçbir şey yapmazsan bile.O sana senden yakındır.
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 09-16-2018
KEŞİŞ’İN YEDİ OĞLUNU KURBAN EDİŞİ
Kerbela’dan Şam’a giderken kervan yolda konaklar. Keşiş’in evi konak yerine yakındır. Yezid’in askerleri şehit İmam Hüseyin’in Mubarek Başı ile top oynarlar.
Basi keşiş’in evinin bacasından aşağı düşer. Keşiş Basi isteyen askerlere; “gecedir, korkuyorum.
Kapıyı açamam sabah veririm” der. Keşiş altın bir tepsinin içine koyduğu Mubarek Basi masanın üzerine bırakıp “son peygaberin torunudur.
Bunu sabaha kadar izleyeyim bakalım ne işaretler var” diye düşünür.
Bütün dikkatini Hz. Hüseyin’in kesik başının üzerine yoğunlaştırır. Bir süre sonra Hz. Muhammed, Hz.Ali, Hz. İsa, Hz. Musa ve diğer peygamberlerin taht üzerindeki tabuta niyaz ettiklerini görür ve Yezid’in askerlerine onu vermekten vazgeçer.
Askerlere; Mubarek Basi bacadan atacağım diyerek ve onlarında fark etmeyeceğini düşünerek sırayla oğullarının başını kesip bacadan atar.
Askerler Başlarin İmam Hüseyin’e ait olmadığını anlayınca kapıyı kırıp, Mubarek Basi keşişden alırlar. Keşiş yedi oğlunu İmam Hüseyin aşkına kurban etmiş olur.
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 09-22-2018
Peygamber Torunlarina Kerbelada Kan Ağlayan Sahit Ağaç
Hafız Cemaluddin Zerendi, Hilâl ibn-i Hübab’dan şöyle rivayet ediyor:
Bir gun Hz.peygamberimiz evdeyken torunlari (Hz.alinin ve kizi Hz.fatimanin Hasan ve Huseyin) onu rahat birakmazlar ve onunla oynamak isterler fakat Hz.peygamberimiz Hz.fatmaya "nicin bunlari baska bir seyle mesgul etmiyorsun"der ve Hz.fatma Hasani ve Huseyini alir ve iceri goturu fakat cocuklar yine durmaz anneelerini kandirip tekrar Resulullahin yanina gelirler.Resulullah onlari dizlerine oturtur.O sirada Cebrâil arzetti:“Ey Allah’ın Resulü, yavrularınızı çok sevdiğinizi görüyorum.” Peygamber Cebrâil’e “Elbetteki çok severim, onlar yaşantımın iki güzel (fesleğen) gülleridir.” diye cevap verdi. Cebrâil Hüseyin’e işaret ederek şöyle dedi: “Bil ki ümmetin bu oğlunu öldürecektir.” Daha sonra kanatlarıyla uçarak elinde biraz toprakla geri döndü ve Resulullah’a “Yavrun bu toprağın üzerinde öldürülecektir.” dedi. Hz. Muhammed (s) toprağın adını sorduğunda Cebrâil adının “Kerbela” olduğunu söyledi.”Ve bu sirada Hz.peygamberimiz`e Cebrail sunu soyledi."Hasan ve Hüseyin cennet halkı çocuklarının seyyidleridir ve ehlibeyitin gözbebekleridir, sürurlarıdır"der.
alıntıdır...
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 10-11-2018
Pir Sultan Abdal darağacına doğru yürürken Hızır Paşa emir verir.
Herkes Pir Sultan'a taş atsın taş atmayan boynu vurulmuş bilsin.
Uğruna mücadele ettiği halk
Pir Sultanı ABDAL'ı Taşlamaya başlar.
Taşlar Pir Sultan'a kadar gelmekte ama değmeden düşmektedir.
Pir Sultan'ın Müsahibi Ali Baba taş atmasa da Can korkusundan Pir Sultan' a Gül atar.
Gül Pir Sultan'a değer ve yaralar en çok dostunun bu hareketi incitir Pir Sultan Abdal'ı.
Pir Sultan Abdal'ım Can Göye Almaz
Haktan Emir Olmasa Rahmet Yağmaz
Şu Ellerin Taşı Bana Hiç Değmez
İlle Dostun Bir Tek GÜLÜ YARALAR BENİ BENİ.
RE: Alevilik ile ilgili yaşanmış menkıbeler - çerağ - 11-15-2018
İmâm Hüseyin seslendi!
"Biraz düşünün ve kendinizi yoklayın,Beni öldürmeniz size bir İyilik getirmez. Ben sizin Peygamberinizin kızının oğlu değilmiyim?Ben Ali'nin oğlu değilmiyim?
Hamza, Abbas,Cafer benim amcalarım değilmi?
Peygamberimiz benim ve kardeşim için bunlar Cennetlik gençlerin Efendisidir buyurmadımı?
Sanki kalpler Taş kesilmişti! Gözlerini kan bürünmüştü! Ve Vahşet başladı...!
Lebbeyke Ya Hüseyin.