Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Alevi sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülmez
#1

Milletvekili kimliği ile açılımlarda önemli rol üstlenen Reha Çamuroğlu, bürokrasinin sanılandan güçlü çıktığına işaret ediyor. “Aleviler arasında müşteri arayan örgütlere rağmen şiddete bulaşılmadı.” diyor.

Alevi kesiminin en önemli kanaat önderlerinden biri Reha Çamuroğlu. Birçok Alevi’nin yapamadığını yaptı, hem de kariyeri açısından büyük bir risk alarak AK Parti’de siyasete soyundu. 2009 yılında gerçekleşen Alevi Çalıştayı’nın en önemli mimarlarından biriydi. Büyük umutlarla çıktıkları açılım yolu yerini karamsarlığa bırakmış görünüyor. Çamuroğlu er ya da geç Alevilik meselesinin demokrasi içerisinde çözüleceğini ama en azından şimdilik siyasi iradenin devlet bürokrasisine yenildiğini kaydediyor. “Zannediyorum bürokrasi zannedilenden güçlü çıktı.” diyen Çamuroğlu, “Hizmet Hareketi en başından itibaren açılım konusunda kararlı, net ve demokrat bir tavır içinde oldu. Bunu söylemek boynumun borcu.” diyor.

-Her şeyden önce 2009 yılında başlayan Alevi açılımının hasar tespit raporunu çıkarsak?

Türkiye uzun süredir dış politikasında mezhep dengelerini gözetmeyi yitirdi. Diyanet İşleri’nin eski başkanı Sayın Ali Bardakoğlu açılımın en başında “Cemevleri ibadethane değildir ve olamaz.” diye bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı kendisi ile yaptığımız 2,5 saat süren bir toplantıdan sonra yaptı. O toplantıda kendisinden şu ricada bulunmuştum: Ben sizden Sünni bir kurumun başında bir din adamı olarak cemevleri ibadethanedir demenizi beklemiyorum. Bu sizin kendinizi inkârdır. Yani nasıl papaya Protestanlığı hak mezhep olarak kabul ettiremezseniz bu da sizin itikadınızın özüne aykırıdır. Hiç olmazsa aleyhte bir açıklama yapmayın. Yani ibadethane değildir demeyin; çünkü biz bir politika sürdürüyoruz. Bir açılım içerisindeyiz. Görüşmeden çıkıp Mekke’ye gitti hac için. Ve bu açıklamayı orada yaptı.

-Aslında açılım yoluna girilirken direnç noktalarının olduğu biliniyordu?

Fakat benim kanaatim bu direnç noktaları zannedilenden çok daha güçlü çıkmıştır. Yani Suudi Arabistan bu süreçte zannediyorum kamuoyunun bildiğinden çok daha büyük rol oynamıştır.

-Suudi Arabistan Vehhabi’dir. Türkiye’ye akıl hocalığı yapacak gücü var mı sizce?

Ben şu kadarını söylemekle yetineyim. Türkiye’de bir Suudi Arabistan ve Katar var. Onların etki alanı sadece ülkeleri değil. Onları çok makbul insanlar olarak takdim ettiğiniz takdirde ve onlarla birlikte Suriye’deki birtakım terörist gruplara kol kanat gerdiğiniz zaman sizin inanılırlığınız erozyona uğruyor. Açılım meselesine çok farklı bir noktadan yaklaşıyorum. Sonuçta uluslararası bir boyut ortaya çıktı. Yani Alevi açılımının önünde sadece ve sadece ulusal engeller olduğu kanaatinde değilim.

-Alevi sorunu ile Kürt sorunu arasında bir bağ kuruyor musunuz?

Bakın Mümtaz’er Türköne Alevi açılımının en hareketli günlerinde bir yazısında ‘Alevi sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülmez’ dedi. Aradım, tebrik ettim. Bunun ne kadar önemli bir problem olduğu önümüzdeki aylarda görülecektir.

-Bunu PKK içindeki Alevi Kürtleri kastederek mi söylüyorsunuz?

Ayrıntıya hiç girmeyeyim. Ama diyorum ki; Alevi sorununun çözülmesi çok kolaydır. Ne toprak isteyen var ne adam vuran var. Kürt meselesinde Türkiye şu anda bölünme sürecine girmiştir ve bunun geri dönüşü yoktur. Ben tarihçiyim. Tüpten bu şekilde çıkan bir macunun geri girdiğini hiç görmedim tarihte. Kimse İRA ve ETA demesin bana. Bir kere İRA ve ETA tek bir ülkenin sorunu idi. Elbette ki silahların susması çok iyi bir olaydır.

-Abant Platformu’nda da Alevilik gündeme alınmıştı.

Alevi açılımı meselesinde bir noktayı özellikle vurgulamak isterim. Bütün bu süreçte baştan sona izlediği çizgi, verdiği destekle Hizmet Hareketi gerçekten takdire şayan bir tavır ortaya koymuştur. 2007 seçimlerinden birkaç ay önce İstanbul Cevahir Otel’de yapılan Abant Platformu’nun konusu Alevilikti. Orada benim de katkıda bulunduğum bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Sonuç bildirgesinde cemevlerinin ibadethane olarak kabulü vardı. Hizmet Hareketi bu konuda pek çok Sünni eleştiriye rağmen bu tavrını günümüze kadar korudu. Açılım sürecinde en çok hedef olduğum günlerde, en çok hücuma uğradığım günlerde Hizmet Hareketi’nin desteğini gördüm. Bunu söylemek boynumun borcudur bu noktada. Çünkü kendileri açısından daha zor bir durumdu bu. Klasik Sünni teolojik mülahazalar yerine demokratik bir ortamda yaşama kültüründen hareketle bu konuda bize destek verdi.

-Aleviler ısrarla şiddetten uzak duruyor.

Ortadoğu’da silahınız varsa değerlisiniz gibi bir yaklaşım var. Ama ben bunu lanetliyorum. Böyle bir kabulden Ortadoğu ve İslam dünyası ancak zarar görür. Şimdi Aleviler silaha, şiddete, çatışmaya uzak duran tavırları ile bütün silahlı örgütlerden daha güçlüdür. Üstelik biz sizin adınıza terör yapmak istiyoruz biz sizin adınıza şiddet uygulamak istiyoruz deyip kapı kapı dolaşıp müşteri arayan örgütlere rağmen. Terör örgütleri Aleviler içinden müşteri aramışlar ama bulamamışlardır.

-DHKPC var ama?

Zaman zaman çocuklarımızı orada burada etkiliyorlar, kandırıyorlar. Ama bunların sayıları devede pire bile sayılmaz. Dolayısı ile kitlesel olarak Aleviler tavırlarını demokrasiden yana koyuyorlar. Bakın geçen günlerde Fazıl Say nefret suçu işlemekten ceza aldı. Peki, Alevilere karşı nefret suçu işleyenlerin sözleri bu zamana kadar neden dava konusu, ceza konusu olmadı?

-Aleviler’in şiddete bulaşmaması Sünni kesimin de saygısını kazanıyor?

Çünkü Aleviler fitnenin ve fesadın ne demek olduğunu biliyorlar ve Sünni kardeşleri ile eşit şartlarda birlikte yaşamak istiyorlar. Siz Alevilerden bir toprak talebi ya da bu konuda herhangi bir ima duydunuz mu bugüne kadar?

-Hükümet Alevi Çalıştayı’nın ardından neden ileri adım atmadı?

Ülkede yaratılan genel hava, Alevilerin oy kullanırken geliştirdikleri refleks ve bu refleksin kısa sürede değişmeyeceğinin görülmesi kanaatimce bu Alevi açılımının kapanmasına sebep oldu. Başbakan’a ‘Bunlar bize oy vermeyecekler’ diyenler oldu.

-AK Parti’nin en başta böyle düşünmesi ham hayal değil miydi o zaman?

Siyaset sosyolojisini değiştirmek istiyorsanız uzun vadeli görmek zorundasınız olayları. Ben Sayın Başbakan’ın iki iftarda iki konuşma yaptığı için Alevilerin gelip kendisine oy vereceğini düşündüğünü zannetmiyorum. Sayın Başbakan Siyaseti çok iyi bilen bir insan. Ama zannediyorum, bu telkinler de etkili oldu.

-Kamuoyu araştırmaları yaptılar ve bu defteri kapattılar mı yani?

Başka bir şey daha var. Sayın Başbakan’a ben şunu söyledim: Bizim siyaset sosyolojisini değiştirmek için yaptığımız açılıma karşı, Alevilerin her zaman oyunu alan CHP bir çare bulamadı. Ama 2010 yılında CHP kesin bir çözüm buldu. Alevi Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkan yaptı. Daha önce il başkanını Alevi yaptığında sıkıntı çeken parti, sıkıştığı ortamda genel başkanını Alevi yaptı. Olur olmaz ama Türkiye tarihinin ilk Alevi başbakan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Sayın Başbakan bana kızdı, eminim. Bu önemsiz bir olay değil. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’de devireceklerine dönük sözlere ben gülüp geçiyorum. Çünkü eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nu indirirlerse kanaatimce CHP baraj sorunu bile yaşayabilir.

-Alevi açılımı sırasında çok umut dolu süreçler yaşadık ama şu anda bitti. Peki, gelecekte çözüm adına yeni bir damar yakalanabilir mi?

İnşallah yakalanır. Ama benim karamsarlığım zihnimin kıvrımlarından kaynaklanmıyor, olup biten olaylardan kaynaklanıyor. Şu sorular meşru değil midir: 81 ili olan bir ülkede kaç Alevi vali var? Kaç Alevi emniyet müdürü var? Bürokraside bir ayırımcılık yapılıyor mu yapılmıyor mu? Bunların bir dökümü yapılsa. Kadro alamayan merkez valileri, işi bankamatikten maaş almak olan emniyet müdürleri var.

-Alevilerin açılım sürecinin başarı ile bitmesini istemediği yönünde bir kanaat var?

Ekser Aleviler bu sorununun çözümünü çok istediler. Ama bazı aktivist Alevi grupları çözümü hiç istemedi. Çünkü ellerindeki saha gidecekti, alanları kaybolacaktı. Mesela Deniz Baykal’ın CHP’si o dönemde bu konuya destek verse idi AK Parti bu konuyu tamamlamak zorunda kalırdı. Ama CHP karşı çıktı. İftara biz Deniz Baykal’a, Devlet Bahçeli’ye ve Muhsin Yazıcıoğlu’na da davetiye gönderdik. Ama o dönemde CHP bunu kendi arka bahçesine tehdit gördüğü için hiç istemedi.

KAYNAK: AKSİYON DERGİSİ
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: Admin
09-05-2017, 08:09 PM
Son Yorum Yazar: çerağ
05-10-2016, 12:36 AM
Son Yorum Yazar: bektasi
01-16-2016, 11:57 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
12-04-2015, 12:13 AM
Son Yorum Yazar: çerağ
09-17-2015, 11:39 PM
Son Yorum Yazar: çerağ
06-16-2015, 11:06 PM
Son Yorum Yazar: bektasi
05-26-2014, 03:40 PM
Son Yorum Yazar: bektasi
09-26-2013, 02:18 AM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi