01-22-2018, 01:11 AM
Bir mumdan binlerce mum yakılır da, mumun ömrü kısalmaz.Mutluluk asla paylaşmaktan azalmaz.
Öfkeye tutunmak, zehiri kendin içip ötekinin ölmesini beklemek gibidir.
Sorun, zamanınız olduğunu sanmanız.
Ne ettiysen o'sun.Şimdi ne edersen, o olursun.
Sen kendin, tüm evrendeki herkes kadar, kendi sevgi ve şefkatini hakediyorsun.
Varoluşun sırrı korkusuz olmaktır.Ne olacağınızdan korkmayın, kimseye güvenmeyin.Yalnız tüm yardımı reddettiğiniz an özgürsünüzdür.
Ne alev ne yel, ne doğum ne ölüm, hiçbir şey iyiliklerinizi silemez.
Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsinizdir.
Önce kendi gideceğin yolu öğren, sonra öğretmeye kalk.
Geçmişle yaşamayın, geleceğin hayalini kurmayın, aklınızı şu ana yoğunlaştırın.
Kendine bir ışık ol, kendi hakikatının içine doğru tut. İnsanlar arasında nehri geçip karşı kıyıya ulaşan azdır. Büyük bir çoğunluk nehrin kıyısında bir aşağı bir yukarı doğru koşup durur.
Ikiyüzlü ve kötü bir arkadaş, vahşi bir yaratıktan daha fazla korkulmalıdır; vahşi bir yaratık vücudunuzu yaralayabilir, ancak kötü bir arkadaş aklınızı yaralar
Aylak olmak ölüme doğru kısa bir yoldur ve çalışkan olmak bir yaşam biçimidir; ahmaklar aylaktır, zeki kişiler ise çalışkan.
Formlar, benlik/ruh değildir; algılama benlik değildir, kavrayışlar benlik değildir, mental oluşumlar ve hisler de "ben" değildir, hiçbiri "ben"/"ruh" değildir, bunların hepsi değişime tabiidir ve kalıcı değildir.
Nedensellik, etkileşim, koşullar ve ayırt edici algılama...Dört büyük element bunlardandır.
Fiziksel objelerin aslında kendilerinden gerçekliklerinin olmadığını öğretiyorum, bunların ancak zihnin ürünleri olduğunu söylüyorum, aslında hepsi bir hayaldir. Bunların duyularla algılandığı ve ayırt edildiği doğrudur fakat aslında diğer yandan hiçbirinin kendiliğinden kendi doğaları, gerçeklikleri yoktur. Onlar gerçekte görülmüyorlar ama zihin tarafından ‘tasarımlanıyorlar’. Bir bakıma kavranabiliyorlar ama bir bakıma da gerçekte kavranamıyorlar.
Nefret hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret sevgiyle yok edilir bu ölümsüz kanundur.
Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle yen. Açgözlülüğü cömertlikle, yalanı gerçekle yen.
Hınca hınçla cevap verilirse, hınç ortadan kalkar mı?
Uykuda yaşayan insanı uyandırmak için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Belirli şartlar sağlanamazsa farkındalık oluşmaz.
İnsan isimlere, formlara ve maddesel dünyaya bağlanır ve onların zihnin bir yanılsaması olduğunu, zihinde oluştuğunu unutur ve hata yapar böylece zihnin özgürlüğü engellenmiş olur.
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.
Nedensellikler, zerreler, en küçük şeyler, madde, fiziksellikler hepsi gerçekte zihinde oluşan, zihnin oluşturduğu şeylerdir.
Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun.
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar.
Derin düşünen bilge kişinin tek bir günlük yaşamı, bilgisiz ve kontrolsüz kişinin bütün bir yaşamından daha değerlidir.
Nasıl ki okçu okların düz olmasına özen gösterir,usta da dağınık düşüncelerini öyle toparlayıp yönlendirir.
Kimse 'nasıl olsa bana zararı dokunmaz' diyerek küçücük de olsa kötülük düşünmesin. Su damlalarının damlaya damlaya su kabını doldurması gibi, budala kimse de azar azar toplayarak kendini kötülükle doldurur.
Gökten altın yağsa insanın arzuları doyurulamaz. İsteğin küçük bir zevk verdiğini ve aslında acıya neden olduğunu bilen kişi, bilge kişidir.
Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım.
Sağlık en büyük hediyedir, doyumluluk en büyük zenginlik, güven en iyi akrabalıktır. Nirvana ise en büyük mutluluk.
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
Yaşayan varlıkların hepsi; zayıf, güçlü, uzun, kısa, büyük, orta veya küçük görünen, görünmeyen; doğmuş olan veya doğmakta olan, hepsi mutlu olsun! Kimse kimseyi aldatmasın, kimse kimseyi küçümsemesin, kimse kimseye öfke ile darılma ile zarar vermek istemesin.
Geçmişte kim olduğunu bilmek istiyorsan, şu an kim olduğuna bak. Kim olacağını bilmek istiyorsan, ne yaptığına bak.
Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile.
Kin taşımak yanan bir kömür parçasını başkasına atmak için eline almak gibidir. Sadece kendini yakarsın.
Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.
Övmek veya yermek bilge kişinin dengesini bozamaz.
Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme.
Buddha denizinin kıyıları yoktur.
Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.
Ne anne, ne baba ne de herhangi bir akraba insana iyi yönetilen bir akıldan daha fazla yararlı olabilir.
Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
Varlığın öteki kıyısına vardığında önce, sonra ve ortada olandan vazgeç.
Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız.
İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir; bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir; insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir; sonuçta bütün bu doymak bilmez arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum nirvana olarak adlandırılır. Bencillik ve isteklerden kaçışın yöntemi, "Sekiz Katlı Asil Yol" diye adlandırılır: Doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru hareket, doğru geçim kaynağı, doğru çaba, doğru düşünme ve doğru meditasyon.
tilqi.com
Öfkeye tutunmak, zehiri kendin içip ötekinin ölmesini beklemek gibidir.
Sorun, zamanınız olduğunu sanmanız.
Ne ettiysen o'sun.Şimdi ne edersen, o olursun.
Sen kendin, tüm evrendeki herkes kadar, kendi sevgi ve şefkatini hakediyorsun.
Varoluşun sırrı korkusuz olmaktır.Ne olacağınızdan korkmayın, kimseye güvenmeyin.Yalnız tüm yardımı reddettiğiniz an özgürsünüzdür.
Ne alev ne yel, ne doğum ne ölüm, hiçbir şey iyiliklerinizi silemez.
Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsinizdir.
Önce kendi gideceğin yolu öğren, sonra öğretmeye kalk.
Geçmişle yaşamayın, geleceğin hayalini kurmayın, aklınızı şu ana yoğunlaştırın.
Kendine bir ışık ol, kendi hakikatının içine doğru tut. İnsanlar arasında nehri geçip karşı kıyıya ulaşan azdır. Büyük bir çoğunluk nehrin kıyısında bir aşağı bir yukarı doğru koşup durur.
Ikiyüzlü ve kötü bir arkadaş, vahşi bir yaratıktan daha fazla korkulmalıdır; vahşi bir yaratık vücudunuzu yaralayabilir, ancak kötü bir arkadaş aklınızı yaralar
Aylak olmak ölüme doğru kısa bir yoldur ve çalışkan olmak bir yaşam biçimidir; ahmaklar aylaktır, zeki kişiler ise çalışkan.
Formlar, benlik/ruh değildir; algılama benlik değildir, kavrayışlar benlik değildir, mental oluşumlar ve hisler de "ben" değildir, hiçbiri "ben"/"ruh" değildir, bunların hepsi değişime tabiidir ve kalıcı değildir.
Nedensellik, etkileşim, koşullar ve ayırt edici algılama...Dört büyük element bunlardandır.
Fiziksel objelerin aslında kendilerinden gerçekliklerinin olmadığını öğretiyorum, bunların ancak zihnin ürünleri olduğunu söylüyorum, aslında hepsi bir hayaldir. Bunların duyularla algılandığı ve ayırt edildiği doğrudur fakat aslında diğer yandan hiçbirinin kendiliğinden kendi doğaları, gerçeklikleri yoktur. Onlar gerçekte görülmüyorlar ama zihin tarafından ‘tasarımlanıyorlar’. Bir bakıma kavranabiliyorlar ama bir bakıma da gerçekte kavranamıyorlar.
Nefret hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefret sevgiyle yok edilir bu ölümsüz kanundur.
Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle yen. Açgözlülüğü cömertlikle, yalanı gerçekle yen.
Hınca hınçla cevap verilirse, hınç ortadan kalkar mı?
Uykuda yaşayan insanı uyandırmak için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Belirli şartlar sağlanamazsa farkındalık oluşmaz.
İnsan isimlere, formlara ve maddesel dünyaya bağlanır ve onların zihnin bir yanılsaması olduğunu, zihinde oluştuğunu unutur ve hata yapar böylece zihnin özgürlüğü engellenmiş olur.
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.
Nedensellikler, zerreler, en küçük şeyler, madde, fiziksellikler hepsi gerçekte zihinde oluşan, zihnin oluşturduğu şeylerdir.
Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun.
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar.
Derin düşünen bilge kişinin tek bir günlük yaşamı, bilgisiz ve kontrolsüz kişinin bütün bir yaşamından daha değerlidir.
Nasıl ki okçu okların düz olmasına özen gösterir,usta da dağınık düşüncelerini öyle toparlayıp yönlendirir.
Kimse 'nasıl olsa bana zararı dokunmaz' diyerek küçücük de olsa kötülük düşünmesin. Su damlalarının damlaya damlaya su kabını doldurması gibi, budala kimse de azar azar toplayarak kendini kötülükle doldurur.
Gökten altın yağsa insanın arzuları doyurulamaz. İsteğin küçük bir zevk verdiğini ve aslında acıya neden olduğunu bilen kişi, bilge kişidir.
Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım.
Sağlık en büyük hediyedir, doyumluluk en büyük zenginlik, güven en iyi akrabalıktır. Nirvana ise en büyük mutluluk.
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
Yaşayan varlıkların hepsi; zayıf, güçlü, uzun, kısa, büyük, orta veya küçük görünen, görünmeyen; doğmuş olan veya doğmakta olan, hepsi mutlu olsun! Kimse kimseyi aldatmasın, kimse kimseyi küçümsemesin, kimse kimseye öfke ile darılma ile zarar vermek istemesin.
Geçmişte kim olduğunu bilmek istiyorsan, şu an kim olduğuna bak. Kim olacağını bilmek istiyorsan, ne yaptığına bak.
Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile.
Kin taşımak yanan bir kömür parçasını başkasına atmak için eline almak gibidir. Sadece kendini yakarsın.
Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.
Övmek veya yermek bilge kişinin dengesini bozamaz.
Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme.
Buddha denizinin kıyıları yoktur.
Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.
Ne anne, ne baba ne de herhangi bir akraba insana iyi yönetilen bir akıldan daha fazla yararlı olabilir.
Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
Varlığın öteki kıyısına vardığında önce, sonra ve ortada olandan vazgeç.
Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız.
İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir; bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir; insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir; sonuçta bütün bu doymak bilmez arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum nirvana olarak adlandırılır. Bencillik ve isteklerden kaçışın yöntemi, "Sekiz Katlı Asil Yol" diye adlandırılır: Doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru hareket, doğru geçim kaynağı, doğru çaba, doğru düşünme ve doğru meditasyon.
tilqi.com