Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Aleviler ve Suriye: Örnek mi alalım, ibret mi alalım?
#1

Geçtiğimiz günlerde, Ankara Mamak'ta Cami-Cemevi Kültür Merkezi adlı bir projenin temeli atıldı. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin önerisi ve Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan'ın katkısıyla hayata geçirilen bu fikre, temel atma töreninde Bakan Faruk Çelik'in de hazır bulunduğu göz önüne alınırsa, hükümetin de desteği olduğu sonucuna varılabilir.

Üzerinden günler geçtiği halde neden bu konuda iki kelam etme ihtiyacı duyduğuma gelince; törene gölge düşüren protestolardan da anlaşılacağı üzere, Alevi kesim içinde bu projeyi farklı bir bakış açısıyla okuma eğilimi olanlar var. İkincisi, Ortadoğu'da Esed üzerinden alevlendirilmeye çalışılan mezhep kutuplaşmasını Türkiye'deki beyhude devrim çabalarına dayanak noktası yapmak isteyenler var ve –temennim aksi yönde ama- bu konu daha uzun süre konuşulacağa benziyor.

Törende cami-cemevi birlikteliğini protesto eden aleviler, bu projeyi 'cemevlerinin devlet tarafından ancak cami gibi 'makbul' ibadethenin yanında olmak koşuluyla onaylayabileceği' görüşünden çıktılar, hükümetin alevi açılımını protesto ederken de benzer bir mottoyla, devletin 'makbul alevi' kimliği dizayn etmeye çalıştığı görüşünden hareket etmişlerdi.

Elbette, Türkiye'de hangi inanç ya da yaşam biçimi olursa olsun, kendini nasıl ifade ediyor ve nasıl tanımlıyorsa, o şekilde makbuldür ve devlet aygıtının da bunu bu şekilde kabullenmesi gerekir. Bireyin ya da bir toplumsal grubun gerek ırk olarak, gerek inanma biçimi olarak, gerekse yaşam tarzıyla kendini nasıl ortaya koyduğu ne devlet ne de diğer toplumsal gruplar tarafından sorguya, dizayna ya da hale yola koyma çabalarına açık olamaz. Yönetici elitin geniş bir toplumsal grubu şekillendirme ihtirasının bu ülkeye nelere mal olduğunu, hepimiz müteaddid tecrübelerle biliyoruz.

Gelgelelim, sözkonusu projede 'cemevlerini ancak cami çatısı altında kabul edilebilir bulma, asimile etme' gibi gizli bir niyet göremedim. Zira Mamak'taki cemevi-cami kültür merkezi sivil toplumun önayak olmasıyla hayata geçirilmiş bir proje ve oldukça da sembolik gözüküyor. İstanbul'da ve diğer şehirlerde asırlarca yan yana durmuş ibadethaneleri bilip de, iki farklı grubun ibadethanesinin yan yana olmasını 'asimilasyon niyeti' olarak tanımlamanın argümantasyonunu ise, çözemedim.

Son derece temsili bir durum var ortada çünkü; yan yana iki ibadethaneyle, birbirini yemeden, birbirine karşı olmadan, birbirini dönüştürmeye de kalkışmadan yan yana ve birlikte durabilen iki yaşama kültürü ve inanma biçiminin varolabileceği, bu ülkenin bunca siyasi kutuplaşmaya rağmen bunu yapabilecek denli geniş ve derin bir çokkültürlülük mirası olduğu mesajı verilmeye çalışılmış belli ki...

Belli ki ne demek, projenin adından bile anlaşılabileceği biçimde, gün gibi açık.

Üstelik cami-cemevi projesi, üstü örtük biçimde cemevlerini ibadethane olarak tanımak anlamına geldiği gibi, onyıllardır karşı karşıya konumlandırılmış cami-cemevi mantığının da tarih olmaya başladığının delili. Hiyerarşinin olmadığı, eşit ve özgür bir ibadet mekanı...

Ama birileri, Alevilerin yaşam biçimine kamusal alanda daha geniş bir yer açmak için çalışmıyor, sadece protesto ediyor, sadece 'bizi asimile edemezsiniz' diye bağırıyor. Bin yıldır, hatta Dersim harekatı ve sonrasında bile asimile olmamış aleviler, şimdi mi olacak, diye sormuyor...

Alevi-Sünni ayrımının siyasi kutuplaşmaya en elverişli alanlardan biri olduğunun farkındayım, Ortadoğu'daki safları sıklaştırma hamlelerinin birilerini sevindirdiğini de. Ama Maraş, Sivas, Çorum ve benzeri onca provokasyona rağmen yüzyıllardır bu topraklarda birlikte yaşıyor bu insanlar; komşuluk ediyor; birbirinin cenazesine, düğününe gidiyor; acısına, mutluluğuna ortak oluyor.

İlk günleri kastetmiyorum ancak özellikle geç-gezi, toplumsal bir muhalefet değildi, Türkiye'nin siyaseten kaybetmiş ve kazanmaya dair bir umut da taşımayanlarının öfke ve nefret nöbetiydi. Di'li geçmiş zaman da değil üstelik, bu kin, nefret ve öfke patlaması sürüyor, Suriye'de yaşananları Türkiye'ye taşımayı da son 'koz' olarak görüyor.

Oysa hem Sünni hem de Alevi kesimden 'kutuplaşmaya meyilli' diyebileceğimiz grupların; mezhep çatışmasının, savaşın, karşılıklı tahammülsüzlüğün insanları ne tür yaratıklara çevirdiğini; tam da o 'hadi çatışalım' demek için örnek gösterilen Suriye'ye bakarak görebilmeleri ihtimali de var.

Ve ellerini ovuşturan birileri üzülecek, ama bu ihtimal çok yüksek...

Özlem Albayrak Yeni Şafak

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi