Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Cami ile Cem Evi bir tutulabilir mi?
#1

Cami, Cem Evi, Tekke ve Zaviyelerin yeri. 

Gündeme gelen cem evleri konusunda söylenmesi gereken “şudur” demeden önce olayı iyi analiz etmek lazım.

Önce tarihe bakmak gerekir. Alevilik nedir? Alevilik; İslam içerisinde, Hz. Ali döneminde, Abdullah İbn-i Sebe tarafından kurulmuş ilk cemaat grubudur. Tarihi kayıtlara göre yaklaşık 22 grubu vardır. Daha sonraları onlar gibi İslam içerisinde çeşitli cemaatler oluşmuştur. Bunların kimisine mezhep denmiş kimisine tarikat ve kimisine de cemaat.

[Resim: 2vbnfaa.jpg]

İslam’ı kendi görüşüne göre yaşamak isteyen ve farklı bir görüş açısı getiren kişiler etrafında İslam’a gönül vermiş olanlar toplandıkça böyle cemaat grupları oluşmuştur. Yakın tarih ve günümüzde ise Nakşi, kadri, Mevlevi, Süleymancı, ışıkçı, nurcu, günümüzde Osman efendi, fethullahcı vs. vs. gibi gruplar oluşmuştur. Kim bilir yarın hangi gruplar oluşacaktır. Ama mutlaka olacaktır.

Bunların tümü İslam’a farklı bakışlar ve farklı yorumlar içermektedirler. Hepsi Müslümandır. İslam’a gönül verenlerdir. İslam içerisinde gruplardır. Olayın teolojik yapısı budur. Camide herkesin bildiği, kuran okunur ve Kabe ye dönülerek namaz kılınır. Ama cem evlerinde ise bildiğim ve gördüğüm kadarıyla saz eşliğinde gerek ayakta ve gerekse oturarak bir orta noktaya dönülerek ilahiler söylenerek ibadetler yapılır. Doğrudur-yanlıştır, benim ona karar verme yetkim de yok haddim de. Kişinin inanç özgürlüğü var, isteyen istediğini yapar. Hatta inanmama özgürlüğü de vardır.

Bugün alevi kardeşlerimizin cem evlerine bir ayrıcalık verilmeye kalkılırsa bu yanlış olur. O zaman yukarıda saydığımız tüm cemaatlere de devlet tarafından aynı ayrıcalığın tanınması gerekir ki bu kökünden yanlış olur. Cami, İslam’ın temel varlığıdır. Cem evleri veya o tarikatların oluşturduğu tekke ve zaviyeler camilerin statüsünde tutulamaz ve olamazlar. Bunu İslam âlimleri ve yetkililer de biliyorlar ama neden bu gerçeği açıklamaktan kaçınıyorlar?

Nasıl ki, insan hak ve özgürlükleri gereği, isteyen istediği tekkeyi, zaviyeyi yapabiliyorsa, alevi kardeşler de istedikleri gibi kendi başlarına cem evlerini yapsın ve istediği inancını yaşasın. Ama cem evlerinin cami seviyesinde görülmesi ve tutulması islama kesinlikle aykırıdır. Bu cem evleri, İslam’ın insana tanıdığı inanma ve yaşama özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Meri yasalarda da inanç özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Cem evlerine böyle bir ayrıcalık tanınacaksa diğer cemaatlerin de bu hakkı istemelidirleri caizdir. Aleviler, cem evlerini cami statüsünde görüyorlar ise, kusura bakmasınlar ama yanlış yapıyorlar.

İşin gerçeği budur. Kim bunu gizleyebilir ya da inkâr edebilir ki? Bu benim ortaya atabileceğim bir görüş de değil. Olamaz zaten, haddime de değil.

Kaynak: http://blog.milliyet.com.tr/cami-ile-cem...gNo=420386

Alevi forum,alevi köyleri,alevi türküleri,alevi ünlüler,alevi sözleri,alevilik nedir,alevi nedir
Cevapla
#2

CAMİ VE CEM EVİ


Medreseler ve minareler viran olmadıkça
Kalenderilik cerayanı genişleyemez.
İman küfr, küfr iman sayılmadıkça
Halkın hiçbir bendesi hakkıyla müslüman olmaz

Mevlana Celalettini Rumi



Cami kelimesi, Arapça "CEM" (toplanma, bir araya gelme) kelimesinden sonradan türetilmiştir… Bu anlamda. Kur’an-ı Kerim’ de ne cami kelimesi ne de cem evi kelimesi, sözcük olarak geçmez.

Kur'an ‘da ibadethane olarak secde edilen yer anlamına gelen, “mescit” sözcüğü geçer. İlk mescid Hz. Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinde kurulmuştur. Medine girişinde konakladığı KUBA köyünde yapılmıştır. Bu mescid yapılış öyküsü ise şöyle anlatılır: Peygamberimiz Hz. Muhammed Medine’de “tef” çalınarak karşılanır ve devesini serbest bırakılır, deve iki yetim çocuğa ait olan bir yere konaklar. Bu yere ”Peygamber Mescidi” yapılır. İşte Kuba köyünde yapılan ilk mescid’in öyküsü böyledir.

Daha önce Peygamberimiz ibadetlerini evinde veya Ashab-ı Kiram’dan olan Erkan Bin Ebu’l Erkan’ın evinde yapardı. (İslam Ansiklopedisi “mescit” bölümüne bak.)
Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği, Peygamber mescidi: -Mescid-i Resul, Mescd-i Şerif, Mescid-i Saadet ve en çok bilinen ismiyle “Mescid-i Nebevi” adlarıyla anılmıştır.

Bu mescidte şunlar yapılıyordu:

1-Gündüzleri bir eğitim – öğretim yeri idi.

2- Geceleri ise, evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için “Suffa” denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti

3- Hz.Muhammed dersler veriyordu. Yeni gelen insanlara okuma yazma bile öğretiliyordu. Savaş esirleri 10 kişiye okuma yazma. Öğretmeleri karşılığında serbest bırakılıyordu.

4- Buranın ihtiyaçları da sahabelerce karşılanıyordu. İslam’da ilk üniversite diyebileceğimiz bu okul sayısız alim yetiştirmiştir.

5- Bu mescit aynı zamanda, kurulan devlete ait bütün faaliyetlerin yürütüldüğü merkez niteliğinde idi.

6- Hz. Muhammed, ashabıyla sohbet ediyor savaş ve barış kararları orada alınıyordu. Elçileri orada kabul ediyordu. Savaşa çıkacak orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler orada çözüme kavuşturulurdu.

7- Medine de bir evi ve ailesi olmayan fakir kimseler de Suffa’da yatıp kalkıyor, ihtiyaçları buradan sağlanıyordu

Hz. Muhammed Mustafa’nın Temiz soyu Ehl-i Beyt’in ibadetini yaptığı mekana, yani

Alevilerin ibadet ettiği yere secde edilen yer anlamında “cemevi” denir.

Cem evi; Alevi İslam inancının ibadet yeridir. Geçmişte de tekke, zaviye, dergah olarak adlandırılmıştır. Farsça’da, dayanma anlamına gelen tekke (tekye) sözcüğü İslam’da inançsal etkinliklerin yürütüldüğü yapıyı anlatmak için kullanılır. Tekke insanlığın mabedidir, gönül gözünün aydınlandığı, kalp gözüyle görmeye başlanılan yerdir.

Tarihimize baktığımız da; Ahmet Yesevi Dergahın da, Hacı Bektaş dergahın da ve 1207 tarihinde yapılan Seyit Gazi Dergahın da “Kırklar Meydanı” veya “Meydan Evi” olarak anılan “Cemevi” ni göreceğiz. Bu dergahlara “Cami” sonradan eklenmiştir.

Bu mabetler değişik isimlerle anılmıştır; Mevlevilikte “huzur” ya da “huzur-ı pir” Alevilik’de “pir evi” yada “pir makamı” olarak adlandırılmıştır. Mutasavvıfcılarca ilk tekke, sufi adı ile anılan ilk kişi olan Ebu Haşim El-Kufi (ölüm 767) tarafından Şam yakınlarında Remle’de kuruldu ve İslam dünyasının her tarafına hızla yayıldı. 12. Yüzyılda Türkistan’da yetişen Ahmet Yesevi Hazretleri en büyük tekkeyi kurarak “Pir-i Türkistan” adı ile ünlenmiş oradan da küçük Asya dediğimiz Anadolu’ya Hacı Bektaş Veli tarafından taşınmış, Hacı Bektaş ilçesinde büyük bir dergah kurarak gönüller fethetmeye başlamışlardır.

Buralara “ışık dergahları” adı da verilmiştir. Çünkü burada doğan ışık Balkanlara, Budapeşte’ye kadar yayılmış ve gitmiştir. Işık dergahları olarak gönüller fethetmişlerdir. Bu dergahlardan yetişen dervişler dünyanın belirli yörelerine yayılarak irşatlarını sürdürmüşlerdir. Bu tekkelerde yetişen Yunus, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Sarı saltık ve daha niceleri halen günümüzde de gönlümüzde de yaşayıp irşatlarını devam ettirmektedirler.

Türkiye’de II. Meşrutiyet ilanından (1908) sonra yapılan bir sayıma göre sadece İstanbul’da 311 tekke varmış. Ülkemizde tekkeler kullanım amaçlarının dışına taşındığı için 30 Kasım 1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile kapatılmış, tekke ve zaviyeler kapatılıp yasaklanınca o kelimeler yerine “Cemevi” kelimesi kullanılmıştır. Cem, birliğin ve beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı cemevi ise sadece ibadet amaçlı kullanılmamış geçmişin mescitin işlevini yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Cem Evleri’nde neler yapılır.

1-İkrar ve iman, edeb ve erkan, tevella ve teberra, güvenin ve Birbirinden razı olanların toplandığı, Hakk'a temenna ve Hakk'ın tecelli yeridir

2-Barış, Huzur ve toplumsal birlikteliğin sağlandığı mekânlardır

3-Toplum içerisinde, suç işleyenlerin halk meclislerinde yargılandığı, Herkesin birbirinden rızalık aldığı meydanlardır. Bu manada, toplumsal yargı ve karar yeridir.

4-Alevi topluluğunun tapınma dışında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir.

5-Cem evleri, toplumsal kaynaşmanın birlikteliğin perçinleştirildiği, sohbet ve muhabbet ocağıdır

6-Hiçbir karşılık beklenmeksin (Veya sadece minimum maliyetler) eğitim-öğretim , kesintisiz devam ettiği mekanlardır. Bu mekânlarda, (saz, bağlama, semah, müzik, Bilgisayar kursu, dikiş-nakış, okuma, Vb birçok kurs verilmektedir)

7-Bir çok cem evi, ırk renk, dil, din gözetmeksizin bütün yoksullara aş evi olmuştur.. Bugün, herhangi bir cem evine gitseniz, farklı din ve mezheplerden fakir birçok insanın karnını doyurduğunu göreceksiniz.

8-Birçok cem evinde, hasta, ve doktora gidecek parası olmayanlara, bedava sağlık hizmeti sunulmakta, hastalara yardımcı olunmaktadır.. bu hizmetler renk, ırk, dil, din, mezhep ayrımı olmaksızın herkese bedava sunulmaktadır.

Allah Eyvallah

Kaynaklar:

1- İslam Ansiklopedisi, Bkz. “mescit”

2-M. Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1981,11,s. 832

3-Nesei, Mesacid, s. 21

4-İbn Sa’d Tabakatül- Kübra Beyrut, C.1, s.239

5-A. Rıza. UĞURLU, "CEM EVİ", HABERCEM.com

Degerli canlar..

Bir kısım sünni din adamları islamın ibadet yerinin cami olduğunu söylemekte, İbadet için alevileri Camiye çağırmaktadır..

Bugün neden alevilerin cami yerine cem evine gittiklerini cami ile cem evi arasındaki farkları anlatmaya çalışacağım

1- Cami şeriat evidir.. cem evi ise, alevi ve bektaşi İbadet yeidir.

2- camiye gündüz girilir, Orası şeriata aittir. Cem evine gece gidilir, Cem evi Tasavvuf ehline aittir..

3- Cami gündüz açık gece kapalıdır, Cem evi ise, ibadet için gündüz kapalı gece açıktır..

4- İbadet evinin ibadet için gündüz kapalı olması Kur'an emriyledir...


Çünkü Kur'an-ı Kerim, İnsan Suresi ayet 26, İsra Suresi ayet 78 ve 79, Müzemmil Suresi ayet 1-9'a kadar ve 20. ayetleri, Nebe Suresinin 9-10-11 ayetleri, Müdessir Suresi 1-5 ayetleri emri gereği, Yüce Allah gece secde ve ibadet etmeyi buyurur..

"... Ey Muhammed! kalk ve kaldır. gecenin üçte ikisi veya evvel veya sonra kalk ağır ağır Kur'an oku. Biz Sana taşınması ağır söz vahiy edeceğiz. Şüphesiz ki, gece kalkmak kolay olmayacak, amma, huşu içerisinde ibadet için daha elverişli, daha tesirli olacaktır.. Bedeninizin rahatı ve istiratı için, geceyi size örtü ettik, bir bölümüne uyku verdik, Diğer bölümünde de halveti istiratına göre yönelip ibadet edesiniz,

Gündüzleri de geçim ve nafakanız için dolaşın, sizi uzun uzun işleriniz vardır..."

5-Camide arapça okunur, cem evinde her milletin anlayabildiği dil konuşulur.

6- Camide Allah'tan korkulur, cem evinde Allah sevgisi öğretilir..

7- Cami dünya meşgalesi, siyaset meydanıdır. cem evi akıl ve imanın birleştiği , irfan meclisidir.

8- Camide cemaat Mescid-i Harama döndürülür. Cem Evinde Bakara suresinin 115. ayeti gereği,

" Doğuda Allah'ın, Batıda Allah'ın, hangi yöne dönersen dön Allah2a dönmüş olursun.." hükmüne uyulur..

9- Camide ben, sen vardır. cem evinde benlikten sıyrılarak Birlik vardır (Biz)

10- Caminin mihrabı vardır... cem evinin ise Tanrı Aşkıyla kurulan, "Gadir-i humm" daki Hz. Muhammed'in veda Kürsüsü vardır...

11- Camide, Ezanı Muhammed varken, cem Evinde ise, Ezan-ı muhammed ve sırat-ıl Mustakim olan Ehl-i Beyt'in nesefi ve Hünkar Gulbanki vardır..

12- Camide kıbleye dönüş vardır.. cem evinde, karşılıklı kıble oluş vardır.

13- camide Fatiha okunur, el yüze sürülür. cem evinde, Fatiha'anın sırrına erilir, Hakk'a niyaz edilir...

14- camide "amin amin" derler, Cem Evinde Allah Allah derler..

15- camide kadın erkek var.. cem evinde ise (Elhamdü lillâhi rabbil alemiyne) ayetitinin hükmüne u***** bacı ve kardeş vardır.

16- Camide ateş korkusu, cennet yalvarışı vardır.. cem evinde ise, her ikisinden vaz geçilerek, sevgi ile "Enel Hakk" inancıyla İnsan-ı kamilin özünde, tanrıyı görmek vardır..

17- camideki Yaratan ile yaratılmış ikiliğinden sıyrılalarak, Tanrının tezahürü. yansıması, "vahdet-i Vucut" olmak vardır..

18- cami de şeriat ehlinin emir ve yasakları varken, cem evinde, akış ve imanın birleştiği, İlahiliğin İrfan meydanı vardır..

Gerçeklerin Demine Hû Diyelim..

Allah Eyvallah

yararlanılan kaynak:

Seyid Derviş Tur ,Erkânname

Camileri kimler yaptırdı



Bakınız Kur'an-ı Kerim'in Tevbe suresinin 107-109 ayetleri ne diyor


" ...Bir de şunlar var. Tutup bir mescid edinmişler. zarar vermek için, nankörlük için, inanları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve Resulü ile savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "iyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz" diye gerile gerile yeminde edeceklerdir. Allah tanıktır ki onlar kesinlikle yalancıdırlar. böyle bir mescitte asla namaza durma! (Duacı olma) Daha ilk gününde takva üzerine kurulan bir mescid içinde, namaz kılman ( Burası Allah Resulunun ve Ehli Beyti'nin ibadethaneleridir-cem evleri- ancak) çok daha uygundur, Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır. o mescitte, Allah, temizlenenleri sever. Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve Allah rızası üzerine kuran mı hayırlıdır, yoksa binasını sel artıklarının ucundaki uçurumun kenarına kurup ta onunla cehenneme yuvarlanacak mı (Tevbe Suresi 107-109)


Tarihi Taberi II. Cildinde ve, Altıparmak kitabının 306. sayfasında bu konudan bahsedilirken şunlar yazılmaktadır:



"...Vakti saatle Müslüman'ız diyenlerin yaptıkları camilerde namaz kılmak için Hazreti Muhammed'e teklif edilmiş idi. Bu teklif üzerine Cebrail Aleyisselâm nazil olup:

'O camilerin yıkılmasını sana emretti' ayeti kerimesini getirince, namaz kılmak için yaptıkları mescidi Hz. Resulullah farzı Kur'an'la yıktırdı.

Hz. Muhammed'in zamanında ilgili ayet ile yapılan tüm mescitler yıkılrken başkada mescit yapılmamış.. Mü'min'ler kendi evlerinde gizli olarak İbadet etmişlerdir..

Hazreti Muhammed'den sonra camiyi Halife Ömer yaptırdı."

Ravzatul Ahbab kitabının III. Cilt, 103. sayfasında ve IV. Cilt 100. sayfasında yazıldığına göre,


"...muhteşem camileri Muaviye yaptırdı. Buralarda Hazreti Ali'ye ve evlâtlarına lanet eden hutbeler okuttu. Hazreti Ali'yi ve evlâtlarını sevenlerin katline fermanlar çıkardı...."


Ahmet Refik'in 'Büyük Askeri Tarihi Umumiyesi'ne göre,

"...camileri Muaviye yaptırmıştır. Sünniliği her tarafa Muaviye yaymıştır...."


Şirketi Sahafıyei Osmaniye Elhac Ahmet Hulusi fi 11 Şevval, -ene 306 tarihiyle Matbaayı Arnire'de İstanbul'da basılan Dibacei Tercümei Tıbyan'm yazdığına göre:


Hazreti Muhamrned ile namaz kılmak için yapılan cami hakkında 'La takım ebeden'' ayeti gelince



"...Allahü-teâlâ o camilerde namaz kılmayı Hazreti Muhammed'e yasak etti. Peygamber'imiz sahabeden birkaç kişiden müteşekkil heyet gönderdi. Mescidi Tarra denilen camiye vardılar. Ana ateş urup yaktılar ve camiin binasını bozup yıktılIar. Ve o caminin yerini cife ve kinase ile doldurdular...."



(II. Cilt, sy. 204, Tevbe Suresi)



Ve Ata eder: Ömer bin Hattap zamanı hilâfetinde vakta ki Ensar fethl olundu . Müslimine emreyledi ki yine mescit bina edeler. Lâkin iki -mescidi birbirinin yanında yapmayalar ki, biri diğerine zarar vermeye."



(Bu sözlerden anlaşılan şudur: Ömer, hilâfeti zamanında Hz. Muhammed'in Medine şehrinde bulunan yardımcılarını, ensarını mağlup etti.

Ensarın isteklerine karşı ko*****, cami yapılması için emir verdi. böylece, Peygamber Efendi'mizin yıktırdığı camileri ilk defa olarak Ömer yaptırdı. Ondan sora da Muaviye yaptırdı.)

Allah Eyvallah

Kaynak:

1- Kur'an da İbadet Müslüman'a Saadet, Halil ÖZTOPRAK- HÜSEYİN ERDOĞAN

2-Kur'an da Hikmet Tarihte Hakikat ve Kur'an da Hikmet İncilde Hakikat, halil ÖZTOPRAK

Kur'an-i İbadet te Zaman ve mekan fetişiz mi var mı?


Degerli canlar...

Öncelikle İbadet için herhangi bir özel mabetin islam inancında olmadığını belirtmek gerekir... cemaatle toplu ibadet ise sadece Cuma İbadeti için geçerlidir. .. Cami yada benzeri özel mabetler Kur'an-ı Kerim'in Tevbe suresi gereğinde yıkılmıştır... ilgili Ayetten sonra İbadethane insa edilmesi üzerine hiçbir sure ayet nazil olmamıştır..

Peygamber efendimiz ise, kendi Evinin ikamet ettiği mekanın salonunda İbadet ederdi.. yine Ehl-i beyt'te yaşamları müddeince hiçbir özel mabet yaptırmamıştır. Tümü kendi İkamet ettikleri evlerinin salonlarında ibadetlerini yaptılar..

Tarihi kaynaklar göstermektedir ki camileri insa edenler ömer, ve Muaviyedir. emevilerdir...Yine İbadet belli bir zaman'a 'aykırıdır.. Şirktir...

İBADET KUR'ANİ MANADA NASILDIR?


1- Allahı anmak , ibadet etmek, belli bir zamana bağlanamaz..

2- İbadetin gizliği esastır.. Aleni olarak yapılan İbadet riya ve şirke küfürlü içeriküreceği için Kur'an İbadetin gizli olanını emreder..

3- İbadet toplu olarak değil, birey ile Allah arasındadır. ( Cuma İbadeti hariç)



1- Allahı anmak , ibadet etmek, belli bir zamana bağlanamaz..

Ahzab Suresi 41, 42. ayetler:


".. Ey İnanlar! Allah'ı çok anın.. O'nu sabah akşam tesbih edin.."

Şuara Suresi 227. ayet


"... Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah'ı çok çok zikredenler ve haksızlığa uğradıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır.. haksızlık eden kimseler, nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.."


Enfal Suresi 45. ayet

"... Ey İnanlar! bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın, başarıya erişebilmeniz için Allah'ı çok anın.."

Mearic Suresi 22, 23, ayetleri

".. Kılınması vacip olan emrolunan, yüksek olan daimi ( sürekli) namazdır...."


Rum Suresi 17. ve 18. Ayetler


".. Allah'ı akşam, sabah, birbiri ardınca tesbih et ve tenzih et.. yerde ve gökte olanlar öğle ve akşam ona hamd ederler..."

Şimdi Yüce Allah, İbadeti DAİMİ OLARAK isterken, siz İbadeti üç vakte, beşte indirgemeniz.. ve ibadete zaman fetişzimini sokmanız doğrumudur? oysa Kur'anın hiç birinde belli bir vakitte ibadet yoktur.. İbadete devamlıdır..

hemen belirtelim ki Kur'an birçok ayetinde İbadet olarak Zikirden yani Duadan bahseder. Dua yolu ile allah'ı anma ve tesbihten bahseder.. Yoksa sabah aşkam binlerce kez secde ve ruku edip dünyadan el etek çekmeyi değil..

İbadetin Gizliliği


Degerli canlar hemen belirtelim ki islam inancında İbadetin gizliliği mahremiyeti esastır.. yoksa cami ve benzeri özel mabetlerde namaz ve benzeri İbadet islamda yoktur.. Kur'ani de değildir... ( Cuma İbadeti hariç/ perşembe akşamları Cem ibadetidir)

Bakalım Kur'an bu konuda ne diyor:

A'raf Suresi 55. ayet


"... Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın, doğrusu O aşırı gidenleri sevmez..."

A'raf Suresi 205. ayet

".. Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma..."

Bakara Suresi 238. Ayet

".. Niyazlarını ( namazlarınızı) saklayınız, orta Niyaza ( namaza) dikkat ediniz. Allah için Duaya kalkınız..."

Dikkat edilirse Burada Zikir özellikle vurgulanır.. yani dua...

Mü'min Suresi Ayet 9.

"... Ol kimseler, Niyazlarını ( namazlarını) saklarlar.."

Şimdi Kur'anın yüzlerce ayetinde İbadetin gizli yapılacağı açıkken camide ibadete insanları zorlamak ve bir mekan fetişizmi yaratmak Kur'ana asi olmaktır..

peki bundaki amaç nedir* elbetteki İnsanları manupule etmek siyasi çekişmeler için rant sağlamak ve insanları yönlendirmek... Kur'anın bir çok suresinde namaz olarak ifade edilen ve tercüme edilen kavramlar esasında zikir kasdedilir yani sabah aşkam Allah adını anmak, Dua etmek kastedilir.. yoksa Rukulü secdeli kıyamlı beş vakit yada daha fazla İbadet değil..


Kur'an 'ayetleri tetkik edildiğinde İbadetin dami olduğu kesinlik kazanır.. Fakat Özellikle gündüzün çalışmak gece ise İbadet halinde olmak Kur'an emridir...

Sünni/şii 'lerin gündüz beş vakitlik namazlarına Kur'andan kanıt getirilez ancak Alevi_bektaşilerin gece yaptıkları cem İbadetine ve İnanların geceleri ibadet etmeleri Kur'andan pek çok kanıt getirilebir...

İsra Suresi 78-79

"... Güneşin batışından, gecenin koyu karanlıklarında salatında ( İbaetinde/ zikrinde) daim ol; seherde de Kur'an oku, seherde okunan Kur'an şahitlidir...."


Müzemmil Suresi 1-4 Ayet

"...Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarısında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kuran oku...."


Müzemmil Suresi 6-7Ayet


"...Şüphe yok ki geceleyin kalkmak, pek meşakkatlidir, fakat ibâdet için de gece, pek uygun....

Doğrusu sana, gündüz uzun bir meşguliyet var;bunun için geceleyin bol bol ibadet etmek en uygundur..."


Müzemmil Suresi 20. ayet

".....Muhakkak ki Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir topluluğun, gecenin üçte ikisinden daha azında, (bazan) onun yarısında ve (bazan da) onun üçte birinde (Kur'ân okumak, zikir yapmak, kanitin olmak, teheccüd namazı kılmak için) kalktığını biliyor. Ve geceyi ve gündüzü Allah takdir eder, onu sizin asla hesaplayamayacağınızı (gecenin zaman dilimlerini doğru tayin edemeyeceğinizi) bildi. Bu sebeple sizin tövbenizi kabul etti. O halde Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun! Sizden bir kısmınızın hasta olacağını, diğerlerinin yeryüzünde, Allah'ın fazlından (rızık) isteyerek dolaşacaklarını ve diğer bir kısmının da Allah'ın yolunda savaşacaklarını bildi. Artık O'ndan (Kur'ân'dan) size kolay geleni okuyun, namazı ikame edin, zekâtı verin ve Allah için güzel bir şekilde borç verin! Ve nefsiniz için hayır olarak ne takdim ederseniz, onu Allah'ın indinde daha hayırlı ve daha büyük bir ecir olarak bulursunuz. Ve Allah'a istiğfar edin (tövbe edip Allah'tan mağfiret dileyin)! Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir...."

Yukardaki Ayetler bize açıkca sünni/ şii gündüz kılanan üç vakit yada beş vakit namazın/ ibadetin Kur'ani olmadığını Kur'an emrinin açık ve sarih olarak İbadeti gece yapılması gerektiğini belirtmektedir.

Bu durumda sünni/şii günlük beş vakit namazın Kur'ani dayanağı olmayıp sadece birer yorumdur...

Kur'ani İbadet tek başına, gizli olarak gece yapılır...

özel mabetler Kur'anda yoktur..

Toplu ibadet etme sadece Cuma İbadeti içindir Buda Alevilerde perşembe Akşamı ( Hiçri takvime göre cumaya perşembe güneş batarken girilir) Cem ibadetidir.

PISMAN OLDUM-
Edip Harabi

Bir zaman cami'ye devam ederdim
Aklimca sanirdim müslüman oldum
vaaz dinlemeye her zaman giderdim
zan ederdim ki imanli oldum

sonra dergaha eyledim devam
Baktim ki muhammed ona da imam
hasan ve hüseyin, masuman, cümlesi tamam
Eski inancima pisman oldum

Gördüm ki Muhammed dedebaba'dir
Kible kendi, Namaz niyaz onadir,
Ben de seçde ettim allah'in emridir,
Harabi iste simdi gerçek müslüman oldum.


Tarikatsiz mümin olamaz kimse,
Nuru nübüvvetle dolamaz kimse,
Hakkı peygamberi bulamaz kimse,
YATIP KALKMAK İLE DUVARA KARŞI..

Bana namaz kılmaz diyen
Ben kılarım namazımı
Kılarısam kılmazısam
Ol Hak bilir niyazımı

Hak'tan ayrı kimse bilmez
Kafir müselman kimdürür
Ben kılarım namazımı
Hak geçirdiyse nazımı

Ol nazı dergahtan geçer
Ma'ni şarabından içer
Hicabsız can gözüm açar
Kendisi siler gözümü

Gizli sözü şerheyleyip
Türlü nükteler söyleyip
Değme arif şerhetmeye
Bu benim gizli razımı

Sözüm ma'nisine erin
Bi-nişandan haber verin
Dertli aşıklara sorun
Bu benim dertli sözümü

Dost isteyen gelsin bana
Göstereyim dostu ona
Budur sözüm önden sona
Ben bilirim kend’özümü

Yunus şimdi söyle sözün
Münkir ister istemesin
Pişir kurtar kendi özün
Arifler tatsın tuzunu


Zühd ü riya ile olan ibadet
Hatadır Hazreti Settar'a karşı
Böyle namaz ile olamaz ümmet
Hiç kimse Ahmed-i Muhtar'a karşı

Tarikatsız mü'min olamaz kimse
Nur'u nübüvvetle dolamaz kimse
Hakk'ı Peygamber'i bulamaz kimse
Yatıp kalkmak ile duvara karşı


Allah gözlerine çekmiş bir perde
Yok dersin Allah'ı yerde ve gökte
Gösterelim gelde gör Hakk'ı nerde
Secde eyleyesin didara karşı

Muhabbet açılsın cemâl görünsün,
Muhammed Mustafa Ali aşkına.
Hasan ile Hüseyin'in demi sürülsün,
Hatice Fatıma gülü aşkına.



Medresenin sözü vardır, tekkenin hali,
Sözden, halden öteye gider aşkın yolu.
Müftünün, vaizin en iyisini getirsen
aşkın mahkemesinde tutulur dili.

Putların, kabe'nin istedi: kölelik;
çanların, ezanların, dileği. Kölelik;
Mihraptı, kiliseydi, tesbihti, salipti:
nedir hepsinin özlediği? Kölelik.

Tekkede, medresede, manastırda, kilisede,
Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede.
oysa yüce varlığın sırrına eren kişi
Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine.

Seccadeye tapanlar eşek değilde de nedirler?
Küfelerle riya çamuru yüklenir gezerler.
işin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar,
Müslüman geçinirken gavurdan beterler

Ramazan ayı bu yılda geldi yine
Vurdu bukağıyı aklın bileğine;
Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari
Ramazanı Şevval sansınlar bu sene

orucumu yiyorsam ramazanda
Mübarek aydan habersizim sanma:
çileden gece oluyorda gündüzüm
Sahura kalkıyorum gün ortasında.

katı softa sünni/ şii islam anlayısına inat gerçekleri görenler ile Sevgi üzerine bir din olan islamı karşılaştıran ve yanlışları bize gösteren hayyam'lara selam olsun..



Yüce Allah'ım bizleri dostoğro bildirdiğin hz. Muhammed'in ve Ehli beyt'inin yoluna DAİMİ NAMAZ ÜZRE OLANLARIN YOLUNA İLET..

GÖSTERİŞ YEZİT NAMAZI KILANLARDAN EYLEME SIDK İLE İNSİN BAŞIMIZ SECDEYE VE SANA VARINCAYA KADAR KALMASIN GÖNLÜMZ DAİMİ SECDEDEN


Gördün mü o, dini yalan sayanı?
İşte odur yetimi itip kakan;

Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
Vay haline o dua edenlerin ki,

Dualarından gaflet içindedir onlar!
Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.

Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.

Maun suresi

Degerli canlar...

İslam İnancında ve kutsal kitabımız Kur'anda İbadethane için özel mabetlerde İbadet yer almaz... Kur'an'daki Tabirle Tapınma yani İbadet yapılacak yer MESCİD, evlerdir Nitekim Tövbe Suresi Ayet 109 gereği ne Hz. Muhammed ne Ehli beyt özel olarak sadece ibadet için yapılan özel mekanlara girmemiştir...

Oysa gelin görünkü sünni anlayış Camiyi Allah'ın evi yapmakta, hz. Ali'yi camide öldürmekte..

Acaba Kur'anda İbadethane neresidir* yani nerde İbadet yapılması Emredilir?


Yunus Suresi 87. Ayet

".....Mûsa'ya ve kardeşine şunu vahyettik: Kavminiz için kendilerini yerleştirmek üzere Mısır'da evler hazırlayın.... Evlerinizi kıble yapın/karşılıklı yapın ve salatı/duayı yerine getirin ...İnananlara müjde ver....."


Nur Suresi Ayet 36.

"....O evlerde ki,Allah onların yüceltilmesine ve kendi adının içlerinde anılmasına izin vermiştir. Oralarda sabah / akşam O'nu tesbih ederler...."


Ve bakın Yüce Allah Ehli beyt'e nerde İbadet yapacaklarını Emrediyor!


Ahzab Suresi 33-34 Ayetler


"....Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyyet devri çıkışı gibi süslenip çıkmayın, Niyaz/Dua/salatı yapın, zekat ( paylaşın) verin, Allah'a ve peygamberine itaat edin! Ey Ehl-i Beyt (peygamberin ev halkı), Allah yalnızca sizden kiri uzaklaştırıp tertemiz pampak etmek istiyor...."

"...Zikir ve Duayı evlerinizde yapınız ve evinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki, Allah latifdir, herşeyden haberdardır...."

Peki Yüce Allah evlerinizde gizli İbadet etmeyip cemaat önünde aleni olarak İbadet edenler hakkında ne diyor?


Maun Suresi 4-7. Ayetler


"... Şiddetli cehennem azabı, o açıktan açığa salat /Niyaz/ Dua eda edenler içindir ki, ellere Müslümanlık ve sofuluk göstermek için selamet ve tenha yerleri terk edip salatı / Niyazı aşikare yaparlar. bunlar şu cemaattir ki, salat/ ibadet Diye bütün işledikleri amel ve İbadetleri Allah için olmayıp menfeaatlerini kazanmak için, halkın gözüne girmek ve Müslüman sofu görünmelerinin icabıdır... gaflet içinde olanlardır onlar.."

Degerli canlar, Kur'an-ı kerim'in daha bir çok ayetinde ibadetin gizli, özellikle gece, ve evlerde yapılmasına yönelik ayetler vardır...

Buradan çıkan ilahi sonuç şudur?

1- İbadet için belirli bir zaman ve an verilemez.. ( Beş vakit -üç vakit buların tümü uydurmadır Kur'ani değildir..)

2- İbadet için cami gibi, özel mabetler Kur'an da yoktur.. Kur'an bilakis İbadetin evlerde yapılmasını emreder..

3- İbadete zaman ve mekan fetişizmi ne islamidir ne de Kur'anidir

Saygı ve Sevgilerimle
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi