-
Eskişehir’de Anahtar Part...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Admin
10-08-2025, 11:41 PM
» Yorum 0
» Okunma 829 -
Türkiye Cumhuriyeti'nin t...
Forum: Atatürk Haberleri
Son Yorum: Admin
10-08-2025, 11:40 PM
» Yorum 0
» Okunma 295 -
Türkiye'de Alevilerin Hak...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Admin
10-08-2025, 11:35 PM
» Yorum 0
» Okunma 290 -
Hareketli Alevi Türküleri...
Forum: Alevi Türküleri / Deyişleri / Semahları
Son Yorum: Admin
09-23-2025, 04:52 PM
» Yorum 1
» Okunma 3,498 -
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Admin
10-28-2024, 11:38 PM
» Yorum 0
» Okunma 1,922 -
Pir Zöhre Ana: Topluma Iş...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Admin
08-08-2024, 09:23 PM
» Yorum 0
» Okunma 1,919 -
15 Haziran’da Doğan Güneş...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Admin
06-15-2024, 11:16 AM
» Yorum 0
» Okunma 2,050 -
BİTMEYEN YAS: KERBELA
Forum: Alevi İnançları
Son Yorum: Admin
03-25-2024, 12:37 AM
» Yorum 0
» Okunma 4,204 -
En Sevilen Alevi Türküler...
Forum: Alevi Türküleri / Deyişleri / Semahları
Son Yorum: Admin
02-16-2024, 09:57 PM
» Yorum 0
» Okunma 39,054 -
1881 yılında doğdu, Hep B...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Admin
11-09-2023, 11:56 PM
» Yorum 0
» Okunma 3,070
- Toplam Yorumlar4,339
- Toplam Konular3,176
- Toplam Üyeler201
- Son Üyeyazarkdr
Hıdırellez diye geçen olay , Pir Zöhre Ana'mızın bildirdiği şekliyle kısaca şöyledir.
Hz.Peygamberimizin torunu , Hz.(H)Üseyin'in iki kızından olan torunları Battal ile Gazi, Ankara'da şimdiki Hüseyin Gazi tepesi denilen mevkide, eskiden burası göl olduğundan, bu gölde boğularak gayba girmişlerdir.
Boğulmadan önce, suda kendi cemallerini görüp birbirlerine Hıdır-İlyas ismini takmışlardır.
Suya düştüklerinde orada bulunan turna kuşundan, dedeleri Hz. Üseyin'e haber küfürlü içerikürmeleri için imdat istemişler, turna'nın biri gölü beklerken diğer turna Hz.Üseyin'e varıp kanatlarını çırparak olayı anlatmaya çalışmıştır.
Hz.Üseyin'İn nişanı olan Hüsniye Ana, turnanın yardım istediğini anlamış ve Hz.Üseyin'e dönerek
Küssün gönlün hiç bir zaman gülmesin yüzün
İki cihanda da var olsun sözün
Yetiş Ya Üseyin kör olsun gözün
Battal Gazi'm kalmış Urum elinde
diyerek Hz.Üseyin'i yardıma göndermiştir.
Bunun üzerine Hz.Üseyin, çadır uçurtması gererek, şimdiki Hüseyin Gazi tepesine inmiş, bazı üzücü olaylardan sonra göle geldiğinde diğer turnayı görüp, turnanın gölü beklediğini anlamış ve kızları Sakine ana ve Şehriban Ana'ya , yavrularının gayba girmesinden dolayı isimlerini Tezveren Sultan ve Karyağdı Ana olarak adlandırmıştır.
Bu mübarekler, Ankara'da türbesi bulunan Karyağdı Sultan ve Tezveren Sultan'dır .
O günden bugüne halk arasında Hıdırellez diye adlandırılan olay , Pir Zöhre Ana'nın bildirdiği 31 yıldan beri 2 günlük yas-matem (oruc) olarak tutulmaktadır.
Hz. Peygamberin ve Ehlibeyt'in her acısı , Gerçekler yanında (evliyalar) , bin yıllardır süregelmektedir.
Ne mutlu bu yolu sürene ...
alıntıdır...
http://www.zohreanaforum.com/alevilik-be...ellez.html
Hz.Muhammed’in Vasiyeti ve İki Emaneti...
Hz.Muhammed, veda konuşmasında; “"Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarılıp uydukça, yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Kur’an-ım ve Ehli Beyt’imdir“ buyurmuştur.
Hz.Muhammed Mustafa’nın Ehli Beyt hakkındaki beyanları.
1- Bana ve Ehli Beyt’ime dua ile selam getirmeyenin duası kabul olmaz.
2- Ehli Beyt’ime eziyet eden, Allah’a eziyet eder.
3- Ehli Beytim Nuh’un gemisine benzer, ona sarılan ebedi kurtuluşa erer. Kim binmezse helak olur.
4- Ey insanlar, Allah’ı kendi nimeti ile sizi beslediği için seviniz. Beni de Allah’a olan muhabbetinizle seviniz. Ehli Beyt’imi de bana olan muhabbetle seviniz.
5- Kuran ve Ehli Beyt ikizdir.
6- Her şeyin bir esası, bir temeli vardır. Dinin esası da Ehli Beyt’imdir ve onlara muhabbettir.
7- Benim şefaatim, ümmetimden Ehli Beyt’imi sevenleredir.
Allah’ın kelamında ve Hz.Muhammed’in, beyanlarında da verilen ilahi mesaj; Ehli Beyt’e, uyulması gerektiği vurgulanmıştır. Lakin Hz.Muhammed’in Hakk’a yürümesinden sonra bırakın ilahi emre uymayı, dünya malına tamah gösterip Ehli Beyt’e olmadık düşmanlığı yapmışlardır.
alıntıdır...
http://www.zohreanaforum.com/hz-muhammed...post167811
Yası matem diye bilinen aylar,üç aylardır. Bunlar İmam Hasan’ın gayba girdiği (dünya değiştirmek) Aralık ayında başlar, Hz. Ali’nin gayba girdiği Ocak ayı ve Hz.Üseyin’in gayba girdiği Mart aylarını kapsar.
15 Aralıkta Hz. Hasan, ikinci eşi olan Ömer’in kızı Ayşe’nin küçük bacısı Eşe’nin hazırlayıp bal şerbetine karıştırdığı zehiri içmiş ve 16 Aralıkta gabya girmiştir. 15–16 Aralık Hz. Hasan’ın yası matem orucu olup, iki gün sürmektedir.
İmam Hasan’ın zehirlenerek şehit edilişinden 32 gün sonra Ocak ayında Hz. Ali, Ömer ve oğlu Milcan (Sıddık) tarafından tuzaklar kurularak Pazartesiyi Salıya bağlayan sabah namazında 05.30’da Milcan tarafından hançerlenerek şehit edilmiştir.
Hz. Ali şehit edildikten sonra kendisi Arap donunda gelerek, kendi cenazesini yıkamış ve kendi tabutunu küfürlü içerikürerek kerametini göstermiş ve cenazesini üç gün bekleterek Perşembe günü toprağa vermiştir.
Bundan dolayı Ocak ayının 18-19-20. günlerinde Hz. Ali’nin yası matemi olarak oruç tutulmaktadır.
“Güzümüzde bazı yörelerde Hızır Orucu diye tutulan 3 günlük oruç aslında Hz. Ali’nin yası matem orucudur.”
Hz. Ali’nin şehit edilişinden sonra Muaviye tarafından Hz. Üseyin Fırat Nehri kenarında abdest alırken balık ağında Mart’ın 4’ünde yakalanmış, 12 gün işkence gördükten sonra Mart’ın 15’i Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece sabaha karşı saat 05.30’da Hz. Üseyin’in başını ensesinden keserek katletmişlerdir.
Hz. Üseyin katledildikten sonra Ehlibeyt ve Ehlibeyt’i sevenler çeşitli işkencelere maruz kalmışlardır.
Şubatın 26’sından başlayarak üç gün Hz.Muhammed (Hızır) orucu tutulur.
Mart ayının 1,2,3 ‘üncü günü tutulan Eba Müslüm’ün yası olarak bilinen matemdir. Annesi Yeter Ana’nın Kırıkkale’nin Keskin kazasında yatan Haydar Sultan’a Üçler aşkına ve Allah rızası için tuttuğu oruçtur.
“Üç ayların sebepleri, bu gerçeklerin peş peşe şehit düşmesindendir. Bununla ilgili ayrıntılı bilgiler Zöhre Ana’nın “Ali Pirimdir Yolu Bizimdir” adlı 3. kitabında mevcuttur.”
“ŞUBAT 25’i 26’ya BAĞLAYAN GECEDEN” MART AYININ 15’I AKŞAMINA KADAR KESİNTİSİZ OLARAK 18 GÜN YASI MATEM TUTULUR.
ŞUBAT 26’SI İLE MART 15’I ARASINDAKİ YASI MATEMDE;
SU İÇİLMEZ
ELMA,
KUŞBURNU,
MADIMAK OTU YENİLMEZ.
MART’IN 3’ÜNDEN İTİBAREN KURBAN KESİLMEZ.
Zöhre Ana’nın bildirdiğine göre kirli kirli ibadet olamaz ve temizlik insanın hem özünde hem de bedeninde olması gerekmektedir. İman temizliğinin yanı sıra beden temizliğinin de önemi büyüktür.
Yası matem tutulurken gece mutlaka sahura kalkılmalıdır. Sabah saat 4’ten sonra yeme-içme kesilmeli ve iftar akşam saat 6’da yapılmalıdır. Sahura kalkılmadan oruç tutulamaz. Yemek yenmese dahi sahura kalkılmalı, abdest alıp niyetlenilmeli, yine iftar vakti abdest alınarak bu gerçekler yüzü suyu hürmetine dilekler tutularak oruç açılmalıdır.
Orucun HURMA veya ÜZÜM ile açılması sevaptır.
Hz. Üseyin defnedildikten sonra can yemeği olarak aşure çorbası yapılmış ve Hz. Üseyin’in canı için yedirilmiştir.
AŞURE ÇORBASINA KATILACAK MALZEME LİSTESİ
YARMA
ŞEKER
FINDIK
CEVİZ
FASULYE
NOHUT
ELMA
ÜZÜM
KARABİBER,TUZ,TARÇIN
KARANFİL
SU
HURMA
18 gün yası matem orucu tutulduktan sonra kurban kesilir. Kurbanın sulu yemeği yapılır. Aşure pişirildikten sonra Ehlibeyti sevip sayanlar ve bu lokmaya layık olanlar eve davet edilir, abdest alınarak dilekler tutulur ve lokmalar yenir. Lokmanın bir tanesi bile Hak katında çok üstün olduğu için kesinlikle insanların ayağına küfürlü içerikürülerek kapı kapı dağıtılmamalıdır.
Her On iki İmamlar adına ait olan çorba, Aşure değildir. Aşure, sadece İmam Üseyin adına can ekmeği olarak verilen lokmadır.
Oruçsuz, kurbansız, kan akıtmadan Aşure çorbası yapılamaz ve kapı kapı dağıtılması günahtır. Bizzat kendi evlerinde pişirilip inançlı ve saygı duyan insanlara kısmet edilir. Çünkü çok kutsal bir ibadettir. İnsanların kendi ailelerinin ne kadar değeri varsa ki onlardan üstün, insanlık adına can cömertliği yapan, Allah yoluna can veren Şah Üseyin için yapılan bu ibadette saygılı olarak yerine getirmeliyiz.
10 KASIM ile 1 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA YASI MATEM AYLARI OLDUĞU İÇİN NİKÂH KIYILMAMALI, DÜĞÜN YAPILMAMALIDIR.
18-19-20 Ocak Hz.Ali’nin Yâs’ı Matemi
26-27-28 Şubat Hızır Yâs’ı Matemi
1 – 2 – 3 Mart Eba Müslüm
4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15 Mart Muharrem ayı. Hz.İmam Üseyin’in Yâs’ı Matemi
16 Mart – 31 Mart Aşure Çorbası Günleridir
15 Nisan İsmail Peygamber’in Doğum Günüdür.
Helva verilir.
10 Mayıs – 11 Mayıs Hıdır – İlyas Yâs günüdür
15 Temmuz ismail Peygamber’e kurban indiği gündür
10 Kasım Atatürk’ün Yâs günüdür
15 Aralık – 16 Aralık Hz.İmam Hasan’ın Yâs’ı Matemi
Not: 26 Şubat – 15 Mart arası Yas’ı matem günleri kesintisiz tutulacaktır.
Kaynak : http://www.zohreana.com/alevi-takvimi
Alevilikte eşik kavramı önemli ve kutsaldır..Cem evlerinin ve türbelerin eşiğine asla basılmaz , niyaz edilir ( öpülür ) ve içeri öyle girilir..Çünkü eşikten geçmek ; zahirden batına ulu canların varlığına erişmek ve Hakka gidilen yol demektir. Yoluna ikrar vermiş her can cemevi ve türbe eşiklerine basılmayacağının bilincinde , iki diz üzerinde içeri girer , bu ise : Hakka ve cümle Erenlere tam teslimiyetle özünü gönlünü bağlamak anlamına gelir..
Hz.Muhammed '' Ben ilmin şehriysem , Ali'de onun kapısıdır. '' demiştir..Yani şu mana çıkarılmalıdır : Şahı Merdan Ali'ye iman getirmeden , İlim şehrinin faziletine ve Hz.Muhammed'in ışığına ulaşılmaz.. Aleviler eşikten geçerken '' Medet Mürvet Sizden..Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali '' diyerek eşiğe niyazını verir ve içeri öyle girer.. Bunun anlamı ise her şeyin sahibinin Allah Muhammed Ali olduğunu kabul etmek ve boyun bükmektir..
Yol; Muhammed Ali yoludur. Muhammed Ali yolu; İlim, irfan ve insanlığa hizmet yoludur.
Yolun amacı; Allah’ın özgürce yarattığı insanın; Akli ve ahlaki olarak kendini geliştirip olgunlaşmasının ve kula kulluk yerine özgürce, onurluca yaşamasını sağlamaktır. Bu olgunlaşma süreci aşamalıdır. Pir Hünkar; “Kul Tanrı’ya kırk makamda erer, ulaşır ve dost olur” der. Dolayısiyle Ademoğlu, dört kapı kırk makam kapılarında; Ruhunu ve benliğini erdemli hale getirerek ham ervahlıktan, Kamil-i Insan erdemliğine ulaşıp, öze dönmektir.
Ruhun ve nefsin(benliğin) erdemli hali; Insanların ırk, dil, din, cinsiyet ayırımını hiç bir koşulda yapmadan, düşünmeden, sevgi ve muhabbet dairesi içerisinde inancını ve kültürünü olduğu gibi yaşamına yansıtmasıdır.
Bu olgunlaşma evreleri sürecinde “yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini” bir rehber aracılığiyle cevap bulmak ve öze yönelmesini sağlamaktır.
Insanların olgunlaşma evreleri; Allah’ın madde(Zahiri) alemindeki temsilcisi olan peygamber aracılığiyle bildirilmiştir. Peygamberler; Bildirici, uyarıcı, doğru yola yönlendirici sıfatı ile görevlendirilmişlerdir. Dolayısiyle halkın dini önderleri ve hizmetçileridirler. Bu hizmet, ilmi ve ahlaki sorumluluklarla donatılmıştır.
İlim; Akıl ile mantıktır. Şahı Merdan Ali; „Akıl ile bağdaşmayan din, din değildir ve din ile bağdaşmayan akıl, akıl değildir“ der. Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, haklı ile haksızı, vs. birbirinden ayırmayı ancak akıl ve mantıkla yapmak mümkündür. Yine Şahı Merdan Ali; „Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve ilim gibi şeref olmaz“ der.
Ulu Ozan Yunus Emre, ilmin değerini şöyle dile getirmektedir;
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır.
Okumaktan murat ne,
Kişi Hakk’ı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin,
Ha bir kuru ekmektir.
Sonuç itibariyle ilim; Okumaktır, yazmaktır, araştırmaktır ve yine okumaktır.
Edep erkan; Manevi ahlaktır. Toplumsal bir yaşama sahip olduğumuz için; Insanın kendisine, ailesine, topluma, devlete, vs. karşı bir bütün olarak pratikteki manevi değer ve davranışların adıdır, yaratılışına uygun davranışlardır. Dolayısiyle ahlakın amacı iyiyi gerçekleştirmek, ya da iyiye ve doğruya ulaşmaktır.
Örnek insan olmanın yolu güzel ahlaktan geçer. Hayat, nefisle mücadele etmekle geçer. Kimileri nefsine hakim olup iyi ahlaklı-iyi insan olabiliyor ve kimisi de başarmadığı gibi, kötü insan ünvanına sahip olmuş oluyorlar.
İlim meclisine girdim kıldım taleb,
İlim ta geride kaldı, illa Edeb illa Edeb!
Edeb iledir Nizam-ı Alem,
Edeb iledir Kemal-ı Adem.
Edeb ehli ilimden hali olmaz,
Edebsiz ilim okuyan alim olmaz.
Edebdir kişinin daim libası,
Ededsiz kişi üryana benzer.
Olmayınca ihlas edeb,
Neylesin medrese mektep,
Ne kadar alim olsa da,
Yine merkep, yine merkep.
Yunus Emre
Ve Şahı Merdan Ali, edebin önemini şöyle dile getirmektedir; „Edep, ilimden önce gelir“ der.
Alevi inancında edep erkan; Eline beline diline sahip olma ilkesinin, kısatılmış halidir, temel etik-ahlak ilkesidir. Yola gireçek olan kişi edebine sahip olacağına dahir cemde mürşid-pir huzurunda ikrar(söz) verir.
Eline sahip olmak; Elinle koymadığını almamak, yani elinle kimsenin hakkına müdahalede bulunmamak, insanları incitmemek demektir.
Diline sahip olmak; Gözünle görmediğini söylememek, iftira etmemek, kötü söz etmemek; özetle insanlara, dil ile zarar vermemek.
Beline sahip olmak; Haram olan cinsel ilişkiye girmemek, harama uçkur çözmemektir.
Yolun kurallarına uymayanlar ağır şekilde cezalandırılırlar. Bundan dolayıdır ki Alevi toplumunda yaygın olan bir ifadeye göre; “Alevi yolu; Kıldan ince, kılıçtan keskindir“ ifadesidir.
Aleviler, kötü ahlaktan arınmak için; Cem meclisi’nde Mürşid, Pir ve Rehber huzurunda, özünü dara çekmesidir. Diğer bir deyimle halkın olduğu yerde, Hakk'la yüzleşmesidir.
alıntıdır...
http://www.zohreanaforum.com/alevilik-be...post167327
Her inançta ayrı bir ibadet-yakarış şekli olduğu gibi Aleviliğin ibadeti de, Cem erkanıdır. Cem sözcüğü Arapça da toplantı, topluluk ve toplum anlamına gelmekle Cem erkanlarında bu inancı benimseyen, kabullenen, bu inanca gönül veren insanların (canların) toplu halde eda ettikleri ibadet sistemidir.
Cem erkanları eskide evlerde yapılırdı ama günümüzde ise genelde Cemevlerinde yapılır. Cem erkanına girebilmek için; Kinden-kibirden arınmak, kul hakkı yememiş olmak, kişilere yada topluma zarar verici uygulamaları yapmamış olmak, hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, zina gibi olumsuz davranışlardan kaçınmış olmak, insan ve toplum bünyesine zarar verici içki, kumar ve insan yaşamına son vermemiş(öldürmemiş) olması gerekir.
Kısacası söz ve davranışlarıyla insanlara, doğaya, doğadaki tüm canlı cansız yaratık ve varlıklara zarar ziyan vermemiş olmalıdır. Düşünüle bilinirki, yukarıda belirtilen bireyi yada toplumu bulabilirmiyiz? Tabii ki bulunmaz. „Insan kusursuz olmaz“ diye bir deyim vardır. Insan mutlaka hata yapar.
Ancak yapılan hataları telafi etme olanaklarıda mevcuttur. Kişi her şeyi akılcı düşünmek zorundadır. Cem ibadetine katılabilmek için yapılan tüm hata ve olumsuzluklardan arınmalı tövbe edilmelidir. Yapılan olumsuzlukların bir daha tekerrür etmemesi sözü verilmelidir.
Cem erkaninda toplum huzurunda verilen ikrardan dönülmeyeceği sözü verilmelidir. Ikrar verilmeli, verilen ikrar bozulmamalıdır. Kişi yaptığı ve işlediği olumsuzlukların bedelini ödemeli, sitemini çekmelidir. Bu şekilde insan tüm kötülüklerden arınmış olarak Cem ibadetine katılabilir.
=Seyyid Hakkı=
http://www.zohreanaforum.com/inanc-ve-ib...post167122
![[Resim: didar.jpg]](http://www.zohreanaforum.com/yukle/img/didar.jpg)
Ehlibeyt erenlerinden Didar Ana'mız 9 Kasım'da gayba girmistir. 9 Kasım'da Didar Ana aşkına bir günlük yası matem orucu tutmaktayız..Didar Ana'mıza ve gerçekleri bizlere bildiren Pir Zöhre Ana'mıza aşk ile niyazımız olsun..Hak tutulan yası matemlerimizi kabul eylesin..
DİDAR ANA
( Didar Şahin)
Sivas-Zara’nın Zeyve (İki Değirmenli)Köyü'nde Ağa ile Gülçiçekten doğma: Batıni olarak’’Ehlibeyt Okulunda yetişen mücerret:Allah Dostu Didar Ana…
İbadet ve sohbetlerinde:
Her şeyin başı Allah:dunya dua uzerinde kurulu.Her ise Besmele ile basla.Allah,yal varanın Tanrısıdır.Sıdk ile (gonulden )çağır.Ozelikle seher vaktinde ,dilek kapıları acık iken ibadet et.
Fen kerameti gececek.Oku,calış,ilim yap.İlim yapmak ve dogru calısmak da ibadettir.
Kul hakkı yeme:devlet malını koru.Helal kazan.Kul hakkı ile Hak Divanı’na gitme:affı yoktur.Devlet malında tuyu bitmedik yetim hakkı var:yiyen iflak olmaz.
Yalan,iftira ve dedikodudan sakın.Duymadıgı nı duydum,gormedig inı gordum deme.Kimseye iftira etme .Kapı dinleme.
Gonul yıkma; iyilikte comert ol.Gonul Kabedir.Kisinin ayıbını yuzune vurma.yetim ve yoksullara,yold a ve darda kalanlara yardım et;ama ettim deme.Cennetin kapısını comertler acar.
Ana,baba ve komsu hakkı onemli.Onları kırma;her zaman hayır dualarını almaya calıs.
Bir seye ne cok sevin,nede cok uzul.Bir isin onune degil sonuna bak.Bir anda herseyi var edende Alah’tır yok edende.Sonu olum,unutma.
Alcak gonullu ol.Turab ol.Kibirlenme .Kibir imanın dusmanıdır.Kims eye saygıda kusur etme.
Nefsine terbiye et.Eline,diline ,beline sahip ol.Asırılıklard an sakın.Sabırlı ol;sabırdan selamet,selamet ten rahmet dogar.Kimseye cekememezlik yapma.
Musahiplik ve kirvelik onemli. Bu tur ‘’yol ve ‘’dunya –ahret ‘’ kardeslıgı kurulmadan once sartlarını ogren ve yerine getirebilecegin den emin ol.
Ehl-i Beyt’i ornek al.Hic birsey,seni Hak’kın ve haklı’nın yanından ayırmasın.Kerbe la’yı hatırla.
Allaha guven.Gam yapma(uzulme) Hakkında hayırlısını dile.Herseyde bir hayır ara.Bir kapı kapanırsa,bir baska kapı acılır.Dogrunun yardımcısı ve sahipsizin sahibi Allah’tır unutma. Ona sıgın.
Ve benzeri nice tespit ve ogutlerde bulunan ve her soyledigi kendi inanc ve davranıslarında eksiksiz sergileyen Ornek Didar Ana……
Heran’ı mucizet dolu hayatı ile,cevresinin karsılıksız ISIK ve UMUT KAYNAGI Didar Ana…
‘’EL ELE,EL HAK’KA Didar Ana..
http://www.zohreanaforum.com/turbelerimi...irisi.html
Ehlibeytin Yası Matem Günleri
Yası matem diye bilinen aylar,üç aylardır. Bunlar İmam Hasan’ın gayba girdiği (dünya değiştirmek) Aralık ayında başlar, Hz. Ali’nin gayba girdiği Ocak ayı ve Hz.Üseyin’in gayba girdiği Mart aylarını kapsar.
15 Aralıkta Hz. Hasan, ikinci eşi olan Ömer’in kızı Ayşe’nin küçük bacısı Eşe’nin hazırlayıp bal şerbetine karıştırdığı zehiri içmiş ve 16 Aralıkta gabya girmiştir. 15–16 Aralık Hz. Hasan’ın yası matem orucu olup, iki gün sürmektedir.
İmam Hasan’ın zehirlenerek şehit edilişinden 32 gün sonra Ocak ayında Hz. Ali, Ömer ve oğlu Milcan (Sıddık) tarafından tuzaklar kurularak Pazartesiyi Salıya bağlayan sabah namazında 05.30’da Milcan tarafından hançerlenerek şehit edilmiştir.
Hz. Ali şehit edildikten sonra kendisi Arap donunda gelerek, kendi cenazesini yıkamış ve kendi tabutunu küfürlü içerikürerek kerametini göstermiş ve cenazesini üç gün bekleterek Perşembe günü toprağa vermiştir.
Bundan dolayı Ocak ayının 18-19-20. günlerinde Hz. Ali’nin yası matemi olarak oruç tutulmaktadır.
“Güzümüzde bazı yörelerde Hızır Orucu diye tutulan 3 günlük oruç aslında Hz. Ali’nin yası matem orucudur.”
Hz. Ali’nin şehit edilişinden sonra Muaviye tarafından Hz. Üseyin Fırat Nehri kenarında abdest alırken balık ağında Mart’ın 3’ünde yakalanmış, 12 gün işkence gördükten sonra Mart’ın 15’i Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece sabaha karşı saat 05.30’da Hz. Üseyin’in başını ensesinden keserek katletmişlerdir.
Hz. Üseyin katledildikten sonra Ehlibeyt ve Ehlibeyt’i sevenler çeşitli işkencelere maruz kalmışlardır.
Şubatın 26’sından başlayarak üç gün Hızır orucu tutulur.
Mart ayının 1-2-3’ü Eba Müslüm’ün yası matemi diye bilinir. Annesi Yeter Ana’nın Kırıkkale’nin Keskin kazasında yatan Haydar Sultan için tuttuğu oruçtur.
“Üç ayların sebepleri, bu gerçeklerin peş peşe şehit düşmesindendir. Bununla ilgili ayrıntılı bilgiler Zöhre Ana’nın “Ali Pirimdir Yolu Bizimdir” adlı 3. kitabında mevcuttur.” (Ali Pirimdir Yolu Bizimdir | zohreana.com)
“ŞUBAT 25’i 26’ya BAĞLAYAN GECEDEN” MART AYININ 15’I AKŞAMINA KADAR KESİNTİSİZ OLARAK 18 GÜN YASI MATEM TUTULUR.
ŞUBAT 26’SI İLE MART 15’I ARASINDAKİ YASI MATEMDE;
SU İÇİLMEZ
ELMA,
KUŞBURNU,
MADIMAK OTU YENİLMEZ.
MART’IN 3’ÜNDEN İTİBAREN KURBAN KESİLMEZ.
Zöhre Ana’nın bildirdiğine göre kirli kirli ibadet olamaz ve temizlik insanın hem özünde hem de bedeninde olması gerekmektedir. İman temizliğinin yanı sıra beden temizliğinin de önemi büyüktür.
Yası matem tutulurken gece mutlaka sahura kalkılmalıdır. Sabah saat 4’ten sonra yeme-içme kesilmeli ve iftar akşam saat 6’da yapılmalıdır. Sahura kalkılmadan oruç tutulamaz. Yemek yenmese dahi sahura kalkılmalı, abdest alıp niyetlenilmeli, yine iftar vakti abdest alınarak bu gerçekler yüzü suyu hürmetine dilekler tutularak oruç açılmalıdır.
Orucun HURMA veya ÜZÜM ile açılması sevaptır.
Hz. Üseyin defnedildikten sonra can yemeği olarak aşure çorbası yapılmış ve Hz. Üseyin’in canı için yedirilmiştir.
AŞURE ÇORBASINA KATILACAK MALZEME LİSTESİ
YARMA
ŞEKER
FINDIK
CEVİZ
FASULYE
NOHUT
ELMA
ÜZÜM
KARABİBER,TUZ,TARÇIN
KARANFİL
SU
HURMA
18 gün yası matem orucu tutulduktan sonra kurban kesilir. Kurbanın sulu yemeği yapılır. Aşure pişirildikten sonra Ehlibeyti sevip sayanlar ve bu lokmaya layık olanlar eve davet edilir, abdest alınarak dilekler tutulur ve lokmalar yenir. Lokmanın bir tanesi bile Hak katında çok üstün olduğu için kesinlikle milletin ayağına küfürlü içerikürülerek kapı kapı dağıtılmamalıdır.
Her On iki İmamlar adına ait olan çorba, aşure değildir. Aşure, sadece İmam Üseyin adına can ekmeği olarak verilen lokmadır.
Oruçsuz, kurbansız, kan akmadan aşure çorbası yapılamaz ve kapı kapı dağıtılması günahtır. Bizzat kendi evlerinde pişirilip inançlı ve saygı duyan insanlara kısmet edilir. Çünkü çok kutsal bir ibadettir. Kendi ailelerinde ne kadar değeri varsa, onlardan üstün, insanlık adına can cömertliği yapan, Allah yoluna can veren Şahımız olduğu için saygılı olarak bu ibadetimizi yerine getirmeliyiz.
10 KASIM ile 1 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA YASI MATEM AYLARI OLDUĞU İÇİN NİKÂH KIYILMAMALI, DÜĞÜN YAPILMAMALIDIR.
18-19-20 Ocak Hz.Ali’nin Yâs’ı Matemi
26-27-28 Şubat Hızır Yâs’ı Matemi
1 – 2 – 3 Mart Eba Müslüm
4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15 Mart Muharrem ayı. Hz.İmam Hüseyin’in Yâs’ı Matemi
16 Mart – 31 Mart Aşure Çorbası Günleridir
15 Nisan İsmail Peygamber’in Doğum Günüdür.
Helva verilir.
10 Mayıs – 11 Mayıs Hıdır – İlyas Yâs günüdür
15 Temmuz ismail Peygamber’e kurban indiği gündür
10 Kasım Atatürk’ün Yâs günüdür
15 Aralık – 16 Aralık Hz.İmam Hasan’ın Yâs’ı Matemi
Not: 26 Şubat – 15 Mart arası Yas’ı matem günleri kesintisiz tutulacaktır.
http://www.zohreanaforum.com/tartismalar...mudur.html
Ya HAKK...
Muharrem Yass-ı Matem Oruçlarımızı,
Dergah-ı İlahinde Kabul Eyle...
Tutmuş olduğumuz oruçlarımızı Ehlibeyt'in defterine,
Kırklar'ın Dergah'ına kaydedesin,
Katarımız Güruh-u Naci,
Bendemiz Ehlibeyt,
Üçlerin şefaatinden bizi ayırmayasın...
Beşlerin sırrından,
Yedilerin nurundan,
On iki imamların niyazından,
On dört masumların lokmasından,
On yedi kemerbestlerin toprağından,
Kırkların ikrarından bizi ayırmayasın...
Mümin kulların olarak sana duacıyız,
216 HAKK Nebilerin Nübüvvetinden,
366 HAKK Velilerin Velayetinden,
1001 HAKK Evliyaların Hikmetinden,
124.000 Zahir-Batın HAKK Erenlerin Kesvi-Kerametinden bizleri nasiplendiresin...
Şahı Merdan ALİ'nin yolundan ALEVİ erkanımızdan bizleri sırrı kadim eyleyesin...
ALLAH ALLAH dedik Pir katında ikrar verdik,
İkrar birdir bildik geri dönmedik,yalan, gıybet etmedik,
Uğursuz şeytan cemi cümlemizden uzak olsun,
Nuru Nebi keremi ALİ Pirimiz Hünkâr Hace Bektaş-ı Veli...
Demine Devranına Hü Diyelim...
Nadi Hadi Evsen'den alıntıdır...
Muharrem ayı-Muharrem orucu
http://www.zohreanaforum.com/alevilik-be...bangi.html
"Muhammed Mustafa’nın dördüncü amcası Halil Peygamberdir. Halil Peygamber’in nesli şöyle töremiştir. Mübarek üç defa evlenmiş üçünden de çocuğu doğmamıştır. Peygamberler içinde bu mübarek Çok zengin ve varlıklı olandır. Diğerlerinden ayrıcalığı budur üç karısının adları sırası ile şöyledir. Birinci Kamer, ikinci Şemsi, üçüncüsü Elif’tir. Üçüncü karısı Elif Ana Hz. Ali’nin halasıdır. Halil Peygamber’in mal varlığı deve ve koyun sürüsüdür. Koyunlarının çobanı ise Musa Peygamber’dir, Musa Peygamber Halil Peygamberin kardeşi Beytullah’ın oğludur.
HALİL PEYGAMBER VE KURBAN BAYRAMININ ANLATIMI
Halil peygamber’in uzun bir zaman çocuğu olmadığı için Arafat dağının yüzeyine çıkar orada sarı bir taşın Üzerinde Allah’a yalvarır, dua eder gözyaşı döker dönermiş.
Allah’ım bana bir oğlan ver, sen yüzümü güldür, kör ocağımı yaktır, onu yedi sene bana sevdir. Yedisinden sonra hakka kurban edeyim diye dilek tutarmış.
"Bir oğlan ver sen yüzüm güldür
Yedi sene sen onu sevdir
kör ocağım yaktır
Yedi yaşından sonra sen Hakka kurban verdir."
Bu dua ve yalvarışları Allah tarafından kabul edilmiş ve rüyasında Bozatlı Hızır şöyle demiş:
"Ya Halil Arafat Dağ’ındaki ettiğin dualar kabul edilmiştir. Senin bir oğlun olacak adı İsmail konacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak kör ocağını yakacak ancak onu yedisinde bıçağa yatırıp Hakka kurban edeceksin, çünkü dileğini böyle diledin der ve rüyanı kimseye deme yalnız Ak olukta suya anlat der. Bu rüyanın üstüne Halil Peygamber yerinden kalkar eline su güğümünü alarak doğru pınara giderek abdest’ini alır selafatını getirir suya rüyasını söyler. Suya söylemesinin nedeni ise “Suyun büyüklüğü mürşit’tir. Mürşit Ali’dir. Hayır ola, hayırlar karşı çıka bugün Ben Muhammed Mustafa Bozatlı Hızırı gördüm bana bir oğlun olacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak adı İsmail konacak, kör ocağını yakacak yedisinden sonra Hakka kurban edilecek” dedi. Bunun karşılığını beklerim deyince kırmızı bir cennet elması gelerek güğüme düştü, niyaz vererek elmayı alıp evine döndü, sabah kahvaltısından sonra hiç bir şeyi anlatmadan üçüncü karısı Elif Ana’ya kalk güğümdeki elmayı al getir dedi ve bu elmayı dört parçaya bölüp hak lokması diyerek paylaştırdı.
İlk Önce büyük karısı Kamer’e uzattı o elmayı kabuğunu soyda ver dedi. Sıra ikinci karısı Şemsi’ye gelmişti oda karnını yarda ver yani Çekirdeklerini al dedi, üçüncü karısı Elif Ana ise elmayı hiç bir şey demeden alıp yedi.
Halil Peygamber bir hafta sonra perşembe sabahı yerinden kalkıp rüyasını yeni görmüş gibi sofra başında anlattı. “Ben bugün Muhammed’i gördüm, senin bir oğlun olacak adı İsmail konacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak kör ocağını yakacak yedi yaşında Hakka kurban edilecek” dedi. O zaman üçüncü karısı Elif Ana sevinçle yerinden kalkarak, “Ya Halil o Çocuk benden ben vereceğim sana, kökü senden dalı benden İsmail benden doğacak dedi” O zaman büyük kuması Kamer ve katırancanın kızı ne olacak dedi, ikinci kuması Şemsi Ana kör ocağın bumu yakacak diye ses ettiler.
Bu olaydan kırk gün sonra yediği elmadan Elif Ana hamile kaldı dokuz ay bittikten sonra dokuz gün daha geçti. Bu süre içerisinde Elif Ana’ya saygı ve hürmet ederek İsmail’in doğumunu beklediler. Nisan ayının on beşinde perşembe gecesi üç anneleri ekmek yaparken Elif Ana’nın sancısı tuttu o zaman Halil peygamber rüyada bebeği Muhammed verdiği için doğru ona gitti. “Ya topal meliyke sen yetiş” diyerek Adila Ana’dan yardım istedi. O mübarek biz göçüyoruz, diyerek yardıma geldi. Bu kelime batından zahire Çocukla annesinin kurtulmasıdır. Birinci sancı değil ikinci sancı Üzerine İsmail doğunca alnında zöhre yıldızı parladı ve ağlamaya başladı.
Bu ağlaması annem, babam kimdir? sahip çıksın demesidir. Bu ağlamanın Üzerine Elif ana sevinçle Şu deyişi söyledi.
İsmail’im doğdu dünyalara nam yapsın
Büyüsünde babasına dam yapsın
Düğün kuram cümle âleme Şan yapsın
Bugün Kadir Mevla’m güldürdün beni
diyerek kundağı bağrına bastı öptü, sevdi, sevincinden ağladı, sonra kumalarına dönerek bizim ağzımız tatlandı seven dostlarınki de tatlansın unları ekmek tahtalarını kaldırmayın İsmail’in helvasını verin dedi gözaydına gelen dostlara helva yapıp verdiler.
Nisan ayının on beşinde siftah namaz helvası vermesi sevaptır. Bunun bir sebebi oğlan çocuklarının doğuşunda verilir. Doğumun dokuz ay, dokuz gün gitmesinin nedeni Halil Peygamber’in sabrının denenmesidir. Erkek çocuğun geç dünyaya gelmesi buradan kalmıştır.
İsmail bundan sonra üç annesinin sevgisi ile büyümeye başlar, Çok zeki akıllı güzel bir Çocuk olur. Gün geçtikte babası Halil Peygamber bir türlü huzur bulamıyordu. Çünkü İsmail ikrarlı idi. Kurban edilme korkusu rahat vermiyordu. İsmail’e kıyamıyordu. Bu arada İsmail yedi yaşını doldurmuştu. Bir gün yine Halil Peygamber’in rüyasına giren Muhammed şunları dedi:
“Ya Halil sen Allah’a asi geliyorsun. İsmail yedisini Çoktan bitirdi sekizine bastı. İkrarında durmadın. Hani İsmail’i kurban edecektin” dedi.
Bu rüyanın Üzerine Halil Peygamber yerinden fırlayarak kalktı. Büyük karısı Kamer Ana’ya kalk İsmail’in ellerini kınala, eline bal ve yağdan azık ver. Arafat’a gönder, bugün İsmail’in rüyasını gördüm dedi. Babana azık küfürlü içerikür diye, sal. Sakın kendini keseceğimi deme, dedi. Annesi Elif Ana karalar giyerek yasa büründü.
Halil Peygamber, Elif ananın tülbendini aldı. İsmail’in ellerini bağlamak için ip aldı. Birde bıçak alarak yola çıktı. Kamer Ana İsmail’in ellerini kınaladı ve baban Arafat’ta odun kesiyor babana azık küfürlü içerikür diye söyleyince, İsmail Çok zeki olduğundan annesinin boynuna sarıldı, o zaman büyük annene git dedi. İsmail Çekimser durdu ve Kamer Ana İsmail’e laf vurdu. “katranı kaynatsan olur mu Şeker cinsini s...ğim cinsine Çeker” dedi. Bu söz "Elif Ana’nın anne ve babası katran kazanının başında insanları acımadan yakıyor, bana mı acır" anlamına gelmektedir. Bu söze karşılık İsmail yola çıktı. Kendi kendine söylenerek tuna nehrine varınca su kükredi ve iblis olan Şeytan İsmail’in önüne çıktı.
“Ya İsmail baban Arafat’ta odun kesmiyor, seni kesecek sakın gitme” dedi. İsmail bu söze "sen kimsin kesiyorsa, babam kesiyor kör gözüne lanet olsun Haktan aldı sözü Hakka veriyor", dedi. Üç defa sudan yol istedi, üç defa önüne geçti yol vermedi. İsmail gecikince Halil İbrahim’e malum oldu ve nehre gelerek İsmail’in elini bağlıyacağı ipi atarak, ipten tutun geç diye suya bırakmak istedi. Yine kıyamadı karşıya geçerek bağrına bastı ve sudan geçirdi. Keseceği yere getirdi. Oradaki vaziyeti gören İsmail hemen anladı ve babasına Selam allöyküm baba işin kolay gelsin dedi. İsmail'in bu lafı Üzerine Halil İbrahim gözlerinden kanlı yaşlar akıttı. Dilek dilediği taşı mezar etti, meşe ağaçlarından teneşir tahtası yaptı, İsmail’e oğlum annen sana deve yününden yatak yapacak. Onun için tahtalı yapıyorum. Yatta bir boyunu ölçeyim, dedi. Bu sözü ikilemeyen İsmail hemen uzandı o zaman annesinin tülbendini gözlerine bağladı, ellerini iple bağlayınca İsmail:
“Ya baba ben sana karşı koymuyorum. Sen Hakka verdiğin sözü yerine getiriyorsun. Gözlerimi çöz, gözümün içine bakarak beni kes” dedi. Ve Halil İbrahim bıçağı eline alarak İsmail’i kesmeye başladı, fakat İsmail sanki taş olmuş bıçak işlemiyordu o zaman Halil İbrahim, Çok hırslanarak
"Ya mübarek hem istersin hem kesmezsin nedir senin sırrın" diyerek, elindeki bıçağı taşa vurdu. Taş ikiye bölündü, iki dizinin üstüne geldi. O zaman Hak tarafından büyük bir emirle Cebrail olan melek ile Mikail olan melekler Allah’a sığınarak İsmail’e yardım istedi. O zaman Allah’ın arslanı Ali’dir diyerek, Ali’ye başvuruldu. “Ya Ali bize bir yol göster, İsmail’i Halil bu sefer nerdeyse şeytanın hırsıyla kesecektir ne dersin sen Allah’a bir sığın deyince” Ali:
“İsmail sudan geldi, suya gidecektir. Çünkü Halil eksik dilek, diledi. İsmail’i dilerken sen dileğimi ver, ben onu Hakka kurban keseyim” dedi. “dileği böyle kabul oldu” dedi.
“Ya Ali sen bilirsin, sen Allah’ın arslanısın tekrar bir sığın Ali sırrı arı sırrı, Allah’ın sırrı sendedir” dediler. O zaman Ali Arafat dağı’nın üstünde Musa Peygamberin önündeki Kara Koyunun mor kuzusunu yetiştirin neredeyse İsmail kesilecektir, dedi. İki melek Mikail ve Cebrail kurt donunda Musa’ya gözüktüler, koyunu boğarak kuzuyu aldılar.
Halil Peygamber’in sol kolundan tutarak Halil dileklerin kabul oldu. İsmail’in yerine kurban getirdik, diyerek kuzuyu bıraktılar.
Ama o da bir can olduğu için koyun kuzusuna acı bir sesle melemeye başladı. Halil İbrahim Çok büyük bir acı ile ağlayarak koyunun kuzusuna
"ben senide kesemem. Ama bu emir Haktan geldi. Hakkındır", diyerek kendi döşlerini bıçakla dilerek al kanlara boyadı ve dize gelerek kuzunun sağ gözünü ve sağ ayağını Öperek gözlerini bağladı hellallaştı.
Kurban bayramında koyunun bağlanması bunun içindir. Daha sonra İsmail’in gözünü bağladığı tülbendi kuzunun gözüne bağladı hem ağladı hem Şu duasını okuyarak başladı (Üç Kulfu bir Elham ve Kelimeyi Şahadet getirdi, salafatla kurban duasını okudu) ve kuzuyu kesti.
ENZ-İ BESMELE
Enz-Ü billahimine Şeytan-i racim Bismillah-i Rahma-ni Rahim velahavle vela kuvvet illa billa Ali ulazım
KULFU DUASI
Kulfu Allah-Ü ahet Allah-Ü samet velem yelit velem yulet velem ya küllehü küfen ahat (İ�Ç defa okunur)
ELHAM DUASI:
elhamdülillahi Rabbil Alemin errahmanirrahi Maliki yevmüddin iyyake na-büdi ve iyyake nestain sıradel müstakim sıradellezine en amte gayrül mağdubi veladdalin.
KELİMEYİ ŞAHADET:
EŞ hed-Ü enla ilahe illallah hakbirsin Muhammedi Resurullah Ali’yi Ali yullah Veliyi Kabey yullah mürşidi Kamil Kamili mürşidullah
SELAFAT
allahümme Salli Ala Seydine Muhammed ve Ala Ali Seydine Muhammed. Dedikten sonra kurban duasına geçti.
Babamın adı Halil adım İsmail
Yavrumun yerine veriyom Cebrail
kurbanımı kabul eyle Hızır
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber
destur pir diyerek kuzuyu kesti ve kuzunun, İsmail’in koyunun üstüne Şu dörtlükleri söyledi:
Musam Tur dağında koyun güdüyo
Üç kurt geldi nasibimi ver diyo
Kuzuyu ver koyun geri gel diyo
Koyun gel meleme vazgeç kuzudan
Koyun meler kuzusuna süt verir
İsmail’im taş üstünde can verir
Haktan geldi bu emire ne denir
Koyun gel meleme vazgeç kuzudan
Yum yavrumda bağlıyayaım gözlerin
Haktan aldım Hakka verem sözlerin
Elif Anan dövsün iki dizlerin
Koyun gel meleme vazgeç kuzudan
Kara koyun mor kuzuya meledi
Altın tasdan su getirip iç dedi
Halil sen gel bu kuzudan geç dedi
Koyun gel meleme vazgeç kuzudan
İsmail’im seni Haktan istedim
Yağa yatırıp ben balınan besledim
Nenni yavrum sen sesini kes dedim
Koyun gel meleme vazgeç kuzudan
Elif Ana Üryan büryan dağlandı
Yas tutupta karaları bağlandı
İsmail’im ip içinde bağlandı
Koyun gel meleme vazgeç kuzundan
Acı olur İsmail’im acısı
İçerimden çıkmaz bıçak sızısı
Halil bugün kesti körpe kuzusu
Koyun gel meleme vazgeç kuzundan
Bu dörtlükleri söyleyerek kuzuyu kesti. Devenin bir yanına İsmail’i diğer yanına kuzuyu üstüne de yaptığı teneşiri yükledi. Hem sevindi, hem ağlayarak eve döndüğünü duyan dostları gözaydına geldiler, Haktan gelen kuzuyu pişirerek ziyaretine gelen dostlarına Hak lokması olarak verdi, yanında kebap hurması ve gül suyu ikram etti.
Çoğu insan Halil İbrahim’e inanmadı iftira attı, koyun sürüsü kendisinin Çoban kardeşinin oğlu kuzuyu Haktan geldi diyerek bizleri kandırıyor, dediler.
Halil Peygamber bundan sonra deve keserek İsmail'in sünnet düğününü yaptı, Muhammed Mustafa kirvesi oldu. Bu nedenle kirvelik kutsaldır ve Hakta yeri vardır.
İsmail’in şanı böylece tüm dünyaya yayıldı. Halil İbrahim’in Haktan gelen emir Üzerine oğlu İsmail’i Kurban etmeye hazırladığı gün olarak 15 TEMMUZ KURBAN BAYRAMI OLARAK KALDI.
Bu bayramda kesilen kurbanlar öksüz, dul, fakirlere pişirilerek yedirilir ya da çiğden dağıtılır. Yalnız sağ budu kurbanı kesene kısmettir. Bu kurbanı zevk ederek piknik ve eğlence Şeklinde yemesi, evlere kavurma yapılıp saklanması günahtır. Ayrıca kurban ortak kesilemez. Çünkü İsmail’e kurban tek indi. Maddi durumu iyi olan bir kişinin her sene kesmesi sevaptır. Ortak kurban kesmesi günahtır.
İsmail on beş yaşına gelince eli iş tuttu. Sanatı dam (cem evi) yapmaktı. Bu mesleği babasının rüyasında Muhammed Mustafa verdi, doğumunda Elif Ana’da oğlunun dam yapmasını dilemişti. Bu nedenle annesinin de dileğini yerine getirmiş oldu.
İsmail, Muhammed Mustafa’nın hem amcasının oğlu hem de bacanağıdır.
Gelin Ey Dostlarım Bayramlaşalım
Pir Sultan Olmuşum Dağlar Aşarım
Derya Umman Gibi Taşıp Coşarım
İsmail’im Söyler Bu Da Benim Başarım
Bugün Arifedir Kına Yakarım
Deve Oldum Her Dergaha Ikarım
Kesilir Kurbanlar Candan Bıkarım
Hak İçin Kesen Yok Haram Sayarım
El Gördüye Kurban Kesip Can Yakma
Azdırıp Kulları Kullara Takma
Irzına Göz Koyup Yuvasını Yıkma
Yılandır Yavrusu Zöhrem Ağusuz Sanma
İste Zöhrem Ben Dersini Vereyim
Uzat Yavrum O Dilini Yiyeyim
Tığla Kurbanları Senden Dileyim
Bunca Can Yaktılar Nasıl Güleyim
İsmail’im Söyler Bağlandı Kolum
Kesildi Kurbanım Sebeplen Kulum
Çığrışır Öksüzler Yuvada Dulum
Cebinde Yoktur Ki Metelik Pulum
Arafat Dağları Sin Sin Siniler
İnsanlarla Gezer Bütün Periler
Toplandı Bugün Kırklar Yediler
Şahımerdan Ali Pirim Dediler
Yatırdım İsmail’i Taşın Üstüne
Cebrail Selamın Başım Üstüne
Kesildi Hüseyin Gönlüm Töslüye
Kanlı Yaşlar Saçar Anam Hüsniye
Almadım İsmail Baharım Yazım
Elimde Tesbihim Dilimdir Sazım
Daha Pek Körpesin Kıyamam Kuzum
Çözüldü Bağlarım Tutmuyo Dizim
Mezar Eştim Sana Dilek Taşını
Akıttım Gözümden Kanlı Yaşımı
Filte Filte Ettim Kendi Döşümü
Nere Koyam Yavrum Kesem Başını
Üçüncü Elif’tir Muradım Veren
Kesilmeden Yavrum Mor Kuzun Gelen
İsmail’imin Acısı Ciğerim Delen
Cebrail Aleyselam Selamı Veren
Kılavuz Kuşumu Saldım Yanıma
Uyumuyor Zöhrem Derin Uykuda
Kurbanını Keserler Boşu Boşuna
Kavurma Ederler Kendi Aşına
Memleketim Yozgat Yemen’dir İlim
Horasan Köyünden Geliyor Pirim
Kırklar Binasında Var Oldu Yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali’dir Dilim.
(Kaynak Zöhre Ana- Mehtaptaki Erenler)
http://www.zohreanaforum.com/inanc-ve-ib...amber.html

