Salma dil gemisin engine aşık
Erenler aşkına payan bulunmaz
Her yerde keşfetme sakın hakayik
Anı fehmeyliyen bir can bulunmaz
Arifin halini tarif ne hacet
Efsane sözlerden eyle feragat
Kande göster bana sahip keramet
Ali çoktur Şahımerdan bulunmaz
Muhtefi oldular alemde erler
Kıymetsiz olmuştur ilmü hünerler
Her kime sorarsan arifiz derler
Benden özge baktım nadan bulunmaz
Türabi cihanda olduk serseri
Fehmeden kalmamış dürrü gevheri
Kimsenin kimseden yoktur haberi
Böyle acaip seyran bulunmaz
Turabi Baba
Genc Abdal
Yoğ iken yer ile gökler ezelden
Kudret kandilinde pinhan Ali’dir
Kün deyince bezm-i Elest’den evvel
Alemi var eden sultan Ali’dir
Cebrail’e sordu Muhammed bunu
Nice bin yıl evvel kurdu oyunu
Magribden maşrıka kudret topunu
Atan Muhammed, tutan Ali’dir.
Muhammed Ali geldi dünya yüzüne
Zülfikar’ı çekti kavga yüzüne
Kafirler içinde hava yüzüne
Mancınıkla kendin atan Ali’dir
Binince Düldül’e Hayber’e gitti
Yel gibi o anda menzile yetti
Kafirlere hüner, heybet gösterdi
Kendini kul diye satan Ali’dir
Müminler sırrını ilden sakınır
Kendin bilmezlere sözüm dokunur
Genc Abdal dört kitapta okunur
Evvel-ü ahır-ı destan Ali’dir
Teslim Abdal
Dağdan taştan günahım çok
Aman Âli'm sen bilirsin
Kerem eyle yüzüme bak
Aman Âli'm sen bilirsin
Günahın kararı kaçtı
Çok oldu haddini aştı
Yine gayret sana düştü
Aman Âli'm sen bilirsin
Yüzüm kara nefse uydum
Bu dünyayı benim sandım
Aşktan muhabbetten kaldım
Aman Âli'm sen bilirsin
Münafık cihanı aldı
Müminler sararıp soldu
Bir tek ümit sende kaldı
Aman Âli'm sen bilirsin
Yeri göğü bina kuran
Demeden bakmadan gören
Nemrud'un muradın veren
Aman Âli'm sen bilirsin
Kanım revan indi göze
Aman mürvet dedim size
Dar günümde yetiş bize
Aman Âli'm sen bilirsin
Kırıktır kanadım kolum
Kimseye diyemem halim
Benim halim sana malum
Aman Âli'm sen bilirsin
Gece gündüz işim zardır
Geniş dünya bana dardır
Senden başka kimim vardır
Aman Âli'm sen bilirsin
Teslim Abdal haslar hası
Ben olmuşum Hakk'a asi
Silinmez kalbimin pası
Aman Âli'm sen bilirsin...
Allah Allah..
( Teslim Abdal )
Bizim biatımız nesli Hünkâr'a
Nasip veren yeşil eli gözleriz
Biz boyun eğmeyiz kalbi kalleşe
Haktan zikreyleyen dili gözleriz
Biz şahlar şahından aldık fermanı
Beyhude gezmeyiz dağı ormanı
Her poyraza savurmayız harmanı
Pir elinden esen yeli gözleriz
Sırrımızı her cahile demeyiz
Ehlibeyt rahından geri dönmeyiz
Karga gibi daldan dala konmayız
Bülbülün konduğu gülü gözleriz
SIDKI ehlibeyte doğru rahımız
Velayet burcundan doğar mahımız
Sırrı Balım Sultan kıblegâhımız
Sulbten sulbe gelen nuru gözleriz
Sıdkı Baba
“Gönülde gizli mâna yazılıdır, dile gelmez. Bu mâna ancak gönülü yol bulana feth olur. Gönül bahrinde yol bulan, ne inci isterse dalıp çıkarır. Gönlü bırakıp sûrete bakanlar, gaflet ipini boyunlarına takmış olurlar”
(Kaygusuz Abdal)
Bugün seyre çıkmış hublar sultanı
Teşrif etti bezmi alâya bakın,
Şevkiyle münevver kıldı cihanı
Alnında nücum-i Zehraya bakın.
Manayı velfecri okur gözleri
Bahseder Sure-i Nur dan yüzleri
Aklımı yağmaya verdi sözleri
Kalbimde devreden sevdaya bakın
Sanki gökten yere indi bir melek,
Bezmi aşıkan’a girdi, gelerek
Bir elinde meze sunar gülerek
Bir elinde meyi sahba’ya bakın.
Dökülmüş zülüfler gül gerdanına
Hadisler yazılmış hub divanına
Yüz süren hac olur asitanına
Cemal-i Kabe-i Ulyaya bakın
Budur bu alemde hub padişahım
Mescidim mihrabım hem kıblegahım
Alâ sure-i Rahman işte güvanım
Vechinde esma-ül hüsnaya bakın
Açıp gonca misali çeşmi meftunun
Şad etti bülbül-i dil-i mahzunun
Tezyin etmek için bezmi mecnunun
Kaldırdı nikabın Leylaya bakın
Gelmemiş cihana böyle mâhpare,
Bir bakışta aklım aldı ne çare,
SITKI' yı bülbül gibi düşürdün zare
Şol yüzü gül lebi hamraya bakın..
Sıtkı Baba
Kaygusuz Abdal
Evliyadan gelen kelâm,
Okunan Kur’an değil mi?
Gerçek velinin sözleri,
Sureti rahman değil mi?
Çün seni hak yarattığı
Kendüye mir’at ettiği
Tecelli – i zat ettiği
Sureti insan değil mi?
Hak haberin dinleyene,
Candan kabul eyleyene
Hakkı bilip anlayana,
Sözümüz burhan değil mi?
Gerçek elini tutmayan
Gönlün ana pekirmeyen
Hakkı batılı seçmeyen,
Cahilü nâdan değil mi?
Ey Kaygusuz halin nola,
Gitmez isen doğru yola
Hak kerem etse bir kula,
Hakikat ayan değil mi?
Sefil Ali
Gayriye nazar kılma âdeme bak
Nefsin öldür vech-i ferman sendedir
Vücudun Mushaf-ı kübra iyi bak
Cemale bak nur-u Rahman sendedir
Tefekkür eyle ki ezel ne idin
Sulb-u pederinde bir meni idin
Hakk’a mirat oldun bir izi idin
Her ne ki ararsan cümle sendedir
Her ne yaratılmış kevn-ü mekânda
Pak eyle kalbini kalma gümanda
Gayriye nazar kılma cümlesi sende
Sebb-ül mesan ümm-ül Kur’an sendedir
Ol Hakk’ın vücudu genc-i pinhandır
Her zerre varlığın delil burhandır
Yine bu hazine sende ayandır
Künt-ü kenzi mahfi Allah sendedir
SEFİL ALİ’m ikrarım Ali evlada
Şahadet getirmişim kalu belada
Maksadım haşrolmak taht-ı livada
Çünkü iman ikrar biat sendedir
Teslim Abdal
Bağlandık on iki denge,
Üçyüzaltmış dal üstüne,
Akıl indirdi bir henge,
Hak'la rahmet kel üstüne.
Aşk ile olmuşam evlat,
Başımda var tacı devlet,
Anlımda secdayı davet,
Rızayı hal hal üstüne.
Kaşlarım kalem - i kudret,
Gözlerim nuru hasiret,
Burnumdaki buyu cennet.
Haler geldi dil üstüne.
Kulağım mani Muhammed
Dilimde kelimeyi şehadet,
Göksümde kuranı hikmet,
Haddi elif zal üstüne.
Elimde desti vilayet,
Belimde kemer - i hidayet,
Dizimde hizmeti ayet,
Ayak erkan yol üstüne.
Teslim Abdal heydur acel,
Kıblemizde kısmet gezer,
Yetişirse vermez mecel,
Verir Allah bol üstüne.
Kevser ırmağında saki olan yar
Bir bardak dem ikram etmez mi ola
Sıratın yolunu iyi bilen yar
Benim de elimden tutmaz mı ola
Aman medet duy sesimi dardayım
Sorma hallerimi gayet zordayım
Cehennemden daha beter kordayım
Yanarım yandığım yetmez mi ola
Her yanımı harlı ateş çevirdi
Vücut sarayımı yaktı kavurdu
Yaptım mamur ettim geri devirdi
Viranemde güller bitmez mi ola
Zindanda düşsem de gam yemem yine
Sefil Selimi’yle dursan yan yana
Olmak istiyorum dostla can cana
Muradımca bülbül ötmez mi ola