Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Mesele Alevi olmak değil
#1

Dört dörtlük Alevi ya da Sünni olmaktansa mesele galiba biraz Ali olabilmek, içimizdeki Ali yanlarımızı beslemek ya da anlamak Ali'leri.

Bizim köye komşu bir köy vardı. Tapanı tarlası, bağı bahçesi yan yana, insanları can cana iki köy.

Bir tek kız alıp vermezdik birbirimize ama canlarımıza can katar birbirimiz için yeri geldiğinde canımızı verirdik.

Kirve olurduk birbirimize… Kirveler birbirine gidip geldiğinde yüzler güler, yürekler ferahlardı. Bizim köy beynamazların köyüydü. Cemi boldu ama camisi yoktu. Namaz kılan da olmazdı ama her evde bir namazlık seccade mutlaka bulunurdu. Kirveler eve misafir olduklarında vakit namazlarını evde bu seccadelerde kılarlardı. Kıble ne tarafta diye sormazlardı, zaten bizimkiler de bilmezdi. Çünkü gönüller kıble olmuştu kirvelerle… Kirvelerimiz insanlığı bildikleri gibi iyi bilirlerdi kıblenin ne yana düştüğünü ve yönleri yalnız ona dönüktü.

Kirveler cemi bilmezdi, bizimkiler camiyi. Bizim dedeler; Bismişah Allah Allah Çıragı Ruşen Fahri Dervişan Zuhuru iman kürşad-i Meydan Kanuni Evliya Kuvvet-i Abdalan Gerçek Erenler Demine Hü, derken kirveler namazları sırasında sessiz ederlerdi dualarını.

Kapı aralığından bazen onları izlerken namaz ritüeli ilginç gelirdi biz çocuklara. Ancak yaptıklarını çözümleyemesek de iyi bir şey yaptıklarını hissederdik.

Bizim kirvemizin adı da babam adı gibi Ali’ydi. Biricik Ali emmimizdi o bizim. ‘Dört dörtlük’ bir insandı. Ehli sünnet mezhebinin nur yüzlü bir ferdiydi. Gülümsemesine, minik inci dişlerine çene ve yanaklarındaki bembeyaz tel tel sakallar uyum içinde eşlik ederdi.

Ali kirvenin geniş bir bahçesi vardı evinin önünde. Daha doğrusu elma, kiraz ve erik ağaçlarıyla dolu koca bir bahçenin ortasına kurmuştu köy konağını.

Köyümüzde zaman zaman tartışmalar yaşanır, kavgalar çıkardı da derin küslükler yaşanırdı ama bu kirvelerin köyüyle ne bir tartışma yaşanırdı ne de bir kalp kırgınlığı. Hatta öylesine ki bizim köyde oluşan uyuşmazlıkları giderme, küsleri barıştırma görevi çoğu zaman kirvelerimize düşerdi. Çünkü bilen bilir eskiden kış şartları zorlu geçer kar yağar, köylülerimizi barıştıracak dedeler köye güçlükle ulaşırlar, gecikirlerdi.

Kirvelerin köyünden gelen gençlerle toplaşır maç yapardık yazları. Kimin kimi yendiği belli olmazdı, bu yüzden olsa gerek köy köye değil kurulan takımlar bir o köyden bir bu köyden şeklinde kurulurdu.
Ne onlar “siz niye camiye gitmiyorsunuz” diye sorardı, ne de bizimkiler “sizin adlarınız Ömer ve Osman niye?” demezdi.

Bir gün babam traktöre bindirip bizi Ali Emmi’nin bahçesine küfürlü içerikürdü. Ali emmi evin önüne masa sandalye kondurdu. Yüzümüz bahçeye dönüktü. Yemekler yendi, çaylar içildi. Ali emmi bizi etrafına topladı ve abime, “Bahçeye gidin ve eve küfürlü içerikürmek için elma toplayıp gelin” dedi. Bahçede gezinmek cennetin izini sürmek gibiydi. Gezmeyi o kadar sevdik ki, topladığımız elma sayısı elliyi geçti. Sevgisiyle kocaman bir bahçe yaratmıştı Ali amca.

Köyde yaşlı genç herkese yoldaş olurdu. Yüzündeki sakalından nur yağardı. Hoşgörüsü ve zekâsıyla insanlarla şakalaşmasını çok iyi bilirdi.
Bizim köyden bir genç bir seferinde nasıl etmişse takılmış: “Ali amca, adın Ali de sen niye Ali’nin yolunda değilsin biz gibi?” Ali amca yürek sesiyle konuşmuş: “Kim demiş siz gibi değilim diye, ben sizim siz de bensiniz, var mı ayrı gayrı hep biriz işte.”

Yıllar önce Ali amcanın ölüm haberi geldiğinde üniversitede okuyordum. Son kez yanına gidemedim. Bundan üç ay önce de babamı Ali kirvesinin yanına uğurladık. Babamın cenazesine Ali amcamızın torunu da geldi. Tesadüf bu ya, o da Ali.

Hepimiz Sünni olmadığımız gibi hepimiz Alevi de değiliz. Olamayız. Ancak kirvem Ali, torunu Ali, dedem Ali babam Ali; 1940’ta sopayla katledilen Sabahattin Ali, 2013’te sopayla öldürülen 19 yaşındaki İsmail’in adı Ali.
Mesele dört dörtlük Alevi ya da Sünni olma meselesi değil, mesele galiba biraz Ali olabilmek, içimizdeki Ali yanlarımızı beslemek güçlendirmek ya da anlamak Ali’leri.


küçük İskender’in dizelerindeki gibi Öyleyse ben size hep Ali diyeceğim / Aşk bazen çok Ali / Mehmetler ölüyor, Aliler öldürülüyor çünkü…
Mehmetler Mehmet gibi, Aliler Ali gibi yaşarsa, Ali Amcamın elma bahçeleri gibi güzelleşir.

kaynak: Radikal / Coşkun Ongun

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Son Yorum Yazar: çerağ
09-17-2015, 11:39 PM
Son Yorum Yazar: Admin
11-07-2013, 02:23 AM
Son Yorum Yazar: Admin
09-20-2013, 02:30 AM
Son Yorum Yazar: Admin
09-02-2013, 03:09 AM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi