01-08-2016, 04:06 AM
“Biz dinî statü veremeyiz” diye, Alevî inancını belirleme yetkisini bu inancın mensuplarına bırakmış görünüyor; ama peşinden iki kırmızı çizgi ilan ediyor. Birincisi “Aleviliğin İslâm dışında bir yol olarak tarif edilmesi”, “ikincisi ise cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi”. Başladığımız yere dönüyoruz, aksini söylemesine rağmen Diyanet İşleri Başkanı inancı, statüyü ve neyin ibadethane sayılıp sayılmayacağını belirlemiş oluyor. Çizdiği bu çerçeve içinde bir Alevî vatandaşın, “benim ayrı bir inancım var”, “bu inancıma diğer dinler gibi bir statü verilmesini, aynı saygıyı görmesini talep ediyorum” ve “bu inancımı cami dışında cemevi ismiyle ayrı bir mabedde yapmak istiyorum” deme hakkı ve özgürlüğü yok. Üstelik Başkan, bu sözleri “cemevlerine ibadethane statüsü” vaat eden Hükümet Programı'nı eleştirmek için söylüyor.
Başkan Mehmet Görmez'in bu ültimatomu -konu din-mezhep ayrımına dair olduğuna göre- mezhep ihtilafları bahsinde savaş başlamadan bir önceki aşama gibi görünüyor. Kırmızı çizginin aşılması bir tehlike hali olduğuna göre, cemevleri ibadethane sayılırsa, demek ki Diyanet bütün varını-yoğunu ortaya koyarak karşı duracak. Mesele insanların kutsalları, inançları, dinleri olduğuna göre, bu ültimatom, Diyanet İşleri Başkanı'nın kurumsal veya kişisel görüşünün çok ötesinde toplumun sosyolojisini, tarihini ve fay hatlarını kırmızı çizgilerle ayıran çok sorunlu bir çatışmayı devreye sokuyor. Başkan'a söylenecek söz açık: Bağlı olduğu 633 sayılı kanuna ve anayasaya göre inanç alanında DİB'nın kırmızı çizgi çekme hakkı ve yetkisi yok. Avusturya gibi ülkelerde kurumsal olarak tanınan dinler ve ibadethaneleri var; ancak bu statü bir dinî kuruluş tarafından değil bir anayasa komisyonu marifetiyle veriliyor. Statü belirlenirken de mensuplarının sayısı ve ihtiyaçları gözetiliyor. “Cemevleri ibadethane midir?” sorusunun ve devamı olarak gelen “cami karşısında konumu nedir?” sonucunun tartışılamaz kesin cevabı şudur: Alevîler bu sorulara ne cevap veriyorsa doğrusu odur.
Mesele devlet ile Sünnî inanç arasında Diyanet aracılığıyla kurulan hassas dengenin kaldıramayacağı kadar ağırlaşıyor. Arka fonda bölgemizde hızla tırmanan mezhep çatışmaları duruyor. DİB'nın kırmızı çizgilerinden sıçrayacak kıvılcımlarla tutuşan ateşe benzin dökmek yerine, bu ihtilafların çok üstünde sağlam bir çözümümüz olmalı. Ne oluyoruz? Suudî Arabistan Şii din adamını idam edip, bütün Şii toplumu ayağa kaldırıyor ve Dışişlerimiz açık tahrik içeren bu idamları protesto eden bir cümle etmek yerine sadece İran'ı eleştiriyor. Hem de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un sözlerine rağmen.
Diyanet İzlanda'da Sümer Dini'nin yeniden doğuşunu izlemeli. Hiç alaya alınacak bir tarafı yok. İzlandalılar kilise vergisi ve dini inancını resmen bildirme mecburiyeti gibi uygulamalardan duydukları rahatsızlığı ifade etmek için toplu halde Sümer Dini'ne geçiyorlar. Sümer Dini, bütün çok tanrılı dinlerin ve ibadetlerin kaynağıdır. Yer Tanrısı Temmuz'a yalvarırken veya büyük Tanrı Enlil'e ibadet ederken, bugün mum yakıp çaput bağlayanların dualarından farklı olmayan cümleleri duyabilirsiniz. Şu ana kadar İzlanda ahalisinin yüzde 1'i bu dine intisap etmiş durumda, yeni müntesipler toplaması kimseyi şaşırtmamalı.
Pastafaryanizm, yani diğer müesses dinleri eleştirmek için icat edilen “Uçan Spagetti Canavarı” dininin Amerika'da taraftarları ve kilisesi, üstelik bir de kutsal kitabı var.
Alevilik ise barışçıl, insancıl ve sevgiyi esas alan ciddi bir inanç. Alevi sorunu, artık bir inanç tartışması olmaktan çıktı, özgürce varolması bölgedeki mezhep yangınına bizim Fırat'ın Dicle'nin sularını dökmemize hizmet edecek.
zaman.com.tr
alevi haber
Başkan Mehmet Görmez'in bu ültimatomu -konu din-mezhep ayrımına dair olduğuna göre- mezhep ihtilafları bahsinde savaş başlamadan bir önceki aşama gibi görünüyor. Kırmızı çizginin aşılması bir tehlike hali olduğuna göre, cemevleri ibadethane sayılırsa, demek ki Diyanet bütün varını-yoğunu ortaya koyarak karşı duracak. Mesele insanların kutsalları, inançları, dinleri olduğuna göre, bu ültimatom, Diyanet İşleri Başkanı'nın kurumsal veya kişisel görüşünün çok ötesinde toplumun sosyolojisini, tarihini ve fay hatlarını kırmızı çizgilerle ayıran çok sorunlu bir çatışmayı devreye sokuyor. Başkan'a söylenecek söz açık: Bağlı olduğu 633 sayılı kanuna ve anayasaya göre inanç alanında DİB'nın kırmızı çizgi çekme hakkı ve yetkisi yok. Avusturya gibi ülkelerde kurumsal olarak tanınan dinler ve ibadethaneleri var; ancak bu statü bir dinî kuruluş tarafından değil bir anayasa komisyonu marifetiyle veriliyor. Statü belirlenirken de mensuplarının sayısı ve ihtiyaçları gözetiliyor. “Cemevleri ibadethane midir?” sorusunun ve devamı olarak gelen “cami karşısında konumu nedir?” sonucunun tartışılamaz kesin cevabı şudur: Alevîler bu sorulara ne cevap veriyorsa doğrusu odur.
Mesele devlet ile Sünnî inanç arasında Diyanet aracılığıyla kurulan hassas dengenin kaldıramayacağı kadar ağırlaşıyor. Arka fonda bölgemizde hızla tırmanan mezhep çatışmaları duruyor. DİB'nın kırmızı çizgilerinden sıçrayacak kıvılcımlarla tutuşan ateşe benzin dökmek yerine, bu ihtilafların çok üstünde sağlam bir çözümümüz olmalı. Ne oluyoruz? Suudî Arabistan Şii din adamını idam edip, bütün Şii toplumu ayağa kaldırıyor ve Dışişlerimiz açık tahrik içeren bu idamları protesto eden bir cümle etmek yerine sadece İran'ı eleştiriyor. Hem de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un sözlerine rağmen.
Diyanet İzlanda'da Sümer Dini'nin yeniden doğuşunu izlemeli. Hiç alaya alınacak bir tarafı yok. İzlandalılar kilise vergisi ve dini inancını resmen bildirme mecburiyeti gibi uygulamalardan duydukları rahatsızlığı ifade etmek için toplu halde Sümer Dini'ne geçiyorlar. Sümer Dini, bütün çok tanrılı dinlerin ve ibadetlerin kaynağıdır. Yer Tanrısı Temmuz'a yalvarırken veya büyük Tanrı Enlil'e ibadet ederken, bugün mum yakıp çaput bağlayanların dualarından farklı olmayan cümleleri duyabilirsiniz. Şu ana kadar İzlanda ahalisinin yüzde 1'i bu dine intisap etmiş durumda, yeni müntesipler toplaması kimseyi şaşırtmamalı.
Pastafaryanizm, yani diğer müesses dinleri eleştirmek için icat edilen “Uçan Spagetti Canavarı” dininin Amerika'da taraftarları ve kilisesi, üstelik bir de kutsal kitabı var.
Alevilik ise barışçıl, insancıl ve sevgiyi esas alan ciddi bir inanç. Alevi sorunu, artık bir inanç tartışması olmaktan çıktı, özgürce varolması bölgedeki mezhep yangınına bizim Fırat'ın Dicle'nin sularını dökmemize hizmet edecek.
zaman.com.tr
alevi haber