Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Alevi İsminin Kökü
#1

Aleviler isimlerini tabi oldukları peygamberin vasisi olan Hz. Ali (a.s) dan almaktadır. Bu isim her ne kadar yeri geldiğinde Ehlibeyt soyundan gelenlerin adı olsa da Ehlibeyt’e tabi olanlara da bu isim verildi. Tarihi incelediğimizde peygamberimiz Hz. Muhammed (s) kendi döneminde Hz. Ali (a.s)’ın velayetine uyulmasını emretmiş; bu emirlerini birçok hadiste tekrarlamış ve Gadir Hum günü de tüm ümmetine Hz. Ali (a.s)’a biat etmelerini emretmiştir.

Bu emre uyup biat edenler ve biatlarına sadık kalanlara; yani peygamberin emirlerini yerine getirip Hz. Ali (a.s)’a tabi olanlara, Hz. Ali taraftarı denmiştir.

Bu ismi veren de bizzat peygamberimiz Hz. Muhammed (s) dir. Bir hadisinde buyurdu ki: “Ali’nin taraftarları kurtulmuş olanlardır.” (1) Kıyamet günü geldiğinde Hz. Ali (a.s)’ın taraftarı olmanın mükâfatı mutlaka bizlere verilecektir. Hz. Ali (a.s)’ın taraftarı aynı zamanda Alevi anlamına gelmektedir. Alevi demek; Hz. Ali (a.s)’a mensup olan, onun velayetinde giden demektir. Peygamberimiz yeri geldiğinde, bazı hadislerde Hz. Ali taraftarı demek yerine; Alevi ismini kullanmıştır.

Resulullah (s) Hz. Ali (a.s)’ı ve kıyamet gününü anlatan bir hadiste buyurdu ki: … Hangi melaike topluluğun rastlasa "Bu mürsel Peygamberdir,"derler. Uğradığı her peygamber topluluğu da "Bu mukarreb melektir" derler. Bu sırada arş'ın ortasından birisi şöyle seslenir: "Ey topluluk, bu ne mürsel Peygamber, ne de mukarreb melektir? Bu Ebu Talib oğlu Ali'dir." Ali'nin taraftarları da onun peşinden gelir. Bir nida onun taraftarlarına: Kimlersiniz siz? Diye seslenir. Onlar da: -Biz Alevileriz, diye cevap verirler. Bunun üzerine onlara şöyle ses gelir: -Ey Aleviler! Siz güvendesiniz, sevip de veli edindiğinizle beraber cennete girin. (2) Peygamberin Alevi ismini birkaç defa kullandığını gösteren birkaç hadis daha mevcuttur. Biz imam Cafer Sadık (a.s)’dan rivayet edilen bu hadisle yetinelim: imam Cafer Sadık (as.) buyurdu ki: “Biz aleviyiz taraftarlarımızda alevidir...”. (3). Emeviler, kendi dönemlerinde Aleviliği ve Alevileri yok etmek için ellerinden geleni yaptılar.

O devirde Emeviler bizlere genelde, Rafızî ismiyle hitap ettiler. Bu süreç imam Cafer Sadık (a.s) döneminde mezheplerin ortaya çıkmasıyla, Ehlibeyt taraftarı olan Aleviler, imam Cafer Sadık (a.s) ‘ın etrafında toplandıkları için; Caferi adıyla da anıldılar. On birinci imam Hasan el-Askeri (a.s)’dan sonra Aleviler imamın naibi olan Muhammed bin Nusayri’ye tabi olarak yoluna devam ettiler. Şia ise Osman bin Said’in naipliğine inanarak bir bakıma Ehlibeyt taraftarları içinde bir bölünme yaşandı. Ama asıl sorun, Hüseyin bin Ruh Nevbahti’nin naipliğini ilan etmesinden sonra, şia ile aramız tamamen açıldı. Muhammed bin Nusayri’den kırk yıl sonra gelen Nevbahti ne yazık ki bizim on birinci ve on ikinci imamların naibi olarak kabul ettiğimiz Muhammed bin Nusayri’ye ağza alınmayacak töhmetler sıraladı. Nevbahti yaşadığı dönem içinde, Abbasilerin hükmü döneminde, devlet içinde üst mevkilerde akrabalarının olmasından faydalanarak çok güçlendi. Aleviler ise ezilmeye devam etti. Zamanla da bu töhmetler tüm Alevilere yöneltilmeye başlandı. Artık bizlere Alevi yerine; tahkir amacıyla Nusayri denmeye başlandı. Zaman zarfı içinde bizlere ağza alınmayacak bir sürü iftirayla beraber “Nusayri” dendi. Bu iftiralar birinci dünya savaşının bitimine kadar sürdü. “Tarihul Aleviyun” kitabının yazarı Muhammed Emin Galip Tavil bakın nasıl anlatmakta: “Sonraları ‘nusayri’ kelimesi en çirkin aşağılama kelimelerinden biri oldu.

Mevlamızın lütuf ve hayrına şükr-ü sena ve atıyelerine hamd ederiz ki, dünya savaş’ından sonra bu topluluğa eski adı olan ‘Aleviler’ adı verildi. Ne de güzel bir adlandırmadır bu ve ne de büyük kazanç! Bu, 412 yıldır, yani …. Alevileri katletmelerinden (yavuz katliamı) beri yoksun bırakıldığı şeydi. Bu ad gasp edilmiş haklarından onlara ilk geri verileni oldu" (4) Bu tarihte, bizlere, asıl ismimiz olan Alevi ismi geri geldi. Son yıllarda bilinçli bir şekilde hakkımızda yazılmaya başlanan kitaplarda, bizlere bilinçli bir şekilde tekrar Nusayri denmeye başlanması ve geçmişte atılan iftiraların tekrar edilmesi bizleri çok üzmektedir. Ama asıl üzüntü veren şey bu ismin kendi Alevi cemaatimiz arasında da kullanılmasıdır. Bu isimle bizlere hitap edenlerin amacı bizleri Hz. Ali ve Ehlibeyt (a.s) dan uzak bir inançmış gibi göstermektir. Ve ne yazık ki bizim toplumda bu oyuna gelmeye başlayıp toplum içinde bu ismi savunmaya kalkışanlar çıkmaktadır. Bizler Ehlibeyt imamlarından sonra Muhammed bin Nusayri’ye tabi olduk. Onu imam Hasan el Askeri’nin ve imam Mehdi (a.s)’ın naibi (babı) olarak kabul ettik. İmamlardan sonra Alevi toplumunun lideri olmuştur. Ama bu bizim adımızın Nusayri olduğu anlamına gelmez. Muhammed bin Nusayri yeni bir mezhep kurmadı ki bizler “Nusayri” olalım. Bizler Hala Hz. Ali (as)’ın yolunda gitmekteyiz. Gadir hum günü verdiğimiz biate hala sadık ve bağlı olmamızdan ve hala Hz. Ali (a.s)’ın velayetinde yürümemiz nedeniyle, bizim için kullanılabilecek tek isim Alevi ismidir.

Kaynak;http://www.aleviyyun.com/alevilik/51-alevi-ismi
Bul
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi