04-08-2014, 09:06 PM
Bak oğlum Alevi olduğunu söyleme sakın gittiğin yerde.
+Peki anne söylemem.
Neredeyse her Alevi çocuğu gerçek hayata bu Diyalog ile adım atar. Daha Aleviliğin ne olduğunu kavrayamadan, sahip olduğu kimliği yabancıların olduğu ortamda söylememesi gerektiği öğretilir ona. Yasak değldir söylemesi ama insanlar ona insan gibi davranması için önemlidir bu konu. 25 yaşımdayım. Sivas alevler içinde kaldığında 4 yaşındaydım daha. Hayata dair hatırlayabildiğim ilk görüntülerden biridir o olay. Sanki bütün akrabalarımızı kaybetmiş gibi bir üzüntü ile yan sokakta cereyan ettiğini hissetiğimiz bu olaydan Sonra sıra bize gelir minin korkusu vardı evde. Çok geçmedi, sivasta yakanların baş aktörleri ve o bilinçaltının iktidarı 95 seçimlerinde birinci Parti çıkmıştı.
Bense babamın "ne olur ne olmaz, sivasta gözlerimizin içine baka baka yaktılar" sözleriyle almış olduğu ve o gün bu gündür evimizde kanapenin altında pas tutan tüfek ile tanışıyordum. Kolay değil aslında, Son 2 yılda ekranları başından sivas katliamını, gazi mahallesinde polislerin elleri ve ayaklarından tutup öldü diye çöpe attığı o kızı gördükçe daha da öfkelenen ve bir yandan da ailesi için endişelenen bir babadürtüysü ile almıştı o tüfeği. Korktu, artan faşizme, dinci gerici harekete Karşı korktu. Ve görmekteydi ki Aleviler yalnızdı.
Bel bağladıkları ise Askerdi. Hani şu sivasta otelin önüne kadar gelen ancak komutanın herhrangi bir tehlike görmeyip Askerini geri çektiği Asker. Hani şu Dersimde cem evlerinin önüne gözcü konulsun da Asker bizi basmasın dedikleri Asker. Olsundu yine de Asker korurdu onları. Hem öldürse bile yakmazdı en azından. Gazi mahallesinde ki polis gibi çöpe de atmazdı. Tüm bunların arasında bağlandık Askere. Sonra anlamlandıramadığımız bir şekilde gerici bir meczup ile başörtülü bir kadının basılmasını gördük televizyonlarda. Daha bunun ne olduğunu kavrayamadan tanklar yürüdü bir ilçede ve ardından 28 şubat. Biz ne olduğunu anlayamamıştık ama Asker yaptıysa vardır bir bildiği dedik sadece. Cellada Karşı diğer cellada sarılmak böyle bir şey sanırım. Aleviliğin en büyük sorunlarından biri cellatlar arasında seçim yapması olduğunu düşünürüm hep. Cellatlar arasında bir seçim yapmayıp hepsini ret eden ise Kürtler olmuştur Türkiye tarihinde. Bugün bitmeyen maduriyetleri olan insanların hiç birisini Asker Karşısında görmedik o gün. Bildiğim tek madur olan insan vardır o günden : Salih Mirzabeyoğlu. O da o gün bu gündür yatar içeride. Dava arkadaşları trilyonları vurmuştur, madur üzerine madur olmuşlardır Edebiyat oyunlarıyla ama kimse yardım elini uzatmamıştır ona. 28 şubat 1000 yıl sürecek diyenlerin kastettiği Mirzabeyoğludu sanırım. Askere "bakın biz onlar gibi değiliz bize bir şey yapmayın" diyen adamlar çıktı sahneye 2002'de.Zaten o günden beri yalan söyleyip dururlar. Dönemin ekonomik dar boğazının yardımıyla yıkılmıştı Ecevit. Tabi o zamanlar Ecevit'in o ekonomik krizi faiz lobisine bağlamak aklına gelmedi muhtemelen!. O krizin etkisiyle birilerinin de çıraklık dönemi başlamış oldu. Bizim cephede değişen bir şey yoktu.
Değiştim ayağına kimse inanmadı. Faşit değişmeş, gerici faşit ise hiç değişmezdi. Yezitlik böyle bir şeydi çünkü. Sonra bunlar Alevi açılımı dedi. Durum nedir diye dinlemeye kalktık ki ilk cümleleri "Alevilik bu değil" oldu. Bizi, sözüm ona toplumla barıştırmak isteyenler aslında bizim inancımızın genleriyle oynuyordu. Öfkelendik ve kalktık masadan. Onlarla masada kalanlar ise Muharrem Ayında iftar yapabilen ki iftarı olmaz asimile Aleviler oldu. Onlarla da iki bağlama çalıp ayrıldırlar sanırım.
zaman su gibi akarken başta ki cümle devam ediyordu bizim ailede. Nesiller değişiyordu sadece. Ve sıra yazının başındaki katliamlarda doğmamış olanların ölümüne geldi devlet tarafından. Berkin öldürüldüğünde, birilerinin maduriyetleri daha 28 şubat ile başlamamıştı. 25 yaşında olduğum için Aleviliğin Son 25 yılı dedim ama paydayı genişletirsek aslında Maraşı, Dersimi ve KerBelayı göreceğiz. Yine Karşımıza Aleviliğin ne olduğunu bilmeden ailesi tarafından bunun heryerde söylenmemesi gerektiği öğretilen çocuklar çıkacak. Toplumdaki tüm ötekilerin öteki olduğunu hissetmeden yaşabileceği güzel yarınlar olması ümidiyle. aşk ile..
radikal-blog-ali ismail elvan
+Peki anne söylemem.
Neredeyse her Alevi çocuğu gerçek hayata bu Diyalog ile adım atar. Daha Aleviliğin ne olduğunu kavrayamadan, sahip olduğu kimliği yabancıların olduğu ortamda söylememesi gerektiği öğretilir ona. Yasak değldir söylemesi ama insanlar ona insan gibi davranması için önemlidir bu konu. 25 yaşımdayım. Sivas alevler içinde kaldığında 4 yaşındaydım daha. Hayata dair hatırlayabildiğim ilk görüntülerden biridir o olay. Sanki bütün akrabalarımızı kaybetmiş gibi bir üzüntü ile yan sokakta cereyan ettiğini hissetiğimiz bu olaydan Sonra sıra bize gelir minin korkusu vardı evde. Çok geçmedi, sivasta yakanların baş aktörleri ve o bilinçaltının iktidarı 95 seçimlerinde birinci Parti çıkmıştı.
Bense babamın "ne olur ne olmaz, sivasta gözlerimizin içine baka baka yaktılar" sözleriyle almış olduğu ve o gün bu gündür evimizde kanapenin altında pas tutan tüfek ile tanışıyordum. Kolay değil aslında, Son 2 yılda ekranları başından sivas katliamını, gazi mahallesinde polislerin elleri ve ayaklarından tutup öldü diye çöpe attığı o kızı gördükçe daha da öfkelenen ve bir yandan da ailesi için endişelenen bir babadürtüysü ile almıştı o tüfeği. Korktu, artan faşizme, dinci gerici harekete Karşı korktu. Ve görmekteydi ki Aleviler yalnızdı.
Bel bağladıkları ise Askerdi. Hani şu sivasta otelin önüne kadar gelen ancak komutanın herhrangi bir tehlike görmeyip Askerini geri çektiği Asker. Hani şu Dersimde cem evlerinin önüne gözcü konulsun da Asker bizi basmasın dedikleri Asker. Olsundu yine de Asker korurdu onları. Hem öldürse bile yakmazdı en azından. Gazi mahallesinde ki polis gibi çöpe de atmazdı. Tüm bunların arasında bağlandık Askere. Sonra anlamlandıramadığımız bir şekilde gerici bir meczup ile başörtülü bir kadının basılmasını gördük televizyonlarda. Daha bunun ne olduğunu kavrayamadan tanklar yürüdü bir ilçede ve ardından 28 şubat. Biz ne olduğunu anlayamamıştık ama Asker yaptıysa vardır bir bildiği dedik sadece. Cellada Karşı diğer cellada sarılmak böyle bir şey sanırım. Aleviliğin en büyük sorunlarından biri cellatlar arasında seçim yapması olduğunu düşünürüm hep. Cellatlar arasında bir seçim yapmayıp hepsini ret eden ise Kürtler olmuştur Türkiye tarihinde. Bugün bitmeyen maduriyetleri olan insanların hiç birisini Asker Karşısında görmedik o gün. Bildiğim tek madur olan insan vardır o günden : Salih Mirzabeyoğlu. O da o gün bu gündür yatar içeride. Dava arkadaşları trilyonları vurmuştur, madur üzerine madur olmuşlardır Edebiyat oyunlarıyla ama kimse yardım elini uzatmamıştır ona. 28 şubat 1000 yıl sürecek diyenlerin kastettiği Mirzabeyoğludu sanırım. Askere "bakın biz onlar gibi değiliz bize bir şey yapmayın" diyen adamlar çıktı sahneye 2002'de.Zaten o günden beri yalan söyleyip dururlar. Dönemin ekonomik dar boğazının yardımıyla yıkılmıştı Ecevit. Tabi o zamanlar Ecevit'in o ekonomik krizi faiz lobisine bağlamak aklına gelmedi muhtemelen!. O krizin etkisiyle birilerinin de çıraklık dönemi başlamış oldu. Bizim cephede değişen bir şey yoktu.
Değiştim ayağına kimse inanmadı. Faşit değişmeş, gerici faşit ise hiç değişmezdi. Yezitlik böyle bir şeydi çünkü. Sonra bunlar Alevi açılımı dedi. Durum nedir diye dinlemeye kalktık ki ilk cümleleri "Alevilik bu değil" oldu. Bizi, sözüm ona toplumla barıştırmak isteyenler aslında bizim inancımızın genleriyle oynuyordu. Öfkelendik ve kalktık masadan. Onlarla masada kalanlar ise Muharrem Ayında iftar yapabilen ki iftarı olmaz asimile Aleviler oldu. Onlarla da iki bağlama çalıp ayrıldırlar sanırım.
zaman su gibi akarken başta ki cümle devam ediyordu bizim ailede. Nesiller değişiyordu sadece. Ve sıra yazının başındaki katliamlarda doğmamış olanların ölümüne geldi devlet tarafından. Berkin öldürüldüğünde, birilerinin maduriyetleri daha 28 şubat ile başlamamıştı. 25 yaşında olduğum için Aleviliğin Son 25 yılı dedim ama paydayı genişletirsek aslında Maraşı, Dersimi ve KerBelayı göreceğiz. Yine Karşımıza Aleviliğin ne olduğunu bilmeden ailesi tarafından bunun heryerde söylenmemesi gerektiği öğretilen çocuklar çıkacak. Toplumdaki tüm ötekilerin öteki olduğunu hissetmeden yaşabileceği güzel yarınlar olması ümidiyle. aşk ile..
radikal-blog-ali ismail elvan
Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir