Osmanlı Devleti ve Alevilik
|
08-07-2013, 06:10 PM
(Bu konu en son: 08-07-2013 Tarihinde, Saat: 06:17 PM düzenlenmiştir. Düzenleyen: Dede-baba.)
Yorum: #1
|
|||
|
|||
Osmanlı Devleti ve Alevilik
Degerli canlar Bugün sizlerle Osmanlı İmp. luğunun Kuruluşu ve bilinmiyenlerinden bahsetmek istedim..
Öncelikle bilinmesinde fayda olan gerçek, tarihte osman bey adında biri yoktur.. Bütün bilimsel araştırmalar, osmanlı devleti'nin Kurucunu "OTTOMAN" VEYA" ATAMAN" olarak verir. nitekim Bizans kaynaklarında ve diğer batı kaynaklarındada osman ismi yer almaz... Oysa hem batı hem diğer kaynaklar halife Osmanın ismini osman olarak aktarmaktadır... yani sünni çevrelerin osmanlıyı sünni gösterme aldatmacasından başka bir şey değildir.. osman bey hikayesi... Otman ve ottoman yada Ataman gerçek isimdir. Nitekim Otman, Beyliğin başına aday seçildiğinde Hacı bektaş2a küfürlü içerikürülür ve kılıç kuşatılıp kutsanır.. Şeyh Edebali (Edeb-ALİ) kesin olmamakla beraber 1206 yılında Horasan in Merv sehrinde M,1206 yilinda doğmuş, 1326 yılında hakka yürümüştür. Ahi ve Kalenderi şeyhidir.. Otman Gazi'nin (Osman Gazi) kayınpederi ve hocası, Orhan Gazi'nin dedesi bir anlamda da sonradan imparatorluk olacak Osmanlı Devleti'nin (Ottoman Emperier) fikir babasıdır... İlk tahsilini memleketinde yapan Edebali, tahsilini Şam’da tamamlamıştır. Hacı Bektaş ve diğer Horasan Erenleri ile yakın ilişki içinde olup, sohbetlerinde bulunmuştur. Alevi öğretisi dahilinde Şii-batıni zümreden olan Baba İlyas halifelerinin ileri gelenlerindendir... Kaynaklar her ne kadar Edebali ile ilgili değiştirici bilgiler vermiş olsalar da sonuçta yollar aynı yere çıkmaktadır. Kimi kaynaklar bu büyük Şeyh’i, Baba İlyas’ın halifesi gibi gösterirken, kimi kaynaklar da onu bir Ahi Şeyhi olarak noktalamaktadır. Sonuçta her iki yol da aynı yere çıkar. Ali yandaşlığı ve Alevilik. Edebali’nin Bir Alevi-betıni evliyası olan Ebul Vefa ’nin bir mensubu olduğunu Katip Çelebi “Vefaiyye tarikatına mensup Edeb Ali” diye vermektedir.” Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda büyük emeği geçen Alevi pirleri gibi Edebali de her nedense gözlerden uzak tutularak Sünnileştirilmek istenmektedir. Ancak kaynakların incelendiğinde onun bir Alevi piri olduğu her noktada ortaya konmaktadır.Zaten ilk Osmanlı Devleti’nde ki dinsel hoşgörü ve hümanist yapı bu pirlerin öncülüğünde kurulmuştu. Ertuğrul Gazi’nin. oğlu Otman Gazi, (Osman gazi) Anadolu topraklarına geldiklerinde Müslümanlıkla pek ilgileri yoktu. Öğrenmeleri gerekli tüm bilgileri ve Kuran-i Hz. Muhammed hakkında ne öğrendilerse Edebali tekkesinde öğrenmişlerdir İşte bu süreçte küçücük bir beylik olan Osmanlı Beyliği’ne destek veren Horasan Erenleri olan Alevi pirleri, bu Beyliğin kısa sürede büyüyüp, bir devlet kuracak duruma getirmişlerdir. Hacı Bektaşlar, Sarı Saltuklar, Abdal Musalar, Geyikli Babalar ve niceleri Osmanlı Devleti’nin kuruluş süreçlerinde bilginleri, yöneticileri, öğretmenleri olmuşlardır. Taa ki, ne zaman Alevi inancının ve Alevi’nin toplumsal yaşamının Osmanlı devlet erkanına ve feodal toprak beylerine ters gelmeye başlamasıyla bu ilişkiler tersine dönmüş, 15. yy.lın ortalarından başlayarak kopmaya ve adeta da Aleviler Osmanlı Devleti’nce düşman olarak görülmeye başlanmıştır. Söz konusu ayrışmanın olduğu ve herşeyin tersine döndüğü 15 yüzyıla kadar..Horasan Erenleri hem Selçuklu, hem de Osmanlı devletinin ilk yıllarında o ülkenin birer yöneticisi gibi sorumlu davranıyor, aynı sorumluluk içerisinde de görevlerini yerine getiriyorlardı. Örneğin Osmanlı Devleti’nin oluşumunda Otman Gazi’ye (osman gazi) kızını vererek kayınbabası olan Edebali, Osmanlı Devleti’nin örfi ve dini konularında hüküm verendir... Osmanlı'nın ordusu olan yeniçerilerde Horasan erenlerinin denetimindeydi.. Osmanlı devletinde alevi-batını egemenlik.. yavuzun mısırdan halifeliği getirdiği döneme kadar etkinir. EY OĞUL!!!! Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoşgörmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana... Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun... Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır. Ey oğul ! Ananı , atanı say ! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen , yeşilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma ! Gördüğünü görme ! Bildiğini bilme ! Sevildiğin yere sık gidip gelme ! Ey oğul ! Üç kişiye acı : Cahil arasındaki alime , zenginken fakir düşene,ve hatırlı iken itibarını kaybedene. Ey oğul! unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma !... Şeyh Edebali Allah Eyvallah Gerçeğin demine Huu Diyelim... Alevi İnancında kadın Erekek eşitliği Kadın ve erkek karışık ibadet etme, semah dönme, Hemen hemen Bütün Türk devletlerinde vardır.. Aleviler, şölen, toplantı ve eğlencelerde içki içiyorlarsa da, (Erenler cemi hariç), Görgü cemlerinde yani ibadet sırasında asla içki içmezler, içkili ise Cem'e girmezler, girerse suçlu olurlar, Ceme tertemiz, güzel kokular sürünerek, güzel giysiler giyinerek sade bir biçimde gelirler. Aleviler her türlü etkinliğinde, kadın-erkek ayrımı yapmazlar.. kadın ve erkeğin eşitliği heryerdedir. Örneğin, Tümur saltanatında ULUĞ BEY'in düğününde, böyle bir ziyafet tertiplenmiş, kadınlarında katıldığı bu toy'da ( Düğün) bol miktarda içki içilmiş, ve çalgılar çalınmış, oyunlar oynanamıştır... OSMANLI SARAYINDA DA, Böyle şölenler tertiplenirdi. LÜTFİ PAŞA TARİHİ ADLI ESERDE, OTMAN GAZİ ( OSMAN) 'nin beyliğini kurduktan sonra Yapılan şölen şöyle anlatılır: "... Oğuz resmince, üç kere yükünüp baş koydılar. Andan, dürlü ballardan ve KIMIZLARDAN getürüp, OTMAN ( OSMAN) GAZİYE) sağrak sundular.." II. Murad devri tarihçilerinden, Yazıcıoğlu Ali Efendi, kadınlı-erkekli yenilip içilen şölenleri şöyle anlatır: işbu tertib üzre oturmak gerek Önlerinde müçeler durmak gerek KIMIZ-U komran da bu tertip ile Ağa ile ini arasında içile İBN-İ BATUTA, Kırım Sarayında, beyler ve hatunlar tarafından karşılanıp ağırlanmıştır. En çok at etinden yapılmış yemekler, KIMIZ VE BOZA ikram ediliyordu. Yemekten sonra, güzel sesli hafızlar KUR'AN okuyor, bir hatip hutbe veriyordu. Kaynak: 1- Mehmet ERÖZ, Türkiye'de Alevilik- bektaşilik, s. 309 2- Seyahat-name-i İbn Batuta, Çev: M. Şerif tercümesi, III. cilt, s. 205 3- Mehmet YAMAN, Alevilik ( İnanç- Edeb- Erkan) Osmanlı ve Ehli Beyt Osmanlı devletinde yeniçeriler, Ehli beyt neslinden geldiklerine inanılan hacı bektaşı veli Ocağına teslim edilmiştir... yeniçerilerin Piri hacı bektaş-ı Veli ve Bektaşilerdir...Yeniçerilerin resmi tarikatı Bektaşilik idi. Yeniçerilerin 94. alayında mürşit olarak bir Bektaşi Babası otururdu. O ölünce yeni “Baba” Hacıbektaş’tan gönderilirdi. Büyük resmi törenlerle karşılanır ve makamına oturtulurdu.. Osmanlı devletinin resmi din yolu Alevi-Bektaşilik idi… Ne zamana kadar mı? Selim Padişahın Şah İsmail’e ve Safeviliğe karşı bir Sünni set inşası ihtiyacını duymasına kadar… Mısır’dan getirilen Eşari-Sünni din bilginleri Osmanlı memleketine dağıtıldı ve halka Eşari-Sünnilik öğretildi. Sayıları 1000′den çok olduğu söylenen bu bilginlere verilen destek ile Osmanlı’nın resmi mezhebi Sünnilik haline geldi. İş asıl Kanuni döneminde tamamlandı. Sanıldığı gibi Selim Padişah’ın adı, Yavuz Selim değildi. Safevi-Alevi Türkmenlere karşı yürütülen kıyıcı hareketlerden ötürü halk ona “Yavuz” yani kıyıcı, yani zalim dedi…Yavuz sözünün sonradan itibar kazanması ayrı bir konudur. Bektaşi-Aleviliğin ezilmesi ise 1826 Yeniçeriliğin yok edilmesi ile aynı anda gerçekleşmiş; Bektaşi dergâhları kapatılmıştır. Ta ki Sultan Aziz’in tekrar serbest bırakmasına kadar. Bugünlerde gündeme yeniden giren Alevi-Bektaşilik ile Osmanlı ilişkilerinin özeti budur. Osman beyin gerçekte adının Otman olduğu, babasının adı Ertuğrul; oğlunun adı Orhan iken bu Osman adının nereden çıktığı ise ayrı bir tartışma konusudur. osman adının hiçbir tarihi dayanağı bulunmamaktadır... tarihi kaynaklar OTMAN, VEYAHUTTA ATAMAN İSMİNDE BİRLEŞMEKTEDİR. Osmanlı ve Ehli Beyt ŞİMDİ YENİÇERİ MEHTER MARŞLARINDAN BİRİNİ AKTARALIM: Hacı Bektaş Veli’nin bindiği cansız duvar. Mazharı Nur-i Ali’dendir ona ol yadigar. Nare-i düldül ederdi arşı âla da karar. Şad hazare bin kâfiri bir narada etti şikar. Dedi: Arslanım Ali’dir, kudretine girdikar. Lâ fetâ illa AliLâ seyfe illa Zülfikar Koydular başın ol şahın Kerbela Meydanına. Bastılar parmakların Şah Hüseyin kanına Urdular miskin pelitle kıymadan gerdanına Bu hakaretler yaraşmazdı o şahın şanına Düşmeden kanı yere, ol demde çağırdı gübar La fetâ illa Ali La seyfe illa Zülfikar Padişahım çok yaşa Devletinle bin yaşa Değerli dostlar yukarıdaki sözler Yeniçerilerin sancağında yazılıydı. Yeniçerilerin gülbengi de şöyleydi: Allah, Allah, illallah Boş üryan sine püryan Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran Kulluğumuz padişaha ayan Üçler, yediler, kırklar Gülbengi Muhammedi Nur-ı Nebi Kerem-i Ali Pirimiz, sultanımız Hünkâr Hacı Bektaş Veli Demire devranına hû diyelim… Huuuu…. 3. Murad ve Hac Osmanlı Sultanları, Bektaşi tarikatına bağlı idi. ve Ayini Cemlere katılırlardı. Şimdi Osmanlı Sultanlarından padişah 3. Murad'ın Hac ile ilgili bir Deyişini ve serhini ele alalım: Ey Halilüm Kabe kasdın eyleyip çekme elem Gel tavâf eyle beni kim Kâbe-i ulya menem Ey dostum, Kâbe'yi tavaf arzusuyla elem çekme, gel beni tavaf et, zira yüksek Kâbe benim Sultan 3. Murad Alevi-Bektaşi İslam anlayısında hac İnsan-ı kamil'in gönlüne yapılırdı. ve Gönülleri tavaf etme Beytullah'ı -Allah'ın evi- tavaf etme kabul edilirdi.. Bunun başlıca nedeni ise, Allah'ın evi'nin mekke'deki kabe değil Gönüller olduğu kabulüdür. Bundan dolayıdır ki hiçbir Alevi-bektaşi ulusu ve osmanlı padişahlarından hiçbiri mekke yollarına düşüp kabe'yi tavaf etmiş değildir.. Yukardaki sunulan örnek dışında Birçok tasavvuf ehlinin Hav farzını mekke ziyareti olarak değil İnsan'ı kamil'in gönlünün ziyareti , sözünün nasihatının sohbetinin dinlenmesi olduğunu kabul ettiğini görmekteyiz.. Kaynak: Sultan III Murad, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 873, birinci baskı 1988, Yazan H. Ahmed KIRKKILIÇ, SAYFA 35 Balım Sultan Erkannamesine göre mehter gülbang'ı Eyyam-ı Gülbang Bismişah,Allah Allah Celil-i Cebbar Müin-i Settar,Halik-i Leyl-i ven nehar La-yezal,zül-celal yektir Allah yek, Allah'ın birliğine küffarın körlüğüne Ve Resül-ü Enbiya,Peygamberimiz efendimiz, Cenab-ı Ahmed-i Muhammed Mustafa Ve Al-i evlad-ı Resül-ü Müçteba'nın imdad-ı ruhaniyetlerine. Pir'an Mürşidan,Aşıkan,Gavs-el Vasılin, Hamaley-i Kür'an Esseyid Muhammed Hacı Bektaş-ı Veli Ve Güzeştegan-ı Pir'an ve Ehl-i İslam ervahına Ve Dest-grimiz Balım Sultan ayn-i inayetine Hünkar-ı İslam İbn-üs-sultan Bil cümle İslam'ın Necat,saadet ve selametine Üçlee,beşler,yediler,kırklar,üçyüzaltmışlar ve binbirler demine Nur'u nebi kerem-i Ali,keramat-ı Veli Gülbang-i Muhammed'i Pir'imiz,Hünkar'ımız,üstadımız Kutbül Arif'in Hacı Bektaş-ı Veli Dem'ü devranına Hü diyelim hüüü.... kaynak:Şevki Koca,Yeniçeri Ocağı ve Devrişmeler, s:102 EhliBeyt sevgisi ve osmanlı Sultanları OSMANLI SULTANLARI VE MERSİYELERİ “Âb–ı rûy–ı Habîb–i Ekrem için Kerbelâ"da revan olan dem için Bakma ya Rab bizim günâhımıza Nazar et, can u dilden âhımıza.” Murad Hüdavendigâr (Osmanlı Sultanı I Murad ) Şimdi Osmanlı Sultanlarından Sultan Abdulaziz tarafından kaleme alınan Kerbela’ya Ağıt'ını sunalım,Sultan Abdulaziz bektaşi tarikatına mensup idi ve Ayini cemlere katılırdı : KERBELA’YA AĞIT Kudretil Ayini Resuli şahı servere Katil kastiyle cem oldular bir yere Nasılda layık gördüler cismi paki hançere Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare Biat vacip iken iman etmedi ol layın Kurdular dini fesadı oldular dini hayın Hüseyne kast fitneyi hayasız bi’ din Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare İncittiler evladı resulu hakkında kulu Vermediler Kerbela’da mazluma bir kadre su Ey hayasız zalim, senin yüzüne pu Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare Hüseyn’in katlinin hiç kalırmı yanına Şimir melun hançer çaldı ol şahın gerdanına Ey münafık nasıl girdin şah Hüseyin kanına Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare Kuranı din İslamı meta gibi sattılar Ehlibeyt’i üryan büryan Şam’a esir ettiler İnsanığa reva olmaz böyle bir iş tuttular Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare Ey müslümanlar dinlediniz feryat figan ettiniz Dini İslam olmuşuz resula iman ettiniz Ya buna nasıl dayansın Sultan Halife Abdul Aziz Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare Sultan Abdulaziz ( Osmanlı Sultanı) Malkoçoğlu ve Bektaşi Dergahı "...Malgoç Bali İbn-i Ali hazretleri gaziler serdarı ol din eri, Hacı Bektaş-ı Velî'nin aşkına, eyledi, cari bu ayn-ı kevseri, tarih dokuz yüz altmış ikide teşnelikten oldu abdalan beri..." MALKOÇOĞLU Yeniçeriler içerisinde kahramanlıklarıyla nam salmış, ayrıca Kanuni'nin fedaisi MALKOÇOĞLU Hünkar Hacı Bektaş-ı veliye sıdk ile bağlı bir baktaşi idi.. Hatta bugün Hacı bektaş dergahındaki Arslanlı Çeşme olarak olarak bilinen çeşmeyi yaptırandır. ÜSTEKİ yAZI DERGAHTAKİ ARSLANLI ÇEŞME 'de yer alır. Bu yazıt, Arslanlı Çeşmeyi Yusuf Bali Çelebi'nin oğlu Bektaş Çelebi'ye konuk olan Silistre Valisi Malkoç Bali İbn-i Ali Bey'in 1554 yılında yaptırmış olduğunu göstermektedir... Yazıtta yer alan Malkoç bali, Malkoçoğlu'ndan başkası değildir. |
|||
« Önceki Konu | Sonraki Konu »
|
![]() |
|||||||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Konu ile Alakalı Benzer Konular | |||||
Konular | Yazar | Yorumlar | Okunma | Son Yorum | |
Osmanlı bayrağındaki Üç Hilal | Dede-baba | 0 | 5,203 |
08-07-2013 06:18 PM Son Yorum: Dede-baba |
|
Harzem Devleti ve Alevilik | Dede-baba | 0 | 2,682 |
08-07-2013 06:05 PM Son Yorum: Dede-baba |
Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi