03-29-2015, 04:14 AM
Yücel Önder, Alevi vatandaşa sela okumamaya TCK’ ya göre ceza verilip verilmeyeceğini değerlendirdi.
Adana’ da vefat eden Nursen Mürzeler adlı Alevi vatandaşımızın selasını cami imamımın okumaması, toplumda büyük infiale yol açtı. Alevi Dernekleri başta olmak üzere İnsan Hakları Dernekleri peşi sıra açıklamalar yapıp olayı kınadılar. Şu ana dek resmî bir açıklama yapılmış değil. Hatta olay unutturulmaya, gündem değiştirilmeye çalışılıyor; diyebiliriz. Ancak insanımızı dinî tercihine göre ayırmanın cezası büyüktür. ‘‘Alevi Vatandaşın Selasını Okumamanın Cezası Nedir?’’ başlıklı yazımda idarî anlamda cezasını açıklamıştım. Şimdi olayı adlî boyutla inceleyeceğiz. Bakalım gözünü sevdiğimin Türk Ceza Kanunu ne diyor?
Dakka bir, gol bir! ‘‘Ceza Kanununun Amacı’’ başlıklı ilk maddede ‘‘Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, kamu sağlığını ve toplum barışını korumaktır.’’ deniliyor. Ben Alevi’ nin selasını okumam, bunların selası okunmaz; demek TCK’ nın ruhun aykırı davranmaktır!
İmam, sela okumayarak vefat eden Alevi vatandaşı yakınlarının kamu hizmetinden yararlanmasına engel oluyor. Bu durum ‘‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi’’ başlıklı 113. maddede ‘‘Hukuka aykırı bir davranışla kamu kurumlarında sunulan hizmetlerden yararlanılmasın a engel olunması halinde fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ denilmektedir. Benzer hüküm ‘‘Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması’’ başlıklı 260. maddede de geçiyor: ‘‘Hukuka aykırı olarak görevlerini terk eden, görevlerine gelmeyen, görevlerini geçici de olsa kısmen veya tamamen yapmayan veya yavaşlatan kamu görevlilerinin her biri hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.’’
‘‘İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme’’ başlıklı 115. madde ise adeta imamımız için yazılmış. İkinci fıkrası şöyle: ‘‘Dinî inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dinî ibadet, ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.’’ Maddenin üçüncü fıkrası da en az ikinci fıkrası kadar güzel: ‘‘Hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.’’ denilmektedir.
‘‘Ortak Hükümler’’ başlıklı 119. maddenin (e) fıkrasında altında çok ilginç bir hükme yer verilmiş: ‘‘İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.’’ deniliyor ki imam efendinin sela okumamasının resmî tarifidir.
Benzer hüküm 1982 Anayasası’ nın ‘‘Din ve Vicdan Hürriyeti’’ başlıklı 24. maddesinde de geçiyor: ‘‘Herkes; vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. İbadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse; ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.’’
İmamın söylem tarzı aslında tahkiri de barındırıyor. 125. maddede ‘‘Hakaret’’ dair önemli bir hüküm var: ‘‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi; üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. ’’ deniliyor. Maddenin üçüncü fıkrasında ‘‘Hakaret suçunun; dinî, siyasî, sosyal, felsefî inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinde n, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ve kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.’’ hükmü getirilmiş.
‘‘Kişinin Hatırasına Hakaret’’ başlıklı 130. maddede ‘‘Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde altıda biri oranında artırılır.’’ deniliyor ki imamın yaptığını sanki tarif ediyor TCK.
‘‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama’’ başlığını taşıyan 216. maddesinde bir tek imamdan bahsedilmemiş. Adana’ daki olayla bire bir örtüşen hükümler içeriyor: ‘‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse; bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi; altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ’’
Kamu görevlilerinin yanlış uygulamalarını ‘‘Görevi Kötüye Kullanma’’ başlıklı 257. maddesiyle her zaman ilişkilendirebi lirsiniz. Hüküm şöyle: ‘‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ’’
177 maddeden oluşan 1982 Anayasası’ nın daha 10. maddesinde ‘‘Herkes; dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’’ denilmektedir. Eğer eşitlik önemli olmasaydı 10. değil 150. madde olurdu. Yani bırakın Alevi vatandaşımızı, adam kaldırım taşına bile tapıyor olsa ‘‘Ben bunun selasını okumam!’’ diyemezsiniz.
Başka ne diyemezsin? ‘‘Kanunun Bağlayıcılığı’’ başlıklı ‘‘Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.’’ şeklindeki 4. maddeye göre ‘‘Ben Alevi’ nin selasını okumamanın suç olduğunu bilmiyordum.’’ diyemezsiniz. Hüküm gayet açık çünkü.
Tüm maddeleri teker teker alıntılamak istemiyorum, yazı çok uzuyor. İmamın yaptığını; ‘‘Nefret ve Ayrımcılık’’ başlıklı 122, ‘‘Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma’’ başlıklı 219. ve ‘ ‘Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri’’ başlıklı 57. Maddelerle ilişkilendirile bilir.
O kadar kanun maddesi saydın, neye göre ceza verilmeli, sorusu bazılarınızın aklına haklı olarak gelmiştir. Gözünü sevdiğimin TCK’ sı buna da açıklık getirmiş. ‘‘Fikri İçtima’’ başlıklı 44. maddede ‘‘İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır. ’’ deniliyor. Böyle durumlarda en ağır hüküm uygulanıyor bir de ‘‘Cezalar’’ başlıklı 45. maddede ‘‘Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır.’’ deniliyor ki TCK’ ya göre suç olan bir durumdan yırtmak mümkün değil!
Zannedilmesin ki Türk Ceza Kanunu baştan sona cezalarla doludur! Kanunda cezaya taraf olunmayan haller de açıklanmıştır. Gözünü sevdiğimin TCK’ sı imama 32. maddede öyle bir güzellik yapmış ki imam, ceza almaktan kurtuluyor. ‘‘Akıl Hastası’’ başlıklı hüküm şöyle: ‘‘Akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.’’
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Adana’ da vefat eden Nursen Mürzeler adlı Alevi vatandaşımızın selasını cami imamımın okumaması, toplumda büyük infiale yol açtı. Alevi Dernekleri başta olmak üzere İnsan Hakları Dernekleri peşi sıra açıklamalar yapıp olayı kınadılar. Şu ana dek resmî bir açıklama yapılmış değil. Hatta olay unutturulmaya, gündem değiştirilmeye çalışılıyor; diyebiliriz. Ancak insanımızı dinî tercihine göre ayırmanın cezası büyüktür. ‘‘Alevi Vatandaşın Selasını Okumamanın Cezası Nedir?’’ başlıklı yazımda idarî anlamda cezasını açıklamıştım. Şimdi olayı adlî boyutla inceleyeceğiz. Bakalım gözünü sevdiğimin Türk Ceza Kanunu ne diyor?
Dakka bir, gol bir! ‘‘Ceza Kanununun Amacı’’ başlıklı ilk maddede ‘‘Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, kamu sağlığını ve toplum barışını korumaktır.’’ deniliyor. Ben Alevi’ nin selasını okumam, bunların selası okunmaz; demek TCK’ nın ruhun aykırı davranmaktır!
İmam, sela okumayarak vefat eden Alevi vatandaşı yakınlarının kamu hizmetinden yararlanmasına engel oluyor. Bu durum ‘‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi’’ başlıklı 113. maddede ‘‘Hukuka aykırı bir davranışla kamu kurumlarında sunulan hizmetlerden yararlanılmasın a engel olunması halinde fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ denilmektedir. Benzer hüküm ‘‘Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması’’ başlıklı 260. maddede de geçiyor: ‘‘Hukuka aykırı olarak görevlerini terk eden, görevlerine gelmeyen, görevlerini geçici de olsa kısmen veya tamamen yapmayan veya yavaşlatan kamu görevlilerinin her biri hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.’’
‘‘İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme’’ başlıklı 115. madde ise adeta imamımız için yazılmış. İkinci fıkrası şöyle: ‘‘Dinî inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dinî ibadet, ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.’’ Maddenin üçüncü fıkrası da en az ikinci fıkrası kadar güzel: ‘‘Hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.’’ denilmektedir.
‘‘Ortak Hükümler’’ başlıklı 119. maddenin (e) fıkrasında altında çok ilginç bir hükme yer verilmiş: ‘‘İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.’’ deniliyor ki imam efendinin sela okumamasının resmî tarifidir.
Benzer hüküm 1982 Anayasası’ nın ‘‘Din ve Vicdan Hürriyeti’’ başlıklı 24. maddesinde de geçiyor: ‘‘Herkes; vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. İbadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse; ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.’’
İmamın söylem tarzı aslında tahkiri de barındırıyor. 125. maddede ‘‘Hakaret’’ dair önemli bir hüküm var: ‘‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi; üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. ’’ deniliyor. Maddenin üçüncü fıkrasında ‘‘Hakaret suçunun; dinî, siyasî, sosyal, felsefî inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinde n, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ve kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.’’ hükmü getirilmiş.
‘‘Kişinin Hatırasına Hakaret’’ başlıklı 130. maddede ‘‘Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde altıda biri oranında artırılır.’’ deniliyor ki imamın yaptığını sanki tarif ediyor TCK.
‘‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama’’ başlığını taşıyan 216. maddesinde bir tek imamdan bahsedilmemiş. Adana’ daki olayla bire bir örtüşen hükümler içeriyor: ‘‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse; bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi; altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ’’
Kamu görevlilerinin yanlış uygulamalarını ‘‘Görevi Kötüye Kullanma’’ başlıklı 257. maddesiyle her zaman ilişkilendirebi lirsiniz. Hüküm şöyle: ‘‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ’’
177 maddeden oluşan 1982 Anayasası’ nın daha 10. maddesinde ‘‘Herkes; dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’’ denilmektedir. Eğer eşitlik önemli olmasaydı 10. değil 150. madde olurdu. Yani bırakın Alevi vatandaşımızı, adam kaldırım taşına bile tapıyor olsa ‘‘Ben bunun selasını okumam!’’ diyemezsiniz.
Başka ne diyemezsin? ‘‘Kanunun Bağlayıcılığı’’ başlıklı ‘‘Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.’’ şeklindeki 4. maddeye göre ‘‘Ben Alevi’ nin selasını okumamanın suç olduğunu bilmiyordum.’’ diyemezsiniz. Hüküm gayet açık çünkü.
Tüm maddeleri teker teker alıntılamak istemiyorum, yazı çok uzuyor. İmamın yaptığını; ‘‘Nefret ve Ayrımcılık’’ başlıklı 122, ‘‘Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma’’ başlıklı 219. ve ‘ ‘Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri’’ başlıklı 57. Maddelerle ilişkilendirile bilir.
O kadar kanun maddesi saydın, neye göre ceza verilmeli, sorusu bazılarınızın aklına haklı olarak gelmiştir. Gözünü sevdiğimin TCK’ sı buna da açıklık getirmiş. ‘‘Fikri İçtima’’ başlıklı 44. maddede ‘‘İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır. ’’ deniliyor. Böyle durumlarda en ağır hüküm uygulanıyor bir de ‘‘Cezalar’’ başlıklı 45. maddede ‘‘Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır.’’ deniliyor ki TCK’ ya göre suç olan bir durumdan yırtmak mümkün değil!
Zannedilmesin ki Türk Ceza Kanunu baştan sona cezalarla doludur! Kanunda cezaya taraf olunmayan haller de açıklanmıştır. Gözünü sevdiğimin TCK’ sı imama 32. maddede öyle bir güzellik yapmış ki imam, ceza almaktan kurtuluyor. ‘‘Akıl Hastası’’ başlıklı hüküm şöyle: ‘‘Akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.’’
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı